İcra ve İflas

İbra Sözleşmesi

İbra Sözleşmesi - tahanci.av.tr

İbra sözleşmesi, hukuk terminolojisinde borcun sona erdirilmesine yönelik en önemli hukuki işlemlerden biridir. Türk Borçlar Kanunu’nda açıkça düzenlenmiş olan bu kurum, uygulamada özellikle iş hukuku başta olmak üzere birçok alanda karşımıza çıkmaktadır.

Kelime anlamı itibarıyla “aklama belgesi” olarak da anılan ibraname, bir alacağın kısmen veya tamamen ortadan kaldırılması için tarafların karşılıklı irade beyanıyla yaptıkları bir sözleşmedir. Başka bir ifadeyle alacaklının, borçludan olan talebinden feragat ederek borcun sona ermesini sağlamasıdır.

İbra sözleşmesi, tek taraflı bir beyanla değil, mutlaka iki tarafın karşılıklı anlaşması ile geçerlilik kazanır. Bu nedenle, alacaklının tek başına düzenleyeceği bir ibraname, ibra sözleşmesi niteliğinde olmayıp yalnızca tek taraflı bir belge olacaktır.

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girmesiyle birlikte ibra kavramı yasal çerçeveye oturtulmuş ve uygulamadaki belirsizlikler büyük ölçüde giderilmiştir. Özellikle TBK m.132 ve TBK m.420 hükümleri, ibra sözleşmelerinin genel hükümlerini ve iş hukukuna ilişkin özel düzenlemeleri içermektedir.

Bu yazımızda, ibra sözleşmesi nedir, nasıl düzenlenir, geçerlilik şartları nelerdir, iş hukukunda ibranamenin önemi nedir gibi soruları detaylı şekilde ele alacağız.

İbraname Nedir?

İbraname, sözlükte “aklama belgesi” anlamına gelse de hukuki açıdan farklı bir içerik taşır. İbra sözleşmesi, mevcut bir alacağı sona erdirmek amacıyla tarafların karşılıklı irade beyanlarıyla yaptıkları anlaşmadır. Bu yönüyle ibra, alacaklı ile borçlunun ortak iradesine dayanır ve borcun tamamen ya da kısmen ortadan kaldırılmasını sağlar.

Borçlar Kanunu kapsamında hak düşürücü bir irade açıklaması olarak nitelendirilen ibraname, yalnızca alacaklının beyanıyla değil, borçlunun da kabulüyle hüküm doğurur. Dolayısıyla ibra, tek taraflı bir işlem değil, mutlaka iki taraflı bir sözleşmedir.

Türk hukuk sisteminde ibra kavramı ilk kez 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu ile yazılı mevzuata girmiştir. Bu kanunun yürürlüğe girdiği 2012 yılı öncesinde, ibranameye ilişkin doğrudan bir yasal düzenleme bulunmamaktaydı. Ancak uygulamada, sözleşme serbestisi ilkesi gereği ibra işlemleri fiilen yapılmakta ve Yargıtay kararları ile şekillenerek hukuk dünyasında yerini almaktaydı.

İbraname Nasıl Düzenlenir?

İbra sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmalıdır. Kanunda özel bir şekil şartı öngörülmemiş olmakla birlikte, uygulamada ispat kolaylığı ve hukuki güvenlik açısından yazılı düzenlenmesi zorunlu kabul edilmektedir. Noterde yapılması mecburi değildir; adi yazılı şekilde hazırlanmış bir ibra sözleşmesi de geçerlilik taşır.

Borcu doğuran işlemin kanunda ya da taraflar arasında belirli bir şekle bağlanmış olması, ibra sözleşmesinin de aynı şekle tabi olacağı anlamına gelmez. Türk Borçlar Kanunu’nun 132. maddesi uyarınca, taraflar herhangi bir resmi şekle bağlı olmaksızın ibra sözleşmesi düzenleyebilir.

Bir ibranamede bulunması gereken temel unsurlar şunlardır:

  • Tarafların açık kimlik bilgileri (alacaklı ve borçlu),
  • Hangi borcun veya alacağın sona erdirildiğinin açıkça belirtilmesi,
  • İbra edilen alacağın türü ve miktarının net şekilde yazılması,
  • Tarih ve imzaların yer alması,
  • Tarafların serbest iradeleriyle düzenlendiğini gösterir ifadeler.

Bu unsurların eksikliği halinde, ibra sözleşmesi geçerliliğini kaybedebilir ya da ileride uyuşmazlık doğurabilir. Özellikle iş hukukunda düzenlenen ibra sözleşmelerinde bu hususlar daha da sıkı şartlara bağlanmıştır.

İbranameye İlişkin Genel Hükümler

İbra sözleşmesi, Türk Borçlar Kanunu’nun 132. maddesi kapsamında düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, ibra işlemi borcu doğuran asıl sözleşmenin resmi şekline bağlı olmaksızın yapılabilir. Dolayısıyla borcu doğuran işlem resmi şekle tabi olsa bile, tarafların kendi aralarında yapacakları yazılı bir ibra sözleşmesi yeterli olacaktır.

İbra sözleşmesine ilişkin genel hükümler şu şekilde özetlenebilir:

  • İki taraflı işlem niteliğindedir. Alacaklının tek taraflı iradesiyle yapılamaz, mutlaka borçlunun da kabulü gerekir.
  • İbra sözleşmesi ile bir borç tamamen veya kısmen ortadan kaldırılabilir.
  • Yazılı olarak düzenlenmeli ve tarafların imzalarını taşımalıdır.
  • Belge, yalnızca “ibra belgesi” niteliği taşıyorsa ve borçlunun onayı bulunmuyorsa, bu durumda sözleşme geçerli olmayacaktır.
  • Taraflarca ibra edilen borcun hangi alacağa ilişkin olduğu, alacağın miktarı ve şartları açıkça belirtilmelidir.

Özellikle müteselsil borç ilişkilerinde ibra, daha farklı sonuçlar doğurur. Alacaklının borçlulardan biriyle yaptığı ibra sözleşmesi, diğer borçluları da ibra edilen borçlunun iç ilişkideki payı oranında borçtan kurtarır. Böylece ibra, sadece taraflar arasında değil, borç ilişkisine dahil diğer kişiler üzerinde de etkili olabilir.

İş Hukukunda İbraname

İş hukukunda ibra sözleşmeleri, uygulamada en sık karşılaşılan ibra türüdür. İş ilişkisinin sona ermesinden sonra işçiden, işverene karşı herhangi bir alacağı kalmadığına dair ibraname alınması oldukça yaygındır. Ancak işçinin işveren karşısında ekonomik ve sosyal bakımdan zayıf konumda olması nedeniyle, bu belgeler çoğu zaman tartışmalara sebep olmuştur.

2012 yılında yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu ile birlikte, işçi alacaklarına ilişkin ibra sözleşmelerinin geçerliliği birtakım özel şartlara bağlanmıştır. TBK m.420 hükmü, işçinin hak kaybını önlemek amacıyla özel düzenlemeler içermektedir. Buna göre iş hukuku açısından ibra sözleşmesinin geçerli olabilmesi için:

  • İbra sözleşmesinin yazılı şekilde yapılması,
  • İş sözleşmesinin sona ermesinden itibaren en az bir ay geçtikten sonra düzenlenmesi,
  • İbra edilen alacağın türü ve miktarının açıkça belirtilmesi,
  • Ödemenin, eksiksiz olarak ve banka aracılığıyla yapılması,

gerekmektedir.

Yargıtay uygulamalarında, işçi-işveren arasındaki güç dengesizliği gözetilerek işçi lehine yorum ilkesi benimsenmiştir. Bu nedenle, işçi aleyhine sonuç doğurabilecek ibranameler dar yorumlanmakta ve geçersiz sayılabilmektedir.

Örneğin;

  • İş ilişkisinin devam ettiği sırada düzenlenen ibranameler, işçinin iradesini tam yansıtmadığı kabul edilerek geçersiz sayılmaktadır.
  • İbranamenin tarih içermemesi veya işçinin el yazısı ve imzasının bulunmaması halinde belgeye itibar edilmemektedir.
  • Önceden hazırlanmış ve yalnızca boşlukları doldurulan matbu ibranameler, Yargıtay kararları uyarınca geçersiz sayılmıştır.
  • İşçinin yasal haklarını saklı tuttuğunu belirtmesi durumunda da ibra geçerli olmayacaktır.

Bu çerçevede, iş hukukunda düzenlenen ibra sözleşmelerinin geçerliliği oldukça sıkı şartlara bağlıdır. Amaç, işçinin iradesinin korunması ve işverenin kötüye kullanabileceği durumların önlenmesidir.

İbranameyi Kim Düzenler?

İbraname, tarafların karşılıklı iradesiyle düzenlenir ve genellikle borç ilişkisini sona erdiren alacaklı ile borçlu tarafından imzalanır. İş hukukunda ise uygulamada ibranameyi çoğunlukla işveren hazırlar ve işçiye imzalatır. Ancak hukuki güvenlik açısından, belgenin tarafların serbest iradelerini yansıttığının açıkça anlaşılması gerekir.

Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında, iş sözleşmesinin güçsüz tarafı olan işçi lehine yorum ilkesi kabul edilmiştir. Bu nedenle, işveren tarafından hazırlanmış ve işçinin iradesini yansıtmayan belgeler sıkı bir şekilde denetlenmektedir. İşçi alacaklarını sona erdiren ibranamelerin dar yorumlanmasının temel nedeni, işçinin korunmaya muhtaç taraf olarak değerlendirilmesidir.

Geçerlilik açısından dikkat edilmesi gereken noktalar şunlardır:

  • İbranameyi düzenleyen taraf, ister işveren ister işçi olsun, belge mutlaka iki tarafın da imzasını taşımalıdır.
  • Belge, yalnızca “borcum kalmamıştır” şeklinde basit ifadeler içermemeli; hangi alacakların sona erdirildiği, miktarları ve ödeme şekli açıkça yazılmalıdır.
  • Özellikle iş hukukunda, ibra belgesinin işçinin kendi el yazısıyla yazılması, tarihi içermesi ve imzalanması önemlidir.
  • İş ilişkisi devam ederken alınan ibra belgeleri Yargıtay içtihatları uyarınca geçersiz sayılmaktadır.

Borçlar Kanununda İbra

İbra sözleşmesi, Türk Borçlar Kanunu’nda borcu sona erdiren sebepler arasında düzenlenmiştir. TBK m.132 hükmüne göre; “Borcu doğuran işlem kanunen veya taraflarca belli bir şekle bağlı tutulmuş olsa bile borç, tarafların şekle bağlı olmaksızın yapacakları ibra sözleşmesiyle tamamen veya kısmen ortadan kaldırılabilir.”

Bu düzenlemeye göre, ibra sözleşmesiyle borçlunun ifa yükümlülüğü ortadan kalkar ve borç tamamen sona erdirilebilir. İbra, borcu ifa etmeden sona erdiren bir anlaşmadır. Alacaklı, borçludan alacağını talep etmekten vazgeçer ve borçlu borcundan kurtulmuş olur.

Borçlar Kanunu’ndaki ibra hükümleri şu şekilde özetlenebilir:

  • Şekil şartı yoktur. Ancak ispat kolaylığı için yazılı yapılması önemlidir.
  • İbra, borcun tamamı veya bir kısmı için yapılabilir.
  • Alacaklı, faizleri saklı tutmadıkça asıl borcun ibra edilmesiyle faiz alacağı da sona erer.
  • Müteselsil borçlarda, alacaklının bir borçluyu ibra etmesi, diğer borçluları da o borçlunun iç ilişkideki payı oranında borçtan kurtarır.
  • Bazı özel hallerde ibra sınırlanmıştır. Örneğin; üzerinde rehin hakkı bulunan bir alacağın ibra edilebilmesi için rehin hakkı sahibinin rızası gerekir.

İş Hukukuna Dair İbra Sözleşmesinin Geçerliliği

Türk Borçlar Kanunu’nun 420. maddesi, işçi-işveren ilişkilerinde düzenlenen ibra sözleşmeleri için özel hükümler getirmiştir. Bu düzenleme, işçinin ekonomik olarak daha zayıf konumda olması nedeniyle haklarının korunmasını amaçlar. Kanun koyucu, ibra sözleşmelerinin geçerliliğini birtakım şartlara bağlamıştır.

Buna göre;

  • İbra sözleşmesi yazılı olmalıdır. Sözlü ibra geçerli değildir.
  • İş sözleşmesinin sona ermesinden itibaren en az bir ay geçtikten sonra ibra sözleşmesi düzenlenebilir.
  • İbra edilen alacağın türü ve miktarı açıkça belirtilmelidir.
  • Ödeme, hak edilen tutara uygun şekilde ve banka aracılığıyla yapılmalıdır.

Bu koşulları taşımayan ibra sözleşmeleri kesin hükümsüz kabul edilir. Örneğin; işçi işten ayrıldığı gün imzalatılan bir ibra belgesi, kanunda aranan süre şartına aykırı olacağından geçerli olmayacaktır.

Yargıtay kararlarında da bu husus vurgulanmıştır. İş ilişkisi devam ederken imzalanan ibra belgeleri geçerli sayılmamaktadır, çünkü işçinin işverene bağlılığı nedeniyle iradesini serbestçe ortaya koymadığı kabul edilmektedir. Aynı şekilde, tarih içermeyen, boşlukları sonradan doldurulan ya da işçinin el yazısı bulunmayan ibranameler de geçersiz sayılmaktadır.

Ayrıca, işçinin haklarını saklı tuttuğu veya ihtirazi kayıt koyduğu durumlarda ibra sözleşmesinin geçerli olduğundan söz edilemez. Bu tür kayıtlar, işçinin alacağından tamamen vazgeçmediğini gösterir.

Yargıtay Kararları Işığında İbraname

Yargıtay içtihatları, ibra sözleşmelerinin uygulanmasında belirleyici rol oynamaktadır. Yüksek Mahkeme, özellikle işçi-işveren ilişkilerinde ibra sözleşmelerini dar yorumlamakta ve işçinin korunmasını ön planda tutmaktadır.

Yargıtay’ın öne çıkan değerlendirmeleri şunlardır:

  • İş ilişkisi devam ederken alınan ibra sözleşmeleri geçersizdir. Çünkü bu dönemde işçi işverene bağımlı olduğundan iradesini özgürce ortaya koyamayabilir.
  • Tarih içermeyen ibranameler geçerli sayılmaz. Zira ibra sözleşmesinin iş akdinin sona ermesinden en az bir ay sonra yapılması şarttır.
  • El yazısı ve imza unsurları önemlidir. İşçinin adı, soyadı, adresi ve imzası bulunmayan, matbu şekilde hazırlanmış belgeler geçerli kabul edilmemektedir.
  • Kısmi ödeme yapılmışsa, ibranamede gösterilen tutarın dışında kalan kısım için ibra geçerli olmaz.
  • Hakların saklı tutulması ibra iradesiyle çelişir. Bu durumda işçi alacağından feragat etmediği kabul edilir.
  • Orantısızlık söz konusu olduğunda, yani işçi lehine olmayan aşırı dengesizlik varsa, ibra belgesi geçersizdir.

Örneğin, Yargıtay 22. Hukuk Dairesi’nin 2017 tarihli bir kararında, işçi ile işveren arasındaki ibra sözleşmesinin iş akdinin devam ettiği dönemde yapılması nedeniyle kesin hükümsüz olduğuna hükmedilmiştir. Yüksek Mahkeme, işçinin işverene bağımlı olduğu süreçte özgür iradesiyle ibra beyanında bulunamayacağını vurgulamıştır.

İşçilik Alacakları Açısından İbra Sözleşmesi

İbraname sözleşmesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiştir. Söz konusu kanunun 132. Maddesine göre İbraname ‘Borcu doğuran işlem kanunen veya taraflarca belli bir şekle bağlı tutulmuş olsa bile borç, tarafların şekle bağlı olmaksızın yapacakları ibra sözleşmesiyle tamamen veya kısmen ortadan kaldırılabilir.’ şeklinde ifade edilmiştir. İbraname sözleşmesi taraflar arasında ancak mevcut ve çekişmesiz bir borç nedeniyle düzenlenebilir. Daha henüz doğmamış bir borç için ibraname sözleşmesi düzenlenemez ve borç ortadan kaldırılamaz.

İlginizi Çekebilir: Anayasa Mahkemesi 399 Sayılı KHK

İş sözleşmesinin sona ermesiyle işveren, işçinin alacaklarını tamamen aldığını ve işyerinde herhangi bir alacağının kalmadığını gösteren bir ibraname vermesini isteme hakkına sahiptir. Söz konusu husus Borçlar Kanunun 420. Maddesinde düzenlenmiştir. Türk Borçlar Kanunu 420. Maddesinin 2. Fıkrasına göre; İşçinin işverenden alacağına ilişkin ibra sözleşmesinin yazılı olması, ibra tarihi itibarıyla sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık sürenin geçmiş bulunması, ibra konusu alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi, ödemenin hak tutarına nazaran noksansız ve banka aracılığıyla yapılması şarttır. Bu unsurları taşımayan ibra sözleşmeleri veya ibraname kesin olarak hükümsüzdür. Şeklinde belirtilmiştir. Yukarıda belirtilen hükme göre ibraname sözleşmesinin yazılı olması, ibra tarihi itibariyle sözleşmenin sona ermesinden itibaren en az bir aylık sürenin geçmiş olması, ibra konusu alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi, ödemenin eksiksiz ve banka aracılığıyla ödenmesi şarttır. 

İbraname sözleşmesi işçi tarafından imzalandıktan sonra işverene verilir. Buna karşılık işçi de işverenden, iş sözleşmesi sona ermesi durumunda çalışma belgesi verilmesini talep edebilir. Çalışma belgesi, iş sözleşmesi sona eren işçiye işveren tarafından verilen ve işçinin görmüş olduğu işin türünü ve süresini gösteren, gerektiğinde işçinin çalışma nitelik ve davranışlarını da içeren bir belgedir.

İbranamenin Geçerli Olabilmesinin Şartları

Öncelikle iş hukukunda ibraname sözleşmesinden bahsedebilmek için işveren ile işçi arasında iş sözleşmesinden yada iş kazasından doğan bir alacak bulunmalıdır. Kıdem ve ihbar tazminatı gibi alacaklar ile fazla çalışma ücreti, hafta tatili ve genel tatil ücreti gibi işçilik alacakları ibraname sözleşmesine konu edilebilir.

Henüz doğmamış ve çekişmeli bir alacak için düzenlenen ibraname sözleşmeleri geçersizdir. Dolayısıyla iş sözleşmesi devam ederken imzalanan ibraname sözleşmeleri işçinin özgür iradesine dayanmadığından geçersiz kabul edilmektedir.

İşveren ile işçi arasında düzenlenen ibraname sözleşmesinin geçerli olabilmesi için Türk Borçlar Kanunu’nun 420. maddesinin 2. fıkrasındaki koşulları taşıyor olmasına bağlıdır. Bu şartlar oluşmadan imzalanan ibraname hukuki açıdan geçerli değildir. İşçi ile işveren arasında düzenlenen ibraname sözleşmesinin geçerlilik şartları aşağıda açıklanmıştır

  • İbraname Sözleşmesi Yazılı Olarak Düzenlenmelidir Ve Alacağın Türünün Ve Miktarının Sözleşmede Açıkça Belirtilmesi Gerekir

İş Sözleşmesi sona ermesi sonrasında işveren işçiden tüm işçilik alacaklarını aldığına ve işyerinde herhangi bir alacağının kalmadığını belirten bir ibraname isteyebilir.  6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu 420. Maddesini 2. Fıkrasına göre ; “İşçinin işverenden alacağına ilişkin ibra sözleşmesinin yazılı olması… ibra konusu alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi… şarttır”. Burada ibranamenin şekil ve içerik şartları belirlenmiştir. Bu maddeye göre işçinin işverenden alacağına ilişkin bir ibranamenin geçerli olması için yazılı olması gerekmektedir. Ayrıca alacak türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi gerekmektedir. Miktardan kastedilen işçiye yada hak sahibine ödenen miktar olup, gerçekte hak edilen miktarın yazılması şart değildir. İşçi ibraname sözleşmesinde belirtilmeyen alacaklar için veya eksik ödenen alacaklar için tekrardan talepte bulunabilir. Salt İbraname sözleşmesinin imzalamak borcun ortadan kalkması açısından yeterli değildir. İşçiye ödeme yapılmadan borcun ibrası imkânsızdır.

  • İbraname Sözleşmesinin İş Sözleşmesinin Sona Ermesinden Başlayarak En Az Bir Aylık Sürenin Geçmiş Olması Gerekir

Söz konusu 1 aylık süreninin ön görülmesindeki amaç İşçinin korunması ilkesinden hareket edip, iş sözleşmesi devamı sırasında düzenlenen ibraname sözleşmelerinin işçinin özgür iradesine dayanmayacağı hususu göz önünde bulundurularak belirlenmiştir. Ayrıca iş güvencesine tabii işçilerin 1 aylık sürede işe iade davası açması söz konusu olacağından işçilerin baskı altında hissetmelerinin önüne geçilmesi amaçlanmıştır. Yani işçi ile işveren arasından düzenlenen ibraname sözleşmeleri iş sözleşmesinin sona ermesinden itibaren en az 1 aylık sürenin geçmiş olması gerekmektedir.

  • Ödemenin İbraname Sözleşmesinde Yazılı Hak Tutarına Göre Eksiksiz Olarak Ve Banka Yoluyla Gerçekleştirilmesi Gerekir

İşçi ile işveren arasında tüm işçilik alacaklarını aldığına ve işyerinde herhangi bir alacağının kalmadığına yönelik düzenlenen ibraname sözleşmesine rağmen işçiye ödeme yapılmadığı iddialarının ve ispat sorunlarının önüne geçebilmek amacıyla bu uygulama getirilmiştir. İşveren tarafından işçinin alacakları eksiksiz olarak bankaya yatırılmadıkça işçi tarafından imzalanan ibraname sözleşmesi geçerli olmayacaktır. Eğer işveren tarafından alacağın tamamı için değil bir kısmı için ödeme yapılması durumunda kısmen ifa edilmiş bir borçtan söz edilir. İşçi, kısmi yapılan ödeme sonrası kalan alacakları için hukuki yollara başvurarak iş mahkemelerinde dava açabilir. 

İbra Sözleşmesi nedir konulu yazımızın burada sonuna geldik. Aşağıdaki konular da ilginizi çekebilir :

İbraname Sözleşmesi Örneği

Aşağıda, uygulamada en çok kullanılan şekliyle ibra sözleşmesi (ibraname) örneği yer almaktadır. Bu örnek yalnızca bilgilendirme amaçlıdır; her somut olayın şartlarına göre düzenlenmesi tavsiye edilir.

İBRANAME (İBRA SÖZLEŞMESİ)

Taraflar
İşçi: ………………………………………………… (Adı Soyadı, T.C. Kimlik No, Adres)
İşveren: …………………………………………… (Unvanı, Vergi No, Adres)

Konu
Bu ibraname, işçi ile işveren arasındaki iş sözleşmesinden doğan tüm hak ve alacakların tasfiyesi amacıyla düzenlenmiştir.

Madde 1 – İş İlişkisinin Sona Ermesi
Taraflar arasında ………… tarihinde başlayan iş ilişkisi, ………… tarihinde sona ermiştir.

Madde 2 – Ödenen Hak ve Alacaklar
İşveren, işçiye aşağıda belirtilen işçilik alacaklarını tam ve eksiksiz olarak ödemiştir:

  • Kıdem tazminatı: ……………. TL
  • İhbar tazminatı: ……………. TL
  • Kullanılmayan yıllık izin ücreti: ……………. TL
  • Fazla mesai alacağı: ……………. TL
  • Ücret alacakları: ……………. TL
  • Diğer hak ve alacaklar: ……………. TL

Madde 3 – İbra
İşçi, yukarıda belirtilen ödemelerin kendisine tam ve eksiksiz olarak yapıldığını kabul eder. Bu kapsamda, işveren aleyhine kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai, yıllık izin ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ile iş akdinden doğan sair hiçbir alacağının kalmadığını beyan ve kabul eder.

Madde 4 – Ödeme Şekli
Ödemeler, Türk Borçlar Kanunu’nun 420. maddesi uyarınca banka aracılığıyla ve eksiksiz olarak yapılmıştır.

Madde 5 – Tarih ve İmzalar
Bu ibra sözleşmesi, iki nüsha olarak düzenlenmiş ve taraflarca okunarak imzalanmıştır.

Tarih: ………… / ………… / …………

İşçi
Adı Soyadı – İmza

İşveren
Unvan – İmza – Kaşe

      Not: Bu örnek yalnızca genel bir şablondur. İbra sözleşmesinin geçerliliği için yazılı olma, iş akdinin bitiminden itibaren en az bir ay sonra yapılma, alacak kalemlerinin tür ve miktarının açıkça belirtilmesi ve ödemenin banka yoluyla yapılması şarttır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir