Avukat Tarafından Temsil Edilen Kişi
Avukat tarafından temsil edilen kişi, hukuki bir uyuşmazlıkta ya da dava sürecinde hak ve menfaatlerini korumak amacıyla avukata vekalet veren kişi ya da kuruluştur. Bu kişi, hukuk dilinde “müvekkil” olarak adlandırılır. Müvekkil, vekalet sözleşmesi kapsamında avukata belirli hukuki işlemleri kendi adına yapma yetkisini tanır. Avukat ise, müvekkilinin çıkarlarını korumak, hukuki süreçleri yürütmek ve adil bir sonuca ulaşmak için gerekli tüm yasal işlemleri gerçekleştirmek ile yükümlüdür.
Avukatlık ilişkisi, güven esasına dayanan özel bir vekalet ilişkisi olup, bu ilişki yalnızca bireyleri değil aynı zamanda şirketleri ve kurumları da kapsar. Uygulamada bu temsil, dava açılması, savunma yapılması, sözleşme hazırlanması veya hukuki danışmanlık verilmesi gibi birçok farklı biçimde karşımıza çıkar. Bu nedenle “avukat tarafından temsil edilen kişi kimdir” sorusunun yanıtı yalnızca bir terimden ibaret değildir; aynı zamanda hukuki temsilin sınırlarını ve sorumluluk alanlarını da ifade eder.
Avukat Tarafından Temsil Edilen Kişiye Ne Denir ?
Avukat tarafından temsil edilen kişiye “müvekkil” denir. Müvekkil; bir kişiyi kendi adına hareket etmesi, dava açması, savunma yapması veya hukuki işlemleri yürütmesi için yetkilendiren kişidir. Hukuk dilinde bu ilişki, vekalet sözleşmesi ile kurulur ve avukata belirli sınırlar içinde temsil yetkisi tanınır. Günlük dilde “temsil” ve “vekalet” kelimeleri birbirinin yerine kullanılsa da, hukuken bu iki kavram arasında fark vardır.
Vekalet, iki taraf arasında yapılan sözleşme ile bir kimsenin diğeri adına ve hesabına hareket etmesini sağlayan hukuki ilişkidir. Temsil ise her zaman bir sözleşmeye dayanmak zorunda olmayıp, tek taraflı bir irade beyanı ile de doğabilir. Bu nedenle, “avukatın temsil ettiği kişi” denildiğinde doğru kavram vekalet ilişkisi kapsamında kullanılan “müvekkil”dir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 502 ila 514. maddeleri arasında vekalet sözleşmesi ayrıntılı şekilde düzenlenmiştir. Ayrıca, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nda da “müvekkil” kavramına yer verilmiştir. Örneğin, Avukatlık Kanunu m.171’e göre, vekaletnamede genel yetki verilmişse avukat, müvekkilinden ayrıca vekalet almadan başka davalarda da işlem yapabilir. Benzer biçimde Hukuk Muhakemeleri Kanunu m.74 ve Ceza Muhakemesi Kanunu m.130’da da “müvekkil” ifadesi açıkça kullanılmaktadır.
Uygulamada ise “müvekkil” yerine bazen “vekil eden” veya “iş sahibi” kavramları kullanılabilir. Ancak doğru ve hukuken yerleşmiş terim “müvekkil”dir. Müvekkil ne demek sorusuna verilebilecek en basit yanıt; avukata vekalet veren ve onun hukuki yardımından yararlanan kişi veya kurum şeklindedir.
Avukata Vekalet Veren Kişiye Ne Denir ?
Avukatlık özel bir vekalet ilişkisidir. Bu sebeple avukat tarafından temsil edilen kişiye genel olarak, “birini vekil kılan kişi” manasına gelen “müvekkil” denmektedir. Bu kullanıma, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun muhtelif maddelerinde de rastlamak mümkündür. Örneğin:
“Vekaletnamede, bunun düzenlendiği tarihten sonra açılacak veya takip edilecek bütün dava ve işlerde vekalete ve başkasını tevkile genel şekilde yetki verilmişse, avukat, bu tarihten sonraki dava ve işlerde müvekkilinden ayrıca vekalet almaya lüzum kalmaksızın işi başka bir avukatla birlikte veya başka bir avukata vererek takip ettirebilir” (m. 171).
HMK 74 ve 82 nci maddeleri ile CMK 130 uncu maddesinde de “müvekkil” ifadesi kullanılmaktadır.
Fakat “müvekkil” ifadesi dile ağır geldiğinden ve çoğu zaman ifadeye aşinâ olmayanlar için manası bilinmediğinden, uygulamada bunun yerine “vekil eden” ifadesinin kullanıldığına da sıkça rastlanmaktadır.
Yine 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun muhtelif maddelerinde müvekkil için “iş sahibi” ifadesinin de kullanıldığı görülmektedir. Örneğin:
“Dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekâlet ücreti avukata aittir. Bu ücret, iş sahibinin borcu nedeniyle takas ve mahsup edilemez, haczedilemez” (m. 164/son).
Neden Avukat Tutmak Gerekir?
Avukat tutmak, yalnızca bir dava sürecinde zorunlu hale gelen bir durum değildir; aynı zamanda hukuki bir işlemin doğru ve güvenli şekilde yürütülmesi için alınan profesyonel bir destektir. Avukat tarafından temsil edilen kişi yani müvekkil, avukat aracılığıyla haklarını en etkin biçimde koruyabilir ve olası hak kayıplarının önüne geçebilir.
1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 1. maddesi, avukatın yargının kurucu unsurlarından olan bağımsız savunmayı serbestçe temsil ettiğini açıkça belirtir. Aynı kanunun 2. maddesinde ise avukatlığın amacı, her türlü hukuki uyuşmazlığın adalet ve hakkaniyet ilkelerine uygun şekilde çözülmesi olarak tanımlanmıştır. Bu düzenlemeler, avukatın toplumdaki rolünün yalnızca bir temsilci olmadığını, aynı zamanda adaletin sağlanmasında etkin bir unsur olduğunu ortaya koyar.
Bir kişi veya kurum, herhangi bir sözleşme yapmadan önce veya bir hukuki ihtilaf ortaya çıkmadan önce dahi bir avukattan danışmanlık almalıdır. Çünkü hukuki süreçler yalnızca dava ile sınırlı değildir; önleyici hukuk hizmeti sayesinde sorunlar ortaya çıkmadan çözülebilir.
Avukatlar, müvekkillerine yalnızca mahkeme süreçlerinde değil; sözleşme hazırlama, şirket kuruluşu, icra takibi, arabuluculuk başvurusu, idari işlemlerin takibi gibi çok geniş bir yelpazede hizmet verirler. Bu sebeple avukatın müşterisine ne denir sorusuna verilecek en doğru yanıt “müvekkil” olsa da, avukatın görevi yalnızca bir “müşteri ilişkisi” değil; yasal güven ilişkisi kurmaktır.
Ayrıca, avukatlar; yasal düzenlemeleri bilen, uygulamadaki değişiklikleri takip eden, tecrübesiyle en doğru hukuki stratejiyi belirleyebilen kişilerdir. Dolayısıyla bir davayı veya hukuki işlemi avukatsız yürütmek, hem maddi hem de zaman açısından telafisi zor sonuçlar doğurabilir.
Avukatla Temsil Zorunlu Mudur?
Türk hukuk sisteminde avukatla temsil zorunluluğu her durumda geçerli değildir. Genel kural olarak, taraflar davalarını kendileri açabilir ve yürütebilirler. Ancak bazı istisnai durumlarda, özellikle yüksek yargı organları önünde avukatla temsil zorunlu hale gelmiştir.
Medeni yargılama hukukunda, avukatla temsil ihtiyaridir. Yani kişi, davasını bizzat takip edebilir veya dilerse bir avukat aracılığıyla yürütebilir. Fakat Yargıtay, Danıştay ve Anayasa Mahkemesi gibi üst yargı organlarında, kanun gereği yalnızca avukat aracılığıyla temsil mümkündür. Bunun nedeni, bu mahkemelerde yapılan işlemlerin teknik bilgi ve özel usul bilgisi gerektirmesidir.
Tarafın avukatla temsil edilmesi, dava sürecinde büyük bir kolaylık sağlar. Avukat, usul hatalarının önüne geçer, dilekçelerin zamanında verilmesini sağlar ve delillerin eksiksiz sunulmasını temin eder. Ayrıca, avukat tarafından temsil edilen kişi, hukuki sürecin yükünü doğrudan taşımak zorunda kalmaz; çünkü avukat, müvekkil adına tüm işlemleri yürütür.
Bununla birlikte, avukatlık sıfatı taşımayan bir kişinin başka bir kimse adına dava açması veya mahkeme önünde temsil etmesi hukuken mümkün değildir. Bu durum, Avukatlık Kanunu’nun 35. maddesinde açıkça belirtilmiştir. Baroya kayıtlı olmayan kişilerin, bir başkası adına vekillik yapmaları mümkün olmadığı gibi, bu şekilde yapılan işlemler usulden reddedilir.
Avukat ve Müvekkil Arasındaki Sözleşme
Avukat ve müvekkil arasındaki ilişki, Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenen vekalet sözleşmesine dayanır. Bu sözleşme, avukatın müvekkili adına hukuki işlemleri yürütmesi, onu temsil etmesi ve belirli bir işi üstlenmesi esasına dayanır. Avukatlık sözleşmesi, genellikle yazılı şekilde yapılır ve müvekkilin avukata verdiği vekaletname ile resmiyet kazanır.
Türk Borçlar Kanunu’nun 502. maddesi, vekalet sözleşmesini “Bir kimsenin, diğerine bir işin görülmesi veya bir işlemin yapılması için yetki vermesi” şeklinde tanımlar. Buna göre vekil, müvekkilin menfaatine olacak şekilde, hukuki veya fiili bir işi yerine getirmeyi taahhüt eder. Ancak bu sözleşme, hizmet sözleşmesi veya eser sözleşmesi gibi bir sonuç değil; özen borcu doğurur.
Avukatlık Kanunu’nun 164. maddesi ise avukatlık sözleşmesinin ücret yönünü düzenler. Bu maddeye göre, “Avukatlık asgari ücret tarifesinin altında vekalet ücreti kararlaştırılamaz.” Ayrıca avukat, ücretsiz dava almışsa bu durumu baroya bildirmekle yükümlüdür. Bu kural, hem müvekkilin hem de avukatın haklarını koruma amacını taşır.
Avukat vekili ne demek sorusunun yanıtı ise bu noktada ortaya çıkar. Avukat vekili, müvekkil tarafından yetkilendirilen ve onun hukuki işlerini yürütmekle görevlendirilen profesyoneldir. Bu temsil yetkisi, vekaletname ile sınırlıdır ve avukat, vekaletnamenin kapsamı dışında işlem yapamaz.
Avukatlık sözleşmesinin geçerliliği için yazılı şekil zorunlu değildir; ancak ispat kolaylığı açısından yazılı şekilde yapılması tavsiye edilir. Sözleşmede mutlaka; işin konusu, vekalet ücreti, avukatın yetkileri ve müvekkilin yükümlülükleri açıkça belirtilmelidir.
Bu kapsamda, avukatın müvekkili ile arasındaki sözleşme, karşılıklı güven ve sadakat esasına dayanır. Avukat, müvekkilinin çıkarlarını korurken aynı zamanda dürüstlük ve meslek kurallarına uygun davranmak zorundadır.
Müvekkilin Ücret Ödeme Yükümlülüğü
Müvekkil, avukata vekalet verdiğinde yalnızca temsil yetkisi tanımakla kalmaz, aynı zamanda bu temsil hizmetinin karşılığında ücret ödeme yükümlülüğü altına da girer. Bu ücret, Avukatlık Kanunu’nun 164. maddesi uyarınca belirlenir ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin altında olamaz. Yani avukat ile müvekkil arasında yapılan sözleşmede, kararlaştırılan vekalet ücreti bu tarifeden düşük olamaz.
Avukatlık sözleşmesi, bir iş görme sözleşmesi niteliğindedir ve kural olarak rızai niteliktedir; yani tarafların karşılıklı irade beyanıyla kurulabilir. Yazılı şekil şartı bulunmamakla birlikte, uyuşmazlık halinde ispat kolaylığı sağlamak adına sözleşmenin yazılı yapılması önemlidir. Ayrıca, avukat tarafından temsil edilen kişi ile avukat arasındaki güven ilişkisinin açık ve net olması için ücretin, işin kapsamı ve süresinin sözleşmede açıkça belirtilmesi gerekir.
Müvekkil, kararlaştırılan vekalet ücretini zamanında ödemezse, avukat işi bırakma hakkına sahip olabilir. Ancak bu durumda avukat, müvekkilini zararlandırmamakla yükümlüdür. Avukatlık Kanunu m.174’e göre, müvekkil tarafından avukatın haksız azli durumunda, avukat vekalet ücretinin tamamına hak kazanır. Buna karşılık, avukatın haklı nedenle işi bırakması halinde de ücretin orantılı kısmı talep edilebilir.
Ücretin dışında, müvekkil ayrıca dava sürecinde yapılacak harç, masraf, posta ve bilirkişi ücreti gibi yargılama giderlerinden de sorumludur. Bu giderler, avukat tarafından peşin olarak ödenmişse, müvekkilden geri alınabilir.
Sıkça Sorulan Sorular
Avukat Tarafından Temsil Edilen Kişiye Ne Denir ?
Avukat Tarafından Temsil Edilen Kişiye Müvekkil Denir
Neden Avukat Tutmak Gerekir ?
Avukatlar bilhassa bir çok dava türü ile sürekli karşı karşıya gelen, farklı konulardaki uygulamayı yerinde gören ve tespit eden tecrübe sahibi kimselerdir
Avukata nasıl hitap edilir?
Avukata genellikle “Sayın Avukat”, “Av.” veya “Avukat Bey/Hanım” şeklinde hitap edilir. Resmî yazışmalarda ise avukatın adının önüne “Av.” kısaltması getirilir.
Müvekkil firma ne demek?
Müvekkil firma, bir şirketin veya kurumun, hukuki işlerinde kendisini temsil etmesi için avukata vekalet verdiği durumu ifade eder. Bu durumda müvekkil, bir gerçek kişi değil, tüzel kişiliktir.
Vekil avukat ne demek?
Vekil avukat, müvekkili adına hareket eden, dava açan, savunma yapan ve hukuki işlemleri yürüten avukattır. Vekil sıfatı, vekalet sözleşmesi ve vekaletname aracılığıyla kazanılır.
Avukat vekili ne demek?
Avukat vekili, başka bir avukatın veya müvekkilin işini onun adına yürütmek üzere yetkilendirilen avukattır. Uygulamada, özellikle büyük hukuk bürolarında veya ortak dava takiplerinde bu tür vekalet ilişkileri sıkça görülür.
Avukat Fatih Tahancı, 2015 yılında Hukuk Fakültesini tam burslu, onur öğrencisi olarak Ankara’da tamamlamıştır. Avukatlık stajını Ankara Barosu nezdinde; ceza hukuku, sigorta hukuku, tazminat hukuku, iş hukuku, icra hukuku ve idare hukuku konularına odaklanmış çeşitli avukatlık bürolarında staj yaparak tamamlamıştır. Avukat Fatih Tahancı Çankaya/Ankara’da bulunan Tahancı Hukuk Bürosu’nda avukatlık faaliyeti göstermektedir.