Israrlı Takip Suçu Nedir ?
Israrlı takip suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 123/A maddesinde düzenlenen; bir kimsenin fiziken veya dijital yollarla ısrarlı ve tekrarlayan biçimde takip edilmesi ya da istemediği halde temas kurulmaya çalışılması sonucu, mağdurda ciddi huzursuzluk veya güvenlik endişesi yaratılması hâlinde oluşan bir suç tipidir. Başka bir ifadeyle, “ısrarlı takip nedir?” sorusunun cevabı; mağdurun günlük yaşam düzenini bozacak, kendisini güvende hissetmesini engelleyecek yoğunluk ve süreklilikteki rahatsız edici davranışların bütünüdür. Bu kapsamda; konuta, işyerine ya da sık bulunduğu yerlere gelme, telefon/e-posta/mesajla taciz, sosyal medya üzerinden tekrarlanan iletişim girişimleri gibi eylemler birlikte değerlendirilir. Suçun soruşturulması genel kural olarak şikâyete tabidir; “ısrarlı takip suçu şikayete tabi mi?” ve “ısrarlı takip suçu nedir?” soruları bakımından belirleyici ölçüt, eylemlerin tekrarlılığı, ısrarı ve mağdur üzerinde yarattığı somut etkidir.
Israrlı Takip Suçu Nasıl Oluşur?
Israrlı takip suçu, failin mağdura yönelik tekrarlayan ve ısrar içeren eylemleriyle; mağdurda ciddi huzursuzluk ya da güvenlik endişesi doğuracak bir etki yaratmasıyla oluşur. Tek bir rahatsızlık verici davranış çoğu zaman yeterli değildir; ısrarlı takip niteliği için fiillerin süreklilik göstermesi, mağdurun günlük yaşam düzenini (ev–iş–okul güzergâhı, sosyal çevresi, dijital mahremiyeti) değiştirmeye zorlayacak yoğunluğa ulaşması aranır. Bu kapsamda:
- Fiziksel takip (konut, işyeri, sık bulunduğu mekânlara tekrar tekrar gelme, yol kesme, bekleme),
- Haberleşme ve iletişim araçlarıyla temas kurma (ısrarlı arama, mesaj/e-posta yağmuru, farklı numaralardan arama),
- Bilişim sistemleri üzerinden ısrarlı temas (sosyal medyada sürekli DM atma, yeni hesaplar açarak yazma, yorum/etiketleme),
- Üçüncü kişileri kullanma (arkadaş/akraba aracılığıyla mesaj ilettirme, arattırma)
gibi seçimlik hareketlerden bir veya birkaçının yinelenmesi söz konusudur. Eylemlerin, “rahatsız oldum” seviyesini aşarak, makul bir kişide dahi tedirginlik yaratacak derecede ciddi bir baskıya dönüşmesi gerekir. Mağdurun rahatsızlığını açıkça belirtmesine rağmen failin davranışlarını sürdürmesi, “ısrar” unsurunun varlığı için güçlü bir göstergedir.
Israrlı Takip Suçunun Cezası 2025
Israrlı takip suçu cezası, Türk Ceza Kanunu’nun 123/A maddesinde açıkça düzenlenmiştir. Kanuna göre, ısrarlı bir şekilde fiziken takip etmek ya da haberleşme ve iletişim araçlarını, bilişim sistemlerini veya üçüncü kişileri kullanarak mağdurla istem dışı temas kurmaya çalışmak suretiyle mağdurun huzur ve güvenliğini bozan kimseye 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası verilir.
Eğer bu davranışlar mağdurda ciddi bir korku, güvensizlik ya da yaşam düzeninde değişiklik yaratacak düzeydeyse, suçun varlığı kabul edilir. Failin eylemleri sonucunda mağdurun;
- Konut, iş veya okulunu değiştirmesi,
- Sosyal yaşamından uzaklaşması,
- Yakınlarından biriyle güvenlik endişesi yaşaması,
durumlarında cezai sorumluluk doğar.
Hakim, somut olayın niteliğine göre verilen hapis cezasını adli para cezasına çevirebilir veya erteleme hükümlerini uygulayabilir. Ancak bu takdir, failin geçmişi, suçun işleniş şekli ve mağdur üzerindeki etkisi dikkate alınarak değerlendirilir.
Israrlı Takip Suçunun Cezayı Artıran Nitelikli Haller ve Cezaları
Israrlı takip suçu, bazı durumlarda mağdura verilen zararın boyutu veya mağdurun korunmaya muhtaç konumu nedeniyle daha ağır cezalarla sonuçlanabilir. Bu haller Türk Ceza Kanunu’nun 123/A maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenmiştir. Buna göre, aşağıdaki durumlarda fail hakkında 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası uygulanır:
- Suçun çocuğa, ayrılık kararı verilen ya da boşanılan eşe karşı işlenmesi,
- Mağdurun okulunu, işyerini veya konutunu değiştirmesine ya da okulunu veya işini bırakmasına neden olunması,
- Hakkında uzaklaştırma kararı bulunan failin, mağdura yönelik olarak eylemi işlemesi.
Bu durumlar, suçun mağdur üzerindeki etkisinin daha derin ve yıkıcı olması nedeniyle nitelikli haller olarak kabul edilir. Özellikle aile içi ilişkilerde, eski eşe veya partnerlere yönelik ısrarlı takip vakalarında mahkemeler bu nitelikli halleri sıklıkla uygular.
Israrlı Takip Suçu TCK Madde Metni
MADDE 123/A
(1) Israrlı bir şekilde; fiziken takip etmek ya da haberleşme ve iletişim araçlarını, bilişim sistemlerini veya üçüncü kişileri kullanarak temas kurmaya çalışmak suretiyle bir kimse üzerinde ciddi bir huzursuzluk oluşmasına ya da kendisinin veya yakınlarından birinin güvenliğinden endişe duymasına neden olan faile altı aydan iki yıla kadar hapis cezası verilir.
(2) Suçun;
a) Çocuğa ya da ayrılık kararı verilen veya boşandığı eşe karşı işlenmesi,
b) Mağdurun okulunu, iş yerini, konutunu değiştirmesine ya da okulunu veya işini bırakmasına neden olması,
c) Hakkında uzaklaştırma ya da konuta, okula veya iş yerine yaklaşmama tedbirine karar verilen fail tarafından işlenmesi, hâlinde faile bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir.
(3) Bu maddede düzenlenen suçun soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır.
Israrlı Takip Suçunun Unsurları Ya da Özellikleri
Israrlı Takip suçunun özellikleri ve unsurları incelenirken suçun madde başlığına ve genel olarak hakimiyet sağladığı durum “ısrar”dır. Israr Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre “direnme, ayak direme, üsteleme, üstünde durma” şeklinde tanımlanmıştır. Bu suç kapsamında ise suça sebep olacak hareketin birden fazla kez yapılması ile söz konusu ısrar gerçekleşecektir ancak TCK’ya yeni giren bu suç hakkında ısrarlı hareketin “kaç kere” yapılması gerektiğine dair kategorik bir düzenleme de bulunulmamıştır. Burada tekrar sayısı hakkında yorum yapılacak olursa, suça konu hareketin en az iki kere yapılması gerektiği aşikardır.
Bir başka deyişle ısrarlı takibe konu suçun bir kere yapıldığında bu suçun oluştuğundan söz edilemeyecektir. Suçun oluştuğundan söz edilebilmesi ve suçun unsurlarının oluşması için söz konusu fiilin arka arkaya yani “defaatle” yapılması gerekmektedir. Bir örnekle açıklamak gerekirse, bir kişiyle tanışmak isteyen bir kişinin “seninle tanışmayı çok istiyorum, tanışabilir miyiz?” şeklindeki beyanı tek bir kez yapılıp ve akabinde reddedildiğinde bu talep tekrarlanmazsa Israrlı Takip suçunun oluştuğundan söz edilemez ancak bu tanışma talebi ısrarla tekrarlanıyorsa tanışmak isteyen kişi tarafından suça vücut verilecek ve bu kişi artık suçun faili olacaktır.
Değinilmesi gereken bir konu ise saiktir. Burada asıl olan mağdurun rahatsızlığa sebebiyet vermektir. Zaten şikâyete bağlı olan suçta mağdur suçtan rahatsız olmuyorsa suçun oluştuğundan söz edilemeyecektir. Ancak mağdur rahatsız oluyorsa burada failin hangi amaçla ısrarlı fiilleri gerçekleştirdiğinin hiçbir önemi kalmayacaktır. Zira yukarı da belirtildiği gibi şikâyete tabi olan bu suçta asıl olan mağdurun bu fiillerden rahatsızlık duyması şikayettebulunmasıdır. Neticeten, mağdur rahatsızlığını bildirdiği halde fail hareketlerine devam ediyorsa bu suçun apaçık oluştuğu söylenecektir.
Burada bir hususa daha değinmek hasıl olmuştur. Suça esas teşkil eden ısrar unsuru tekrarlanırken tekrar eden hareketler arasına bir süre girebilecektir. Yani tekrar eden hareketlerden birincisi gerçekleştikten sonra araya süre girdikten sonra ikinci hareketin gerçekleşmesi suçun vücut bulmasına engel değildir.
Yine burada bir husus gözden kaçırılmamalıdır. Zira, ceza hukukunda bir hareketin aynı kişiye farklı zamanlarda birden çok kez gerçekleştirilmesi TCK madde 43’te zincirleme suç kavramını oluşturacaktır ancak Israrlı Takip Suçunda, ısrar kavramı bir bütün olarak suçun olarak nitelendirildiğinden dolayı zincirleme suç hükümlerinin bu suç kapsamında uygulanması mümkün olmayacaktır.
Israrlı Takip Suçunun Soruşturma ve Kovuşturma Aşamaları
Israrlı takip suçu, mağdurun özel hayatına doğrudan etki eden ve çoğu zaman psikolojik bütünlüğünü zedeleyen bir davranış biçimi olduğundan, sürecin başlaması mağdurun şikayetine bağlıdır. Dolayısıyla “ısrarlı takip şikayete tabi mi?” sorusunun yanıtı evettir; mağdur açık bir şekilde şikâyette bulunmadıkça, savcılık resen işlem yapamaz.
Şikayet üzerine Cumhuriyet Savcılığı, olaya ilişkin delilleri toplamak amacıyla soruşturma başlatır. Bu aşamada; mağdurun beyanı alınır, varsa tanık ifadeleri, güvenlik kamerası kayıtları, telefon mesajları, sosyal medya yazışmaları gibi materyaller dosyaya dahil edilir.
Soruşturma sonucunda yeterli şüphe elde edilirse, savcı iddianame düzenler ve dava Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderilir. Böylece süreç kovuşturma aşamasına geçer. Mahkeme, duruşmalarda tarafları dinleyerek; failin eylemlerinin sürekliliğini, mağdur üzerindeki etkisini ve kastını değerlendirir.
Yargılama sonucunda, eylemlerin TCK m.123/A kapsamında ısrarlı takip oluşturduğu kanısına varılırsa, fail hakkında 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası (nitelikli hallerde 1 yıldan 3 yıla kadar) hükmedilebilir.
Israrlı Takip Suçunda Soruşturma Sonucu Verilebilecek Kararlar
Israrlı takip suçu kapsamında yapılan soruşturma sonunda savcılık, elde edilen delillere göre farklı kararlar verebilir. Bu kararlar, mağdurun şikayeti, delillerin yeterliliği ve suçun oluşup oluşmadığına göre değişir. Başlıca karar türleri şunlardır:
1. Soruşturma Açılmadan Dosyanın Kapanması (SYOK)
Savcılık, şikayet üzerine yaptığı ön incelemede, olayın suç teşkil etmediği veya yeterli şüphe bulunmadığı kanaatine varırsa soruşturma yapılmasına yer olmadığına karar verir. Bu durum genellikle soyut, genel veya delilden yoksun başvurularda görülür.
2. Soruşturma Sonrası Takipsizlik Kararı (KYOK)
Savcı, soruşturma sonunda ısrarlı takip suçunun unsurlarının oluşmadığına veya kamu davası açmaya yetecek delil bulunmadığına karar verirse, kovuşturmaya yer olmadığına karar verir. Mağdur, bu karara karşı 15 gün içinde itiraz edebilir (CMK m.173).
3. Dava Açılmasına Karar Verilmesi (İddianame Düzenlenmesi)
Savcılık, olayda suç işlendiğine dair yeterli şüphe tespit ederse, iddianame düzenleyerek kamu davası açar. Böylece dosya Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderilir ve yargılama başlar.
4. Seri Muhakeme Usulü Teklifi
Israrlı takip suçu, alt sınırı 6 ay hapis olan bir suçtur. Bu nedenle seri muhakeme usulü teorik olarak uygulanabilir. Ancak suçun şikayete bağlı olması ve mağdurun rızasının gerekmesi nedeniyle uygulamada nadiren tercih edilir.
Israrlı Takip Suçu Hangi Hareketlerle İşlenebilir?
Israrlı Takip Suçunun düzenlendiği TCK 123/A maddesinde suçun hangi seçimlik hareketlerle işlenebileceği belirtilmiştir. Bu seçimlik hareketler; fiziken takip etmek ve temas kurmaya çalışmaktır.
A) Fiziken Takip Etmek: Lafzi olarak da açıkça fiziken ısrarlı şekilde bir kişiyi takip eden şahıs bu suçun faili konumuna gelmektedir. Örneğin, failin mağduru farklı yerlerde takip ederek sürekli karşısına çıktığında mağdurun bu durumdan rahatsızlık duyduğunu dile getirmesine rağmen fail bu hareketlerine ısrarla devam ediyorsa artık söz konusu kişi bu suçun faili olacak ve suça vücut vermiş olacaktır.Yine failin sürekli mağdurun etrafında olma görünür olma çabası ile bu suçun oluştuğu kabul edilecektir. Yine dikkat edilmelidir ki mağdur tarafından rahatsızlığın dile getirilmesi son derece önemlidir.
B) Temas Kurmaya Çalışmak: Temas kurmaya çalışmak failin mağdura fiziki olmayan yollarla ulaşmaya çalışıyor olmasıdır. Madde metninde de belirtildiği üzere temas kurma fiili; haberleşme ve iletişim araçlarını kullanılması, bilişim sistemlerinin kullanılması veya üçüncü kişilerin kullanılması şeklinde cereyan edebilecektir.
İşbu kanun maddesinde düzenlenen nitelikli hallerinin de soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete tabidir.
Zamanaşımı
Suça ilişkin dava zamanaşımı süresi 8 yıldır. Bir başka deyişle suçun faili öğrenilsin veyahut öğrenilmesin en geç 8 yıl içerisinde şikâyet edilmesi gerekir.
Uzlaşma Kurumu
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253’üncü maddesi gereğince soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı suçlar ile soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olup olmadığına bakılmadan Türk Ceza Kanunu’nda sayılı bazı suç tipleri için şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar gören gerçek veya özel hukuk tüzel kişisinin uzlaştırma girişiminde bulunulur.
Israrlı Takip suçu da şikâyete tabi olduğu için uzlaşma kapsamında olduğu düşünülebilir ancak ısrarlı takip suçunun uzlaşmaya tabi suçlardan olmadığı CMK madde 253/3’te özel olarak düzenlenmektedir. CMK madde 253/3’e göre; “Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olsa bile, (…)86 cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda ve ısrarlı takip suçunda (madde 123/A), uzlaştırma yoluna gidilemez.” şeklindeki düzenleme mevcuttur.
CMK’nın bu maddesine göre Israrlı Takip Suçu açısından uzlaşma hükümlerinin uygulanamayacaktır.
Korunan Hukuki Değer
Israrlı Takip Suçunun Türk Ceza Kanunu’nda “Hürriyete Karşı Suçlar” başlığı altında düzenleniyor oluşu korunan hukuki değer açısından ipucu vermektedir. Zira; suçun fail tarafından gerçekleştirilen ısrarlı davranışlar ile kişilerin ferahlık içerisinde, rahatsız edilmeden, güven ortamında, sağlıklı şekilde yaşama hakları gasp edilmektedir. Bir başka deyişle bu Israrlı Takip Suçu ile korunan hukuki değer; kişinin mağdurun iç ve dış huzuru, psikolojik dinginliği, huzuru ve rahatlığıdır.
Israrlı Takip Suçu Fail ve Mağdur Açısından Önem Arz Eder Mi?
Fail: Israrlı Takip suç tipinde suçun faili özellik arz etmemektedir. Bir başka deyişle suçun faili kadın veya erkek herkes bu suçun faili olabilecektir.
Mağdur: Suçun failinin özellik göstermediği gibi suçun mağdurunda da bir özellik aranmamaktadır yani fail de olduğu gibi suçun mağduru da kadın veya erkek herkesolabilecektir. Aynı zaman da mağdur ve fail aynı cinsiyette de olabilecektir. Bazı durumlarda mağdurun kim olduğu önem kazanacak olsa da bu durum suçun nitelikli hallerinde ayrı olarak ele alınacaktır.
Neler Israrlı Takip Suçunu Oluşturabilir?
• Bir kimseyi sürekli şekilde fiziken takip etmek,
• Sosyal platformlarda (instagram, twitter, tiktok, facebook vb.) bir kimseye sürekli takip isteği atmak,
• Sosyal platformlarda (instagram, twitter, tiktok, facebook vb.) farklı yollardan ulaşmaya çalışmak,
• 3. Kişileri aracı olarak kullanarak mağdur ile temas kurmaya çalışmak,
• Bir kimsenin; iş, okul, ev, pazar, çarşı gibi yerlerde sürekli olarak karşısına çıkmak, gibi fiiller ısrarlı takip suçunu oluşturabilecektir.
Israrlı Takip Suçunun Manevi Unsurları
Israrlı takip suçu ancak kasten işlenebilecek olup taksirle işlenemeyecektir. Aynı zamanda fail tarafından yapılan ısrarın bir amacı olmalıdır. Bu amaç mağdur ile bağlantı kurma, iletişim kurma veyahut failin mağdura kendisinin varlığını hissettirmesi şeklindedir. Bu suç kapsamında yegâne bir amaç gütmesi gerekmez. Bir başka deyişle fail tarafından güdülen bu amacın özel saikle desteklenmesi gerekmez. Failin bu saiki duygusal nedenler olabileceği gibi sırf mağdurun rahatını kaçırıp huzursuzluk vermek de olabilir.
Israrlı Takip Suçunda Teşebbüs, İştirak ve İçtima
Teşebbüs
Israrlı takip suçu, genellikle süreklilik arz eden davranışlarla oluşan bir suç tipidir. Ancak failin eylemleri, mağdurun huzur ve güvenliğini tehdit edecek düzeye ulaşmadan dış bir müdahale ile engellenirse, bu durumda teşebbüs hükümleri uygulanabilir.
Örneğin fail, mağduru defalarca arayarak rahatsız etmeyi planlarken yakalanmışsa, eylem henüz tamamlanmadığından dolayı ısrarlı takip suçuna teşebbüs söz konusu olur.
İştirak
Bu suç tipi çoğunlukla tek kişi tarafından işlenmekle birlikte, birden fazla kişinin ortak hareket etmesi halinde iştirak hükümleri devreye girer.
Eğer birden fazla kişi mağduru birlikte takip ediyor, mesaj atıyor veya baskı kuruyorsa, müşterek fail sıfatıyla sorumluluk doğar.
Bunun dışında, mağdura yönelik ısrarlı takibi yönlendiren kişi azmettirici, failin davranışlarına yardımcı olan kişi ise yardım eden sıfatıyla cezai sorumluluk altına girer.
İçtima
Israrlı takip suçu, aynı mağdura yönelik süreklilik gösteren eylemlerden oluştuğu için genellikle tek suç sayılır. Ancak fail birden fazla kişiyi ayrı ayrı takip ediyorsa, her mağdur bakımından ayrı suçlar oluşur.
Ayrıca takip sırasında hakaret, tehdit, cinsel taciz gibi başka suçların da işlenmesi halinde, bu eylemler ayrı ayrı değerlendirilir ve gerçek içtima hükümleri uygulanır.
Bazı durumlarda bu fiiller takip suçu içinde eriyebilir; hangi suçun ağır basacağı, somut olayın özelliklerine göre mahkeme tarafından takdir edilir.
Israrlı Takip Suçunda Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB)
CMK madde 231’e göre; Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için; a) Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması, b) Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması, c) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi, gerekir. Sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez.
Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yılveya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise; mahkemece, HAGB’ye karar verilebilir. Neticeten; HAGB, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder.
Hakkında HAGB verilen sanık, beş yıl süreyle denetim süresine tâbi tutulur. Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez.
Türk Ceza Kanunu’nun 123/A maddesinde düzenlenen Israrlı Takip suçu bakımından yargılanan faile karşı verilecek olan ceza, iki yıl veya daha az veya adli para cezası olursa sanığın da kabulüyle mahkemece HAGB kararı verilebilecektir.
Israrlı Takip Suçunda Etkin Pişmanlık
Etkin pişmanlık, failin suçu işledikten sonra kendi iradesiyle pişmanlık göstermesi ve zararı gidermesi halinde cezasında indirim yapılmasını sağlayan bir ceza hukuku kurumudur. Ancak ısrarlı takip suçu açısından bu müessesenin uygulanması mümkün değildir.
Türk Ceza Kanunu’nda, etkin pişmanlık hükümleri yalnızca kanunda açıkça belirtilen bazı suç tipleri için öngörülmüştür (örneğin, hırsızlık, dolandırıcılık, zimmet gibi). Israrlı takip suçu (TCK m.123/A) ise bu kapsamda sayılmadığından, failin sonradan pişmanlık göstermesi cezada indirim nedeni oluşturmaz.
Bununla birlikte, failin mağdurdan özür dilemesi, davranışlarına son vermesi, mağdurun zarar görmesini önlemesi veya bir daha suç işlemeyeceğini göstermesi, mahkemenin takdirinde hafifletici neden olarak değerlendirilebilir. Fakat bu durum, etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması anlamına gelmez.
Israrlı Takip Suçunda Zamanaşımı Kavramı
Israrlı takip suçu, kanunen şikâyete tabi bir suçtur. Bu nedenle mağdur, faili ve fiili öğrendiği tarihten itibaren 6 ay içinde şikâyet hakkını kullanmak zorundadır. Bu süre içinde şikâyet yapılmazsa, artık soruşturma başlatılamaz; başlamışsa da kovuşturma yapılamaz.
Şikayet süresi dışında ayrıca dava zamanaşımı süresi de bulunmaktadır. Türk Ceza Kanunu’nun genel hükümlerine göre ısrarlı takip suçu için dava zamanaşımı süresi 8 yıldır. Bu süre, suçun işlendiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Eğer 8 yıl içinde kamu davası açılmazsa, dava zamanaşımı nedeniyle düşer.
Bu nedenle, hem 6 aylık şikayet süresi hem de 8 yıllık dava zamanaşımı süresi, mağdur açısından büyük önem taşır. Sürelerin kaçırılması halinde fail hakkında cezai işlem yapılamaz ve dosya usulden reddedilir veya düşer.
Cezanın Adli Para Cezasına Çevrilmesi Mümkün Müdür?
Israrlı takip suçu, kanunda hapis cezası öngörülen bir suçtur; ancak belirli koşulların varlığı halinde bu ceza adli para cezasına çevrilebilir. Türk Ceza Kanunu’nun 50. maddesine göre, kısa süreli hapis cezaları, mahkeme tarafından failin kişisel durumu, sosyal geçmişi ve suçun işleniş biçimi dikkate alınarak adli para cezasına dönüştürülebilir.
Bu durumda hâkim, failin yeniden suç işleme olasılığını, mağdur üzerindeki etkileri ve eylemin ağırlığını değerlendirir. Eğer failin davranışları toplum açısından tehlike oluşturacak düzeyde değilse, hapis cezası adli para cezasına çevrilebilir.
Israrlı Takip Suçunda İstinaf Süreci Nasıl İlerler?
Israrlı takip suçu kapsamında verilen mahkumiyet, beraat veya diğer kararlar, istinaf kanun yoluna başvurularak denetlenebilir. Bu süreç, ilk derece mahkemesi kararının hem usul hem de esas bakımından bölge adliye mahkemesi tarafından yeniden değerlendirilmesini sağlar.
İstinaf başvurusu, kararı veren mahkemeye hitaben yazılı dilekçe verilmesiyle veya zabıt katibine beyanda bulunarak yapılır. Başvuru süresi, hükmün tefhim (kararın yüzüne okunması) veya tebliğ tarihinden itibaren 7 gündür. Bu süre içinde istinaf edilmezse hüküm kesinleşir.
İstinaf mahkemesi, dosyayı inceledikten sonra şu kararlardan birini verir:
- İlk derece mahkemesi kararını onaylayabilir,
- Bozarak yeniden yargılama yapılmasına karar verebilir,
- Ya da eksiklikleri tamamlayarak yeni bir hüküm kurabilir.
İstinaf süreci, özellikle ısrarlı takip suçu cezası yönünden failin haksız yere cezalandırıldığını düşündüğü durumlarda önemli bir başvuru yoludur. Ancak başvurunun yasal süresinde yapılması şarttır; aksi hâlde mahkeme kararı kesinleşir ve infaz aşamasına geçilir.
Israrlı Takip Suçunda Yetkili ve Görevli Mahkeme
Israrlı takip suçu davalarına bakma görevi, Asliye Ceza Mahkemesi’ne aittir. Suçun işlendiği yer ise yetkili mahkeme olarak kabul edilir. Bu durum, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 12. maddesi uyarınca belirlenmiştir.
Yani failin mağduru takip ettiği, iletişim kurduğu veya rahatsız edici davranışlarda bulunduğu yer, suçun işlendiği yer sayılır. Örneğin fail mağduru bir şehirde fiziken takip etmiş, ancak sosyal medya üzerinden farklı bir şehirden mesaj göndermişse, mağdurun bulunduğu yer mahkemesi yetkili kabul edilir.
Ayrıca, ısrarlı takip şikayete tabi mi? sorusuna bağlı olarak, mağdurun şikâyetini yaptığı yer savcılığı da süreci başlatabilir. Bu durumda dosya, suçun işlendiği yer Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderilerek yargılama orada yapılır.
Israrlı Takip Suçu Şikayete Bağlı Mıdır?
Israrlı takip suçu, şikâyete bağlı suçlar arasında yer alır. Bu nedenle, savcılık resen (kendiliğinden) soruşturma başlatamaz; sürecin ilerleyebilmesi için mağdurun şikâyetçi olması gerekir.
Türk Ceza Kanunu’nun 123/A maddesinin üçüncü fıkrası açıkça “bu maddede düzenlenen suçun soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır” hükmünü içermektedir. Bu nedenle, mağdur failin kimliğini ve fiilini öğrendiği tarihten itibaren 6 ay içinde şikâyette bulunmak zorundadır.
Bu sürenin geçirilmesi halinde, suçun unsurları bulunsa bile soruşturma yapılamaz. Ancak şikâyet süresi içinde başvuru yapıldığında savcılık olayı değerlendirir, delilleri toplar ve gerekirse kamu davası açar.
Ayrıca, mağdur daha sonra şikâyetinden vazgeçerse, ceza yargılaması düşer. Fakat suçun nitelikli halleri (örneğin çocuğa veya boşanılan eşe karşı işlenmesi) söz konusuysa, mahkemeler bu vazgeçmenin baskı altında yapılıp yapılmadığını dikkatle inceler.
Israrlı Takip Suçunda Deliller Nelerdir?
Israrlı takip suçu bakımından deliller, failin eylemlerini ve mağdurun yaşadığı rahatsızlığı somut biçimde ortaya koyan en önemli unsurlardır. Ceza yargılamasında maddi gerçeğe ulaşmak, bu delillerin doğru şekilde toplanması ve değerlendirilmesiyle mümkündür.
Başlıca deliller şunlardır:
- Mağdur beyanı: Olayın nasıl gerçekleştiğini en iyi anlatan kaynaktır. Mağdurun anlatımları çelişkisiz, tutarlı ve yaşam deneyimleriyle uyumluysa yüksek ispat gücü taşır.
- Tanık ifadeleri: Olayı gören, duyan veya mağdurun yaşadığı korku ve huzursuzluğa tanıklık eden kişilerin beyanları, yargılamada büyük önem taşır.
- Görsel ve dijital deliller: Kamera kayıtları, mesaj içerikleri, e-posta yazışmaları, sosyal medya paylaşımları, telefon kayıtları (HTS) ve benzeri dijital izler failin ısrarlı davranışlarını ortaya koyar.
- Resmî belgeler: Uzaklaştırma kararı, koruma tedbiri, şikayet dilekçeleri gibi belgeler mağdurun yaşadığı sürecin ciddiyetini gösterir.
Delillerin hukuka uygun şekilde elde edilmesi de önemlidir. Aksi halde, bu deliller hükme esas alınamaz.
Sonuç olarak, ısrarlı takip suçunda en güçlü deliller mağdurun beyanlarıyla desteklenen dijital ve fiziksel kanıtlardır. Bu delillerin birlikte değerlendirilmesi, failin cezai sorumluluğunun belirlenmesinde belirleyici rol oynar.
Sosyal Medya Üzerinden Mesaj Göndermek Suç Mu?
Sosyal medya üzerinden bir kişiye mesaj göndermek, her durumda suç oluşturmaz. Ancak gönderilen mesajların içeriği, sıklığı ve muhatabın rızası dikkate alındığında bazı durumlarda bu davranış ısrarlı takip suçu kapsamında değerlendirilebilir.
Eğer kişi, tanımadığı veya iletişim kurmak istemediğini belirttiği birine ısrarlı şekilde mesaj gönderiyor, rahatsız edici ifadeler kullanıyor ya da tekrar tekrar iletişim kurmaya çalışıyorsa, bu eylem TCK m.123/A kapsamında cezai sorumluluk doğurabilir.
Mesajların cinsel içerikli veya tehdit, hakaret içeren nitelikte olması hâlinde ise, bu durumda ayrıca cinsel taciz (TCK m.105) ya da tehdit-hakaret suçları da gündeme gelebilir.
Bir Kişiyi Bir Kez Takip Etmek Suç Mu?
Bir kişiyi yalnızca bir kez takip etmek, kural olarak ısrarlı takip suçu kapsamında değerlendirilmez. Çünkü bu suçun oluşabilmesi için failin eylemlerinin tekrarlayıcı ve süreklilik arz eden bir nitelikte olması gerekir.
Ancak bu durumun istisnaları vardır. Takip fiili tek bir defa yapılmış olsa dahi, eğer mağdurda ciddi bir korku, güvensizlik veya yaşam tarzını değiştirmeye zorlayacak düzeyde bir endişe yaratmışsa, eylem farklı suç tipleri kapsamında cezalandırılabilir.
Örneğin:
- Takip eylemi sırasında tehdit, hakaret ya da cinsel taciz unsurları varsa, bu suçlar ayrıca oluşur.
- Failin mağdurun evine veya iş yerine gizlice yaklaşması, özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu gündeme getirebilir.
Dolayısıyla, “birini takip etmenin cezası” eylemin niteliğine, amacına ve yarattığı etkiye göre değişir. Tek seferlik takip genellikle ısrarlı takip suçu oluşturmaz; ancak mağdur üzerinde ağır bir korku veya baskı yaratması hâlinde fail diğer suçlardan sorumlu tutulabilir.
Israrlı Takip Suçunda Yargıtay Kararları
Yargıtay kararlarında, ısrarlı takip suçu bakımından özellikle “ısrar, süreklilik ve mağdurda huzursuzluk yaratma” unsurlarına dikkat çekilmektedir. Bu suçun oluşabilmesi için, failin eylemlerinin tek seferlik bir rahatsızlıktan öteye geçmesi, mağdurun günlük yaşamını ve güvenlik duygusunu ciddi biçimde etkilemesi gerekir.
Yargıtay’ın birçok kararında vurgulandığı üzere, failin mağduru defalarca araması, ısrarlı mesaj göndermesi veya tekrarlanan fiziksel takiplerde bulunması suçun oluşması için yeterlidir. Ancak, failin bir kez mesaj atması ya da bir kez arama yapması, eylemin “ısrar” unsurunu taşımadığı gerekçesiyle suçun unsurlarının oluşmadığı şeklinde değerlendirilmiştir.
Bir kararda, sanığın mağduru bir gün içinde yalnızca bir kez arayıp bir kez mesaj göndermesinin, ısrarlı takip suçu oluşturmadığı belirtilmiştir. Çünkü bu durumda failin davranışı, tekrarlanan bir rahatsızlık boyutuna ulaşmamıştır. Ancak farklı bir olayda, failin mağdurun işe gittiği güzergâhta aracını durdurarak mağdura sürekli korna çalması ve “gideceğin yere kadar bırakayım” demesi eylemi, mağdurun kendisini tehdit altında hissetmesine neden olduğu için cezalandırılmıştır.
Yargıtay’a göre, ısrarlı takip suçu ile kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu arasındaki fark; birincisinde mağdurun ciddi korku, endişe veya güvenlik kaygısı yaşamasıdır. Bu nedenle mahkemeler, her somut olayda mağdurun üzerinde oluşan psikolojik etkinin düzeyini dikkate alarak değerlendirme yapmalıdır.
Avukat Fatih Tahancı, 2015 yılında Hukuk Fakültesini tam burslu, onur öğrencisi olarak Ankara’da tamamlamıştır. Avukatlık stajını Ankara Barosu nezdinde; sigorta hukuku, tazminat hukuku, iş hukuku, icra hukuku ve idare hukuku konularına odaklanmış çeşitli avukatlık bürolarında staj yaparak tamamlamıştır. Avukat Fatih Tahancı Çankaya/Ankara’da bulunan Tahancı Hukuk Bürosu’nda avukatlık faaliyeti göstermektedir.