Hukuki Makaleler

Yapı Denetimi Görevini Kötüye Kullanma Suçu

Yapı Denetimi Görevini Kötüye Kullanma Suçu tahanci.av.tr

Yapı Denetimi Görevini Kötüye Kullanma suçu kapsamında bilgilendirme yapmaktayız. Ülkemizin deprem kuşağında yer alması, ülkemizde yaşayan insanları her an deprem tehlikesi ile karşı karşıya bırakmaktadır. İnsanları deprem tehlikesinden korumak, deprem öncesinde – deprem sırasında ve deprem sonrasında gerekli önlemleri almak, bunun için kurallar koymak ve bu kuralların uygulanmasını sağlamak, devletin en önemli görevlerinden birisidir.

Yapı Denetimi Görevini Kötüye Kullanma Suçu

Ülkemiz yakın tarihinde meydana gelen depremlerde büyük can ve mal kayıpları yaşanmış, toplumumuz maddi ve manevi büyük zararlara uğramıştır. Bunun en çarpıcı örnekleri 17 Ağustos 1999 ve 6 Şubat 2023 tarihlerinde yaşanan depremlerdir. Yaşanan son depremlerdeki bu acı olaylar neticesinde yapılan denetimlerin yetersiz olduğu ortaya çıkmıştır.

Uzun yıllardır yürürlükte olan imar ve afetler mevzuatındaki çeşitli hükümlere rağmen uygulamada etkili bir yapı denetimi sağlanamamıştır. Yapılan araştırmalarda uygulamanın yeterince denetlenmediği ve şantiyelerin büyük kısmında yönetmelik ve standartlara aykırı beton döküldüğü ve beton mukavemet değerlerinin projesinde öngörülenden ortalama %40 daha az olduğu tespit edilmiştir.

Oysa başta deprem olmak üzere doğal afetlerden kaynaklanan yapı hasarlarının en aza indirgenmesi ve insanların yaşamlarının önemli bir kısmını geçirdikleri yapılarda can ve mal güvenliklerinin sağlanması, etkili bir yapı denetiminin sağlanmasını gerektirmektedir. Yapı denetimi kısaca kanunda sayılı yapıların standartlara ve kurallara uygun yapılıp yapılmadığının denetlendiği aşamadır.

Anayasa’nın 56. ve 57. maddeleri uyarınca planlı ve denetimli yapılaşmayı temin etme görevi Devlete verilmiştir.

-Anayasası’nın 56.Maddesi:  “Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların görevidir.” hükmünü amirdir.

-Anayasa’nın 57.Maddesi:  “Devlet, şehirlerin özelliklerini ve çevre şartlarını gözeten bir planlama çerçevesinde, konut ihtiyacını karşılayacak tedbirleri alır, ayrıca toplu konut teşebbüslerini destekler.” hükmünü amirdir.

Anayasa’nın 56. maddesinde bahsi geçen “sağlıklı ve dengeli çevre” kavramının denetimli ve güvenli yapılaşmayı da içerdiğine kuşku yoktur.

Açıklanan nedenlerle, 29.06.2001 tarihinde 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun 13.07.2001 tarih ve 24461 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş ve Yapı Denetim Kanununa muhalefetin yaptırımları kanunun 8. ve 9. maddeleri ile düzenlenmiştir. Yıllar içerisinde çeşitli değişikliklere uğrayan kanun, nihayet günümüzdeki halini almıştır.

Yapı Denetiminin Amaç ve Kapsamı Nedir?

4708 sayılı yasanın “Amaç, Kapsam ve Tanımlar” başlıklı 1. maddesinin 1. fıkrasında kanunun amaç ve kapsamı şu şekilde belirlenmiştir;

“Bu Kanunun amacı; can ve mal güvenliğini teminen, imar plânına, fen, sanat ve sağlık kurallarına, standartlara uygun kaliteli yapı yapılması için proje ve yapı denetimini sağlamak ve yapı denetimine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.”

4708 sayılı yasa ile yapıların denetimi konusunda yeni ve özel bir düzenlemeye gidilmiş; denetim, Devletin denetim yetkisi saklı kalmak kaydıyla, yapı denetim kuruluşu adı verilen özel hukuk tüzel kişilerine verilmiştir. Kanunun tanımlar kısmında bu kuruluşlar; “Bakanlıktan aldığı izin belgesi ile münhasıran yapı denetimi görevini yapan, ortaklarının tamamı mimar ve mühendislerden oluşan tüzel kişi” olarak ifade edilmiştir.

Yapı denetiminin kapsamı ise kanunun 1. maddesinin 2. fıkrasında belirtilmiştir:

“Bu Kanun;

a) 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanununun 26 ncı maddesinde belirtilen kamuya ait yapı ve tesisler ile 27 nci maddesinde belirtilen ruhsata tabi olmayan yapılar,

b) Bodrum katı dışında en çok iki katlı ve yapı inşaat alanı toplam 200  metrekareyi  geçmeyen müstakil yapılar,

c) Entegre tesis niteliğinde olmayan tarım ve hayvancılık amaçlı yapı ve tesisler,

d) Köy yerleşik alanlarında, belediye ve mücavir alan sınırları içinde olmayan iskân dışı alanlarda ve nüfusu 5000’in altında olan belediyelerin belediye ve mücavir alan  sınırları  içinde bodrum  katı ve çatı arası dışında en çok iki katlı ve yalnızca bir bodrum katın inşaat alanı hesaba katılmaksızın toplam inşaat alanı 500 metrekareyi geçmeyen konut yapıları ile bunların kömürlük,  otopark, depo gibi müştemilatı,

hariç olmak üzere, belediye ve mücavir alan sınırları içinde ve dışında kalan yerlerde yapılacak yapıların denetimini kapsar.”

Yapı Denetimi Hakkında Kanun hükümlerine göre, yapının projesinin denetimi ve yapının kendisinin denetimi sağlanınca imar plânına, fen kurallarına, sanat kurallarına, sağlık kurallarına ve standartlara uygun biçimde, kaliteli yapı yapılmış olacaktır. Bu noktada imar plânına, fen kurallarına, sanat kurallarına, sağlık kurallarına ve standartlara uygun biçimde, ‘kaliteli yapı’ yapmak” ile amaçlanan, can güvenliğini ve mal güvenliğini temin etmektir.

Dolayısıyla yapı denetimi müessesesi esas olarak, can güvenliğini ve mal güvenliğini temin edecek biçimde kaliteli yapıların yapılması konusu ile ilgilenmektedir. Diğer bir deyişle, “projenin hazırlanması ve ardından başlanan inşaî faaliyet süresince” (yapı kullanma izin belgesi verilmesi sürecine kadar) imar plânına, fen kurallarına, sanat kurallarına, sağlık kurallarına ve standartlara uygunluğun sağlanıp sağlanmadığının denetlenmesi hususu, yapı denetiminin konusuna girmektedir.

Bu doğrultuda Anayasa Mahkemesi de yapı denetiminin özünün başta deprem olmak üzere tüm doğal afetlerden kaynaklanan yapı hasarlarının önlenmesi ve hasarların en aza indirilmesiyle birlikte; yapının varlığının, insan sağlığını ve insan hayatını güvence altına alacak şekilde sürdürülmesi, bu suretle toplum düzeninin sağlanması olduğunu belirtmektedir.

Yine belirtmek gerekir ki, proje denetimi ve yapı denetimi görevi, İmar Kanununa göre aslen belediyelere ve il özel idarelerine ait bir görevdir. Dolayısıyla yapılardaki kolluk/zabıta, diğer bir ifadeyle denetim yetkisinin aslî sahibi, belediyeler ve il özel idareleridir. Nitekim Anayasa Mahkemesi de, yapıların denetimi konusunda Yapı Denetimi Hakkında Kanun ile yeni ve özel bir düzenlemeye gidildiğini; yapıların denetiminin, “Devletin denetim yetkisi saklı kalmak kaydıyla”, yapı denetim kuruluşu adı verilen özel hukuk tüzel kişilerine verildiğini ifade etmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin bu değerlendirmesi de, yapı denetiminde aslî görevin idareye ait olduğunu, yapı denetim kuruluşlarının denetim yapmasının ilgili idarelerin denetim yetkilerini ortadan kaldırmadığını göstermektedir.

YapıDenetimi HakkındaKanun UyarıncaDoğanHukukiSorumluluğun Nitelendirilmesi:

Açıklamalar ışığında, yapı denetim kuruluşunun mesuliyetinin kamusal boyutu oldukça yoğunluk arzetmektedir. Yapı denetim kanununun ilgili maddeleri gereğince ilgili idareye karşı sorumlu olması ve imar kanununun fenni mesul için öngörülen hükümlerine tabi olması nedenleri ile kamu adına denetim işini gerçekleştirmesi bakımından kamusal sorumluluğu doğmakta ve bunun sonucunda da kamu görevlisinin hukuki ve cezai sorumluluğunu taşımaktadır.

Bu nedenledir ki; Yapı denetim Kanununun 3. Maddesi Sorumluluk ve Yapılamayacak İşler başlığı altında yapı denetimi faaliyeti taraflarından Yapı denetim kuruluşu ile ilgili olarak ilk paragrafı ile “bu kanunun uygulanmasında, yapı denetim kuruluşları imar mevzuatı uyarınca öngörülen fenni mesuliyeti ilgili idareye karşı üstlenir” hükmüne ve ceza hükümlerini içeren 4708 sayılı Yapı Denetim Hakkındaki Kanunun 9. Maddesinin son fıkrasında “Yapı denetim kuruluşu ile denetçi mimar ve mühendisleri; eylem ve işlemlerinden 3194 sayılı İmar Kanununun fenni mesul için öngörülen hükümlerine tabidirler.” hükmüne yer vermiştir.

Yapı Denetimi Kanunu’na Aykırılık Halinde Gündeme Gelen Görevi Kötüye Kullanma Suçu

Yapı denetim kuruluşunun sorumluluğunu hukukî sorumluluk, cezaî sorumluluk ve idarî sorumluluk olarak üçe ayırmak mümkündür. Makalemizin konusu gereği burada Yapı denetim kuruluşlarının cezaî sorumluluğu üzerinde durulacaktır. Burada kastedilen cezaî sorumluluk, Türk Ceza Kanununa ilişkin cezaî sorumluluktur. Yapı Denetimi Hakkında Kanunda kuruluşun ortakları, yöneticileri, mimarları ve mühendisleri, yapı müteahhidi, şantiye şefi, proje müellifi gerçek kişiler ile laboratuvar görevlileri, kamu görevlisi gibi yargılanacak ve sübuta ermesi halinde, görevi kötüye kullanma suçu kapsamında hapis cezası ile cezalandırılacaklardır.

Yapıda inşaat ve tesisat işleri ile kullanılan malzemelerin kamu adına denetimine ilişkin fenni mesuliyet, ruhsat eki etüt ve projelerin gerektirdiği uzmanlığı haiz meslek mensupları tarafından ayrı ayrı üstlenilmek zorundadır. Fenni mesul mimar ve mühendisler uzmanlık alanlarına göre; yapının, tesisatı ve malzemeleri ile birlikte, bu Kanuna, ilgili diğer mevzuata, uygulama imar planına, ruhsata, ruhsat eki etüt ve projelere, standartlara ve teknik şartnamelere uygun olarak inşa edilmesini denetlemekle görevlidir.

Yapı sahibine ve idareye karşı sorumlu olan fenni mesuller, uzmanlık alanına uygun olarak yapıda yetki belgesi olmayan usta çalıştırılması veya şantiye şefi bulundurulmaksızın yapım işinin sürdürülmesi veya yapının mevzuata aykırı yapılması veya istifaları halinde, bu durumları altı iş günü içinde ilgili idareye yazılı olarak bildirmek zorundadır. Aksi takdirde, fenni mesuller kanuni mesuliyetten kurtulamaz. Bildirim üzerine, en geç üç iş günü içinde İmar Kanunu’nun 32 nci maddeye göre işlem yapılır.

Yukarıda kısaca açıkladığımız nedenler ışığında yapı denetim kuruluşu ortak ve denetçi mimar ve mühendisleri kamu görevlisi gibi yargılanabilecekler ve 4708 sayılı kanunun 9/1 maddesinin atfı ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 257. Maddesi ile hüküm altına alınmış

olan görevi kötüye kullanma suçu ile yargılanabileceklerdir. Madde hükümleri şu şekildedir:

2708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanunun Ceza Hükümleri başlıklı 9. Maddesi:

“Bu Kanun hükümlerinin uygulanması sırasında, yapı denetim kuruluşunun icraî veya ihmalî davranışla yeni iş almaktan men cezası uygulanmasını gerektiren fiiller nedeniyle görevini kötüye kullanan ortakları, yöneticileri, mimar ve mühendisleri, yapı müteahhidi, şantiye şefi, proje müellifi gerçek kişiler ile laboratuvar görevlileri, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ilecezalandırılır.”

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun Görevi Kötüye Kullanma Suçunu Düzenleyen 257. Maddesi:

(1) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”

Ezcümle yapının denetim faaliyeti sırasında denetim gereklerine aykırı bir davranış nedeni görevi kötüye kullanma suçu ile yargılanması sonucunu doğurabilmektedir. Görevi kötüye kullanma suçu icrai veya ihmali bir davranışla işlenebilmektedir. Genel kast  ile işlenebilen ve re’sen kovuşturulan bir suçtur. Görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemesi’dir.

Suçun oluşması için görevin gereklerine aykırı harekette bulunulması ya da görevin gereklerini yerine getirmede ihmal veya gecikme gösterilmiş olması yetmemekte, ayrıca fiilin kişilerin mağduriyetine veya kamu zararına neden olması veya kişilere haksız bir yarar sağlaması neticelerinden birinin ortaya çıkması da aranmaktadır. Bu bakımdan burada bir zarar suçu söz konusudur.

Uygulamada sıkça görüldüğü üzere; suça konu eylem sonucunda sayılan neticelerden herhangi birinin ortaya çıkıp çıkmadığı araştırılmaksızın, yapı denetim elemanının yapı denetim kanununda veya yönetmeliğinde öngörülen yükümlülüklere aykırı olan her davranışı için kamu davası açılmaktadır. Bu şekilde açılan davalarda sanıklar yönünden değerlendirme yapmak üzere düzenlenen bilirkişi raporlarında da sıklıkla fiilin yapı denetim mevzuatında öngörülen yükümlülüklere aykırı olup olmadığının irdelenmesi ile yetinilerek suçun diğer unsurları incelenmemektedir. Fiil sonucunda kişilerin mağduriyeti, haksız kazanç veya kamu zararının ortaya çıkmaması halinde suçun yasal unsurları oluşmadığından beraat kararı verilmesi gerekirken bu hususların irdelenmemesi hukuki hatalara meydan vermektedir.

4708 Sayılı Kanuna Muhalefet

4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun, yapıların güvenli, mevzuata uygun ve denetim altında inşa edilmesini sağlamak amacıyla düzenlenmiştir. Bu kanuna aykırı hareket eden kişiler için ciddi cezai yaptırımlar öngörülmüştür. Kanunun temel amacı, özellikle can ve mal güvenliğini korumak, inşaat sektöründe standart dışı uygulamaları önlemek ve denetim sürecinde görevli kişilerin sorumluluklarını belirlemektir.

Kanun hükümlerinin uygulanması sırasında, yapı denetim kuruluşlarının görevlerini kötüye kullanmaları veya ihmalkâr davranışlarda bulunmaları halinde cezai sorumluluk doğmaktadır. Bu kapsamda, yapı denetim kuruluşunun ortakları, yöneticileri, mimar ve mühendisleri ile yapı müteahhidi, proje müellifi olan gerçek kişiler ve laboratuvar görevlileri, görevlerini kötüye kullandıkları veya ihmal ettikleri takdirde altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılırlar.

Bu yaptırım, yapı denetim sisteminin etkin şekilde işlemesini sağlamak için getirilmiş olup, kamu güvenliği açısından büyük önem taşımaktadır. Ayrıca, mahkemelerce verilen cezalar, suça karışan kişinin mesleki faaliyetlerini sürdürmesini de engelleyebilir. Bu nedenle, yapı denetim sürecinde görev alan herkesin kanunun öngördüğü yükümlülüklere titizlikle uyması gerekmektedir.

Yapı Denetimine Tabi Olmayan Yapılar 2025

Kanunun 1. maddesi (ikinci fıkra) uyarınca, aşağıdaki yapı ve tesisler kanun kapsamına girmez

  1. 3194 Sayılı İmar Kanunu’nun 26. maddesinde belirtilen kamuya ait yapı ve tesisler ile 27. maddesinde yer alan ruhsata tabi olmayan yapılar. 
  2. Bodrum katı dışında en çok iki katlı ve yapı inşaat alanı toplam 200 m²’yi geçmeyen müstakil yapılar. 
  3. Entegre tesis niteliğinde olmayan tarım ve hayvancılık amaçlı yapı ve tesisler.
  4. Köy yerleşik alanlarında, belediye ve mücavir alan sınırları içinde olmayan iskân dışı alanlarda ve nüfusu 5 000’in altında olan belediyelerin belediye ve mücavir alan sınırları içinde bodrum katı ve çatı arası dışında en çok iki katlı, ve yalnızca bir bodrum katın inşaat alanı hesaba katılmaksızın toplam inşaat alanı 500 m²’yi geçmeyen konut yapıları ile bunların müştemilâtı (kömürlük, otopark, depo gibi) hariç olmak üzere uygulama alanı vardır. 

Açıklama

  • Yukarıdaki muafiyetler, yapı ruhsatı alma zorunluluğunu ortadan kaldırmaz. Yani kapsam dışında kalan bir bina için de ruhsat alınması gerekmektedir. 
  • “Kapsam dışında olması” = denetim kuruluşu aracılığı ile yapı denetimi zorunluluğu olmaması anlamına gelmektedir; bu, yapı güvenliği, fen-sanat kurallarına uygunluk gibi yükümlülüklerin olmadığı anlamına gelmez. 
  • Bir parselde birden fazla müstakil yapı varsa ve bu yapıların toplam inşaat alanı 200 m²’yi geçiyorsa, muafiyetten çıkıp denetime tabi olabilir. 

2025 İtibarıyla Güncel Durum

  • 05 Aralık 2024 tarihinde çıkarılan bir değişiklikle (“(Ek: 5/12/2024-7534/11 md.)”) kapsam dışında bırakılanlar arasında güneş enerjisi santralleri, rüzgâr enerjisi santralleri de eklenmiştir.
  • Bu nedenle 2025 yılında: yukarıda sayılan muafiyet yapıları hâlâ geçerli olup, yeni enerji tesisleri de kapsam dışına alınarak “denetim kuruluşuna tabi olma” zorunluluğu kaldırılmıştır.

Yapı Denetim Cezaları

1. İdari yaptırımlar

Bu yaptırımlar kanunun 8. maddesi ve ilgili yönetmelikler çerçevesinde düzenlenmiştir.

Öne çıkan idari yaptırımlar şunlardır:

  • Yapı Denetim Kuruluşu ile ilgili olarak; denetim hizmet sözleşmesindeki yükümlülüklerin yerine getirilmemesi hâlinde — örneğin asgari hizmet bedelinin altında sözleşme yapılması ya da yapı sahibi ile denetim hesabına yatırılmaksızın bedel alınması — üstlenilen denetim işlerinin tamamına ait yapı denetimi hizmet sözleşmesi bedelinin % 2’si, % 3’ü ya da daha fazlası kadar idari para cezası verilebilmektedir.
  • Özellikle; üç defa idari para cezasına sebep olunması hâlinde “yeni iş almaktan men” cezası uygulanabilmektedir.
  • “Yeni iş almaktan men” cezasını takiben üçüncü kez fiil işlendiğinde, kuruluşun izin belgesi iptal edilerek faaliyetine son verilebilir. 
  • İdari para cezalarına ilişkin usul-esaslar da düzenlenmiştir: karar tebliğinden itibaren 15 gün içinde yetkili idare mahkemesine itiraz edilebilmekte; cezalar tebliğ tarihinden itibaren 1 ay içinde ödenmelidir. 

Not: Belirli bir “TL tutarı” her fiil için sabit şekilde kanunda yer almamakla birlikte hukuki literatürde asgari ceza tutarlarının örneklendirildiği görülmektedir. 

2. Cezai yaptırımlar

Bu bölümde, Kanunun 9. maddesinde yer alan ve cezai sorumluluk doğuran fiiller ele alınmaktadır. 

  • Kanun hükmüne göre: “Yapı denetim kuruluşunun icrai veya ihmali davranışla görevini kötüye kullanan ortakları, yöneticileri, mimar ve mühendisleri, yapı müteahhidi, proje müellifi gerçek kişiler ile laboratuvar görevlileri, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” 
  • Ayrıca; bu kişiler görevlerini gereği gibi yapmamaları, ya da yapmalarına rağmen gerçeğe aykırı belge düzenlemeleri durumunda, Türk Ceza Kanunu’nun “resmî belgede sahtecilik” suçuna ilişkin hükümlerine göre cezalandırılırlar.

Kanun kapsamında doğan cezai sorumluluğun 20.02.2020 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 7221 sayılı kanunla yapılan değişikler ışığında irdelenmesi:

20.02.2020 tarihinde resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 7221 sayılı kanunla 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun’un İdari Müeyyideler ve Teminat başlığı altında düzenlenen 8. maddesinde yapılan değişikler, aynı kanunun 9/1. Maddesinde düzenlenen görevi kötüye kullanma suçunun oluşumuna ilişkin de değişikliklere sebep olmuştur. Zira 4708 Sayılı Kanun’un Ceza Hükümleri başlığı altında düzenlenen 9. maddesinin 1. fıkrası delaletiyle vücuda gelen cezai sorumlulukta kanun, lafzı itibarıyla 8. maddeye atıf yapmaktadır. 4708 Sayılı Kanun’un 8. maddesinin ilgili kısımları şu şekildedir:

” Madde 8 – Yapı denetim kuruluşlarından bu Kanunda ve ilgili mevzuatta öngörülen esaslara göre denetim görevini yerine getirmedikleri tespit edilenlere, tespit edilen fiil ve hâllerin durumuna göre, aşağıdaki idari yaptırımlar uygulanır.

ç) Aşağıda belirtilen;

1) nci maddenin dördüncü fıkrasının (a) bendinde belirtilen görevlerin yerine getirilmediğinin tespiti hâlinde, bu hataların yapının ruhsat eki onaylı statik projesinin ve hesaplarının, zemin etüd raporuna veya standartlara veya ilgili mevzuata aykırı olmaması,

2) 2 nci maddenin dördüncü fıkrasının (c) ve (g) bentlerinde belirtilen görevlerin yerine getirilmediğinin tespiti hâlinde, bu hataların yapım aşamasında ruhsat eki onaylı statik projesine aykırı olmaması hallerinde tespite konu olan yapı denetimi hizmet sözleşmesi bedelinin %20’si kadar idari  para cezası verilir.

g) Aşağıda belirtilen;

1) 2 nci maddenin dördüncü fıkrasının (a) bendinde belirtilen görevlerin yerine getirilmediğinin tespiti hâlinde, bu hataların yapının ruhsat eki onaylı statik projesinin ve hesaplarının, zemin etüd raporuna veya standartlara veya ilgili mevzuata aykırı olması,

2)2nci maddenin dördüncü fıkrasının (c) ve (g) bentlerinde belirtilen görevlerin yerine getirilmediğinin tespiti hâlinde, bu hataların yapım aşamasında yapının ruhsat eki onaylı statik projesine aykırı olması hallerinde, cezayı gerektiren fiil ve hâlin, yetkililer tarafından yapılan inceleme ve denetimlerle  tespit edilip öğrenilmesinden itibaren İl Yapı Denetim Komisyonunun  teklifi  üzerine  Bakanlıkça bir yıl yeni iş almaktan men cezası verilir.

7221 Sayılı Kanunla 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun’un 8. maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinin 2. alt fıkrasında yapılan değişiklikle, yapının statik projesini etkilemeyen bir aykırılığın söz konusu olmadığı durumlarda yapı denetimi hizmet sözleşmesi bedelinin %20’si kadar idari para cezası uygulanacağı; yine 8. maddenin 1. fıkrasının (g) bendinin 2. alt fıkrasında yapılan değişiklikle yapının statik projesini etkileyen bir aykırılığın söz konusu olduğu durumlarda bir yıl yeni iş almaktan men cezası uygulanacağı düzenlenmiştir.

Yine aynı kanunun ceza hükümleri başlığı altında düzenlenen 9. maddesinin 1. fıkrasında yeni iş almaktan men cezasının uygulanmasını gerektiren hallerde -ayrıca- adli cezai müeyyide öngörülmüş olmakla yalnızca idari para cezası gerektiren -yani yapının statik projesini etkilemeyen- aykırılıklara ilişkin olarak -ayrıca- adli bir süreç öngörülmemiştir.

Bu noktada söz konusu aykırılıkların binanın statik sistemine etkisinin tartışılması ve aykırılıkların idari para cezasına mı yoksa yeni iş almaktan men cezasına mı sebep olduğunun tespit edilmesi gerekmektedir. Çünkü Yapı Denetimi Hakkında Kanun’un 9/1. Madde ve fıkrasında düzenlenen görevi kötüye kullanma suçu, yalnızca statik projeyi etkilediği ve yeni iş almaktan men şeklindeki cezanın verilmesi gerektiği durumlarda gündeme gelebilmektedir.

Başlık altında irdelenen kanun değişikliğinden önce bir fiilden dolayı hem adlî cezaya hükmedilmesinin hem de idari ceza verilebilmesinin bir örneğini oluşturan bu durum, aynı fiil nedeniyle mükerreren cezalandırmayı yasaklayan “non bis in idem” kuralı ile çelişmekteyken, yapılan değişiklikle bu hukuka aykırılık -bir nebze- giderilmiş ve tarif edildiği şekilde idari para cezası gerektiren haller cezai yargılamanın konusu dışında bırakılmıştır. Şöyle ki; kanunda bir kısım fiillerin karşılığı hem idari müeyyide, hem de adlî müeyyide olarak techiz edilmişken, yapılan değişiklikle bunun kapsamı daraltılmıştır.

Kısaca özetlemek gerekirse, yapı denetim kanununda düzenlenen görevi kötüye kullanma suçunun işlenmesi için öncelikle 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun’un 9. maddesinin 1. fıkrası uyarınca; yapının statik projesini etkileyen ve yeni iş almaktan men cezasının uygulanmasını gerektiren hallere ilişkin aykırılıklar gündeme gelmelidir. Suç icrai veya ihmali davranışla işlenebileceği gibi cezası 6 aydan 3 yıla kadar hapis şeklinde düzenlenmiştir.

Yapı Denetimi Görevini Kötüye Kullanma suçu faili, aşağıda sayılan kişiler olabilir:

  • 1- Yapı denetim şirketinin ortakları
  • 2- Yapı denetim şirketinin yöneticileri
  • 3- Yapı denetim şirketinde görevli mimar ve mühendisler4- Yapı müteahhhidi
  • 5- Proje müellifi
  • 6- Laboratuar görevlileri

Yapı denetim kuruluşunun ortak ve yöneticileri, mimar ve mühendisleri ile laboratuvar görevlileri, görevlerinin gereklerine aykırılık halinde görevi kötüye kullanma suçuna muhatap olabilecekleri bilinciyle hareket etmeli ve bu sorumluluk altında faaliyetlerini devam ettirmelilerdir.

Yapı Denetimi Görevini Kötüye Kullanma Suçu” Makalemize 4 Yorum Yapıldı:

  1. Kemal avcı dedi ki:

    yapı denetimler 4708 sayılı Yapı denetim kanunu kapsamında projelerin uygulamadaki aksaklıkları( müteahhit ve yapı denetim) belediyelerin projeleri onay aşamasında çok inceleyip (baca ,galari boşlukları) ihtiyaç kadar cizilmelidir.mutehhit çok büyük baca ve galeri boşlukları kapatmak istiyor.belediye gelip yapı denetimi cevre şehirciliği şikayet ediyor.

    1. Av. Fatih Tahancı dedi ki:

      Merhaba,
      Detaylı danışma hizmetimiz ücretlidir.
      Mesai saatleri içerisinde 0 312 220 36 30 arayarak danışma hizmeti alabilirsiniz.
      Saygılarımızla

  2. Nilgun dedi ki:

    yapi denetim sirkesinde saman adam .sirket sahibi olmadigi halde sahibiymis gibi imzasi bulunan iyi niyetli insaat muhendisleride var. depremde yikilan binalarda kac yil ceza alirlar. Ayrica belediyenin yaptigi binalarda yikildi onlara neden islem yapilmiyor tesekkurler

    1. Av. Fatih Tahancı dedi ki:

      Merhaba,
      Detaylı danışma hizmetimiz ücretlidir.
      Mesai saatleri içerisinde 0 312 220 36 30 arayarak danışma hizmeti alabilirsiniz.
      Saygılarımızla

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir