Taksirle Yaralama Suçu, TCK 89
Gündelik yaşamda herkesin dikkat ve özen yükümlülüğü vardır. Bu yükümlülüğe aykırı davranışlar, istenmeyen sonuçlara yol açtığında ceza hukuku devreye girer. Taksirle yaralama, bir kimsenin vücuduna acı veren ya da sağlığını/algılama yeteneğini bozan sonucun öngörülebilir olmasına rağmen öngörülmeden meydana gelmesi hâlinde ortaya çıkan suç tipidir. Bu suçun kanuni dayanağı TCK 89 hükmüdür.
Taksirle Yaralama Ne Demek?
Dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı bir davranışta bulunmak + sonucu istememek + sonucu öngörebilecek durumda olmak, fakat öngörmemek = taksirle yaralanma. Buradaki “yaralanma” yalnızca fiziksel acı veya organ hasarı değil, sağlığın ya da algılama yeteneğinin bozulması gibi halleri de kapsar.
Gündelik Örnekler
Trafik Olayları
- Hız, takip mesafesi, şerit ihlali, kırmızı ışık gibi kurallar, öngörülebilir riskleri bertaraf etmeye yöneliktir. İhlaller, taksirli neticelere kapı aralar.
- Yağış, sis, gece sürüşü gibi yol ve hava koşulları dikkate alınmalı; araç özelliklerine göre hız ve manevra ayarlanmalıdır.
- Araç bakım ve teknik yeterlilik (fren, lastik, far) taksir değerlendirmesinde önem taşır.
İş Sağlığı ve Güvenliği
- Yüksekte çalışma, kapalı alan, kimyasal kullanımı gibi alanlarda mevzuata uygun risk analizi, eğitim ve koruyucu donanım kritik önemdedir.
- Talimatların verilmemesi, denetimin eksikliği veya uygun ekipmanın sağlanmaması, taksirle yaralanma sonuçlarını doğurabilir.
Tıbbi Uygulamalar
- Prosedürlere uyulması, aydınlatılmış onam, sterilizasyon ve ölçümleme gibi standart önlemler ihmal edildiğinde taksir gündeme gelebilir.
- Tıbbi müdahalenin kabul edilebilir komplikasyonları ile dikkatsizlik/özensizlik kaynaklı zararlar ayrıştırılmalıdır.
Bu hallerin ortak paydası; failin hareketi bilerek yapması, fakat neticeyi istememesi ve normal dikkatli bir kişinin öngörebileceği bir sonucu öngörmemesidir.
Taksirle Yaralama Suçu TCK 89
Madde 89- (1) Taksirle başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.
(2) Taksirle yaralama fiili, mağdurun;
a) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına,
b) Vücudunda kemik kırılmasına,
c) Konuşmasında sürekli zorluğa,
d) Yüzünde sabit ize,
e) Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma,
f) Gebe bir kadının çocuğunun vaktinden önce doğmasına,
Neden olmuşsa, birinci fıkraya göre belirlenen ceza, yarısı oranında artırılır.
(3) Taksirle yaralama fiili, mağdurun;
a) İyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine,
b) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine,
c) Konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına,
d) Yüzünün sürekli değişikliğine,
e) Gebe bir kadının çocuğunun düşmesine,
Neden olmuşsa, birinci fıkraya göre belirlenen ceza, bir kat artırılır.
(4) Fiilin birden fazla kişinin yaralanmasına neden olması halinde, altı aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(5) Taksirle yaralama suçunun soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır. Ancak, birinci fıkra kapsamına giren yaralama hariç, suçun bilinçli taksirle işlenmesi halinde şikâyet aranmaz.
Taksirle Yaralama Suçunun Özellikleri
Soruşturma Usulü
Suçun soruşturmasının usulü aynı maddenin 5.fıkrasında düzenlenmiştir. Buna göre suçun basit halinin soruşturulması şikâyete bağlıdır ancak birinci fıkra kapsamında giren yaralamalar hariç suçun bilinçli taksirle işlenmesi halinde şikâyet aranmayacaktır. Yani birinci fıkra kapsamına girmeyen suçun oluştuğu durumlarda suçun işlendiği öğrenilir öğrenilmez savcılık tarafından resen soruşturma başlatılacaktır.
Kovuşturma Usulü
Ceza muhakemesinde soruşturma aşaması tamamlandıktan sonra kovuşturma aşaması gelmektedir. Soruşturma evresinde savcılık tarafından düzenlenen iddianame kabul edildiğinde kovuşturma başlar. Bir başka ifadeyle ceza muhakemesinde mahkeme aşamasında geçen zamana kovuşturma aşaması şeklinde adlandırılabilir. Taksirle yaralama suçunda da görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemeleri olduğundan kovuşturma asliye ceza mahkemelerince yapılmaktadır.
Tutuklama Tedbiri
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun 100. maddesinde tutuklama nedenleri sayılmıştır. Bu maddeye göre kuvvetli suç şüphesinin varlığı halinde somut delillerin ve bir tutuklama nedeninin bulunduğunda, şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir. İşin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama kararı verilemez. Fakat; şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olgular varsa şüpheli veya sanığın davranışları; delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme, tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma, hususlarında kuvvetli şüphe oluşturuyorsa, bu kapsamda tutuklama kararı verilebilir. Aynı zamanda madde metninde katalog suçlar sayılmıştır. Eğer gerçekleştirilen eylem katalog suç kapsamında ise tutuklama nedeni re’sen var sayılıp hâkim doğrudan tarafından tutuklama kararı verilebilir.
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 100/4 maddesine göre ise “Sadece adlî para cezasını gerektiren suçlarda veya vücut dokunulmazlığına karşı kasten işlenenler hariç olmak üzere hapis cezasının üst sınırı iki yıldan fazla olmayan suçlarda tutuklama kararı verilemez.” şeklinde hükme yer verilmiştir.
Bu durum da Taksirle Yaralama suçuna uyarlandığında Taksirle Yaralama suçunun üst sınırı 2 yıldan fazla olmadığından ve kasten işlenen bir suç olmamasından dolayı hâkim tarafından re’sen tutukluluk kararı verilemeyecektir.
Ancak Taksirle Yaralama suçunun nitelikli halinin ceza üst sınırı 2 yıldan fazla olduğundan bu suç kapsamında hâkim tarafından re’sen tutuklama kararı verilebilecektir.
Uzlaşma Kurumu
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253’üncü maddesi gereğince soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı suçlar ile soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olup olmadığına bakılmadan Türk Ceza Kanunu’nda sayılı bazı suç tipleri için şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar gören gerçek veya özel hukuk tüzel kişisinin uzlaştırma girişiminde bulunulur.
Bu madde kapsamında (CMK 253/1-b.1) kapsamında Taksirle Yaralama Suçunun uzlaştırma kapsamına girdiği ve uzlaşmanın mümkün olduğu görülmektedir.
Taksirle Yaralama Suçunun Unsurları
Taksirle Yaralama suçunun unsurları Türk Ceza Kanunu’nun 89.maddesinde düzenlenmiştir. Taksirle Yaralama suçunun oluştuğunu söyleyebilmek için madde metninde öngörülen tüm unsurların birlikte bulunması gerekmektedir. Suçun unsurları her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmeli bu değerlendirme sonucu iddia ve savunma hazırlanmalıdır.
Taksirle Yaralama Suçunun Maddi Unsurları
Fail: Taksirle Yaralama Suçu fail bakımından özel bir durum ya da nitelik arz etmemektedir. Her cinsiyet ve yaş grubundan insan bu suçun faili olabilecektir.
Mağdur: Tıpkı suçun failinde olduğu gibi suçun mağduru da herhangi bir nitelik arz etmemektedir. Herkes bu suçun mağduru olabilecektir.
Suçun Konusu: İşbu suçun konusunu kişinin vücut dokunulmazlığı oluşturur.
Fiil: Türk Ceza Kanunu madde 89’da düzenlenen Taksirle Yaralama suç her türlü hareketle işlenebildiğinden dolayı serbest hareketli bir suçtur. Bu kapsamda başkasının bedenine acı veren veyahut başkasının algılama yeteneğinde zayıflamasına yol açan kişi taksirle yaralama suçunda vücut verebilir. Bu suçun icrai hareketlerle işlenebileceği anlatılanlardan açıkça anlaşılmaktadır bu durum ihmali şekilde işlenemeyeceği anlamına gelmez. Yani Taksirle Yaralama suçu hem icrai hem de ihmali şekilde işlenebilir.
Neler Taksirle Yaralama Suçunu Oluşturur?
- Ameliyat esnasında dikkatsiz davranan doktorun sebebiyle hastanın damarının delinmesi,
- Otomobil sürüşü esnasında dalgın şoförün bir yayaya çarpması
- İşçi çalıştıran bir müteahhitin iş sağlığı ve güvenliği kurallarına uymaması,
- Kendisine ait köpeği başı boş bırakan kişinin köpeği tarafından başkasının ısırılması, gibi hareketler Taksirle Yaralama suçunu oluşturacaktır.
Taksirle Yaralama Suçunun Manevi Unsurları
Suçun manevi unsurundan suçun kast ile mi yoksa taksirle işlendiği incelenir. Taksirle Yaralama suçu, madde başlığından da anlaşılacağı üzere taksirle işlenebilen bir suçtur. Bu taksir bilinçli taksir ya da bilinçsiz (basit, adi) taksir şeklinde olabilecektir.
Fail, bir neticeyi öngörmeyerek dikkat ve özen yükümlüğüne aykırı davranırsa bilinçsiz taksir oluşur. Fail öngördüğü neticeyi istememesine rağmen, şansına veya kişisel yeteneğine güvenerek hareket ettiğinde ise bilinçli taksiri oluşturacaktır. Örneğin yağmurlu zeminde kişisel yeteneklerine güvenerek hız yapan bir şoför kazaya sebep olarak bir kişiyi yaralarsa bilinçli taksirle yaralamaya sebebiyet vermiş olacaktır.
Taksirle Yaralama Suçunun Nitelikli Halleri
TCK 89. maddenin ikinci ve üçüncü fıkralarında Taksirle Yaralama suçunun nitelikli halleri düzenlenmiştir. İkinci fıkra kapsamında düzenlenen nitelikli haller sübut bulduğunda suçun failine verilecek olan ceza birinci fıkraya göre yarı oranda artırılacaktır. Bu haller işe şunlardır:
- Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına,
- Vücudunda kemik kırılmasına,
- Konuşmasında sürekli zorluğa,
- Yüzünde sabit ize,
- Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma,
- Gebe bir kadının çocuğunun vaktinden önce doğmasına, neden olunması
Diğer nitelikli hallerde aynı maddenin üçüncü fıkrasında düzenlenmiştir. Üçüncü fıkradaki nitelikli hallerin varlığı halinde faile verilecek olan ceza birinci fıkraya göre bir kat artırılarak verilecektir. Bu haller ise şöyledir:
- İyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine,
- Duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine,
- Konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına,
- Yüzünün sürekli değişikliğine,
- Gebe bir kadının çocuğunun düşmesine, neden olmak.
Taksirle Yaralama Suçunun Özel Görünüş Biçimleri
Taksirle Yaralama Suçunda Teşebbüs
TCK madde 35’e göre suça teşebbüs, “Kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur.” şeklinde tanımlanmıştır. Madde metninden teşebbüsün kasten işlenen suçlarda mümkün olduğu görülmektedir ancak Taksirle Yaralama suçu kasten işlenen bir suç olmayıp taksirle işlenen bir suçtur. Bu durumda taksirle yaralama suçunda teşebbüs hükümleri uygulama alanı bulamayacaktır.
Taksirle Yaralama Suçunda İştirak
TCK madde 37 vd. düzenlenen iştirakte bir suç işleme kararının icrası kapsamında birden fazla kişinin iradesinin iş birliği içerisinde olması gerekmektedir. Bir başka deyişle ortada bir suç işleme kararının varlığı ve bu suçu birlikte işleme düşüncesi mevcuttur. Taksirle yaralama suçunda ise fail bu suçun oluşmasını zaten istemediğinden taksirle yaralama suçunda iştirak mümkün değildir. Taksirle yaralama suçunda şayet birden fazla fail mevcutsa her fail cezası kendi kusuru ile doğru orantılı olarak verilecektir.
Taksirle Yaralama Suçunda Görevli Mahkeme
5235 Sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemeleri Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkındaki Kanunun “Asliye ceza mahkemesinin görevi” başlıklı 11.maddesinde “Kanunların ayrıca görevli kıldığı hâller saklı kalmak üzere, sulh ceza hâkimliği ve ağır ceza mahkemelerinin görevleri dışında kalan dava ve işlere asliye ceza mahkemelerince bakılır.” denmektedir. Aynı zamanda 5235 Sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemeleri Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkındaki Kanunun 14. Maddesine göre “Mahkemelerin görevlerinin belirlenmesinde ağırlaştırıcı veya hafifletici nedenler gözetilmeksizin kanunda yer alan suçun cezasının üst sınırı göz önünde bulundurulur.” hükmüne yer verilmiştir. Buna göre; Taksirle Yaralama suçunun gerek basit gerek nitelikli hallerinde verilecek cezanın üst sınırı 10 yılı geçmediğinden görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemeleridir.
Taksirle Yaralama Suçunda Yetkili Mahkeme
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 12. Maddesine göre Taksirle Yaralama suçunda davaya bakmakla yetkili mahkeme suçun işlendiği yer Asliye Ceza Mahkemesidir.
Taksirle Yaralama Suçunun Cezası 2025
Taksirle Yaralama suçunun basit ve iki farklı maddede düzenlenen nitelikli halleri için üç durum ayrı ayrı incelenecektir.
Taksirle Yaralama Suçunun Basit (Temel) Hali
Suça ilişkin kanun maddesinin birinci fıkrasında suçun basit hali düzenlenmiştir. Buna göre bu suçun failinin hukuka aykırı hareketi şayet işbu suçun basit halini oluşturuyorsa, failin cezası 3 aydan 1 yıla kadar hapis veya adli para cezasıdır.
Taksirle Yaralama Suçunun Nitelikli Hali (TCK madde 89/2)
Suça ilişkin kanun maddesinin ikinci fıkrasında “nitelikli haller arasında” daha basit olanlar düzenlenmiştir. Bu haller bilgi notumuzun “Taksirle Yaralama Suçunun Nitelikli Halleri” başlığından sayıldığından tekrar dile getirilmeyecektir. Buna göre kanun maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen nitelikli hallerden birinin oluşmasına sebebiyet veren failin cezası birinci fıkraya göre yarı oranda artırılacak verilecektir.
TCK 89/2, yaralanmanın daha ağır sonuçlara yol açtığı hallerde cezayı yarı oranında artırır. Örnek ağırlaşmış sonuçlar arasında şunlar sayılabilir:
- Duyular veya organlardan birinin işlevinin sürekli zayıflaması,
- Kemik kırığı,
- Konuşmada sürekli zorluk,
- Yüzde sabit iz,
- Yaşamı tehlikeye sokan durum,
- Gebeliğin erken doğumla sonuçlanması.
Bu basamaklandırma, sonuç ağırlıkça arttıkça yaptırımın da artması ilkesine dayanır.
Taksirle Yaralama Suçunun Nitelikli Hali (TCK madde 89/3)
Suça ilişkin kanun maddesinin üçüncü fıkrasında “nitelikli haller arasında” daha ikinci fıkraya göre daha ağır olan haller düzenlenmiştir. Bu haller bilgi notumuzun “Taksirle Yaralama Suçunun Nitelikli Halleri” başlığı altında sayıldığından tekrar sayılmayacaktır. Buna göre kanun maddesinin üçüncü fıkrasında düzenlenen nitelikli hallerden birinin oluşmasına sebebiyet veren failin cezası birinci fıkraya göre 1 kat artırılarak verilecektir.
Birden Fazla Mağdur (TCK madde 89/4)
Fiil birden fazla kişinin yaralanmasına yol açmışsa kanun ayrıca altı aydan üç yıla kadar hapis öngörür.
Şikâyet ve Takip Usulü (TCK madde 89/5)
Temel kural olarak taksirli yaralama şikâyete bağlıdır. “taksirle yaralama şikayete tabi mi” sorusunun kısa yanıtı: Evet, kuralen. Ancak bilinçli taksir söz konusuysa ve sonuç nitelikli basamaklarda ise şikâyet aranmaksızın resen soruşturma yürütülür.
Taksirle Yaralama Suçunda Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB)
CMK madde 231’e göre; Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için; a) Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması, b) Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması, c) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi, gerekir. Sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez.
Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise; mahkemece, HAGB’ye karar verilebilir. Neticeten; HAGB, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder.
Hakkında HAGB verilen sanık, beş yıl süreyle denetim süresine tâbi tutulur. Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez.
Neticeten, Taksirle Yaralama suçundan dolayı ceza alan fail hakkında 2 yıl ya da daha az hapis cezası veya adli para cezasına hükmedilirse sanığın da kabulüyle mahkemece HAGB kararı verilebilecektir.
Taksirle Yaralama Suçundan Beraat
Taksirle Yaralama Suçundan beraat yargılama sonunda yargılanan sanık hakkında verilebilecek kararlardan biridir. Beraat sanık hakkında verilebilecek en lehe karardır çünkü cezaya hükmolunmaması sonucunu doğurur. Beraat kararının hangi hallerde verildiği 5237 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu 223. maddenin ikinci fıkrasında düzenlenmiştir. Taksirle Yaralama Suçundan beraat kararı alan sanığın aklandığı bir başka deyişle temize çıktığı anlamına gelmektedir. CMK m.223/2 hükmü ceza muhakemesine ilişkin genel bir düzenleme olması nedeniyle belirtilen hallerde beraat kararı da verilebilecektir.
Taksirle Yaralama Suçundan beraat duruşma sonunda sanığın lehine şeklinde verilen bir karardır. Yargılama sonucunda sanığa verilen işbu beraat kararı yargılanan sanığın mahkemece suçu işlemediği ve aklandığı anlamına gelmektedir.
Ceza Muhakemesi Kanunu m. 223/2 hükmüne göre beraat kararı;
1) Yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması,
2) Yüklenen suçun sanık tarafından işlenmediğinin sabit olması,
3) Yüklenen suç açısından failin kast veya taksirinin bulunmaması,
4) Yüklenen suçun sanık tarafından işlenmesine rağmen, olayda bir hukuka uygunluk nedeninin bulunması,
5) Yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması hallerinde verilir.
Sayılan bu beş durumdan birinin varlığında, Taksirle Yaralama Suçundan hakkında kovuşturma yürütülen sanık hakkında beraat kararı verilecektir.
Her suç tipinde olduğu gibi Taksirle Yaralama Suçunda da suçun maddi ve manevi unsurları bir arada bulunmadan suç oluşmayacaktır. Şayet suç tipinde görünen bu unsurlar gerçekleşmedikçe suç da oluşmadığından sanık hakkında beraat kararı verilecektir.
Bir diğer beraat hali sanığa isnat edilen Taksirle Yaralama Suçunun işlenmediğinin sabit olmasıdır. Bu duruma örnek olarak üzerine isnat olunan suçun işlendiği iddia edilen tarihte yurt dışında olması örnek gösterilebilir.
Taksirle Yaralama Suçunda mahkûmiyet için yeterli her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı deliller bulunmaması durumunda sanık hakkında mahkemece beraat kararı verilecektir.
Bir diğer hal ise Taksirle Yaralama Suçundan beraat kararı verilmesinin bir diğer hali sanığın taksirle hareket etmemesidir. Zaten kasten işlenemeyecek bu suç için taksir söz konusu olmadığında suç oluşmayacaktır. Bu manevi unsur gerçekleşmediği takdirde suç tipi zaten işlenemeyecektir.
Sıkça Sorulan Sorular
Taksirle yaralama suçu cezası ne kadar?
Taksirle yaralama suçunun cezası Türk Ceza Kanunu’nun 89. maddesinin ilk fıkrasında belirtilmiştir. Taksirle yaralama suçunun cezasında kişinin yaralanmasına neden olan kişi hakkında üç aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezasına hükmedilecektir.
Taksirde nitelikli hal olur mu?
TCK 89/4 ‘da taksirle yaralama fiilinin birden fazla kişinin yaralanmasına neden olması hali de nitelikli hal olarak düzenlenmiştir. O halde fail taksirli hareketi ile iki veya daha fazla kişinin yaralanmasına neden olmuşsa cezası ağırlaştırılacaktır.
Nitelikli taksirle yaralama uzlaşmaya tabi mi?
Suçun TCK md. 89/2-3-4’te düzenlenen nitelikli halleri bilinçli taksirle işlendiği takdirde takibi şikayete tabi değildir, savcılık tarafından resen soruşturulur. Taksirle yaralama suçu (TCK md.89), taraflar arasında uzlaşma prosedürü uygulanmasını gerektiren suçlardandır.
Trafik kazası taksirli suç mudur?
Trafik kazaları, kasten işlenen fiillerle değil taksirle işlenen fillerle meydana gelir. Trafik kazası, failin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranması nedeniyle oluşur. Bu nedenle, trafik kazası hem genel taksirle hem de bilinçli taksirle meydana gelebilir.
Taksirle yaralama şikayete tabi mi?
Kural olarak evet. Ancak bilinçli taksir ile işlenip nitelikli sonuç (ör. ağır organ zararları) doğmuşsa şikâyet aranmaksızın soruşturma yapılabilir.
Şikâyet süresi nedir?
Failin ve fiilin öğrenilmesinden itibaren 6 ay içinde şikâyet hakkı kullanılmalıdır.
Uzlaştırma mümkün mü?
Evet, genel olarak uzlaştırma kapsamındadır. Uzlaşma sağlanırsa ceza yargılaması sona erebilir.
Dava ne kadar sürede düşer?
Zamanaşımı genel hükümlere tabidir. Kesilme ve durma nedenleri de dikkate alınarak hesaplanır.
Avukat Fatih Tahancı, 2015 yılında Hukuk Fakültesini tam burslu, onur öğrencisi olarak Ankara’da tamamlamıştır. Avukatlık stajını Ankara Barosu nezdinde; ceza hukuku, sigorta hukuku, tazminat hukuku, iş hukuku, icra hukuku ve idare hukuku konularına odaklanmış çeşitli avukatlık bürolarında staj yaparak tamamlamıştır. Avukat Fatih Tahancı Çankaya/Ankara’da bulunan Tahancı Hukuk Bürosu’nda avukatlık faaliyeti göstermektedir.
kemik kirigi ve yuzde sabit iz varsa sikayet zamanasimi yine 6 ay midir
Hukuk eğitimi almamış bir vatandaşın anlayabileceği şekilde net bir makale teşşekkür ediyoruz.
Harika bir hukuk makalesidir. Gerçekten bu içerikten faydalandım.