Hukuki Makaleler

Hukukta Temlik Ne Demek?

Hukukta Temlik Ne Demek - tahanci.av.tr

Hukukta temlik (alacağın devri), bir alacak hakkının borçlunun rızası aranmaksızın üçüncü kişiye aktarılmasıdır ve kaynağını Türk Borçlar Kanunu (TBK) m. 183–194 hükümlerinden alır. Uygulamada tahsil, ödeme veya güvence amacıyla yapılan temliklerde, eski alacaklının (temlik eden) yerine yeni alacaklı (temlik alan) geçer; alacağa bağlı fer’î haklar (ör. faiz, kefalet, rehin) da birlikte devrolur. Geçerlilik için adi yazılı şekil zorunludur; ancak temlik konusu “alacak” ile taşınmaz mülkiyetinin devri gibi ayni hak işlemleri birbirinden ayrılmalıdır. Zira tapuda temlik ifadesi, çoğu kez “alacağa dayalı kişisel hakkın devri” ile karıştırılır; ayni hak devri, resmî senet ve tescil gerektiren ayrı bir süreçtir. Bu çerçevede “Hukukta temlik ne demek?” sorusunun doğru cevabı; temlik sözleşmesi ile alacağın devri ve bu devrin borçluya bildirimi, borçlunun def’ileri, teminatların akıbeti ve geçersizlik nedenleri gibi kritik başlıklarda somut kurallara dayanır.

Temlik Sözleşmesi Nedir?

Temlik sözleşmesi, bir alacaklının elinde bulunan alacak hakkını yazılı bir sözleşmeyle üçüncü kişiye devretmesini sağlayan tasarruf işlemidir. Bu sözleşme, Türk Borçlar Kanunu’nun 184. maddesi gereğince adi yazılı şekilde yapılmadığı sürece geçerli olmaz. Temlik sözleşmesinin kurulmasıyla birlikte, alacak hakkı temlik edenin malvarlığından çıkar ve temlik alanın malvarlığına geçer; böylece alacaklının şahsında bir değişiklik meydana gelir.

Sayfa İçeriği

Zorunlu Unsurlar ve Ehliyet

Temlik sözleşmesinin geçerli olabilmesi için tarafların fiil ve tasarruf ehliyetine sahip olması gerekir. Ayrıca sözleşme konusu olan alacak mevcut, mümkün ve devri yasaklanmamış olmalıdır. TBK m.183 uyarınca, kanun, sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça alacaklar devredilebilir. Ancak nafaka alacağı, kişiye sıkı sıkıya bağlı haklar veya sözleşmede temlik yasağı bulunan alacaklar devredilemez.

Sözleşmenin Konusu ve Kapsamı

Temlik sözleşmesinin konusu yalnızca alacak hakkıdır. Temlik, borcun kendisini değil, alacağı devreder. Bu devirle birlikte alacağa bağlı olan rehin, kefalet, faiz ve hapis hakkı gibi fer’î haklar da otomatik olarak temlik alana geçer. Ancak borçlunun kişiliğine özgü haklar devredilemez.

Temlikte Teslim Edilecek Belgeler ve Bilgilendirme

Temlik eden, sözleşmenin imzalanmasından sonra elindeki alacak senetlerini, makbuzları ve ispat belgelerini temlik alana teslim etmekle yükümlüdür. Ayrıca alacağın tahsili için gerekli bilgileri (borçlu iletişim bilgileri, vade, faiz oranı, teminat durumu vb.) temlik alana iletmelidir. Bu yükümlülük, TBK m.190 hükmünde açıkça düzenlenmiştir.

Bu unsurların tümü, temlik sözleşmesinin geçerliliği ve uygulanabilirliği açısından büyük önem taşır. Zira şekil, ehliyet veya konu bakımından yapılan bir hata, sözleşmeyi batıl (geçersiz) hale getirebilir.

Kat Karşılığı Temlik Nedir?

Kat karşılığı temlik, özellikle inşaat hukukunda sıklıkla karşılaşılan bir kavram olup, yüklenicinin arsa sahibiyle yaptığı arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden doğan alacak hakkını üçüncü kişiye devretmesidir. Bu işlemle yüklenici, sözleşme kapsamında hak kazandığı bağımsız bölümleri veya bunlara ilişkin kişisel haklarını üçüncü kişiye temlik sözleşmesi yoluyla aktarır. Temlik işlemi, alacak devri niteliğinde olup borçlunun (arsa sahibinin) rızasına gerek bulunmaz.

Yüklenici Alacağının Üçüncü Kişiye Devri

Kat karşılığı inşaat sözleşmesinde yüklenici, edimini (örneğin binanın tamamlanması) yerine getirdikten sonra arsa sahibinden bağımsız bölüm veya arsa payı talep etme hakkına sahiptir. Yüklenici, bu hakkı bir üçüncü kişiye temlikname düzenleyerek devredebilir. Ancak bu devir, yalnızca yüklenicinin kişisel alacak hakkı üzerindedir; taşınmazın ayni devrini doğrudan sağlamaz. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, temlik işleminin geçerli bir alacağa dayanması zorunludur. Eğer yüklenici henüz edimini tamamlamamışsa, temlik işlemi hüküm doğurmaz veya sınırlı sonuçlar doğurur.

Arsa Sahibi – Yüklenici – Temlik Alan İlişkisi

Temlik işlemi sonrasında temlik alan kişi, yüklenicinin haklarına halef olur ve arsa sahibinden ifa talebinde bulunabilir. Ancak arsa sahibi, eski alacaklıya (yükleniciye) karşı ileri sürebileceği def’i ve itirazları, temlik alan üçüncü kişiye karşı da ileri sürebilir. Bu nedenle, yüklenici ile arsa sahibi arasında temlik konusu bağımsız bölümün doğup doğmadığı, yüklenicinin iskan alma, vergi, SGK borcu, eksik iş bedelleri gibi yükümlülüklerini yerine getirip getirmediği titizlikle incelenir.

Tapuda Temlik Nedir?

Tapuda temlik, uygulamada sıkça kullanılan bir ifade olmakla birlikte, teknik anlamda “alacağın devri” ile “ayni hak devri”nin karıştırılmasından kaynaklanır. Alacağın temliki, bir hakka ilişkin talep yetkisinin devridir; buna karşılık tapuda yapılan işlem, mülkiyetin devrini amaçlayan ayni nitelikte bir işlemdir. Dolayısıyla her iki işlem birbirinden tamamen farklıdır.

Ayni Hak Devri ile Alacak Devri Arasındaki Fark

Alacağın devri (temlik), yalnızca şahsi hakların devrine imkân tanır; yani borç ilişkisinden doğan hak üçüncü kişiye geçer. Buna karşılık taşınmaz mülkiyetinin devri, Türk Medeni Kanunu’nun 706. maddesi ve Tapu Kanunu’nun 26. maddesi uyarınca resmî şekilde yapılmak zorundadır. Bu kapsamda taşınmaz üzerindeki ayni hakların geçerli şekilde devredilebilmesi için tapu sicil müdürlüğünde düzenlenen resmî senet ve tescil işlemi şarttır.

Tescil Zorunluluğu ve Sınırlar

Yargıtay’ın istikrarlı kararlarına göre, taşınmazlar alacağın temliki yoluyla devredilemez. Çünkü temlik, yalnızca alacak hakkını konu alabilir; taşınmaz üzerindeki mülkiyet hakkı, resmî tescil ile kazanılır. Bununla birlikte, tapuda yapılan “temlik” ibaresi, çoğu zaman dava konusu taşınmaz üzerindeki kişisel hakkın devrini ifade eder. Örneğin, yüklenicinin arsa sahibine karşı olan teslim borcundan doğan hakkın üçüncü kişiye devri mümkündür, ancak bu devrin mülkiyet hakkı doğurmayacağı unutulmamalıdır.

İnançlı Temlik Nedir?

İnançlı temlik, bir alacağın ya da hakkın, esasen güvence amacıyla devredildiği özel bir temlik türüdür. Bu durumda alacaklı, teminat olarak alacağını veya hakkını güven ilişkisi temelinde devralana geçici olarak devreder; borç veya yükümlülük sona erdiğinde ise hakkın geri verilmesi gerekir. İnançlı temlik, uygulamada genellikle borçların teminatı, kredi ilişkileri veya ticari alacaklar kapsamında görülür.

Güvence Amaçlı Devir ve Şartları

İnançlı temlikin geçerli olabilmesi için öncelikle taraflar arasında güvene dayalı bir borç ilişkisi bulunmalıdır. Devreden kişi (inanan), alacağını teminat olarak devralana (inanılan) yazılı bir sözleşmeyle geçirir. Ancak bu devir nihai mülkiyet değişikliği doğurmaz; borç sona erdiğinde alacak veya hak geri temlik edilmelidir. Bu ilişki, Türk Borçlar Kanunu’nda açıkça düzenlenmemiş olmakla birlikte sözleşme serbestisi ilkesi gereği geçerlidir.

Muvazaa ve Geçersizlik Riski

İnançlı temlik işlemleri bazen gerçek bir devir işlemi gibi gösterilerek alacaklıların, vergi dairesinin veya üçüncü kişilerin haklarını bertaraf etmek amacıyla yapılabilir. Bu durumda işlem muvazaalı (danışıklı) nitelik taşır ve geçersiz sayılır. Yargıtay, inançlı temlikin geçerli olabilmesi için tarafların iradelerinin açık olmasını, işlemin gerçekten güvence amacıyla yapılmış olduğunu ve devrin geri verme taahhüdüyle tamamlanmış olmasını aramaktadır.

Temlik Sözleşmesinin Geçersizliği

Temlik sözleşmesinin geçersizliği, işlemin kurulmasında şekil, konu, irade veya yasak yönlerinden biri eksikse ortaya çıkar. Türk Borçlar Kanunu’nun 184. maddesi uyarınca temlik sözleşmesi yazılı şekilde yapılmadıkça geçerli olmaz. Ayrıca devredilmesi kanunen veya sözleşme ile yasaklanmış bir alacak temlik edilemez. Bu tür durumlarda temlik işlemi yalnızca borçluya karşı değil, temlik eden ve temlik alan arasında da hükümsüz sayılır.

Şekil Eksikliği ve Konu İmkânsızlığı

Temlik sözleşmesi en az adi yazılı şekilde yapılmalıdır. Sözlü veya eksik düzenlenmiş bir sözleşme geçerlilik kazanmaz. Ayrıca temlik konusu mevcut olmayan bir alacak ya da kanunen devri yasaklanmış bir haksa, sözleşme batıl olur. Örneğin, nafaka alacağı, ölünceye kadar bakma sözleşmesinden doğan haklar veya kişiye sıkı sıkıya bağlı alacaklar temlik edilemez.

Sözleşmesel veya Kazai Devir Yasağına Aykırılık

Alacaklı ile borçlu arasındaki sözleşmede temlik yasağı konulmuşsa, alacak üçüncü kişiye devredilemez. Bu yasak, yazılı olarak kararlaştırılmış olmalı ve borç senedinde açıkça belirtilmelidir. Borçlunun rızasına bağlanan temliklerde ise, borçlu rızasını vermedikçe devir işlemi borçluya karşı ileri sürülemez. Ayrıca, mahkeme kararıyla devri yasaklanan veya kazaî temlikin mümkün olmadığı hallerde yapılan devirler de geçersiz sayılır.

Muvazaa ve Hukuka Aykırılık Durumları

Tarafların alacaklıdan mal kaçırmak veya vergi yükümlülüğünden kaçınmak amacıyla temlik sözleşmesi yapmaları durumunda, işlem muvazaalı kabul edilir. Bu durumda mahkeme, görünürdeki sözleşmenin gerçek iradeyi yansıtmadığı gerekçesiyle işlemi hükümsüz sayar.

Temlik Borcu Nedir?

Temlik borcu, temlik eden tarafın, devrettiği alacağın gerçekten var olduğunu ve borçlunun ödeme gücüne sahip bulunduğunu garanti etme yükümlülüğüdür. Bu yükümlülük, Türk Borçlar Kanunu’nun 191. maddesinde düzenlenmiş olup, alacak bir karşılık (örneğin bedel veya hizmet) karşılığında devredilmişse temlik eden, devrin yapıldığı tarihte alacağın mevcut olduğunu ve borçlunun ödeme gücüne sahip bulunduğunu taahhüt etmiş sayılır. Buna karşın, karşılıksız yapılan veya kanunen gerçekleşen temliklerde, devredenin böyle bir garanti borcu bulunmaz.

Temlik Edenin Garanti ve Sorumluluğu

Temlik eden kişi, devralanın zarar görmemesi için alacağın varlığını ve borçlunun ödeme kabiliyetini garanti eder. Eğer temlik edilen alacak hiç mevcut değilse veya borçlu iflas etmişse, devralan bu nedenle uğradığı zararları temlik edenden tazmin edebilir. Bu tazminat, temlikin bedeliyle birlikte faiz, yargılama giderleri ve diğer zarar kalemlerini kapsar. Ancak temlik eden, kusursuz olduğunu ispat ederse bu sorumluluktan kurtulabilir.

Devralanın Yükümlülükleri

Temlik alan kişi, alacağı devraldıktan sonra borçluya bildirimde bulunmalı ve alacağı usulüne uygun şekilde tahsil etmelidir. Ayrıca devralan, borçluya karşı temlik edenin sahip olduğu tüm haklara sahip olur ancak alacağı tahsil ederken özen yükümlülüğünü yerine getirmek zorundadır. Eğer gerekli özeni göstermeden alacağın tahsilini engeller veya imkânsız hale getirirse, doğan zararlardan kendisi sorumlu olur.

Temlik Harcı Hesaplama

Temlik harcı, yapılan temlik işleminin niteliğine göre ödenen damga vergisi, noter masrafı ve değerli kâğıt bedellerinden oluşur. Temlik işlemi ister alacak devri şeklinde ister taşınmazla bağlantılı bir hak devri şeklinde yapılsın, belirli oranlarda harç ve vergilere tabi tutulur. Bu masraflar, genellikle temlik eden veya temlik alan arasında yapılan sözleşmeyle belirlenir ve tarafların mutabakatına göre paylaşılabilir.

Temlik işlemlerinde uygulanabilecek temel masraflar şu şekildedir:

  • Damga Vergisi: Temlik sözleşmeleri, 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu uyarınca binde 8,25 oranında damga vergisine tabidir. Bu oran, temlik edilen alacak tutarı üzerinden hesaplanır.
  • Noter Ücreti: Temlikname düzenlemesi noter huzurunda yapıldığında binde 0,99 oranında imza masrafı ve ayrıca noter hizmet bedeli alınır.
  • Değerli Kâğıt Bedeli: Noter senedi düzenlenirken alınan yazı ücreti ve değerli kâğıt bedelleri, her yıl Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından belirlenen tarifeye göre değişir.
  • Tapu Harcı (taşınmaz bağlantılı temliklerde): Eğer temlik işlemi taşınmazla ilişkili bir kişisel hakka (örneğin yüklenicinin alacağına) dayanıyorsa, tapu müdürlüklerinde yapılacak işlemlerde ayrıca binde 20 oranında tapu harcı tahakkuk ettirilebilir.

Bu masraflar dışında, tarafların talebine göre yapılan tasdikli örnekler, posta bildirimi ücretleri veya yeminli tercüme bedelleri gibi ek giderler de ortaya çıkabilir.

Alacağın Temlik Nedir?

Alacağın temliki, bir alacak hakkının mevcut alacaklısı tarafından üçüncü bir kişiye devredilmesi işlemidir. Bu devirle birlikte borç ilişkisinde alacaklı değişir; borçlu aynı kalır ancak borcunu artık yeni alacaklıya ödemekle yükümlü olur. Türk Borçlar Kanunu’nun 183. ve devamı maddelerinde düzenlenen bu kurum, rızai bir tasarruf işlemi niteliği taşır ve borçlunun rızasına gerek olmaksızın yapılabilir. Temlik ile birlikte eski alacaklı (temlik eden) devre dışı kalır, yerine alacağı devralan kişi (temlik alan) geçer.

TBK Çerçevesi ve Kapsam

Kanun, alacağın devrini şu şekilde düzenler: “Kanun, sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça alacaklı, borçlunun rızasını aramaksızın alacağını üçüncü bir kişiye devredebilir.” Bu hükümden anlaşılacağı üzere, kural olarak bütün alacaklar temlik edilebilir. Yani bir alacak ister muaccel (vadesi gelmiş) ister müeccel (vadesi gelmemiş) olsun, hatta şarta bağlı veya gelecekte doğacak bir alacak bile temlikin konusunu oluşturabilir.

Alacağın kaynağı da önemli değildir; ister sözleşmeden, ister haksız fiilden, ister sebepsiz zenginleşmeden veya doğrudan kanundan doğmuş olsun, alacak hakkı temlik edilebilir. Ancak nafaka alacağı, kişisel nitelikli haklar ve kanun gereği devri yasaklanmış alacaklar bu kapsamın dışındadır.

Gelecek veya Şarta Bağlı Alacakların Devri

Temlik konusu, yalnızca mevcut alacaklarla sınırlı değildir. Henüz doğmamış, ancak doğması beklenen alacaklar da temlik edilebilir. Örneğin, bir kira sözleşmesinden doğacak gelecek kira bedelleri, belirli bir şarta bağlı olarak üçüncü kişiye devredilebilir. Ancak bu tür temliklerde, alacak doğmadığı sürece devralanın hakkı beklenti (intikal) hakkı düzeyindedir. Şartın gerçekleşmesiyle birlikte alacak devralana geçer.

Temlikin Şekli ve Geçerlilik Şartları (TBK m.184)

Temlikin şekli, Türk Borçlar Kanunu’nun 184. maddesinde açıkça belirtilmiştir. Kanuna göre, alacağın devrinin geçerliliği yazılı şekilde yapılmış olmasına bağlıdır. Bu hüküm, şekil serbestisinin istisnasıdır ve temlik sözleşmesi açısından geçerlilik şartı niteliği taşır. Yazılı yapılmayan bir temlik sözleşmesi, taraflar arasında dahi hukuken geçersiz kabul edilir.

Adi Yazılı Şekil Zorunluluğu

Temlikin geçerli sayılabilmesi için sözleşmenin adi yazılı şekilde düzenlenmesi gerekir. Bu, noterde yapılma zorunluluğu olmadığı anlamına gelir; ancak sözleşmenin en azından iki tarafın imzasını taşıyan yazılı bir belge olması şarttır. Uygulamada temlik sözleşmeleri genellikle noter huzurunda düzenlenerek onaylanır; böylece hem ispat kolaylığı sağlanır hem de ileride doğabilecek uyuşmazlıkların önüne geçilir.

Resmî Şeklin Gerekip Gerekmediği

Temlik işlemleri kural olarak adi yazılı şekilde geçerlidir, fakat bazı özel hallerde resmî şekil zorunluluğu ortaya çıkar. Örneğin, taşınmaz mülkiyetine ilişkin alacakların devrinde ya da tapuda temlik işlemleri yapılırken, temlik yalnızca kişisel haklar bakımından geçerli olur; mülkiyetin devri için ise resmî senet ve tescil gereklidir. Bu nedenle taşınmaz satış sözleşmesinden doğan alacakların devrinde dahi temlik işlemi, mülkiyet değişikliğine yol açmaz.

Yazılı Şeklin Amacı

Yazılı şekil şartı, tarafların irade açıklamalarını ispat edebilmesi ve hukuki güvenliği sağlamak amacıyla getirilmiştir. Bu sayede temlik işlemi hem alacaklının hem de borçlunun menfaatlerini korur. Borçlu, temlik bildirimiyle yeni alacaklının kim olduğunu resmi olarak öğrenir; devralan da yazılı sözleşme sayesinde devrin varlığını üçüncü kişilere karşı ileri sürebilir.

Temlik Türleri: Rızai, Kanuni ve Kazai

Temlik türleri, alacağın hangi hukuki sebebe dayanarak devredildiğine göre üç ana gruba ayrılır: rızai temlik, kanuni temlik ve kazai temlik. Bu ayrım, temlik işleminin hangi şartlarda ve kimlerin iradesiyle meydana geldiğini belirler.

Rızai Temlik (İradi Devir)

Rızai temlik, alacaklının kendi iradesiyle yaptığı ve yazılı bir sözleşmeye dayanan temlik türüdür. Bu tür temlikte borçlunun rızası aranmaz; yalnızca alacaklı ile devralan kişi arasındaki anlaşma yeterlidir. Örneğin, bir faktoring şirketine alacak devredilmesi ya da vekalet ücretinin üçüncü kişiye temliki rızai temliktir. Türk Borçlar Kanunu m.183 bu tür devrin yasal temelini oluşturur.

Kanuni Temlik

Kanuni temlik, herhangi bir sözleşmeye gerek kalmadan, kanun hükmü gereği alacağın bir kişiden diğerine geçmesidir. Örneğin, sigorta şirketinin sigortalıya yaptığı ödeme sonrası rücu hakkını devralması veya miras yoluyla alacak hakkının mirasçılara geçmesi kanuni temlik kapsamındadır. Bu durumda devredenin iradesine gerek yoktur; temlik doğrudan kanun gereği gerçekleşir.

Kazai Temlik (Yargısal Devir)

Kazai temlik, bir mahkeme kararı sonucu alacak hakkının üçüncü kişiye geçmesidir. Burada alacağın devri, tarafların iradesine değil, kesinleşmiş yargı kararına dayanır. Örneğin, mahkeme hükmüyle bir alacağın haczedilerek alacaklının yerine geçmesi ya da mahkemece yapılan tasfiye işlemleri sonucunda alacağın başka bir kişiye aktarılması kazai temlik örneğidir.

Borçlunun Durumu: Bildirim, Def’iler ve Takas (TBK m.186–188)

Temlik işlemi gerçekleştikten sonra, devrin borçluya bildirilmesi hem pratikte hem de hukukta büyük önem taşır. Çünkü borçlu, devrin varlığından haberdar olmadığı sürece borcunu eski alacaklıya ödeyerek borcundan kurtulabilir. Türk Borçlar Kanunu’nun 186. maddesi bu durumu açıkça düzenlemiş ve borçlunun iyi niyetli davranması halinde sorumluluk doğmayacağını belirtmiştir.

Temlikin Borçluya Tebliği ve İyi Niyetli İfa

Temlik işlemi, borçluya temlik eden veya temlik alan tarafından yazılı olarak bildirildiğinde hüküm ifade eder. Bildirim yapılmadan önce borçlu, borcunu eski alacaklıya öderse, bu ödeme geçerli sayılır ve borçlu borcundan kurtulur. Ancak temlikten haberdar olduktan sonra borcun eski alacaklıya ödenmesi hâlinde, borçlu artık borcundan kurtulmuş sayılmaz. Bu durumda borç, yalnızca yeni alacaklıya ödenerek sona erer.

Borçlunun Def’i ve İtiraz Hakları

Borçlu, devri öğrendiği anda eski alacaklıya karşı sahip olduğu def’i (savunma) ve itirazları yeni alacaklıya karşı da ileri sürebilir. Bu hak, TBK m.188 ile güvence altına alınmıştır. Örneğin, borçlu temlikten önce alacaklıyla yaptığı mahsup, zamanaşımı veya sözleşmeye aykırılık gibi savunmaları yeni alacaklıya karşı da kullanabilir. Böylece temlik, borçlunun hukukî konumunu ağırlaştırmaz; yalnızca muhatabını değiştirir.

Takas Hakkı ve Çekişmeli Alacaklar

Borçlu, devri öğrendiği sırada devredene karşı sahip olduğu karşı alacağı varsa ve bu alacak muaccel (vadesi gelmiş) durumda ise, bunu devralana karşı takas edebilir. Ancak devredilen alacaktan daha sonra muaccel olacak bir alacak için takas yapılamaz. Eğer bir alacak çekişmeli ise, borçlu edimi tevdi ederek (mahkemece belirlenen yere yatırarak) borcundan kurtulabilir.

Temlikin Hükümleri: Fer’î ve Öncelik Haklarının Geçişi (TBK m.189–193)

Temlikin hükümleri, alacak hakkının devredilmesiyle birlikte bu alacağa bağlı tüm yan (fer’î) hakların da yeni alacaklıya geçmesini ifade eder. Türk Borçlar Kanunu’nun 189. maddesi uyarınca, temlik edilen alacakla birlikte kefalet, rehin, ipotek, hapis hakkı, işlemiş faiz ve dava/ icra takibi hakları da devralana geçer. Böylece temlik, yalnızca asıl alacağı değil, ona bağlı bütün tamamlayıcı hakları da kapsar.

Kefalet, Rehin ve Fer’î Hakların Geçişi

Temlik işlemiyle birlikte devralan kişi, temlik edenin sahip olduğu kefalet, rehin ve ipotek gibi teminatlardan aynen yararlanır. Bu hakların devri için ayrıca bir sözleşme yapılmasına gerek yoktur. Örneğin, temlik edilen bir alacak için borçluya karşı verilmiş bir kefalet varsa, bu kefalet de otomatik olarak temlik alan lehine geçerli olur. Aynı şekilde, alacağa bağlı olarak doğmuş işlemiş faizler ve cezai şartlar da yeni alacaklının hakkı haline gelir.

Garanti Hükümleri ve Zararların Tazmini

TBK m.191–193 hükümleri, temlik edenin devralana karşı sorumluluğunu düzenler. Temlik eden, devrettiği alacağın mevcut olduğunu ve borçlunun ödeme gücüne sahip bulunduğunu garanti eder. Eğer alacak mevcut değilse veya borçlu iflas etmişse, devralan bu nedenle uğradığı zararı temlik edenden tazmin edebilir. Devralan, zararının giderilmesi için şu taleplerde bulunabilir:

  • Ödediği bedelin faiziyle birlikte iadesi,
  • Temlik işlemi nedeniyle yaptığı masrafların geri ödenmesi,
  • Borçludan tahsil girişiminde bulunurken yaptığı yargılama ve takip giderlerinin karşılanması,
  • Temlik eden kusurluysa, diğer maddi zararlarının tazmini.

Dava ve Takip Haklarının Devri

Temlik edilen alacakla birlikte, alacaklıya tanınan dava açma ve icra takibi başlatma yetkisi de devralana geçer. Bu durumda, temlik alan kişi artık aktif dava sıfatına sahiptir ve borçludan ifayı doğrudan talep edebilir. Ancak borçlu, temlikten önce sahip olduğu def’ileri ve itirazları yeni alacaklıya karşı da ileri sürebilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir