Ceza Hukuku

İMAR KİRLİLİĞİNE NEDEN OLMA SUÇU VE CEZALARI (TCK m. 184)

İMAR KİRLİLİĞİNE NEDEN OLMA SUÇU VE CEZALARI (TCK m. 184) - tahanci.av.tr

İmar kirliliğine neden olma suçu, Türk Ceza Kanunu m. 184 kapsamında; ruhsatsız ya da ruhsata aykırı bina yapmak/yaptırmak, ruhsatsız şantiyelere elektrik-su-telefon bağlantısına izin vermek ve yapı kullanma izni olmayan binalarda sınai faaliyete müsaade etmek gibi fiillerle ortaya çıkan, çevreyi ve şehir düzenini korumayı amaçlayan bir suç tipidir. Bu makalede İMAR KİRLİLİĞİNE NEDEN OLMA SUÇU VE CEZALARI (TCK m. 184) anahtar kelimesi ekseninde; suçun unsurları, uygulanma alanı (belediye sınırları/özel imar rejimi), ayrıca Yargıtay içtihatları ışığında pratik örneklerle ele alacağız. Amaç, hem ceza sorumluluğunu doğuran hatalı işlemleri önceden tespit etmek hem de TCK 184 kapsamında mevzuata uygun hâle getirme (m. 184/5) yoluyla doğabilecek sonuçları en aza indirmektir.

Genel Olarak İmar Kirliliğine Neden Olma Suçu

İmar kirliliğine neden olma suçu, şehirlerin planlı gelişimini ve çevre düzenini korumak amacıyla Türk Ceza Kanunu’nun 184. maddesinde düzenlenmiştir. Bu suç, belediye sınırları içinde ya da özel imar rejimine tabi bölgelerde, imar mevzuatına aykırı olarak bina inşa edilmesi veya bu binaların kullanımına olanak tanınması ile oluşur.

Sayfa İçeriği

Kanun koyucu, bu düzenlemeyle yalnızca bireylerin değil, toplumun ortak yaşam alanlarının da korunmasını hedeflemiştir. Çünkü imar düzenine aykırı yapılar; çevre kirliliği, şehirleşme sorunları, güvenlik riskleri ve sosyal yaşamda düzensizliklere sebep olabilmektedir.

Suçun koruduğu hukuki değer, bireysel mülkiyet değil; çevre, kamu düzeni ve toplumsal yarardır. Bu nedenle mağdur doğrudan bireyler değil, toplumun kendisidir.

TCK m. 184 kapsamında suçun oluşabilmesi için genel kast yeterlidir. Yani failin, ruhsatsız veya ruhsata aykırı yapı yaptığını bilmesi ve istemesi, suçun işlenmesi için yeterlidir. Özel kast aranmaz.

Bu bağlamda, imar kirliliğine neden olma suçu şu üç temel fiil üzerinden şekillenir:

  • Yapı ruhsatiyesi olmadan ya da ruhsata aykırı şekilde bina yapmak veya yaptırmak (m. 184/1),
  • Ruhsatsız inşaat şantiyelerine elektrik, su veya telefon bağlantısı yapılmasına izin vermek (m. 184/2),
  • Yapı kullanma izni alınmamış binalarda sınai faaliyetlere izin vermek (m. 184/3).

Böylece kanun, yalnızca ruhsatsız bina yapan kişiyi değil, altyapı sağlayan idarecileri ve faaliyete izin veren görevlileri de cezai sorumluluk altına sokmaktadır.

İmar Kirlili ğine Neden Olma Suçunun Madde Metni

İmar kirliliğine neden olma 

Madde 184: 

(1) Yapı ruhsatiyesi alınmadan veya ruhsata aykırı olarak bina yapan veya yaptıran kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. 

(2) Yapı ruhsatiyesi olmadan başlatılan inşaatlar dolayısıyla kurulan şantiyelere elektrik, su veya telefon bağlantısı yapılmasına müsaade eden kişi, yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır. 

(3) Yapı kullanma izni alınmamış binalarda herhangi bir sınai faaliyetin icrasına müsaade eden kişi iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. 

(4) Üçüncü fıkra hariç, bu madde hükümleri ancak belediye sınırları içinde veya özel imar rejimine tabi yerlerde uygulanır. 

(5) Kişinin, ruhsatsız ya da ruhsata aykırı olarak yaptığı veya yaptırdığı binayı imar planına ve ruhsatına uygun hale getirmesi halinde, bir ve ikinci fıkra hükümleri gereğince kamu davası açılmaz, açılmış olan kamu davası düşer, mahkum olunan ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkar. 

(6) (Ek: 29/6/2005 – 5377/21 md.) İkinci ve üçüncü fıkra hükümleri, 12 Ekim 2004 tarihinden önce yapılmış yapılarla ilgili olarak uygulanmaz.

3. İmar Kirliliğine Neden Olma Suçunun Özellikleri

A. Soruşturma ve Kovuşturma Usulü 

İmar kirliliğine neden olma suçunun soruşturulması ve kovuşturulması, şikâyete tâbi olmayıp re’sen gerçekleştirilmektedir. Mağdurun veya müştekinin şikayetten vazgeçmesi, soruşturma ve kovuşturmanın işleyişine etki etmemektedir. 

B. Gözaltı Hükümleri 

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK)  m. 90 gereğince kişiye suç işlerken rastlanılması veya suçüstü bir fiilden dolayı izlenen kişinin kaçma olasılığının veya hemen kimliğini belirleme olanağının bulunmaması durumlarında geçici olarak yakalama yapılabilmektedir. CMK 98. maddesi uyarınca da, soruşturma evresinde çağrı üzerine gelmeyen veya çağrı yapılamayan şüpheli hakkında Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hakimi tarafından yakalama emri düzenlenebilmektedir. Ayrıca tutuklama isteminin reddi kararına itiraz halinde, itiraz mercii tarafından da yakalama emri düzenlenmektedir. Gözaltı hükümlerinin incelendiği CMK m. 91’de 90. maddeye göre yakalanan kişinin Cumhuriyet Savcılığınca bırakılmaması halinde soruşturmanın tamamlanması amacıyla gözaltına alınması karar verilebileceği belirtilmektedir. Ancak kişinin gözaltına alınabilmesi için, bu tedbirin soruşturma yönünden zorunlu olması ve kişinin suçu işlediği şüphesini gösteren somut delillerin varlığı gereklidir. 

Bahsedilen kanun hükümleri dikkate alındığında geçici olarak yakalanan veya hakkında yakalama emri düzenlenen kişinin imar kirliliğine neden olma suçundan gözaltına alınabileceği söylenebilir. İmar kirliliğine neden olma suçu bakımından önemli olan husus, CMK m. 91/2’deki şartların ve ölçülülük ilkesinin gerçekleşmiş olmasıdır.

C. Tutuklama Tedbiri 

Tutuklama kararı CMK m. 100 gereğince kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde verilebilir. İşin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama kararı verilemez. Kuvvetli suç şüphesi, şüpheli veya sanığın suç işlediğini gösterir nitelikte yüksek olasılığın bulunması anlamına gelmektedir. İmar kirliliğine neden olma suçu bakımından; TCK m. 184/1’de ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak bina yaptığı veya yaptırdığı, TCK m. 184/2’de ruhsatı olmadan başlayan inşaatlar dolayısıyla kurulan şantiyelere elektrik, su veya telefon bağlantısı yapılmasına müsaade ettiği ve TCK m. 184/3’de yapı kullanma izni alınmamış binalarda herhangi bir sınai faaliyetin icrasına müsaade ettiği yönünde kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin ve bir tutuklama nedenin varlığı halinde tutuklama yapılabilir.

Tutuklama nedenleri CMK m. 100/2’de gösterilmektedir.  Madde hükmüne göre; şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olgular varsa, şüpheli veya sanığın davranışları delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme, tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma hususlarında kuvvetli şüphe oluşturuyorsa tutuklama kararı verilebilir. 

CMK m. 100/3 hükmündeki katalog suçların işlendiğine dair kuvvetli şüphe olması halinde tutuklama nedeni re’sen var sayılarak doğrudan hakim tarafından tutuklama kararı verilebilir. İmar kirliliğine neden olma suçu katalog suçlar arasında yer almamaktadır. Bu nedenle hakim tarafından doğrudan tutuklama kararı verilemez.

CMK m. 100/4’te “Sadece adlî para cezasını gerektiren suçlarda veya vücut dokunulmazlığına karşı kasten işlenenler hariç olmak üzere hapis cezasının üst sınırı iki yıldan fazla olmayan suçlarda tutuklama kararı verilemez.” denmektedir. İmar kirliliğine neden olma suçunun yaptırımı TCK m. 184/1 ve 2 için bir yıldan beş yıla, 184/3 için iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası olarak gösterilmektedir. Bu nedenle söz konusu suç bakımından CMK 100. maddede yer alan şartları taşıması halinde hakim tutuklama kararı verebilir.

Yukarıdaki açıklamalarda da görüldüğü üzere tutuklama tedbiri istisnai bir tedbirdir ve bu tedbire ölçülülük (orantılılık) ilkesi nedeniyle en son çare olarak başvurulmaktadır. Nitekim Ceza Muhakemesinin amacına daha hafif bir tedbirle ulaşılması mümkün ise öncelikle o tedbiri uygulamak gerekmektedir. Örneğin, yurt dışına çıkma yasağı ile şüpheli veya sanığın kontrol altında tutulması mümkün ise daha ağır tedbirler olan yakalama ve tutuklamaya karar verilmemektedir.

D. Uzlaşma Kurumu 

5271 sayılı CMK’nın 253’üncü maddesi gereğince, imar kirliliğine neden olma suçu uzlaşma kapsamında değildir. 

E. Korunan Hukuki Değer 

İmar kirliliğine neden olma suçunun düzenlenmesinde; çevrenin bozulmasının önlenmesi, sınai faaliyetlerin çevre kirliliğine neden olmayacak şekilde yapılmasının sağlanması amaçlanmış, şehirlerde kaçak yapılaşmanın ve imar kirliliğinin önüne geçilmek istenmiştir.

F. İmar Kirliliğine Neden Olma Suçunun Unsurları

1. Maddi Unsur

1.1. Fail 

İkinci fıkrada düzenlenen suçun faili olabilmek için, yapı ruhsatiyesi olmadan başlatılan inşaatlar dolayısıyla kurulan şantiyelere elektrik, su veya telefon bağlantısı yapılmasına müsaade etmek gerekmektedir. Ancak bu kişilerin cezalandırılması bağlantı yapılacak şantiyenin ait olduğu inşaatın ruhsatsız olduğunu bilmelerine bağlıdır.

İmar kirliliğine neden olma suçunun düzenlendiği kanun hükmünün ilk fıkrasında yapı ruhsatiyesi alınmadan veya ruhsata aykırı olarak bina yapan veya yaptıran kişi fail olarak kabul edilmektedir. Binanın yapımına fiilen katkıda bulunan kişiler ancak binanın ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak yapıldığını bildikleri takdirde sorumlu tutulabilmektedir. Aynı zamanda binanın sahibi, yüklenici ve taşeron gibi kişilerin de bu suçun faili olması mümkündür.

Üçüncü fıkradaki suçun faili ise, yapı kullanma izni alınmamış binalarda herhangi bir sınai faaliyetin icrasına müsaade eden kişidir.

1.2. Mağdur 

Bu suçun düzenlenmesinde kamusal bir amaç yattığından, mağduru belirli bir kişi olmayıp; düzgün, sağlıklı bir çevrede yaşama hakkına sahip olan herkes mağdurdur.

Uygulamada Yargıtay, ruhsatsız veya ruhsata aykırı bina yapılması suçunun yargılamasında belediyeye bildirimde bulunup katılma talebinde bulunup bulunmayacağının belirlenmesi gerektiğine karar vermiştir. Bu durumda belediye suçtan zarar gören olarak kabul edilebilir.

1.3. Suçun Konusu 

İmar kirliliğine neden olma suçunun konusu TCK m. 184/4 hükmünde gösterilmektedir. Buna göre, “Üçüncü fıkra hariç, bu madde hükümleri ancak belediye sınırları içinde veya özel imar rejimine tabi yerlerde uygulanır.” Bu halde ilk fıkrada yer verilen suçun konusu, belediye sınırları içinde veya özel imar rejimine tabi yerlerde bulunan binadır. İmar Kanunu m. 5’de açıklanan binanın betondan ya da ahşaptan olması fark yaratmamaktadır. 

İkinci fıkrada elektrik, su veya telefon bağlantısı yapılmasına müsaade edilen şantiye belediye sınırları içinde veya özel imar rejimine tabi yerlerde olduğu müddetçe suçun konusu haline gelmektedir.

TCK m. 184/4 hükmünde ayrık tutulan üçüncü fıkrada ise icra edilen sınai faaliyet suçun konusunu oluşturmaktadır. Sınai faaliyetin icra edilmesinin izne tabi bulunması yeterlidir.

2. Manevi Unsur 

İmar kirliliğine neden olma suçu kasten veya olası kastla işlenebilir. Söz konusu suçun taksirli haline kanunda yer verilmemektedir.

Suçun kasten işlenmesi; ilk fıkrada yapılan veya yaptırılan binanın ruhsatsız veya ruhsata aykırı olduğunu, ikinci fıkrada bağlantı yapılacak şantiyeye ait inşaatın ruhsatsız başlatıldığını ve üçüncü fıkrada, yapı kullanma izni alınmamış olduğunu failin bilmesi demektir.

Olası kast ile suçun işlenmesi; birinci fıkra açısından binayı yapan veya yaptıran kişinin, binanın ruhsatsız veya ruhsata aykırı olduğunu öngörmesine rağmen binayı yapmaya devam etmesi halinde söz konusu olmaktadır. İkinci fıkrada şantiyeye bağlantı yapılmasına müsaade edecek kişinin yapı ruhsatiyesi alınmadığını öngörmesine rağmen fiiline devam etmesi, üçüncü fıkrada ise yapı kullanma ruhsatiyesinin alınmamış olduğu öngören failin neticeyi kabullenerek hareket etmesi imar kirliliğine neden olma suçunun olası kast ile işlenmesine sebebiyet vermektedir. 

G. Suçun Özel Görünüş Hâlleri

1. Suça Teşebbüs 

TCK’nın 35’inci maddesinde düzenlenmektedir.  Suça teşebbüs, kişinin, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaması durumunu ifade etmektedir.

Teşebbüs aşamasında kalmış bir eylem için verilecek ceza, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığına göre, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine onüç yıldan yirmi yıla kadar, müebbet hapis cezası yerine dokuz yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasıdır. Diğer hâllerde ise verilecek cezadan, cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir.

İmar kirliliğine neden olma suçu açısından teşebbüs hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı tartışmalıdır. Öğretideki baskın görüşe ve Yargıtay’a göre, inşaata başlanmasıyla TCK m.184/1’deki suç tamamlanacağından bu suça teşebbüs elverişli değildir. İkinci ve üçüncü fıkrada düzenlenen suç tipleri açısından ise müsaade etme fiiliyle birlikte suç tamamlanacağından teşebbüsün mümkün olmadığını savunan görüş yanında, müsaade edilen faaliyetin icrasına başlanamaması halinde hareket bölüneceğinden teşebbüsün mümkün olduğunu belirten bir görüş daha bulunmaktadır.

2. Suça İştirak 

Suça iştirak, TCK’nın 37’nci maddesinde “Faillik”, 38’inci maddesinde “Azmettirme”, 39’uncu maddesinde “Yardım etme”ve 40’ıncı maddesinde “Bağlılık kuralı”başlığı altında düzenlenmektedir.

TCK m. 184/1 hükmü açısından iştirakin her türü uygulanabilir. Ancak kanunda binayı yapan veya yaptıranın eylemleri birbirinden bağımsız olarak düzenlenmektedir. Bu nedenle binayı yapan kişi ile yaptıran kişinin iştirak halinde hareket ettiği kabul edilemeyecektir. 

TCK’nın 184. maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları bakımından fail ancak söz konusu işlemlere müsaade etme yetkisi olan bir kişi olabileceği için, bu suç tipleri açısından özel faillik niteliği taşımayan kişiler fail olamayacaktır. Bu suçların işlenişine iştirak eden diğer kişiler TCK m. 40/2 gereği azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulacaktır. 

3. İçtima

Zincirleme suç, TCK’nın 43’üncü maddesinde düzenlenmektedir. Söz konusu hüküm uyarınca bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. 

Ruhsatsız veya ruhsata aykırı yapılan binanın kat veya bölüm sayısı, suçun sayısını etkilememektedir. TCK m. 43’deki şartlar sağlandığı takdirde, birden fazla işlenen imar kirliliğine neden olma suçuna bir ceza verilebilecektir. Bu hususta ruhsatsız olarak inşa ettiği binaya, verdiği karar doğrultusunda, her yıl bir kat daha ekleyen kişi örnek olarak gösterilebilir. 

Bileşik suç, TCK’nın 42’nci maddesinde düzenlenmektedir. Ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak inşa edilen binanın fiilen kullanılıyor olması halinde, imar kirliliğine neden olma suçunun TCK m. 184/1’deki hali ile konut dokunulmazlığının ihlali suçu da işlenmiş olacaktır. Konut dokunulmazlığının ihlali suçu, imar kirliliğine neden olma suçunun unsuru veya ağırlaştırıcı nedeni olmadığından, burada gerçek içtima kuralları uygulanarak her iki suçtan cezalandırma yoluna gidilecektir.

Fikri içtima, TCK’nın 44’üncü maddesinde düzenlenmektedir. Söz konusu hükme göre işlediği fiil birden fazla farklı suçun oluşmasına sebebiyet veren kişi, bunlardan en ağır cezayı gerektiren suçtan dolayı cezalandırılacaktır. 

TCK m. 184/1’de düzenlenen suçun binanın mühürlenmesinden sonra mühür kaldırılmadan inşaata devam edilmesi şeklinde gerçekleşmesi halinde TCK m. 203’de düzenlenen mühür bozma suçu da oluşmuş olacak, iki suç arasında fikri içtima kurallarının uygulanması gündeme gelecektir. Önce mühür kaldırılıp sonra inşaata devam edilmesi halinde birden fazla fiil söz konusu olduğundan fikri içtima kuralları uygulanamayacaktır. Yargıtay ise herhangi bir ayrıma gitmeden her iki suçtan ayrı ayrı cezalandırma yapılması gerektiğine karar vermiştir.

4. Tekerrür

Suçta tekerrür ve özel tehlikeli suçlular, TCK’nın 58. maddesinde düzenlenmektedir. Önceden işlenen suçtan dolayı verilen hüküm kesinleştikten sonra yeni bir suçun işlenmesi hâlinde, tekerrür hükümleri uygulanmaktadır. Bunun için cezanın infaz edilmiş olması gerekmemektedir.

Şüphelinin adli sicil kaydında sabıkası varsa ve bu sabıkanın silinme koşulları henüz oluşmamışsa, TCK’nın 58. maddesi uyarınca, tekerrüre esas sabıkası bulunduğu takdirde, tekerrür hâlinde hükmolunan ceza, mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmektedir. Ayrıca, mükerrir hakkında cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbiri uygulanmaktadır.

H. Etkin Pişmanlık

Etkin pişmanlık, cezayı kaldıran veya cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsi bir sebeptir. TCK m. 184/5’te özel bir etkin pişmanlık hükmüne yer verilmektedir. Buna göre, “Kişinin, ruhsatsız ya da ruhsata aykırı olarak yaptığı veya yaptırdığı binayı imar plânına ve ruhsatına uygun hâle getirmesi halinde, bir ve ikinci fıkra hükümleri gereğince kamu davası açılmaz, açılmış olan kamu davası düşer, mahkûm olunan ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkar”. 

Söz konusu kanun hükmünde sadece birinci ve ikinci fıkraya atıf yapılmaktadır. Dolayısıyla yapı kullanma izni alınmamış binalarda herhangi bir sınai faaliyetin icrasına müsaade eden kişi hakkında, sonradan yapı kullanma izni alınsa ya da sınai faaliyete son verilse dahi etkin pişmanlık hükmü uygulanmamaktadır.

Bina yapan veya yaptıran kişinin gösterdiği etkin pişmanlık, yapı ruhsatiyesi olmadan başlatılan inşaatlar dolayısıyla kurulan şantiyelere elektrik, su veya telefon bağlantısı yapılmasına müsaade eden fail hakkında da sonuç doğurmaktadır. TCK m. 184/2’de düzenlenen suçun failinin etkin pişmanlık gösterip göstermemesi yani müsaade ettiği bağlantının kesilip kesilmemesi önemli değildir. Önemli olan ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak yapılan binanın imar planına ve ruhsata uygun hale getirilmesidir. 

I. Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması

Yargıtay Ceza Kurulu’nun K.: 2015/167 sayılı kararı ile, imar kirliliğine neden olma suçunda ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak yaptığı veya yaptırdığı binayı imar planına ve ruhsatına uygun hale getirerek TCK m. 184/5’deki özel düzenlemeden yararlanma imkânı bulunan fail hakkında CMK m. 231’de düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanma imkânı bulunmadığı belirtilmektedir. 

J. Görevli ve Yetkili Mahkeme 

Bu suçla ilgili görevli yargı mercii, Asliye Ceza Mahkemesidir.

Yetkili yargı mercii ise, imar kirliliğine neden olma suçunun işlendiği yerdir. Yani; birinci fıkrada tanımlanan suç bakımından ruhsatsız veya ruhsata aykırı binanın bulunduğu yer, ikinci fıkradaki suç bakımından şantiyelere elektrik, su veya telefon bağlantısına müsaade edilen yer, üçüncü fıkra bakımından da sınai faaliyetin icrasına müsaade edilen yer mahkemesidir. 

K. İmar Kirliliğine Neden Olma Suçunun Cezası / Yaptırımı 

  • TCK’nın 184’üncü maddesinin 1’inci ve 2’nci fıkrası söz konusu olduğunda, verilecek ceza bir yıldan beş yıla kadar hapis cezasıdır. 
  • TCK’nın 184’üncü maddesinin 3’üncü fıkrası söz konusu olduğunda, verilecek ceza iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasıdır.

Yapı Ruhsatiyesi Almadan veya Ruhsata Aykırı Bina Yapmak veya Yaptırmak (TCK m. 184/1)

Yapı ruhsatiyesi, bir binanın inşa edilmesi veya mevcut bir binada esaslı değişiklik yapılabilmesi için ilgili idareden alınması gereken resmi izindir. Ruhsat, imar mevzuatına uygun olarak yapılaşmayı sağlamak amacıyla düzenlenmiştir.

TCK m. 184/1 uyarınca, ruhsat alınmadan veya ruhsata aykırı şekilde bina yapmak veya yaptırmak, imar kirliliğine neden olma suçunu oluşturur. Buradaki “bina” kavramı geniş yorumlanmakta olup, yalnızca betonarme yapılar değil; ahşap, taş veya benzeri malzemelerden yapılmış, insan yaşamına veya kullanımına elverişli tüm yapılar bu kapsama girmektedir.

Önemli Noktalar:

  • Suçun oluşabilmesi için inşa edilen yapının belediye sınırları veya özel imar rejimine tabi alanlarda bulunması gerekir.
  • Basit yapılar (örneğin bahçe duvarı, istinat duvarı, konteyner) bina kavramına girmediği için bu suç kapsamında değerlendirilemez.
  • Esaslı tadilatlar da ruhsat gerektirir. Taşıyıcı sistemi etkileyen, binanın alanını artıran, bağımsız bölüm sayısını değiştiren veya kullanım amacını dönüştüren işlemler ruhsat olmadan yapıldığında suç oluşur.
  • Basit onarımlar (sıva, boya, badana, çatı onarımı, tesisat tamiri gibi) ruhsat gerektirmediğinden, bu tür faaliyetler imar kirliliği suçuna yol açmaz.

Yargıtay’ın Yaklaşımı:

Yargıtay kararlarında, imar kirliliği suçunun oluşabilmesi için inşa edilen yapının bina niteliğinde olup olmadığının tespit edilmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Bu nedenle mahkemeler, çoğu kez keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırarak yapının bina vasfını taşıyıp taşımadığını belirlemektedir.

Sonuç olarak, ruhsatsız veya ruhsata aykırı inşaat faaliyeti, binanın fiilen kullanılmaya başlanıp başlanmadığına bakılmaksızın, suçun oluşması için yeterlidir.

İmar Kirliliğine Neden Olma Suçu Oluşturmayan Haller

Her ruhsatsız işlem ya da tadilat, imar kirliliğine neden olma suçunu oluşturmaz. TCK m. 184’ün uygulanabilmesi için yapılan işlemin bina vasfında olması ve ruhsata tabi bir değişiklik niteliği taşıması gerekir. Aşağıda, Yargıtay içtihatları ışığında suç kapsamına girmeyen bazı durumlar yer almaktadır:

1. Bina İçi Tadilatlar

Bina içinde yapılan basit onarımlar veya taşıyıcı sistemi etkilemeyen değişiklikler imar kirliliği suçunu doğurmaz. Örneğin:

  • Duvar sıvası, boya, badana, döşeme değişikliği,
  • Elektrik ve sıhhi tesisat tamiri,
  • Çatı kiremit aktarımı gibi işlemler.

Ancak bina içindeki tadilat, taşıyıcı sistemi etkiler veya alan artışına yol açarsa, suçun oluştuğu kabul edilmektedir.

2. Balkonlarda Yapılan Tadilatlar

Balkonun kapatılması ya da mutfağa dahil edilmesi genellikle suç oluşturmaz. Çünkü bu durumda yeni bir alan kazanımı söz konusu değildir.

  • Örneğin, balkonun camekanla kapatılması imar kirliliği suçu oluşturmaz.
  • Ancak balkonun büyütülerek teras yapılması, inşaat alanını artırdığı için suçun oluşmasına yol açar.

3. Teraslarda Yapılan Tadilatlar

Teraslarda yapılan basit sundurma veya gölgelik gibi yapılar bina niteliğinde olmadığından suç meydana gelmez.

  • Fakat terasta oda inşa edilmesi, çatının kaldırılarak teras yapılması gibi işlemler esaslı tadilat niteliğinde olduğundan suç kapsamına girer.

4. Sabit Olmayan Yapılar

Zemine sabitlenmeyen, taşınabilir nitelikteki yapılar imar kirliliği suçunu oluşturmaz.

  • Seyyar konteynerler veya temelsiz büfeler buna örnektir.
  • Buna karşılık, prefabrik yapı temele sabitlenmişse, bina vasfı taşıyacağı için suçun unsurları oluşur.

5. Eklentiler

Ana binaya yapılan basit eklentiler, bina vasfında değilse suç kapsamında değildir. Ancak yapılan ek, tuğladan duvarlı ve çatı kaplamalı kalıcı bir yapı ise imar kirliliği suçuna vücut verir.

İMAR KİRLİLİĞİNE NEDEN OLMA SUÇUNA DAİR SORU VE CEVAPLAR

TCK m. 184/1’de bahsedilen bina kavramına neler girmektedir?

Bina kavramı İmar Kanunu m. 5’de düzenlenmiştir. Yasa hükmüne göre bina; “kendi başına kullanılabilen, üstü örtülü ve insanların içine girebilecekleri ve insanların oturma, çalışma, eğlenme veya dinlenmelerine veya ibadet etmelerine yarayan, hayvanların ve eşyaların korunmasına yarayan yapılardır”. Dolayısıyla üstü örtülü olmayan yapılar madde kapsamı dışında kalacaktır.

Ruhsata uygun olarak yapılan binada sonradan ruhsatsız değişiklik yapılması imar kirliliğine neden olma suçunu oluşturur mu? 

Binada yapılan değişiklik ruhsat gerektirmeyen bir değişiklik ise suç oluşmayacaktır (İmar Kanunu m. 21/3). Ruhsata tabi bir değişikliğin bina olarak nitelendirilmesi halinde imar kirliliğine neden olma suçundan sorumluluk doğacaktır. Ancak söz konusu değişiklik ruhsata tabi olmakla birlikte bir bina değilse sadece İmar Kanunu m. 42 uygulama alanı bulacaktır. Bina kavramından ne anlaşılması gerektiği İmar Kanunu m. 5 hükmünde belirtilmiştir. 

İmar kirliliğine neden olma suçunun oluşumu açısından ruhsatsız veya ruhsata aykırı yapılan binanın özel kişilere ait olması ile kamu tüzel kişiliklerine ait olması arasında bir fark var mıdır? 

Özel kişiler yapı ruhsatiyesi alırken belirli belgeleri idareye sunarken, kamu tüzel kişileri belge sunmadan ruhsat alabileceklerdir. Bunun sebebi İmar Kanunu m. 26’da düzenlenen kanun hükmüdür. Söz konusu hükme göre; “Kamu kurum ve kuruluşlarınca yapılacak veya yaptırılacak yapılara, imar planlarında o maksada tahsis edilmiş olmak, plan ve mevzuata aykırı olmamak üzere mimari, statik, tesisat ve her türlü fenni mesuliyeti bu kamu kurum ve kuruluşlarınca üstlenilmesi ve mülkiyetin belgelenmesi kaydıyla avan projeye göre ruhsat verilir.” 

İmar kirliliğine neden olma suçunun oluşumu açısından ruhsatsız veya ruhsata aykırı yapılan binanın özel kişilere ait olması ile kamu tüzel kişiliklerine ait olması arasında bir fark var mıdır? 

Özel kişiler yapı ruhsatiyesi alırken belirli belgeleri idareye sunarken, kamu tüzel kişileri belge sunmadan ruhsat alabileceklerdir. Bunun sebebi İmar Kanunu m. 26’da düzenlenen kanun hükmüdür. Söz konusu hükme göre; “Kamu kurum ve kuruluşlarınca yapılacak veya yaptırılacak yapılara, imar planlarında o maksada tahsis edilmiş olmak, plan ve mevzuata aykırı olmamak üzere mimari, statik, tesisat ve her türlü fenni mesuliyeti bu kamu kurum ve kuruluşlarınca üstlenilmesi ve mülkiyetin belgelenmesi kaydıyla avan projeye göre ruhsat verilir.” 

Yapı kullanma izni alınmamış bir binaya iş yeri açmak imar kirliliğine neden olma suçunu oluşturur mu? 

İmar kirliliğine neden olma suçunun TCK m. 184/3’deki hali sadece sınai faaliyetten söz etmektedir. İş yeri açmak ticari bir faaliyet olup, yapı kullanma izni alınmamış binada herhangi bir ticari faaliyetin icrasına müsaade etmek bu suçu oluşturmayacaktır. 

İMAR KİRLİLİĞİNE NEDEN OLMA SUÇU VE CEZALARI (TCK m. 184)” Makalemize 1 Yorum Yapıldı:

  1. KENAN SAROĞLU dedi ki:

    YAPI KULLANMA İZİN BELGESİ ALINMIŞ BİR BİNADA ZEMİNDEKİ DÜKKAN YÜKSEKLİĞİ 5,50 OLUP SONRADAN BURAYA ASMA KAT YAPMANIN SUÇU NEDİR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir