İdare Mahkemesi İade Kararı
İdare Mahkemesi İade Kararı Nedir? Haksız ve mesnetsiz şekilde görevi sona erdirilen kişilerin aklına görevlerine nasıl döneceği sorusu gelmektedir. Bunun için idari yargı yoluna başvurmak ve bir iptal kararı almak gerekmektedir. Peki bu iptal davası nedir ve nasıl açılır?
İdare hukukunda iptal davası, idari işlemlerin hukuka uygunluğunun yargı yoluyla denetimini amaçlayan bir davadır. Bu dava türü, idari işlemlerin yetki, sebep, şekil, konu ve amaç yönlerinden biri ile hukuka aykırı olmaları nedeniyle menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılır.
İptal davalarına bakmakla görevli mahkemeler, idare mahkemeleri, vergi mahkemeleri, bölge idare mahkemeleri ve Danıştay’dır. İdari yargı, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. Yani, yerindelik denetimi yapamazlar ve idarenin takdir yetkisini kaldıracak şekilde karar veremezler. İdari mahkemeler, yürütme görevinin kanunlarda belirtilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı veremezler.
İptal davası, idari işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ve hukukun üstünlüğünün sağlanması için önemli bir araçtır. Bu davalar, idari işlemlerin yasalara ve hukuka uygun olarak gerçekleştirilmesini sağlayarak, vatandaşların haklarını korumayı amaçlar.
İDARE MAHKEMESİ İADE KARARI NEDİR?
Haksız ve mesnetsiz şekilde görevi sona erdirilen kamu personelinin, görevlerine nasıl dönecekleri konusunda idari yargı yoluna başvurarak bir iptal kararı almayı istemeleri sıkça karşılaşılan bir durumdur. İptal davası, bu tür durumları çözmek için kullanılan bir idare hukukuna özel dava türüdür ve idari işlemlerin hukuka uygunluğunun yargı yoluyla denetimini amaçlar.
İptal davaları, idari işlemlerin yetki, sebep, şekil, konu ve amaç yönlerinden biri ile hukuka aykırı olmaları nedeniyle menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılır. İptal davalarına bakmakla görevli mahkemeler ise idare mahkemeleri, vergi mahkemeleri, bölge idare mahkemeleri (İstinaf) ve Danıştay’dır.
İdari yargı, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. Bu nedenle, yerindelik denetimi yapamazlar ve idarenin takdir yetkisini kaldıracak şekilde karar veremezler. İptal davası, idari işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ve hukukun üstünlüğünün sağlanması için önemli bir araçtır.
İDARE MAHKEMESİ GÖREVE İADE
İdare Mahkemesi göreve iade kararı, kamu görevinden çıkarılan bir memurun yeniden görevine dönüp dönemeyeceğini belirleyen en önemli aşamalardan biridir. Mahkeme, önüne gelen dosyada yalnızca idarenin sunduğu belgeleri değil, aynı zamanda beraat veya takipsizlik kararlarını da inceleyerek bir değerlendirme yapar.
Özellikle Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) 223. madde kapsamında verilen beraat kararları bu noktada belirleyici olabilir. Anayasa Mahkemesi, beraat ve göreve iade, beraatın hangi fıkraya dayalı olarak verildiğine dikkat eder. Çünkü:
- CMK 223/2-e kapsamında verilen beraat kararları, “yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması” yani delil yetersizliği sebebine dayanır. Bu durumda kişi hakkında kesin suçsuzluk tespiti yapılmaz.
- CMK 223/2-b kapsamında verilen beraat kararları ise, “yüklenen suçun sanık tarafından işlenmediğinin sabit olması” şeklindedir. Bu tür bir karar, kişinin hiçbir şekilde suçu işlemediğinin ortaya konulduğu anlamına gelir ve idare mahkemelerinde göreve iade açısından daha güçlü bir dayanak oluşturur.
Dolayısıyla, mahkemeler iade kararlarını verirken yalnızca idari işlemleri değil, aynı zamanda ceza yargılamasındaki sonuçları da ayrıntılı biçimde değerlendirir.
KHK İDARE MAHKEMESİ KARARLARI
Gündemi uzun süredir işgal etmeye devam eden KHK yahut tam ismiyle Kanun Hükmünde Kararname nedir ve bu konuda mağduriyet yaşayanlar neler yapabilirler?
Kanun hükmünde kararnameler (KHK), Türkiye’de yasama organının belirli yetki kanunlarına dayanarak veya doğrudan doğruya anayasadan aldığı yetkiye dayanarak hükümet tarafından çıkarılan, kanun gücünde olan ve parlamentonun onayıyla şekli ve organik anlamda kanun gücünü kazanan kararnamelerdir.
Türkiye’de 1982 Anayasası’nın 87. maddesi ve 91. maddesi bakanlar kuruluna KHK çıkarma yetkisi verirken, belirli konularda Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin de bu yetkiyiverme imkanını düzenlemiştir.
Anayasa’nın 91. maddesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin bakanlar kuruluna KHK çıkarma yetkisi verebileceğini belirtir. Ancak temel haklar, kişi hakları, siyasi haklar ve ödevler gibi belirli konular KHK’larla düzenlenemez. Olağan dönem KHK’ları bakanlar kurulu tarafından çıkarılırken, olağanüstü dönem KHK’ları cumhurbaşkanı başkanlığındaki bakanlar kurulu tarafından çıkarılır.
2017 anayasa değişikliği referandumunun ardından yapılan 2018 genel seçimlerinde, halk oyuyla seçilen cumhurbaşkanı göreve başladıktan sonra anayasanın 91. maddesi yürürlükten kaldırıldı. Bu değişiklikle, KHK’lar yerini yeni sistemin düzenleme aracı olan Cumhurbaşkanlığı Kararnamelerine (CBK) bıraktı. CMK’lar, meclis tarafından siyasi denetime ve anayasa mahkemesi tarafından yargısal denetime tabii normlar olarak hukuk hayatımızda yerlerini almaktadırlar.
Danıştay, İdari Mahkemeler, Beraat ve Takipsizlik Alanlar
Danıştay ve idare mahkemeleri, kamu görevinden çıkarılan kişilerin açtıkları davalarda özellikle beraat ve takipsizlik kararlarını dikkate almaktadır. Çünkü bu tür kararlar, kişinin kamu görevinden uzaklaştırılmasına dayanak gösterilen suçlamaların hukuki geçerliliğini doğrudan etkilemektedir.
- Takipsizlik kararı: Savcılık tarafından verilen ve “yeterli şüphe oluşturacak delil bulunmadığı” gerekçesiyle soruşturmanın sona erdirilmesi anlamına gelir. Bu karar, kişinin ilgili suçu işlediğine dair somut kanıt olmadığı sonucunu ortaya koyar.
- Beraat kararı: Ceza mahkemesi tarafından verilen bu karar, kişinin üzerine atılı suçlamalardan aklanması anlamına gelir. Ancak beraatın gerekçesi önemlidir.
- CMK 223/2-e: Suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması (delil yetersizliği). Bu durumda idare mahkemeleri daha ihtiyatlı davranır.
- CMK 223/2-b: Suçun sanık tarafından işlenmediğinin sabit olması. Bu gerekçeye dayalı beraat, göreve iade için çok daha güçlü bir hukuki dayanak oluşturur.
Danıştay kararlarında, özellikle CMK 223/2-b kapsamında verilen beraat kararlarına daha fazla önem verildiği görülmektedir. Çünkü bu durumda kişinin suçu işlemediği açıkça sabit hale gelir. Aynı şekilde, takipsizlik kararları da idare mahkemeleri açısından kişinin örgütle irtibatı bulunmadığını gösterebilir.
Avukat Fatih Tahancı, 2015 yılında Hukuk Fakültesini tam burslu, onur öğrencisi olarak Ankara’da tamamlamıştır. Avukatlık stajını Ankara Barosu nezdinde; ceza hukuku, sigorta hukuku, tazminat hukuku, iş hukuku, icra hukuku ve idare hukuku konularına odaklanmış çeşitli avukatlık bürolarında staj yaparak tamamlamıştır. Avukat Fatih Tahancı Çankaya/Ankara’da bulunan Tahancı Hukuk Bürosu’nda avukatlık faaliyeti göstermektedir.