Haberleşmenin Engellenmesi Suçu
Günümüzde iletişim özgürlüğü, bireylerin temel hak ve özgürlükleri arasında önemli bir yer tutmaktadır. Bu nedenle, kişiler arasındaki veya kamu kurumları arasındaki haberleşmenin hukuka aykırı biçimde engellenmesi, Türk Ceza Kanunu’nun 124. maddesinde suç olarak düzenlenmiştir. Haberleşmenin engellenmesi suçu, bireylerin haberleşme hakkını korumayı amaçlayan bir düzenleme olup, teknolojik gelişmelerin iletişim alanında yarattığı geniş imkânlar nedeniyle bilişim araçları kullanılarak da işlenebilen bir suç türüdür.
Kanun koyucu, haberleşmenin engellenmesi fiilini yalnızca kişiler arasındaki iletişimle sınırlı tutmamış; aynı zamanda kamu kurumları arasındaki haberleşmenin veya basın-yayın organlarının yayınlarının hukuka aykırı şekilde engellenmesini de bu kapsamda değerlendirmiştir. Böylece hem bireylerin hem de kamusal iletişim kanallarının güvence altına alınması hedeflenmiştir.
Türk Ceza Kanunu’nun 124. maddesi hükmü şu şekildedir:
“Kişiler arasındaki haberleşmenin hukuka aykırı olarak engellenmesi hâlinde, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.”
Bu madde, haberleşmenin engellenmesi fiilini genel anlamda suç saymakla birlikte, kamu kurumları ve basın-yayın organlarına yönelik engellemeleri daha ağır şekilde cezalandırmaktadır.
HABERLEŞMENİN ENGELLENMESİ SUÇU NEDİR ?
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun kişilere karşı suçlar kısmının hürriyete karşı suçlar başlıklı 7.bölümde yer alan 124. Maddesinde ‘Haberleşmenin Engellenmesi’ suçu düzenlenmiştir. Kişiler arasındaki haberleşmeyi, kamu kurumları arasındaki haberleşmeyi ve her türlü basın yayın organınının yayınını engelleyen kişiye TCK m.124 gereğince ceza verilir.
TCK m.124/1 maddesinde kişiler arasındaki haberleşmeyi engelleme suçu düzenlenmiştir. TCK m.124/2 maddesinde kamu kurumları arasındaki haberleşmeyi engelleme suçu düzenlenmiştir.TCK 124/3 maddesinde basın yayın organlarının yayınlarının engellenmesi suçu düzenlenmiştir. Bu maddenin dayanağını, uluslararası sözleşmeler ve Anayasa oluşturmaktadır.Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi m.8/1’de herkesin haberleşmesine saygı gösterilmesini isteme hakkına sahip olduğu düzenlemiştir.BM Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi m.17’de hiç kimsenin haberleşmesine keyfi ya da yasa dışı olarak müdahale edilemeyeceğini, kişilerin bu müdahalelere ve tecavüzlere karşı korunma hakkı olduğu düzenlenmiştir. Anayasa’nın kişinin hakları ve ödevleri bölümünde “Özel hayatın gizliliği ve korunması” başlığı altında düzenlenen 22.maddesinde herkesin haberleşme özgürlüğüne sahip olduğu ve haberleşmenin gizliliğinin esas olduğu düzenlenmiştir. Bu bağlamda Türk Ceza Kanunu, hem haberleşme hakkını hem de haberleşmenin gizliliğini koruma altına alınmıştır.
HABERLEŞMENİN ENGELLENMESİ SUÇUNUN MADDE METNİ
TCK m.124 – Haberleşmenin Engellenmesi Suçu
(1) Kişiler arasındaki haberleşmenin hukuka aykırı olarak engellenmesi halinde, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.
(2) Kamu kurumları arasındaki haberleşmeyi hukuka aykırı olarak engelleyen kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Her türlü basın ve yayın organının yayınının hukuka aykırı bir şekilde engellenmesi halinde, ikinci fıkra hükmüne göre cezaya hükmolunur.
HABERLEŞMENİN ENGELLENMESİ SUÇUNUN ÖZELLİKLERİ
A)SORUŞTURMA USULÜ
TCK m.124 Haberleşmenin Engellenmesi Suçunun ayrı fıkralarda düzenlenen üç hali de şikayete tabi olmayıp savcılık tarafından re’sen soruşturulur.
B)KOVUŞTURMA USULÜ
TCK m.124 Haberleşmenin Engellenmesi Suçunun ayrı fıkralarda düzenlenen üç hali de şikayete tabi olmayıp re’sen kovuşturulan bir suçtur.
C)UZLAŞMA KURUMU
Kural olarak şikayete tabi suçlar uzlaştırma kapsamındadır.Şikayete tabi suçlar hariç olmak üzere; uzlaştırma yoluna gidilebilmesi için TCK dışındaki özel kanunlarda ilgili suç hakkında uzlaştırma yoluna gidilebileceğine dair açık hüküm olmalıdır. Haberleşmenin Engellenmesi Suçu soruşturulması ve kovuşturulması şikayete tabi olmadığından ve hakkında uzlaştırmaya tabi olacağına dair açık hüküm bulunmadığından uzlaştırmaya tabi değildir.
D)KORUNAN HUKUKİ DEĞER
TCK m.124 Haberleşmenin engellenmesi Suçu ile anayasal bir hak olan haberleşme özgürlüğü güvence altına alınmıştır. Bu maddenin üçüncü fıkrasında ise haberleşme özgürlüğünün yanı sıra anayasal haklar olan basın özgürlüğü (AY m.28), süreli ve süresiz yayın hakkı (AY m.29), düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü (AY m.26) de koruma altına alınmıştır.
Haberleşmenin Engellenmesi Suçunda Fail ve Mağdur
Haberleşmenin engellenmesi suçu, genel suç niteliğindedir. Bu nedenle fail, herkes olabilir; suçun işlenmesi için özel bir sıfat, görev veya statü aranmaz. Örneğin sıradan bir vatandaş, özel bir şirket çalışanı veya kamu görevlisi bu suçu işleyebilir.
Mağdur, haberleşmesi hukuka aykırı biçimde engellenen kişidir. Bu, bir birey olabileceği gibi, bir kamu kurumu ya da bir basın-yayın kuruluşu da olabilir. Kişisel iletişimi engellenen birey, doğrudan mağdur konumundadır. Ancak kamu kurumları arasındaki veya basın organlarının yayınlarına yönelik engellemelerde, suçun mağduru toplumsal boyuta taşınır.
Bu yönüyle kanun koyucu, TCK m.124/2 ve 124/3 hükümleriyle kamu kurumları ve basın-yayın organlarını kapsayan özel hükümler getirmiştir. Bu düzenlemeler, kamusal iletişimin engellenmesinin toplumsal etkisini dikkate alarak cezayı artırıcı niteliktedir.
Haberleşmenin Engellenmesi Suçunun Maddi Konusu
Haberleşmenin engellenmesi suçu bakımından maddi konu, haberleşmenin kendisidir. Yani, kişiler veya kurumlar arasında gerçekleşen iletişim süreci bu suçun doğrudan konusunu oluşturur. Haberleşme, klasik anlamda mektup ya da telefonla yapılabileceği gibi, günümüzde internet, e-posta, mesajlaşma uygulamaları veya sosyal medya üzerinden de gerçekleştirilebilir.
Bu suçta önemli olan, iletişimin yapıldığı aracın türü değil, iletişim hakkının engellenmesi olgusudur. Dolayısıyla, telefon hattının kesilmesi, e-postaların engellenmesi, mesajların iletilmemesi, sinyal kesici cihazlarla iletişimin durdurulması gibi her türlü eylem bu kapsamda değerlendirilir.
Haberleşmenin Engellenmesi Suçunun Manevi Unsuru
Haberleşmenin engellenmesi suçu, kasten işlenebilen bir suçtur. Failin bu suçu işleme amacı veya özel bir saiki aranmaz; önemli olan haberleşmeyi bilinçli ve isteyerek engellemesidir.
Fail, haberleşmenin varlığını bilmesine rağmen, bu iletişimi engellemek amacıyla hareket ediyorsa suçun manevi unsuru gerçekleşmiş sayılır. Diğer bir ifadeyle, failin “haberleşmenin kesilmesini istemesi” veya “bu sonucu öngörüp kabullenmesi” yeterlidir.
Taksirle işlenme yani dikkatsizlik, özensizlik veya ihmal sonucu haberleşmenin engellenmesi hâlinde suç oluşmaz. Örneğin, teknik bir hata veya ihmalkârlık nedeniyle haberleşme sisteminin kısa süreli kesilmesi, kasten işlenmiş bir fiil sayılmaz.
Haberleşmenin Engellenmesi Suçunda Fiil
Haberleşmenin engellenmesi suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 124. maddesi ile düzenlenmiştir. Suçun temel hali birinci fıkrada yer almakta, ikinci ve üçüncü fıkralarda ise suçun farklı mağdurlara karşı işlenmesi özel hükümlerle tanımlanmıştır.
Bu suçun hareket unsuru, haberleşmenin hukuka aykırı olarak engellenmesi fiilidir. Engelleme eylemi, fiziksel yollarla (örneğin telefon kablolarını kesmek, cihazı devre dışı bırakmak) ya da dijital yollarla (örneğin erişimi bloke etmek, sinyali bozmak) yapılabilir. Önemli olan, haberleşmenin tamamen veya kısmen durdurulmasıdır.
Haberleşme özgürlüğü, Anayasa ile güvence altına alınmış bir haktır. Bu nedenle, bu hakkın hukuka aykırı biçimde sınırlandırılması veya ortadan kaldırılması suçun tamamlanması için yeterlidir. Engellemenin geçici olması suçu ortadan kaldırmaz; iletişimin kısa süreli dahi olsa engellenmesi, suçun oluşması için yeterlidir.
TCK m.124 hükmü uyarınca suç, yalnızca kişiler arası haberleşmeye değil, aynı zamanda kamu kurumları arasındaki iletişime ve basın-yayın organlarının yayın faaliyetlerine yönelik engellemelere de uygulanır. Bu nedenle kanun, üç ayrı fiil türünü farklı fıkralarda ele almıştır.
Kişiler Arasındaki Haberleşmenin Engellenmesi
Kişiler arasındaki haberleşmenin engellenmesi, TCK m.124/1 hükmü ile suçun temel halini oluşturur. Bu fıkraya göre:
“Kişiler arasındaki haberleşmenin hukuka aykırı olarak engellenmesi hâlinde, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.”
Bu hüküm uyarınca suçun meydana gelmesi için iki unsur aranır:
- Kişiler arasında bir haberleşme sürecinin bulunması,
- Bu haberleşmenin hukuka aykırı biçimde engellenmesi.
Engelleme eylemi farklı şekillerde gerçekleştirilebilir. Örneğin;
- Telefon hattının kesilmesi,
- İnternet erişiminin bilinçli olarak engellenmesi,
- Posta veya mesajların alıcıya ulaşmasının önlenmesi,
- Haberleşme araçlarının çalışmasının kasıtlı biçimde bozulması.
Bu suçun oluşabilmesi için haberleşmenin tamamen kesilmesi gerekmez. İletişimin geçici veya kısmi olarak engellenmesi dahi yeterlidir. Ayrıca engelleme eyleminin birden fazla kişiye yönelik olması durumunda zincirleme suç hükümleri uygulanabilir.
Burada önemli olan, haberleşmenin engellenmesinin hukuka aykırı olmasıdır. Örneğin, mahkeme kararıyla yapılan iletişim engellemeleri veya ceza infaz kurumlarında güvenlik nedeniyle uygulanan sinyal kesiciler suç teşkil etmez.
Kamu Kurumları Arasındaki Haberleşmenin Engellenmesi
Kamu kurumları arasındaki haberleşmenin engellenmesi, Türk Ceza Kanunu’nun 124. maddesinin ikinci fıkrasında ayrı bir suç olarak düzenlenmiştir. Madde hükmü şu şekildedir:
“Kamu kurumları arasındaki haberleşmeyi hukuka aykırı olarak engelleyen kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
Kanun koyucu burada kamu kurumları arasındaki iletişimin kesintisiz şekilde sürdürülmesinin kamu düzeni ve idarenin işleyişi açısından taşıdığı önemi dikkate almıştır. Çünkü kamu kurumları arasındaki haberleşme, devletin hizmetlerini sürdürebilmesi için hayati niteliktedir. Bu nedenle, özel kişiler arasındaki iletişime göre daha ağır bir yaptırım öngörülmüştür.
Suçun oluşabilmesi için;
- Haberleşmenin kamu kurumları arasında gerçekleşmesi,
- Bu iletişimin hukuka aykırı biçimde engellenmesi,
- Failin kasten hareket etmesi gerekir.
Örnek olarak; kamu kurumları arasındaki veri iletim hatlarının bilerek devre dışı bırakılması, resmî yazışmaların engellenmesi veya elektronik haberleşme sistemlerinin kasıtlı olarak bozulması bu suç kapsamına girer.
Bu suçun faili herkes olabilir. Failin kamu görevlisi olması hâlinde, ayrıca görevi kötüye kullanma suçu da gündeme gelebilir.
Basın ve Yayın Organının Yayınının Hukuka Aykırı Bir Şekilde Engellenmesi
Basın ve yayın organlarının yayınlarının hukuka aykırı biçimde engellenmesi, TCK m.124/3 hükmü kapsamında bağımsız bir suç olarak düzenlenmiştir. Madde hükmü şöyledir:
“Her türlü basın ve yayın organının yayınının hukuka aykırı bir şekilde engellenmesi hâlinde, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.”
Bu düzenleme, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü ilkelerini korumayı hedeflemektedir. Demokratik toplumlarda basın, halkın haber alma hakkını temsil eder. Dolayısıyla basın yayın organlarının faaliyetlerini hukuka aykırı şekilde engellemek yalnızca o kurumu değil, toplumun bilgi edinme hakkını da ihlal eder.
Suçun konusunu; televizyon, radyo, gazete, dergi, internet haber siteleri veya dijital medya platformları gibi her türlü basın ve yayın organı oluşturabilir. Yayının engellenmesi, yayın akışının kesilmesi, yayının ulaştırıldığı sistemin bozulması veya dijital erişimin kasıtlı olarak engellenmesi yoluyla gerçekleştirilebilir.
Bu fiil, yalnızca basın çalışanlarının değil, kamuoyunun da zarar görmesine neden olduğundan, kanun koyucu cezanın alt sınırını yüksek tutmuştur. Ayrıca engelleme fiili kamu görevlisi tarafından işlenirse, fail hakkında ayrıca görevi kötüye kullanma suçu yönünden de işlem yapılabilir.
SUÇUN ÖZEL GÖRÜNÜŞ HALLERİ
1)Suça Teşebbüs
Haberleşmenin Engellenmesi Suçunun serbest hareketli bir suç olduğundan yukarıda bahsetmiştik. Suça konu hareket parçalara bölünebiliyorsa bu suça teşebbüs mümkün olacaktır. Örneğin; failin, mağdura gelen e-postayı mağdurun bilgisayarından silmesi ancak mağdurun bu e-postayı çöp kutusundan geri taşıması durumunda suç teşebbüs aşamasında kalacaktır. Suçun teşebbüs aşamasında kalması durumunda faile verilecek ceza dörtte birinden dörtte üçüne kadar indirilebilir.
2)Suça İştirak
Haberleşmenin Engellenmesi Suçunda iştirakle ilgili herhangi bir özel hüküm bulunmadığından, suça iştirak eden kişiler iştirakle ilgili genel hükümlere göre cezalandırılır.
3) İçtima
Failin, Haberleşmenin Engellenmesi Suçunu aynı mağdura karşı değişik zamanlarda birden fazla kez işlediyse fail hakkında zincirleme suç hükümleri uygulanır.Örneğin; fail, mağdurun başka biriyle mektuplaştığını düşündüğü için her gün mağdurun kendisine gelen postalarına el koyması durumunda fail hakkında zincirleme suç hükümleri uygulanır. Failin bu suçu tek bir fiille birden fazla kişiye karşı işlemesi durumunda da fail hakkında zincirleme suç hükümleri uygulanır.
Haberleşmenin Engellenmesi Suçunda içtimaya ilişkin özel bir hüküm bulunmamaktadır. Failin, Haberleşmenin Engellenmesi Suçuna konu fiili başka bir suçun unsurunu da oluşturuyorsa fikri içtima kuralı gereği en ağır cezayı gerektiren suçtan dolayı cezalandırılır.
Failin, başka bir suçu işlediği sırada icra ettiği hareketler Haberleşmenin Engellenmesi Suçunun unsurlarını da oluşturabilir. Örneğin failin mağduru cinsel ilişkiye girmek amacıyla kaçırması, mağdurun birilerinden yardım istemek amacıyla telefonunu kullanmaya çalışması üzerine, failin mağdurun telefonununu alması şeklinde gerçekleşen somut olayda haberleşmenin engellenmesi suçunun da oluştuğu ancak failin kastının haberleşmeyi engellemek olmayıp icra hareketlerinin mağdurla cinsel ilişkiye girmeye yönelik olduğu Yargıtayca kabul edilmektedir.
GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME
TCK m.124’te Haberleşmenin Engellenmesi Suçunun üç farklı hali düzenlenmiş olsa da suçun kovuşturulmasında görevli mahkeme bakımından bir fark bulunmamaktadır.Görevli mahkeme, Asliye Ceza Mahkemeleridir.
Türk Ceza Kanunu 124/1. maddesindeki kişiler arasındaki haberleşmenin engellenmesi suçunda yetkili mahkeme engellemenin gerçekleştiği yerdir. TCK 124/2. maddesindeki kamu kurumları arasındaki haberleşmenin engellenmesi suçunda yetkili mahkeme kamu kurumunun haberleşmesinin engellendiği yerdir. TCK 124/3. maddesindeki her türlü basın ve yayın organının yayınının engellenmesi suçunda yetkili mahkeme basının ya da yayının engellendiği yer mahkemesidir.
ZAMANAŞIMI
Haberleşmenin Engellenmesi Suçunda zamanaşımı, suçun işlenmesi anından itibaren 8 yıldır.
YAPTIRIMI
TCK m.124/1 maddesinde kişiler arasındaki haberleşmeyi hukuka aykırı şekilde engelleyen fail hakkında altı aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezasına hükmolunur.TCK m.124/2 maddesinde kamu kurumları arasındaki haberleşmeyi hukuka aykırı şekilde engelleyen fail hakkında bir yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.TCK m.124/3 maddesinde basın ve yayın organlarının yayınını hukuka aykırı şekilde engelleyen fail hakkında bir yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
YARGITAY KARARLARI
YARGITAY 8. Ceza Dairesi 2019 / 4710 E. 2023 / 22262 K.
“…Sanık hakkındaki haberleşmenin engellenmesi suçu bakımından yapılan incelemede; Sanıkların mağdureye yönelik kişiyi hürriyetinden yoksun kılma fiillerini gerçekleştirdikleri sırada, sanık …’ün, arabada giderken mağdurenin telefonu ile arama yapmasını engellemek amacıyla telefonunu elinden alması biçimindeki eyleminin, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu sürdürmeye yönelik olduğu, sanığın eyleminin bir bütün halinde kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu oluşturduğu gözetilmeyerek sanık hakkında haberleşmenin engellenmesi suçundan ayrıca mahkumiyet kararı verilmesi…Yasaya aykırı, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nın 321. ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 07.12.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.”
YARGITAY 8. Ceza Dairesi 2020 / 1784 E. 2023 / 469 K.
“…Sanık M.B. hakkında mağdur F.Ö.’ ye karşı haberleşmenin engellenmesi suçundan kurulan hüküm yönünden yapılan incelemede; Dava dosyası kapsamına göre, sanığın, evine konuşmak üzere gelen katılan K.E.’yi … içerisine soktuktan sonra katılanı getiren taksici olan ve kapının önünde bekleyen mağdur F.Ö.’nün başkalarına haber vermesine engel olmak üzere telefonunu aldığı, 15 dakika sonra gelip alabilirsin dediği, mağdur F.Ö.’nün jandarmaya giderek ihbarda bulunduğu olayda sanığın katılan K.E.’yi alıkoymak kastıyla hareket ettiği sırada katılanın birlikte geldiği taksicinin telefonunu bir süreliğine alarak başkaları ile görüşmesini engellemesi ancak başka şekillerde mağdurun haberleşme imkanının ortadan kaldırılmaması nedeniyle eyleminin 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 44 üncü maddesinde düzenlenen fikri içtimai kuralı gereğince sanığın kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan cezalandırılması gerektiği gözetilerek haberleşmenin engellenmesi suçundan açılan kamu davasından hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde beraat kararı verilmesi sonuca etkili olmadığından beraat kararında hukuka aykırılık görülmemiş, yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, Mahkemenin yargılama sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dava dosyası içeriğine göre, Cumhuriyet savcısının yerinde görülmeyen temyiz sebeplerinin reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.”
YARGITAY 8. Ceza Dairesi 2019 / 5860 E. 2023 / 2998 K.
“Sanık hakkında 29.09.2013 tarihinde gerçekleştirdiği eylemine yönelik haberleşmenin engellenmesi suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz talebinin incelenmesinde;
Sanığın, mağdureyi alıkoymak kastıyla evin kapısını üzerine kilitleyip gitmeden önce evdeki sabit hatlı telefonun kablosunu kaldırıp saklayarak ve mağdurenin cep telefonunu mermere atıp kırarak başkaları ile görüşmesini engellemesi eyleminin 5237 sayılı TCK.nın 44. maddesinde düzenlenen fikri içtimai kuralı gereğince kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan cezalandırılması gerektiği gözetilerek haberleşmenin engellenmesi suçundan açılan kamu davasından hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde bu suçtan da mahkumiyet hükmü kurulması,…..Yasaya aykırı, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğun 2, 3, 4 nolu hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 17.02.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.”
Avukat Fatih Tahancı, 2015 yılında Hukuk Fakültesini tam burslu, onur öğrencisi olarak Ankara’da tamamlamıştır. Avukatlık stajını Ankara Barosu nezdinde; sigorta hukuku, tazminat hukuku, iş hukuku, icra hukuku ve idare hukuku konularına odaklanmış çeşitli avukatlık bürolarında staj yaparak tamamlamıştır. Avukat Fatih Tahancı Çankaya/Ankara’da bulunan Tahancı Hukuk Bürosu’nda avukatlık faaliyeti göstermektedir.