Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçu TCK 109
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 109. maddesinde düzenlenmiş olup, bir kimsenin seyahat özgürlüğünü ve serbest hareket etme hakkını hukuka aykırı şekilde kısıtlayan veya tamamen ortadan kaldıran fiilleri ifade eder. Halk arasında bu suç, zaman zaman “adam kaçırma” ya da eski tabirle “hürriyeti tahdit” suçu olarak da bilinmektedir. Ancak kanuni düzenlemede geçen doğru ifade, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçudur.
Bu suçun özünde, kişinin iradesi dışında bir yerde tutulması, hareket etmesinin engellenmesi veya zorla bir yerden başka bir yere götürülmesi bulunmaktadır. Anayasa’nın 19. maddesinde güvence altına alınan kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlali söz konusudur. Dolayısıyla kişinin özgürlüğünü sınırlayan her fiil bu suçun kapsamına girebilmektedir.
Türk Ceza Kanunu’nun 109. maddesinin 1. fıkrasında bu suçun temel hali şu şekilde düzenlenmiştir:
“Bir kimseyi hukuka aykırı olarak bir yere gitmek veya bir yerde kalmak hürriyetinden yoksun bırakan kişiye, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.”
Bu düzenlemeden açıkça anlaşılacağı üzere suçun oluşabilmesi için iki temel unsur gereklidir:
- Kişinin bir yere gitme veya bir yerde kalma özgürlüğünden yoksun bırakılması,
- Bu özgürlüğün hukuka aykırı şekilde kısıtlanmış olması.
Örneğin, savcılık kararıyla usulüne uygun olarak gözaltına alınan bir kişinin özgürlüğünden yoksun bırakılması hukuka uygun bir işlemdir ve bu durumda TCK 109 kapsamındaki suç oluşmaz. Ancak kişinin kendi rızası dışında, hukuki dayanak olmaksızın özgürlüğünün engellenmesi suçun temel şeklinin gerçekleşmesine yol açar.
Kanun hükmü doğrultusunda, bu suçun basit halinin cezası bir yıldan beş yıla kadar hapis cezasıdır.
Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçunun Nitelikli Halleri ve Cezaları
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun daha ağır cezayı gerektiren hallerine TCK 109/2-6 hükümleri yön verir. Bu hallerde ya temel cezanın alt–üst sınırı yükseltilir ya da ayrıca adlî para cezası gündeme gelir. Aşağıda her bir nitelikli hal, uygulamadaki tipik örneklerle ve cezaya etkisi belirtilerek özetlenmiştir.
a) Cebir, Tehdit veya Hile ile İşlenmesi (TCK 109/2)
Suçun cebir, tehdit veya hile kullanılarak işlenmesi halinde ceza 2 yıldan 7 yıla kadar hapis olarak belirlenir.
- Cebir: Mağdurun iradesini kırmaya yönelik fiziksel güç kullanımı (ör. odaya kilitleme, zorla sürükleme).
- Tehdit: Mağdura veya yakınına kötülük yapılacağına dair korkutma (ör. “kaçarsan sana zarar veririm”).
- Hile: Aldatma ve kandırma yoluyla özgürlüğün kısıtlanması (ör. sahte mazeretle çağırıp kilitleme).
Bu üç unsurdan herhangi birinin varlığı, temel halden ayrılıp daha ağır cezaya geçiş için yeterlidir.
b) Silahla İşlenmesi (TCK 109/3-a)
Suçun silahla işlenmesi, verilecek cezanın bir kat artırılmasını gerektirir. “Silah” kavramı TCK 6/1-f’te geniş yorumlanır:
Ateşli silahlar, patlayıcılar, kesici–delici aletler, fiilen saldırıda kullanılmaya elverişli her türlü nesne ve kimyasal–biyolojik maddeler bu kapsamda değerlendirilebilir. Örneğin bıçak, sopa veya biber gazı kullanımı dahi nitelikli hal sayılabilir.
c) Birden Fazla Kişi Tarafından Birlikte İşlenmesi (TCK 109/3-b)
Fiilin birden çok failce birlikte gerçekleştirilmesi, mağdur üzerindeki baskı ve korkutma etkisini artırır. Bu nedenle ceza bir kat artırılır. Birlikte hareket, eş zamanlı katkı veya müşterek icra şeklinde olabilir.
d) Mağdurun Yerine Getirdiği Kamu Görevi Nedeniyle (TCK 109/3-c)
Suçun mağdurun kamu görevi nedeniyle işlenmesi, kamu hizmetinin saygınlığı ve sürekliliği üzerindeki tehlike sebebiyle cezayı bir kat artırır. Kamu görevi; memur, kamu çalışanı, kolluk veya yargı personeli gibi görevleri kapsar.
e) Kamu Görevinin Sağladığı Nüfuz Kötüye Kullanılarak İşlenmesi (TCK 109/3-d)
Fail kamu görevlisi ise ve suç, görevin sağladığı yetki/otorite kötüye kullanılarak işlenmişse, ceza bir kat artırılır. Burada korunan değer, yalnızca mağdurun özgürlüğü değil; kamuya duyulan güvendir.
f) Üstsoy, Altsoy, Eş veya Boşanılan Eşe Karşı; Çocuğa veya Kendini Savunamayacak Durumdaki Kişiye Karşı (TCK 109/3-e, f)
- Aile içi bağ (üstsoy, altsoy, eş veya boşanılan eş) söz konusuysa,
- Mağdur çocuk ya da beden/ruh bakımından savunmasız ise,
ceza bir kat artırılır. Bu düzenlemelerin dayanağı, bu kişilerin özel korunma ihtiyacı ve güven ilişkilerinin zedelenmesidir.
g) Mağdurun Ekonomik Bakımdan Önemli Bir Kayba Uğraması (TCK 109/4)
Suç, mağdur açısından önemli ekonomik kayıp doğurmuşsa, hapis cezasına ek olarak ayrıca bin güne kadar adlî para cezası uygulanır.
- “Önemli kayıp” somut olayda ispatı gereken bir unsurdur.
- Failin özel kastı aranmaz; netice sebebiyle ağırlaşma söz konusudur.
- Kaybın miktarı ve illiyeti mahkemece delillerle ortaya konulmalıdır.
h) Cinsel Amaçla İşlenmesi (TCK 109/5)
Fiilin cinsel amaçla gerçekleştirilmesi halinde, verilecek cezalar yarı oranında artırılır. Bu durumda ihlal, yalnız seyahat özgürlüğünü değil; beden dokunulmazlığı ve cinsel özgürlüğü de hedef aldığından, ağırlaştırma öngörülmüştür.
i) Kasten Yaralamanın Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış Hallerinin Gerçekleşmesi (TCK 109/6 – TCK 86–87 Atfı)
Suçun işlenmesi amacıyla veya işlenmesi sırasında kasten yaralama meydana gelir ve bu yaralama TCK 87 anlamında ağırlaşmış sonuçlar doğurursa, ayrıca kasten yaralamaya ilişkin hükümler uygulanır.
Örn. yaşamı tehlikeye sokan yaralama, organ işlev kaybı, yüzde sabit iz gibi sonuçlarda ek ceza gündeme gelir.
Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçunun Unsurları
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu, yalnızca tipik fiilin işlenmesiyle değil; aynı zamanda belirli unsurların birlikte bulunmasıyla meydana gelir. Bu unsurlar, hem suçun oluşup oluşmadığının tespitinde hem de yargılama sürecinde failin sorumluluğunun belirlenmesinde kritik rol oynar.
a) Fail
Fail, suçu işleyen kişidir. Bu suç açısından fail olabilecek kişiler yönünden herhangi bir sınırlama yoktur.
- Herkes, hukuken sorumluluk ehliyetine sahip olduğu ölçüde bu suçun faili olabilir.
- Fail, mağduru iradesine aykırı bir şekilde özgürlüğünden mahrum bırakan, onu bir yere kapatan veya zorla başka bir yere götüren kişidir.
- Eğer suç birden fazla kişi tarafından işlenirse veya fail, mağdurun yakını ya da kamu görevlisi ise, bu durum cezayı artıran nitelikli haller kapsamında değerlendirilir.
b) Mağdur
Mağdur, özgürlüğü kısıtlanan kişidir.
- Cinsiyet, yaş, meslek veya sosyal statü fark etmeksizin herkes mağdur olabilir.
- Ancak bazı mağdur grupları için (ör. çocuklar, beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak kişiler, eş veya boşanılan eş, üstsoy-altsoy) suçun nitelikli halleri uygulanır.
- Mağdurun yaşadığı maddi, manevi ve psikolojik zararlar cezanın belirlenmesinde dikkate alınır.
c) Suçun Hukuki Konusu
Bu suçla korunan temel değer, kişilerin özgürlük ve güvenlik hakkıdır.
- Kişinin dilediği yere gitme, istediği yerde bulunma veya ayrılma, serbest hareket etme hakkı güvence altına alınmıştır.
- Hukuki konu, yalnızca bireyin özgürlüğü değil; aynı zamanda anayasal güvence altındaki temel hakların korunmasıdır.
- Bu hak, hem Anayasa md. 19 hem de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi md. 5 ile güvence altına alınmıştır.
d) Suç Fiili
Fiil, mağdurun özgürlüğünün hukuka aykırı biçimde sınırlandırılmasıdır.
- Mağdurun bir yerde tutulması, hareket etmesinin engellenmesi veya zorla başka bir yere götürülmesi suç fiilini oluşturur.
- Fiilin hukuka uygun bir dayanağının olmaması gerekir. Örneğin, usulüne uygun yakalama ve gözaltı işlemleri suç teşkil etmez.
- Failin, mağduru kısa süreli bile olsa iradesi dışında özgürlüğünden mahrum bırakması, suçun tamamlanması için yeterlidir.
e) Manevi Unsur
Bu suç yalnızca kastla işlenebilir.
- Failin, mağdurun özgürlüğünü bilerek ve isteyerek kısıtlaması gerekir.
- Suçun taksirle (ihmal veya dikkatsizlikle) işlenmesi mümkün değildir.
- Failin, sonucu bilerek istemesi, yani doğrudan kast taşıması aranır.
- Örneğin, mağduru zorla odada kilitleyen kişi, onun özgürlüğünü bilerek ve isteyerek ortadan kaldırdığı için kast unsuru oluşur.
f) Hukuka Aykırılık
Hukuka aykırılık, failin fiilinin hukuka uygunluk sebeplerinden yoksun olmasıdır.
- Eğer kanun hükmü, meşru müdafaa, zorunluluk hali veya mağdurun rızası gibi hukuka uygunluk nedenleri mevcutsa suç oluşmaz.
- Örneğin, kolluğun mahkeme kararıyla gözaltı işlemi yapması, hukuka uygunluk sebebine dayandığından suç teşkil etmez.
- Ancak bu yetkilerin keyfi, ölçüsüz veya kişisel amaçlarla kullanılması, hukuka aykırılık doğurur.
Somut Olay Açısından Özel İnceleme Gerektiren Hususlar
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu yargılama sürecinde, yalnızca suçun unsurlarının varlığıyla değil; aynı zamanda ceza hukukunun genel hükümleriyle birlikte değerlendirilir. Bu nedenle, failin cezai sorumluluğunu etkileyen bazı özel durumlar gündeme gelebilir.
a) Cezada İndirim ya da Cezasızlık Gerektiren Şahsi Sebepler
Türk Ceza Kanunu’nda fail lehine bazı indirim veya cezasızlık halleri öngörülmüştür. Bunlar arasında:
- Haksız tahrik (TCK md. 29),
- Hata (failin kastı etkileyen yanılgısı),
- Yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, geçici nedenler,
- Alkol/uyuşturucu etkisi altında bulunma (kendi iradesi dışında),
- Failin geçmişi, sosyal ilişkileri ve yargılama sürecindeki tutumları gibi takdiri indirim sebepleri yer alır.
Bu durumlar, cezanın tamamen kaldırılmasına ya da indirilmesine neden olabilir.
b) Suça Teşebbüs, Gönüllü Vazgeçme ve Etkin Pişmanlık
- Teşebbüs (TCK md. 35): Fail, suçu işlemeye başlamış fakat iradesi dışındaki nedenlerle tamamlayamamışsa teşebbüs hükümleri uygulanır. Bu durumda ceza dörtte birden dörtte üçe kadar indirilir.
- Gönüllü Vazgeçme (TCK md. 36): Fail, suçu tamamlayabilecek durumda iken kendi iradesiyle vazgeçerse kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan sorumlu tutulmaz. Ancak gerçekleşen kısım başka bir suçu oluşturuyorsa o suçtan ceza verilir.
- Etkin Pişmanlık (TCK md. 110): Fail, soruşturma başlamadan önce mağdura zarar vermeden onu serbest bırakırsa, cezada üçte ikisine kadar indirim yapılabilir.
c) Şikayet, Şikayet Süreleri ve Şikayetten Vazgeçme
Bu suç şikayete bağlı değildir.
- Mağdur şikayet etmese bile savcılık resen soruşturma başlatabilir.
- Şikayetten vazgeçme halinde dava sona ermez.
- Soruşturma ve kovuşturma kamu makamlarınca yürütülür.
d) Zamanaşımı
Suçun basit halinde ceza 1–5 yıl hapis olduğundan:
- Dava zamanaşımı: 8 yıl,
- Ceza zamanaşımı: 10 yıldır.
Nitelikli hallerde ceza üst sınırının artmasıyla zamanaşımı süreleri de 15–20 yıla kadar çıkabilmektedir.
e) Suça İştirak
Birden fazla kişi suça katıldığında farklı roller gündeme gelir:
- Fail: Suçu bizzat gerçekleştiren kişi.
- Azmettiren (TCK md. 38): Faili suçu işlemeye ikna eden kişi.
- Yardım eden (TCK md. 39): Failin suç işlemesini kolaylaştıran (araç temini, yer sağlama vb.) kişi.
Her biri işlenen suçun ağırlığına göre sorumlu tutulur.
f) Suçların İçtimaı
Bir fiilin birden fazla suçu oluşturması ya da farklı fiillerin birleşmesi halinde içtima hükümleri uygulanır:
- Bileşik suç (TCK md. 42): Bir suç diğerinin unsurunu oluşturuyorsa tek suç kabul edilir.
- Zincirleme suç (TCK md. 43): Aynı kişiye karşı değişik zamanlarda aynı suç işlenirse ceza artırılır.
- Fikri içtima (TCK md. 44): Tek fiil birden fazla suçu oluşturuyorsa, yalnızca en ağır cezayı gerektiren suçtan hüküm kurulur.
g) Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB)
Sanığa verilen ceza 2 yıl veya daha az ise ve diğer şartlar varsa, mahkeme HAGB kararı verebilir. Bu durumda hüküm açıklanmaz, sanık 5 yıl denetim süresine tabi tutulur.
h) Cezanın Ertelenmesi
Verilen hapis cezası 2 yıl veya daha az ise (18 yaş altı veya 65 yaş üstünde 3 yıla kadar), ceza ertelenebilir. Ancak HAGB’den farklı olarak sabıka kaydında görünmeye devam eder.
i) Adli Para Cezası
Temel hal için doğrudan öngörülmemiştir. Ancak:
- TCK 109/4’te, mağdurun ekonomik kaybı varsa, ayrıca bin güne kadar adli para cezası uygulanır.
- Hakim, kısa süreli hapis cezasını adli para cezasına çevirebilir.
j) Uzlaşma
TCK 253’te düzenlenen uzlaşma kapsamına giren suçlardan değildir. Bu nedenle tarafların anlaşması halinde dahi dava düşmez.
Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçuna İlişkin Yargıtay Kararları
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu (TCK 109) uygulamada pek çok farklı senaryo üzerinden mahkemelere yansımaktadır. Yargıtay kararları, bu suçun hangi şartlarda oluştuğunu, hangi hallerde nitelikli sayıldığını ve cezalandırma sürecinde hangi kriterlerin dikkate alınacağını ortaya koymaktadır. Aşağıda öne çıkan emsal kararlar özetlenmiştir.
1. Ekonomik kayıp araştırılmadan hüküm kurulamayacağına dair karar
Yargıtay 6. Ceza Dairesi, 2016/731 E. ve 2019/2043 K. sayılı kararında;
mağdurun özgürlüğünden yoksun bırakılması sırasında yaşadığı ekonomik kaybın önemli olup olmadığı araştırılmadan TCK 109/4 uygulanarak ceza artırılamayacağına hükmetmiştir.
➡ Bu karar, ekonomik kaybın somut delillerle ispatı gerektiğini vurgular.
2. Cinsel saldırı ve istismar suçlarında ayrıca hürriyeti tahditten ceza verilemeyeceği
Yargıtay 14. Ceza Dairesi, 2016/749 E. ve 2020/965 K. sayılı kararında;
çocuğun cinsel istismarı sırasında mağdurun özgürlüğünün kısıtlanmasının zaten bu suçun unsurunu oluşturduğunu, bu nedenle ayrıca TCK 109’dan ceza verilmemesi gerektiğini belirtmiştir.
➡ Bu karar, bileşik suç niteliğine işaret eder.
3. Kısa mesafelerde dahi suçun oluşacağına dair karar
Yargıtay 8. Ceza Dairesi, 2020/7490 E. ve 2023/17582 K. sayılı kararında;
mağdurun yalnızca 15–20 metre sürüklenerek götürülmesinin dahi özgürlüğünün ihlali anlamına geldiğini ve suçun oluştuğunu onamıştır.
➡ Karar, sürenin ya da mesafenin kısalığının suçun oluşmasına engel olmadığını ortaya koyar.
4. Ekonomik kayıp iddiasının ayrıca incelenmesi gerektiği
Yargıtay 8. Ceza Dairesi, 2019/6543 E. ve 2023/5136 K. sayılı kararında;
TCK 109/4 uygulanmadan önce mağdurun ekonomik kayba uğrayıp uğramadığı hususunda mahkemece ayrıntılı araştırma yapılması gerektiğini belirtmiştir.
➡ Bu karar, eksik inceleme halinde bozma sebebi sayılmaktadır.
5. 2–3 metrelik mesafe için dahi suçun oluşacağına dair karar
Yargıtay 8. Ceza Dairesi, 2019/14037 E. ve 2023/13914 K. sayılı kararında;
mağdurun yalnızca 2–3 metre zorla sürüklenmesinin bile TCK 109 kapsamında suç oluşturduğunu kabul etmiştir.
➡ Bu karar, özgürlüğün ihlalinin süreklilik veya uzak mesafe şartına bağlı olmadığını vurgular.
6. Cebir ve tehdit ile işlenen fiillerin cezalandırılmasına dair karar
Yargıtay 8. Ceza Dairesi, 2023/12903 E. ve 2023/19794 K. sayılı kararında;
failin mağduru zorla odaya götürüp darp etmesi olayında, eylemin cebir ve tehdit yoluyla hürriyeti tahdit suçu olduğunu belirtmiştir.
➡ Karar, TCK 109/2’nin uygulanma alanını göstermektedir.
7. Teşebbüs halinde ceza indirimi yapılması gerektiğine dair karar
Yargıtay 8. Ceza Dairesi, 2019/4422 E. ve 2023/18670 K. sayılı kararında;
failin mağduru zorla çekmeye çalışması ancak mağdurun bağırarak kurtulması üzerine eylemin teşebbüs aşamasında kaldığını, bu nedenle cezanın teşebbüs hükümlerine göre indirilmesi gerektiğini belirtmiştir.
➡ Karar, TCK 35’in kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuna uygulanabileceğini ortaya koyar.
Sıkça Sorulan Sorular (SSS)
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu şikayete tabi midir?
Hayır. Bu suç şikayete tabi değildir. Mağdur şikayet etmese bile savcılık resen soruşturma başlatabilir.
Kısa süreli tutmalar da suç sayılır mı?
Evet. Yargıtay kararlarına göre, mağdurun yalnızca birkaç metre sürüklenmesi veya kısa süre tutulması bile bu suçun oluşması için yeterlidir.
Bu suçta etkin pişmanlık mümkün mü?
Evet. Fail, soruşturmaya başlanmadan önce mağduru zarar vermeden serbest bırakırsa cezasında üçte ikiye kadar indirim yapılabilir (TCK md. 110).
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun cezası ertelenebilir mi?
Eğer verilen ceza 2 yıl veya daha az ise (bazı durumlarda 3 yıl), failin kişisel koşulları uygunsa cezanın ertelenmesine karar verilebilir.
Suçun zamanaşımı süresi nedir?
Basit hali için dava zamanaşımı 8 yıl, ceza zamanaşımı ise 10 yıldır. Nitelikli hallerde bu süreler 15–20 yıla kadar çıkabilmektedir.
Uzlaşma hükümleri bu suçta uygulanır mı?
Hayır. Uzlaşma kapsamındaki suçlar arasında değildir.
Avukat Fatih Tahancı, 2015 yılında Hukuk Fakültesini tam burslu, onur öğrencisi olarak Ankara’da tamamlamıştır. Avukatlık stajını Ankara Barosu nezdinde; ceza hukuku, sigorta hukuku, tazminat hukuku, iş hukuku, icra hukuku ve idare hukuku konularına odaklanmış çeşitli avukatlık bürolarında staj yaparak tamamlamıştır. Avukat Fatih Tahancı Çankaya/Ankara’da bulunan Tahancı Hukuk Bürosu’nda avukatlık faaliyeti göstermektedir.
S.a şimdi sorum size şu benim geçen yıl Ogm yangıncı sezonluk işçi alımında adım çıktı kuradan geçtim sağlıktan geçtim yalnız güvenlik soruşturma aşamasında tahlilsiz bir olay geldi başıma aracımda uyuşturu bulundu dosyam oluştu ve bu Ogm işçi alımımda red olumsuz çevabı geldi itiraz ettim olay ile ilgili mahkeme yapıldı 2 yıldan 5 yıla hapis verildi yalnız 5 yıl aynı suç dan dosyam olmazsa dosyam kapanıyor diye karar aldım şimdi benim Ogm girme şansım varmı yani bn hürriyetimden yoksun kılınıyor muyum ne yapmam gerekiyor