Çevrenin Taksirle Kirletilmesi Suçu TCK 182
Çevrenin Taksirle Kirletilmesi Suçu (TCK 182), kişinin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışı sonucu hava, su veya toprağın kirlenmesine yol açması ya da ciddi kirlenme tehlikesi doğurması hâlinde gündeme gelen bir taksir suçudur. Bu suç tipi, özellikle mevzuatın öngördüğü atık ve emisyon sınırlarının ihlali, teknik işletme kurallarına uyulmaması, denetim ve bakım eksiklikleri gibi kusurlu ihlallerle çevresel değerlerin zarar görmesini hedef alır. TCK 182 kapsamında fail herkes olabilir; işletmeler yönünden ise çevreye ilişkin idari düzenlemelere uyum yükümlülüğü ayrı bir önem taşır. Soruşturma ve yargılamada, kirlenmenin veya somut tehlikenin teknik olarak tespiti, illiyet bağı ve taksirin derecesi belirleyicidir. Uygulamada Çevre Kanunu ve ikincil düzenlemelerle birlikte değerlendirme yapılarak yaptırım, kusurun niteliği, ihlalin kapsamı ve etkilediği çevresel unsurlar dikkate alınır. Bu makalede suça ilişkin unsurlar, yaptırım çerçevesi, ispat dinamikleri ve uygulamada öne çıkan yargı kararları sistematik biçimde ele alınacaktır.
Çevrenin Taksirle Kirletilmesi Suçunun Madde Metni
Çevrenin taksirle kirletilmesi
Madde 182- (1) Çevreye zarar verecek şekilde, atık veya artıkların toprağa, suya veya havaya verilmesine taksirle neden olan kişi, adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu atık veya artıkların, toprakta, suda veya havada kalıcı etki bırakması halinde, iki aydan bir yıla kadar hapis cezasına hükmolunur
(2) İnsan veya hayvanlar açısından tedavisi zor hastalıkların ortaya çıkmasına, üreme yeteneğinin körelmesine, hayvanların veya bitkilerin doğal özelliklerini değiştirmeye neden olabilecek niteliklere sahip olan atık veya artıkların toprağa, suya veya havaya taksirle verilmesine neden olan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Çevrenin Taksirle Kirletilmesi Suçunun Özellikleri
Soruşturma Usulü
Çevrenin taksirle kirletilmesi suçu şikâyete tabi değildir. Bu nedenle soruşturma makamları suçun işlendiğini öğrendiğinde re’ sen soruşturma yapılır.
Kovuşturma Usulü
Cumhuriyet savcılığı tarafından yapılan soruşturma neticesinde çevrenin taksirle kirletilmesi suçunun işlendiğine ilişkin yeterli delil bulunması halinde kamu davası açılır. Soruşturma aşamasında olduğu gibi bu aşamada re’ sen yürütülür. Mahkeme sanığın çevreyi kasten kirletme suçunu işleyip işlemediğini suçun unsurlarını dikkate alarak karar verir.
Tutuklama Tedbiri
5271 Sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunun 100. maddesinde tutuklama tedbirine ilişkin nedenler sayılmıştır. Bu maddeye göre kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir. İşin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama kararı verilemez. Ancak şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olgular varsa. şüpheli veya sanığın davranışları; delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme, tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma, hususlarında kuvvetli şüphe oluşturuyorsa, bu kapsamda tutuklama kararı verilebilir. Maddenin devamında katalog suçlar sayılmıştır. Eğer gerçekleştirilen eylem katalog suç kapsamında ise tutuklama nedeni var sayılır ve doğrudan hakim tarafından tutuklama kararı verilebilir.
Türk Ceza Kanunun 181. Maddesinde yer alan çevrenin kasten kirletilmesi suçu işlendiğinde hakim kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde tutuklama kararı verebilmektedir. Keza çevrenin taksirle kirletilmesi suçu 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunun 100/8 bendinde katalog suçlardan sayılmamış, bu nedenle hakim re’ sen tutuklama kararı verememektedir.
Uzlaşma Kurumu
5271 Sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunun 253’üncü maddesi gereğince soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı suçlar ile soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ceza Kanununda sayılı bazı suç tipleri için şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar gören gerçek veya özel hukuk tüzel kişisinin uzlaştırma girişiminde bulunulur.
Çevrenin taksirle kirletilmesi suçunun soruşturulması ve kovuşturulması şikayete tabi değildir, aynı zamanda 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunun 253 maddesinde sayılan katalog suçlardan sayılmaması nedeniyle uzlaşma kapsamında değildir.
Ön Ödeme
5271 Sayılı Türk Ceza Kanunun 75’inci maddesi gereğince, uzlaşma kapsamındaki suçlar hariç olmak üzere, yalnız adli para cezasını gerektiren veya kanun maddesinde öngörülen hapis cezasının yukarı sınırı altı ayı aşmayan suçların faili hakkında maddede belirtildiği şekilde belirlenecek miktar ile adli para cezasının aşağı sınırını, soruşturma giderleri ile, Cumhuriyet savcılığınca yapılacak tebliğ üzerine on gün içinde ödediği takdirde hakkında kamu davası açılmaz. Failin on gün içinde talep etmesi halinde bu miktar birer ay ara ile üç eşit taksit halinde ödenmesine karar verilir. Süresinde ödenmemesi halinde ön ödeme hükümsüz kalır ve soruşturmaya devam edilir.
TCK m.75’te katalog suçlar sayılmıştır. Birinci fıkrada belirtilen ceza miktarlara tabi olmadan bu suçlar doğrudan ön ödemeye tabidir. Bu katalog suçlarda çevrenin taksirle kirletilmesi suçu da düzenlenmiştir. Bu nedenle çevrenin taksirle kirletilmesi suçunda faile ön ödeme teklif edilir, ödemediği takdirde soruşturmaya devam edilir. Ön ödemeye bağlı olarak kovuşturmaya yer olmadığına veya kamu davasının düşmesine karar verildiği tarihten itibaren beş yıl içinde ön ödemeye tabi bir suçu işlerse, faile teklif edilecek ön ödeme miktarı yarı oranda artırılır.
Korunan Hukuki Değer
Çevrenin taksirle kirletilmesi suçunda korunan hukuki değer çevrenin kasten kirletilmesi suçunda olduğu gibi Anayasal hak olan sağlıklı çevrede yaşama hakkıdır. Devlet, Anayasa’nın 56/2. maddesinde kendisine yüklenen “çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek” görevini çevrenin kirletilmesi suçunu düzenleyerek yerine getirmiş olur. Bunun yanında genel tehlike suçu olarak düzenlenen bu suç tipinde de kişilerin hayatı, sağlığı, hayvanları, malları ya da diğer ekonomik menfaatleri zarar tehlikesine düşebilecektir. Çevrenin taksirle kirletilmesinin cezalandırılmasındaki neden de bunları önlemek ve kişilerin temiz, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşayabilmelerini koruma altına almaktır.
2872 sayılı Çevre Kanunu’nundaki amaç da bütün canlıların ortak varlığı olan çevrenin, sürdürülebilir çevre ve sürdürülebilir kalkınma ilkeleri doğrultusunda korunmasını sağlamaktır.
Çevrenin Taksirle Kirletilmesi Suçunun Unsurları
Toprağı Taksirle Kirletme
Atık veya artıkların toprağa kasten verilmesi yasaklanmıştır Atık veya artıkların toprağa verilmesi ve çevreye zarar verecek şekilde bırakılmasında failin taksiri olmadığı takdirde çevrenin taksirle kirletilmesi suçundan söz edilemeyecektir. 2872 sayılı Çevre Kanunu’na göre çıkarılan “Toprak Kirliliğinin Kontrolü ve Noktasal Kaynaklı Kirlenmiş Sahalara Dair Yönetmelik” in amacı; alıcı ortam olarak toprağın kirlenmesinin önlenmesi, kirlenmenin mevcut olduğu veya olması muhtemel sahaları ve sektörleri tespit etmek, kirlenmiş toprakların ve sahaların temizlenmesi ve izlenmesi esaslarını sürdürülebilir kalkınma hedefleriyle uyumlu bir şekilde belirlemektir.
Suyu Taksirle Kirletme
Atık ve artıkların suya taksirle verilmesi yasaklanmıştır. Ancak bu verme fiili taksirle atık veya artıkların suya ve çevreye zarar verecek nitelikte olması halinde Ceza Kanunu kapsamında suçun oluştuğunu söyleyebiliriz. 2872 sayılı Çevre Kanunu’na göre çıkarılan “Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği “ nin amacı, ülkenin yeraltı ve yerüstü su kaynakları potansiyelinin korunması ve en iyi bir biçimde kullanımının sağlanması için, su kirlenmesinin önlenmesini sürdürülebilir kalkınma hedefleriyle uyumlu bir şekilde gerçekleştirmek üzere gerekli olan hukuki ve teknik esasları belirlemektir. Yönetmeliğin altıncı maddesinde suların korunacağı kirletici etkenler sayılmıştır. Bu etkenler sınırlı sayıda değil, örnekleme niteliktedir. Fekal atıklar, organik atıklar, kimyasal atıklar gibi.
Havayı Taksirle Kirletme
Atık ve artıkların havaya taksirle verilmesi yasaklanmıştır. Ancak havaya verme suçunun oluşabilmesi için çevreye zarar verecek nitelikte olması gerekir. Havanın kasten kirletilmesi suçuna ilişkin temel esaslar, emisyon değerleri gibi hususlara yönelik 2872 sayılı Çevre Kanunu’na göre çıkarılan birden çok yönetmelik bulunmaktadır. Bunlardan birisi “Hava Kalitesinin Korunması Yönetmeliği” dir. Bu yönetmelik haricinde havayı taksirle kirletilmesi suçuna ilişkin diğer yönetmelikler de dikkate alınmalıdır.
Maddi Unsur
Fail
Çevrenin taksirle kirletilmesi suçunda fail herkes yani gerçek ve tüzel kişiler olabilir. Suç tanımında fail için belirli nitelikler aranmadığından, özgü suçlardan değildir.
Mağdur
Çevrenin taksirle kirletilmesi suçunun mağdur herkes olabilir. Suç sonucunda çevrede meydana gelen kirlenme toplumda bulunan kişileri etkilemekte ve her birey olmaktadır. Toplumdaki herkes geniş anlamda mağdur olabilir. Bu nedenle çevrenin kasten kirletilmesi suçu TCK’nun “Topluma Karşı Suçlar” başlığı altında düzenlenmektedir. Suçun işlendiği bölgede yaşayan belirli kişi veya kişiler suç işlenmesiyle dar anlamda mağdur olabilirler.
Suçun Konusunu Teşkil Eden Fiil
Çevrenin taksirle kirletilmesi suçunda TCK m.182/1’deki fiil “çevreye zarar verecek şekilde, atık veya artıkların toprağa, suya veya havaya taksirle verilmesi” dir. Fiil için aranan koşul çevreye zarar verme niteliğinde olması ve verme fiili toprağa, suya veya havaya taksirli şekilde olmasıdır.
TCK m.182/2’ deki fiilin niteliği yine atık ve artıkların toprağa, suya veya havaya taksirle vermedir ancak verilen atık ve artıkların “İnsan veya hayvanlar açısından tedavisi zor hastalıkların ortaya çıkmasına, üreme yeteneğinin körelmesine, hayvanların veya bitkilerin doğal özelliklerini değiştirmeye neden olabilecek niteliklere sahip” olması gerekmektedir.
Fiilin Çevre Kanunu ve Kabahatler Kanunu ile Olan İlişkisi
Çevre kirliliğine neden olan fiil Türk Ceza Kanunu kapsamında suç teşkil etmediğinde genellikle 5326 sayılı Kabahatler Kanunu ve 2872 sayılı Çevre Kanunu kapsamında idari yaptırım gerektirmektedir.
2872 sayılı Çevre Kanunu’nun amacı birinci maddede “bütün canlıların ortak varlığı olan çevrenin, sürdürülebilir çevre ve sürdürülebilir kalkınma ilkeleri doğrultusunda korunmasını sağlamak” şeklinde düzenlenmiştir. Kanunun üçüncü maddesinde de çevrenin korunması, iyileştirilmesine ve kirliliğin önlenmesine ilişkin genel ilkeler düzenlenmiştir. Hakim olan ilkeler, herkesin çevrenin korunması ve kirliliğin önlenmesi ile görevli olduğu ve alınacak tedbirlere ve belirlenen esaslara uymakla yükümlü olduğu başta olmak üzere ihtiyat, sorumluluk ilkesi, katılım ve işbirliği ayrıntılı şekilde düzenlenmiştir. Yine çevrenin korunmasına ilişkin kanunun 10. maddesinde çevreye zarar verilebilecek faaliyetlerde çevresel etki raporunun (ÇED) alınması yükümlülüğü getirilmiştir.
2872 sayılı Çevre Kanunu’nun Yaptırımlara ilişkin hükümler beşinci bölümünde yer almaktadır. Kabahatler kanunun 20. Maddesinde düzenlenmiş ve Türk Ceza Kanunundaki çevrenin kirletilmesi suçu ile birçoğu örtüşmektedir. Çevre Kanunu’nun kabahat içeren maddeleri, Kabahatler Kanunu’nun genel hükümleri göreönceki kanundur. Bu kanunlarda yer alan çevrenin kirletilmesi fiilleri aynı zamanda Türk Ceza Kanunu uyarınca bir suç teşkil ediyorsa. KK. m. 15/3 gereğince sadece suçtan dolayı cezai yaptırım uygulanır.
5326 sayılı Kabahatler Kanunu “Çevreyi kirletme” başlıklı maddesinde “Evsel atık ve artıkları, bunların toplanmasına veya depolanmasına özgü yerler dışına atan, bireysel atık ve artıkları atan, hayvan kesimine tahsis edilen yerler dışında hayvan kesen veya kesilen hayvan atıklarını sokağa veya kamuya ait sair bir alana bırakan, İnşaat atık ve artıklarını bunların toplanmasına veya depolanmasına özgü yerler dışına atan, kullanılamaz hale gelen veya ihtiyaç fazlası ev eşyasını bunların toplanmasına ilişkin olarak belirlenen günün dışında sokağa veya kamuya ait sair bir yere bırakan, kullanılamaz hale gelen motorlu kara veya deniz nakil araçlarını ya da bunların mütemmim cüzlerini sokağa veya kamuya ait sair bir yere bırakan “ kişiye idari para cezası verileceği düzenlenmektedir. Ancak dikkat edilmelidir ki burada düzenlenen fiiller somut olay özelinde suç teşkil ederse daha önce açıkladığımız üzere fail sadece suçtan dolayı cezalandırılır.
Manevi Unsur
Çevrenin taksirle kirletilmesi suçu taksirle işlenebilen bir suçtur. Failin çevreye zarar verecek şekilde, atık ve artıkların toprağa, suya veya havaya verme eyleminin taksirle yani gerekli dikkat ve özeni göstermeden, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranarak öngörülebilir olan ancak öngöremediği sonucun ortaya çıkması sonucunda ortaya çıkması gerekmektedir. Bu suç basit taksirle işlenebileceği gibi bilinçli taksirle de işlenebilir. Bilinçli taksir failin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareket etmesi sebebiyle öngörebildiği neticenin gerçekleşmesini istememesine rağmen gerçekleşmesi halidir. Bilinçli taksir söz konusu olduğunda faile daha çok ceza verilmektedir.
Suçun Özel Görünüş Şekilleri
Suça Teşebbüs
Türk Ceza Kanunun 35. Maddesine göre “Kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur. Suça teşebbüs halinde fail, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığına göre, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine onüç yıldan yirmi yıla kadar, müebbet hapis cezası yerine dokuz yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Diğer hallerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir.” Şeklinde hükme yer verilmiştir.
Bu kapsamda Türk Ceza Kanunun TCK’nın 35. maddesinde düzenlenen teşebbüs kurumu kapsamında teşebbüsün şartlarından olan kastın failde bulunması gerekir. Çevrenin taksirle kirletilmesi suçu taksirle işlenebilen bir suç olduğu için teşebbüs mümkün değildir.
Suça İştirak
5276 Türk Ceza Kanunun 182. maddesinde yer alan çevrenin taksirle kirletilmesi suçu bakımından iştirak mümkün değildir çünkü iştirakin söz konusu olabilmesi için suçun kasten işlenebilir olması gerekir. Taksirle işlenen suçlar bakımından iştirak mümkün değildir.
Suçların İçtimai
Çevrenin kasten kirletilmesi suçu bakımından içtimada genel hükümler uygulanacaktır. Zincirleme suç ve fikri içtima bu suç için gündeme gelebilir.
Zincirleme suç hükümlerinde failin, aynı suç işleme kararı ile değişik zamanlarda bir kişiye aynı suçun birden fazla suç işlemesidir. Burada birden fazla suç olmakla birlikte aralarında sübjektif bir bağ bulunmaktadır. Faile tek ceza verilir ancak bu ceza dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır (TCK. m.43/1). Mağduru belli olmayan suçlarda da bu hüküm uygulanır. Bu nedenle çevrenin kasten kirletilmesi suçunda aynı fiilin farklı zamanlarda işlenmesi durumunda zincirleme suç hükümleri uygulama alanı bulabilecektir.
Fikri içtima ise tek bir fiille birden fazla farklı suçun işlenmesinde gündeme gelmektedir (TCK m.44). Mala zarar verme (TCK. m.151 vd), gürültüye neden olma (TCK. m.183), imar kirliliğine neden olma (TCK m.184) gibi suçlar çevrenin kasten kirletilmesi suçu sonucunda meydana gelebilir. Yine çevrenin kasten kirletilmesi suçu, çevre kirliliği yanında insanların hastalanması, sakat kalması, ölmesi sonucu meydana gelmişse bu durumunda TCK. “Kişilere Karşı Suçlar”dan biri ihlal edilmiş olacaktır. Fikri içtima hükmü gereğince fail, sebep olduğu suçlardan hangisinin cezası daha ağır ise o suçtan dolayı cezalandırılacaktır.
Görevli Mahkeme
5235 Sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemeleri Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkındaki Kanunun 11. Maddesi uyarınca çevrenin taksirle kirletilmesi suçu Asliye Ceza Mahkemesinin görev ve yetkisi dahilindedir.
I. Yetkili Mahkeme
5271 Sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunun 12 Maddesine göre davaya bakmak yetkisi suçun işlendiği yer mahkemesi yetkilidir.
CMK’ nun 15. Maddesine göre, suç yabancı bayrağı taşıyan bir gemi tarafından Türk kara suları dışında işlendiği takdirde suçun işlendiği yere en yakın veya geminin Türkiye’de ilk uğradığı limanın bulunduğu yer mahkemesidir.
İ. Çevrenin Taksirle Kirletilmesi Suçunun Cezası
Çevrenin Taksirle Kirletilmesi TCK 182. Madde
Madde 182- (1) Çevreye zarar verecek şekilde, atık veya artıkların toprağa, suya veya havaya verilmesine taksirle neden olan kişi, adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu atık veya artıkların, toprakta, suda veya havada kalıcı etki bırakması halinde, iki aydan bir yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(2) İnsan veya hayvanlar açısından tedavisi zor hastalıkların ortaya çıkmasına, üreme yeteneğinin körelmesine, hayvanların veya bitkilerin doğal özelliklerini değiştirmeye neden olabilecek niteliklere sahip olan atık veya artıkların toprağa, suya veya havaya taksirle verilmesine neden olan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Çevreyi Kirletme Suçu (TCK 181)
Çevreyi kirletme suçu, TCK 181 kapsamında; atık veya artıkların mevzuatta öngörülen usul ve sınırların dışında hava, su ya da toprağa bırakılması suretiyle kasıtlı olarak çevrenin zarar görmesine ya da somut tehlike doğmasına yol açan fiilleri kapsar. Suçun oluşması için hukuka aykırılık, fiil–sonuç/tehlike ilişkisi ve kast unsuru aranır. Uygulamada, Çevre Kanunu ve ikincil düzenlemelerdeki deşarj, emisyon, depolama ve bertaraf standartlarının ihlali, teknik işletme kurallarına aykırılık, lisanssız faaliyet ve atık yönetimi eksikleri delillendirmede belirleyicidir.
Cezası ve usul: Fiilin ağırlığına, kirlenmenin kapsamına ve risk düzeyine göre hapis ve/veya adli para cezası gündeme gelir; suç şikâyete tabi değildir, re’sen soruşturulur. Tüzel kişiler yönünden güvenlik tedbirleri (ör. faaliyet izninin iptali) uygulanabilir. Etkin pişmanlık kapsamında kirlenmenin giderilmesi, zararın telafisi ve iyileştirme/temizleme yükümlülüklerine hızlı uyum, yaptırımın belirlenmesinde lehine değerlendirilebilir.
Çevreyi Kirletmek Cezası (TCK 181–182)
Kasıtla çevreyi kirletme (TCK 181)
- Atık/artıkları mevzuata aykırı biçimde toprağa, suya veya havaya kasten veren kişiye 6 aydan 2 yıla kadar hapis uygulanır.
- Atık veya artıkların izinsiz ülkeye sokulması halinde 1 yıldan 3 yıla kadar hapis öngörülür.
- Atıkların toprakta, suda veya havada kalıcı özellik göstermesi durumunda yukarıdaki cezalar iki kata kadar artırılır.
- Suç bir tüzel kişi yararına işlendiğinde, ayrıca faaliyet izninin iptali ve/veya müsadere gibi güvenlik tedbirleri gündeme gelebilir (TCK m.60).
Taksirle çevreyi kirletme (TCK 182)
- Dikkatsizlik/özensizlikle atıkların çevreye verilmesi hâlinde adlî para cezası verilir. Kalıcı etki varsa 2 aydan 1 yıla kadar hapis uygulanır.
- Bilinçli taksir (öngörülen neticenin gerçekleşebileceğini bilerek hareket) hâlinde ceza artışı söz konusu olabilir (öğreti ve uygulama).
Çevrenin Taksirle Kirletilmesi Suçunun Yatarı
Çevrenin taksirle kirletilmesi suçu yatarı hakim veya mahkeme tarafından verilen cezanın infazı anlamına gelir. Çevrenin taksirle kirletilmesi suçundan verilen kesin hüküm sonucunda sanık, hükümlü sıfatını alır. Kişinin hükümlü sıfatı almasından itibaren cezanın infazı başlar. Çevrenin taksirle kirletilmesi suçu sonucunda fail TCK m.182/1 fıkra uyarınca adli para cezası alır, fıkranın devamında düzenlenen atık veya artıkların toprakta, suda veya havada kalıcı etki bırakması halinde iki aydan bir yıla kadar hapis cezası alır. Maddenin ikinci fıkrasında suçun nitelikli hali düzenlenmiştir. Bu durumda da fail bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası alır.
Çevrenin taksirle kirletilmesi suçu yukarıda da kapsamlı şekilde açıkladığımız üzere ön ödemeye tabi bir suçtur, eğer bu koşul sağlanmazsa sanığın kabulü halinde mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilir.
Hapis cezasının infazında taksirli suçlarda 5 yıldan az ceza alınmışsa kişi hakkında mahkemenin bulunduğu yer ceza infaz Cumhuriyet savcılığı tarafında çağrı kağıdı çıkartılır. Makalemizin de konusu olan çevrenin taksirle kirletilmesi suçunda mahkemece verilmiş mahkumiyet kararının kesinleşmesi halinde hapis cezası alan hükümlüye çağrı kağıdı gönderilir. Çağrı kağıdını alan hükümlü veya avukatı en yakın infaz Cumhuriyet savcılığına başvuru yaparak infaz erteleme talebinde bulunabilirler.
Çağrı kağıdını alan üzerine hükümlünün istemi üzerine, İnfaz Kanunu gereğince infaz Cumhuriyet Başsavcılığınca hükümlünün cezası her defasında bir yılı geçmemek üzere en fazla iki kez ertelenebilir. 5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 17. Maddesinde örnekleme halinde sayılmış zorunlu ve çok zorunlu hâllerde, Cumhuriyet Başsavcılığınca bir yılı geçmeyen sürelerle hapis cezasının infazına ara verilebilir.
Mahkemece infazın ertelenmesi veya durdurulması başlıklı madde 17/A gereğince Cumhuriyet Başsavcılığının erteleme taleplerinin reddine ilişkin itiraz yolu gidilebilir. Çevrenin taksirle kirletilmesi suçunda hükümlünün cezası meşru bir mazereti bulunması halinde erteleme kararı verilebilir. İnfaz Cumhuriyet savcılığı bu ertelemeyi teminata veya başka bir şarta bağlayabilir.
İnfaz Cumhuriyet savcısı müddetname yani süre belgesi düzenler. Müddetnamede kişinin cezaevinden çıkacağı gün, infazın ne zaman sona ereceği tarihi görebilir. İnfaz Savcılığı müddetname hesaplaması yaparken alınan ceza, şartla tahliye indirim oranı, tutukluluk, gözaltı gibi süreler dikkate alınır. Şartla tahliye indirim oranı suçun işlenme tarihi ve suçun türüne göre değişebilmektedir. Ancak İnfaz Kanunda lehe kanun prensibi dikkate alındığı için hükümlü için en lehe olan şartla tahliye oranı dikkate alınır. 30.03.2020 tarihinde 5275 sayılı kanun ile yapılan değişiklik sonucunda istisna suçlar arasında sayılmayan çevrenin taksirle kirletilmesi suçu için şartla tahliye oranı 2/3‘ten 1/2‘e indirilmiştir. Denetimli serbestlik süresi de 30.03.2020 tarihinden önce işlenen suçlar için 3 yıl, bu tarihten sonra işlenen suçlar için ise 1 yıl olarak düzenlenmiştir. Bu nedenle çevrenin taksirle kirletilmesi suçunu 2020 Mart ayından sonra işlenirse hükümlü için 1 yıl denetimli serbestlik süresi uygulanır.
Çevrenin Taksirle Kirletilmesi Suçu ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB)
5271 Sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunun 231. maddesine göre Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için; a) Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması, b) Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması, c) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi, gerekir. Sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez.
Yapılan yargılama sonunda sanığa yüklenen suç için hükmolunan ceza, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, sanığa hükmolunan cezanın bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder.
Sanık hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı sonucunda beş yıl süreyle denetime tabi tutulur. Denetim süresi içinde, kişi kasıtlı bir suç işlerse bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilemez.
Türk Ceza Kanunun 182. maddesinde düzenlenen çevrenin taksirle kirletilmesi suçunda, diğer koşulların da sağlanması halinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir.
Çevrenin Taksirle Kirletilmesi Suçu ve Kamu Davasının Ertelenmesi
5271 Sayılı Ceza Muhakemeleri Kanununun 171. Maddesinin ikinci fıkrasına göre Uzlaştırma ve ön ödeme kapsamındaki suçlar hariç olmak üzere, Cumhuriyet savcısı, üst sınırı üç yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı, yeterli şüphenin varlığına rağmen, kamu davasının açılmasının beş yıl süre ile ertelenmesine karar verebilir.
Çevrenin taksirle kirletilmesi suçu ön ödemeye tabi bir suç olması nedeniyle kamu davasının ertelenmesi mümkün değildir.
Çevrenin Taksirle Kirletilmesi Suçundan Beraat
Çevrenin kasten kirletilmesi suçundan beraat yargılama sonunda yargılanan sanık hakkında verilebilecek en laha karardır. Beraat kararı cezaya hükmolunmaması sonucu doğurmaktadır. 5237 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu 223. maddenin ikinci fıkrasında beraat kararının hangi hallerde verildiği düzenlenmiştir. Çevrenin taksirle kirletilmesi suçundan beraat kararı alan sanığın aklandığı, temize çıktığı anlamına gelir. Çevrenin kasten kirletilmesi suçundan beraat kararı ile ilgili açıklamalarda bulunacağız.
Çevrenin taksirle kirletilmesinden beraat duruşma sona erdikten sonra sanık hakkında verilebilecek bir karardır. Beraat kararı sonucunda çevrenin taksirle kirletilmesi suçundan yargılanan sanığın mahkemece suçu işlemediği kanaatine varıldığı anlamına gelir.
Ceza Muhakemesi Kanunu m. 223/2 hükmüne göre beraat kararı;
1) Yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması,
2) Yüklenen suçun sanık tarafından işlenmediğinin sabit olması,
3) Yüklenen suç açısından failin kast veya taksirinin bulunmaması,
4) Yüklenen suçun sanık tarafından işlenmesine rağmen, olayda bir hukuka uygunluk nedeninin bulunması,
5) Yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması hallerinde verilir.
Çevrenin taksirle kirletilmesi suçundan yargılanan sanık hakkında yapılan kovuşturma sonucunda bu beş durumdan biri söz konusu olduğunda beraat kararı verilir.
Çevrenin taksirle kirletilmesi suçunun oluştuğunu söyleyebilmek için suça ilişkin düzenlenen maddi ve manevi unsurlarının bir arada bulunması gerekir. Ceza muhakemesi hukukuna hakim olan ilkelerden belki de en önemlisi şüpheden sanık yararlanır karinesidir. Mahkumiyet kararı verilebilmesi için yeterli her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delilller bulunması gerekir, eğer bulunmuyorsa mahkemece beraat kararı verilir. Şüpheden sanık yararlanır karinesi gereğince, kanunda tanımlanan çevrenin taksirle kirletilmesi suçunu oluşturan fiilin sanık tarafından işlenmediği sabit ise veya sanık tarafından işlendiği sabit değilse de derhal beraat kararı verilir.
Çevrenin taksirle kirletilmesi suçundan beraat kararı verilmesinin bir diğer hali sanığın taksirle hareket etmemiş olmasıdır. Çevrenin taksirle kirletilmesi suçu kanunda düzenlendiği üzere ancak taksirle işlenebilen suç tiplerinden biridir. Bu nedenle sanığın taksirle hareket etmemesi durumunda bu suç için beraat kararı verilir.
Çevrenin Taksirle Kirletilmesi Suçu Yargıtay Kararları
Atıkların Doğrudan Alıcı Ortam Olan Suya Verilmesi Nedeniyle, Çevrenin Kirletildiğine İlişkin
“Jandarma tarafından düzenlenen araştırma tutanağında, çöktürme havuzunun üst kısmında bulunan çöp arıtma tesislerinin depolama yaptığı havuzda sıvı atıkların havuzun üst kısmına kadar taşması ve yükselme olaylarının fazla olduğu, bahse konu havuzda meydana gelen sıvı atık yükselme olaylarının vidanjör yardımı ile başka bir bölgeye taşınarak önlenmeye çalışıldığı tespit edilmiştir. Tüm dosya kapsamına göre, yargılamaya konu atıkların doğrudan alıcı ortam olan suya verilmesi nedeniyle, 2872 Sayılı Çevre Kanunu’nun Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğine aykırı davranılarak çevrenin kirletildiği sonucuna varılmıştır. Sanığa yükletilen çevrenin taksirle kirletilmesi eylemiyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, cezanın kanuni bağlamda uygulandığı, sonucuna varılmıştır.” (YARGITAY 18. CEZA DAİRESİ, E. 2018/3284, K. 2018/8247)
Denizi Kirletme Yasağına Aykırı Davranılarak Çevrenin Taksirle Kirletildiği
“(…)TCSG 62 komutanlığı nöbetçi personeli tarafından termal kamera ile yapılan Aliağa Tüpraş Rafinerisi Özel Güvenlik Bölgesinin kontrolü ve çevre incelemesi esnasında TÜPRAŞ eski iskelede bağlı bulunan bir gemi etrafında hareketlilik olduğu karadan ve denizden bir faaliyetle uğraşıldığı ve denize bariyerler döşenmiş olduğunun tespit edilmesi üzerine kara aracı ile olay yerine intikal edildiğinde eski iskelede bağlı bulunan İstanbul limanına kayıtlı, Türk Bayraklı, M/T Ş… Ç isimli gemi etrafında denizde yoğun miktarda petrol ve yağ türevi kirlilik bulunduğunun tespit edildiği kamera görüntüleriyle kayıt altına alındığı, çevrede yapılan araştırmalar, gemi kaptanı ve iskele yetkilileriyle yapılan görüşmeler neticesinde geminin sancak tarafından kirli petrol ve yağ türevi atıkların boşaltılması esnasında gemi tarafındaki hortum devresinin patlaması sonucu, atıkların geminin sancak bordasından denize boşalması suretiyle çevre kirliliğinin meydana geldiği, kirliliğin yayılması amacıyla TÜPRAŞ Çevre Denetim Ekibi ve gemi personelince gerekli önlemlerin alınarak denize bariyerler döşendiği ve temizleme faaliyetlerine devam edildiği bilgisinin alındığı, bahse konu çevre kirliliğine dair gerekli numuneler kirlenen denizden 4 adet ve temiz denizden 4 adet numune şişesi TÜPRAŞ Çevre Denetim Ekibi nezaretinde, kirliliğin kaynağı olan M/T Ş… Ç isimli geminin atık tankından 4 adet numune şişesi geminin II.çarkçısı nezaretinde alındığı ve numunelerin alınması esnasında kamera ile görüntü kaydı alındığı bildirilmiştir.”
Yerel Mahkemece bilirkişi raporu temin edilmiş, 05/04/2014 tarihli bilirkişi raporunda; davaya konu olay sebebiyle taksirle olsa da 2872 Sayılı Çevre Kanunu’na ve yönetmeliklere aykırılık oluşturarak suç unsurlarının oluştuğu, çevreye zarar verecek şekilde, atık veya artıkların toprağa, suya veya havaya verilmesine taksirle neden olan kişi tanımının ortaya çıktığı, ancak atıkların toprakta suda veya havada kalıcı etki bırakmasının beklenmediği ve insan ve hayvanlar açısından tedavisi zor hastalıkların ortaya çıkmasına, üreme yeteneğinin körelmesine, hayvanların ya da bitkilerin doğal özelliklerini değiştirmelerine neden olabilecek nitelikte olmasının beklenmediği görüşü bildirilmiştir.” (YARGITAY 18. CEZA DAİRESİ, E. 2016/3129, K. 2018/4710)
Sanığın Yüklenen Eylemden Kast ya da Taksir Şeklindeki Kusurluluk Türlerinden Hangisinden Sorumlu Olduğu Tartışılarak Karar Verileceği
“Dosya kapsamına göre denize dökülen atığın mahiyetinin motorin olarak tespit edildiği, yukarda açıklanan yönetmelikler ve ekleri bağlamında yapılan değerlendirmede, suça konu atığın çevre kirliliğine neden olacak mahiyette olduğu değerlendirilmiştir.
Yerel Mahkemece de kabul edilen gerekçeye göre, sanığın akaryakıt dolumu yaptığı sırada kolluk kuvvetlerini görmesi üzerine heyecanlandığı, bu esnada akaryakıt hortumunun tekne güvertesine düştüğü ve hortumdan boşalan bir miktar akaryakıtın denize döküldüğü göz önüne alındığında, sanığın, yüklenen eylemden kast ya da taksir şeklindeki kusurluluk türlerinden hangisinden sorumlu olduğu tartışılarak sonucuna göre hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken eksik inceleme ve yetersiz gerekçe ile hüküm kurulması kanuna aykırıdır.” (YARGITAY 18. CEZA DAİRESİ, E. 2015/25325, K. 2017/1571)
Çevrenin Taksirle Kirletilmesi Suçunun Ön Ödemeye Tabi Olduğuna İlişkin
“İncelenen somut olayda; sanık hakkında 5237 Sayılı TCY’nın 181/1. maddesi uyarınca çevrenin kasten kirletilmesi suçundan cezalandırılmak üzere dava açıldığı, yargılama sonucunda eylemin nitelik değiştirerek taksirle gerçekleştiği ve TCK’nın 182/1-1. cümlesinde belirtilen çevrenin taksirle kirletilmesi suçunu oluşturduğunun kabul edildiği, anılan maddede belirtilen cezanın adli para cezasından ibaret bulunması dolayısıyla fiilin aynı Kanun’un 75. maddesi gereği ön ödemeye tabi bulunduğunun anlaşılması karşısında, mahkemece sanığa yöntemine uygun önödeme tebliğ edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken doğrudan maddedeki cezaya hükmedilmesi, hukuka uygun görülmemiştir.” (YARGITAY 18. CEZA DAİRESİ, E. 2016/13709, K. 2016/15979)
İhmali Davranış Sonucu Atık Suların Çevreye Zarar Verecek Şekilde Suya Bırakılması
“Sanıkların 19/07/2015 tarihinde … Tatil Sitesi yönetim kuruluna seçildikleri, Mersin Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü görevlileri tarafından siteden 08/09/2015 tarihinde atık su numunesi alındığı ve sitede atık su arıtma tesisinin bulunduğunun anlaşılması karşısında, atık su tesisinin tam kapasite ile çalışıp çalışmadığı hususunda site yönetim kurulu üyesi olan sanıkların yükümlülüklerini yerine getirmeyerek ihmali davranışları sonucu atık suların çevreye zarar verecek şekilde suya bırakılmasından ibaret eylemlerinin, 5237 Türk Ceza Kanunu’nun 182. maddesinin 1. fıkrasının 1. cümlesinde düzenlenen çevrenin taksirle kirletilmesi suçunu oluşturduğu, anılan madde kapsamındaki suçun ise, 5237 Sayılı Kanun’un 75. maddesi uyarınca ön ödemeye tabi olduğu ve mahkemece sanıklara usulüne uygun şekilde ön ödeme ihtarı yapılıp sonucuna göre hukukî durumlarının değerlendirilmesinde zorunluluk bulunduğu gözetilmeden, haklarında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi hukuka aykırıdır.”
“Sanığın üzerine atılı imar kirliliğine neden olma suçuna dair kanuni düzenlemenin 12.10.2004 tarihinde yürürlüğe girdiği, sanığın eylemini gerçekleştirdiği kabul edilen 2003 yılında imar kirliliğine neden olma fiilinin ceza kanununda suç olarak düzenlenmediği anlaşılmaktadır. TCK’nun “suçta ve cezada kanunilik” ile “zaman bakımından uygulamaya” dair iki ve yedinci maddeleri göz önüne alındığında sanığın eyleminin işlendiği tarihte suç olarak düzenlenmemiş olması nedeniyle, derhâl beraat kararı verilmesi şartlarının oluştuğu, derhâl beraat kararı verilmesi gereken bir hâlde de, kanunun açık düzenlemesi ve istikrar kazanmış yerleşik yargısal uygulamalar dikkate alınarak dava zamanaşımı sebebiyle düşme kararı verilemeyeceği kabul edilmelidir.
Bu itibarla, imar kirliliğine neden olma suçundan sanık hakkında, eylemin işlendiği tarihte suç olarak düzenlenmemesi sebebiyle beraatına dair yerel mahkeme hükmü ile bu hükmü onayan Özel Daire kararında bir isabetsizlik bulunmadığından itirazın reddine karar verilmelidir.”
Avukat Fatih Tahancı, 2015 yılında Hukuk Fakültesini tam burslu, onur öğrencisi olarak Ankara’da tamamlamıştır. Avukatlık stajını Ankara Barosu nezdinde; sigorta hukuku, tazminat hukuku, iş hukuku, icra hukuku ve idare hukuku konularına odaklanmış çeşitli avukatlık bürolarında staj yaparak tamamlamıştır. Avukat Fatih Tahancı Çankaya/Ankara’da bulunan Tahancı Hukuk Bürosu’nda avukatlık faaliyeti göstermektedir.