Hukuki Makaleler

Mirasın Reddi , Mirasın Hükmen Reddi Davası

Mirasın Reddi , Mirasın Hükmen Reddi Davası - tahanci.av.tr

Miras hukukunda külli halefiyet ilkesi gereği, miras bırakanın ölümüyle tereke alacak ve borçları bir bütün hâlinde mirasçılara geçer (TMK m. 599). Bu nedenle borca batık terekelere karşı mirasçıların malvarlıklarını korumak için mirasın reddi kurumu hayati önemdedir. Uygulamada iki temel yol vardır: mirasın gerçek reddi (TMK m. 605/1, 609) ve mirasın hükmen reddi (TMK m. 605/2). Bu makalede; “mirasın hükmen reddi”, “mirasın gerçek reddi”, reddi miras hangi mahkeme, mirasın hükmen reddi görevli mahkeme ve mirasın reddi yetkili mahkeme HMK bağlamında yetkili ve görevli mahkeme, süre, usul ve sonuçlar adım adım ele alınacak; ayrıca mirasın hükmen reddi dava dilekçesi ve başvuru pratiğine ilişkin püf noktalar da paylaşılacaktır.

Mirasın Gerçek Reddi Nedir?

Türk Medeni Kanunu’nun 609. maddesi uyarınca, ayırt etme gücüne sahip ve ergin olan mirasçılar, miras bırakanın son yerleşim yeri Sulh Hukuk Mahkemesine yazılı veya sözlü olarak beyanda bulunarak mirası reddedebilirler. Bu beyan, kayıtsız ve şartsız olmalı ve mirasın tamamını kapsamalıdır. Kısmi ya da koşullu ret beyanı geçersizdir.

Mirasın reddi ancak miras bırakanın ölümüyle birlikte mümkündür; zira miras hakkı ölümle doğar. Miras bırakan hayattayken ret yapılamaz, bu durumda ancak miras sözleşmesi veya mirastan feragat sözleşmesi düzenlenebilir.

Ret beyanında bulunacak kişinin fiil ehliyetine sahip olması gerekir. Tam ehliyetsizlerin ret beyanı yasal temsilcileri tarafından yapılır ve ayrıca vesayet makamının izni aranır. Sınırlı ehliyetsizlerde ise yasal temsilcinin onayı gerekir.

Mal rejimi bakımından da eşlerden biri, diğerinin rızası olmadan mal ortaklığı rejiminde ortaklık mallarına girecek bir malı reddedemez veya kabul edemez (TMK m.225).

Mirasın reddi yetkili mahkeme, miras bırakanın son yerleşim yeri Sulh Hukuk Mahkemesidir. Ret beyanı burada tutanağa geçirilir ve mahkemenin özel kütüğüne kaydedilir.

Ret beyanı yapıldıktan sonra bundan dönmek kural olarak mümkün değildir. Ancak yanılma, aldatma veya korkutma sonucu yapılmışsa, Borçlar Kanunu’nun 23 ve devamı maddeleri uyarınca iptal davası açılabilir.

Mirasın Hükmen Reddi Nedir? Nasıl Yapılır?

Mirasın hükmen reddi, Türk Medeni Kanunu’nun 605/2. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre; “Miras bırakanın ölümü tarihinde ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise miras reddedilmiş sayılır.”

Bu durumda mirasçının ayrıca bir irade açıklamasında bulunmasına gerek yoktur. Miras bırakanın borca batık olduğu ölüm anında açıkça belli ise veya bu durum resmen tespit edilmişse, miras kendiliğinden reddedilmiş sayılır.

Hükmen Red Şartları

Mirasın hükmen reddi karinesinin uygulanabilmesi için iki temel şart aranır:

  1. Miras bırakanın ölümü anında borçlarını ödeyemeyecek durumda olması, yani açık bir ödemeden acz hali bulunması,
  2. Ya da bu aczin resmî şekilde tespit edilmiş olmasıdır.

Bu şartlardan biri varsa, mirasçının ayrıca mirasın hükmen reddi dava dilekçesi sunmasına gerek olmadan miras reddedilmiş kabul edilir. Ancak mirasçılar, ileride doğabilecek ihtilafları önlemek için bu durumu mahkeme kararıyla tespit ettirmek isteyebilirler.

Hükmen Red Davası

Mirasçılar, mirasın hükmen reddi davası açarak bu durumun tespitini talep edebilirler. Bu dava, genellikle tereke alacaklılarına karşı açılır ve herhangi bir süre sınırına tabi değildir. Zira TMK m. 606’da öngörülen üç aylık hak düşürücü süre, hükmen ret için uygulanmaz.

Yetkili ve Görevli Mahkeme

Mirasın hükmen reddi yetkili mahkeme, tereke alacaklılarının davanın açıldığı zamandaki yerleşim yeri mahkemesidir.
Bu davalarda görevli mahkeme ise Asliye Hukuk Mahkemesidir.
Bu durum, uygulamada sıkça sorulan “mirasın hükmen reddi görevli mahkeme” veya “mirasın hükmen reddi yetkili mahkeme HMK” sorularının yanıtıdır.

İspat ve Araştırma

Mahkeme, murisin ölüm tarihi itibarıyla borca batık olup olmadığını araştırır. Bu kapsamda;

  • Bankalardan,
  • Tapu müdürlüklerinden,
  • Vergi dairelerinden,
  • Trafik tescil ve belediyelerden
    malvarlığı ve borç durumu sorulur.

Terekenin aktifinin pasifinden az olması, ödemeden aciz halini gösterir. İcra takibi sonucunda düzenlenen aciz vesikası da bu durumu kanıtlayan en güçlü belgedir.

Mirasın Reddinin Sonuçları Nelerdir?

Mirasın reddi, mirasçılık sıfatını geçmişe etkili biçimde sona erdirir (TMK m. 611). Ret beyanıyla birlikte mirasçı, sanki miras bırakan ölmeden önce ölmüş gibi kabul edilir.

Yasal mirasçılar açısından, reddedenin payı altsoya geçer; altsoy yoksa aynı zümredeki mirasçılar arasında paylaşılır. Tüm mirasçılar reddederse, tereke iflas hükümlerine göre tasfiye edilir (TMK m. 612).

Atanmış mirasçılar mirası reddederse, payları terekeye döner ve yasal mirasçılara geçer. Hem yasal hem atanmış mirasçıların reddi hâlinde, miras tamamen tasfiye edilir.

Ayrıca, TMK m. 614’e göre mirası reddeden mirasçılar, kendilerinden sonra gelen mirasçıların bir ay içinde karar vermeleri için davet edilmelerini isteyebilir. Süre içinde sessiz kalan mirasçıların mirası reddettikleri kabul edilir.

Mirasın Hükmen Reddi Davasında Yetkili ve Görevli Mahkeme

Mirasın hükmen reddi davası, miras bırakanın ölümü tarihinde ödemeden aczinin açıkça belli veya resmen tespit edilmiş olduğunun belirlenmesi amacıyla açılır. Bu dava, mirasçının ayrıca irade açıklamasında bulunmasına gerek olmaksızın, mirasın reddedilmiş sayılması sonucunu doğurur (TMK m. 605/2).

Görevli mahkeme, davanın niteliği gereği Asliye Hukuk Mahkemesidir.
Yetkili mahkeme ise alacaklının davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir (HMK m. 6 ve 20).

Bu dava, genellikle tereke alacaklılarına karşı açılır ve hak düşürücü süreye tabi değildir. Çünkü hükmen ret, mirasçının beyanına bağlı olmayıp, kanundan doğan bir sonuçtur.

Yargıtay uygulamasına göre, mirasın hükmen reddi yetkili mahkeme ve mirasın hükmen reddi görevli mahkeme belirlenirken; mirasçılar adına yapılan başvurularda murisin son yerleşim yeri, alacaklılar tarafından açılan davalarda ise alacaklının yerleşim yeri esas alınır.

Dolayısıyla, uygulamada sıkça sorulan “mirasın hükmen reddi yetkili mahkeme” veya “mirasın reddi yetkili mahkeme HMK” sorularının yanıtı, davanın tarafına göre Asliye Hukuk Mahkemesi olmakla birlikte yer yönünden yukarıdaki kriterlere göre belirlenmektedir.

Mirasın Hükmen Reddinde Araştırma

Mirasın hükmen reddi davasında, mahkeme murisin ölüm tarihindeki mali durumunu ayrıntılı biçimde araştırmak zorundadır. Amaç, murisin ödemeden aciz durumda olup olmadığını tespit etmektir.

Bu kapsamda mahkeme;

  • Bankalar, tapu müdürlükleri, trafik tescil, vergi daireleri, belediyeler gibi kurumlara yazı yazarak murisin malvarlığını,
  • İcra müdürlüklerinden ise varsa borç ve takip dosyalarını ister.

Terekenin aktifinin pasifinden az olması, borca batıklığın göstergesidir. Ayrıca aciz vesikası mevcutsa, bu belge terekenin borca batık olduğunu doğrudan kanıtlar.

Murisin malvarlığı, gelir kaynakları, araç veya gayrimenkulü varsa bunların mirasçılarca sahiplenilip sahiplenilmediği de araştırılır. Çünkü terekeye ait malların tasarrufu, mirasın zımnen kabul edildiği anlamına gelir.

Reddi Miras Davasında Maktu Harç Ödenir

Mirasın hükmen reddi veya mirasın gerçek reddi davaları, niteliği gereği tespit davası niteliğindedir. Bu nedenle davalar eda davası sayılmaz ve nispi harç değil, maktu harç üzerinden açılır.

Mirasçılar bu davalarda yalnızca “miras bırakanın ölüm tarihinde terekenin borca batık olduğunun tespitini” ister. Herhangi bir talep veya eda sonucu bulunmadığından, mirasın reddi davası maktu harca tabidir.

Aynı şekilde, davanın kabulü veya reddi durumlarında da maktu vekâlet ücreti uygulanır.
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi’nin içtihatlarına göre, “mirasın hükmen reddi” davaları, terekenin borca batıklığının tespitine yönelik olup, eda niteliği taşımadığından maktu harçla açılır (Yargıtay 14. HD, 2015/2687 E., 2015/10406 K.).

Alacaklılara Zarar Vermek Amacıyla Mirasın Reddi ve Reddin İptali

Bir mirasçı, kendi borçlarını ödemekten kaçınmak ve alacaklılarına zarar vermek amacıyla mirası reddederse, bu durumda reddin iptali gündeme gelir.

Türk Medeni Kanunu’nun 617. maddesine göre; malvarlığı borçlarını karşılamaya yetmeyen mirasçı, alacaklılarına zarar verme kastıyla mirası reddederse, alacaklıları veya iflas idaresi, altı ay içinde reddin iptalini isteyebilir.

Bu davada;

  • Görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir.
  • Yetkili mahkeme, davalının son yerleşim yeri mahkemesidir.
  • Süre, mirasın reddi tarihinden itibaren altı aydır ve bu süre hak düşürücü niteliktedir.

Mahkeme, mirasçının gerçekten kötü niyetli olup olmadığını belirlemek için mirasçının kendi malvarlığını, borçlarını ve terekenin durumunu ayrıntılı biçimde araştırır.

Yargıtay’a göre, kötü niyetli ret tespit edilirse, reddin iptaline karar verilir ve tereke iflas hükümlerine göre tasfiye edilir; kalan değerler öncelikle itiraz eden alacaklılara ödenir.

Hükmen Reddi Miras Nasıl Yapılır?

Türk Medeni Kanunu’nun 605/2. maddesi uyarınca; “Miras bırakanın ölümü tarihinde ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmişse, miras reddedilmiş sayılır.” Bu hüküm gereği, mirasın hükmen reddi için ayrıca bir beyan şartı bulunmaz; ancak tespitin mahkeme kararıyla yapılması mümkündür.

Mirasın hükmen reddi için mirasçılar, tereke alacaklılarına karşı Asliye Hukuk Mahkemesinde tespit davası açabilir. Dava sonucunda mahkeme, murisin ölüm tarihinde borca batık olduğunun belirlenmesi hâlinde mirasın reddedilmiş sayılmasına karar verir.

Bu dava için özel bir süre öngörülmemiştir; çünkü hükmen ret, kanundan doğan bir karinedir. Mirasçılar ister doğrudan dava açabilir, isterlerse kendilerine karşı açılan icra takibinde hükmen reddi def’i olarak ileri sürebilirler.

Yargıtay kararlarına göre, bu tür davalarda murisin malvarlığı ayrıntılı biçimde araştırılmalı ve terekenin aktifinin pasifinden düşük olduğu somut olarak tespit edilmelidir. Aksi hâlde mirasın hükmen reddi kararı verilemez.

Mirası Sahiplenen Mirasçının Red Hakkı Yoktur

Türk Medeni Kanunu’nun 610/2. maddesine göre, mirasçı, ret süresi sona ermeden tereke işlerine olağan yönetim dışında karışır, tereke mallarını gizler veya kendisine mal ederse mirası reddedemez. Bu tür davranışlar, mirasın örtülü olarak kabul edildiği anlamına gelir.

Bu nedenle, mirasın hükmen reddi talebinde bulunan bir mirasçı, daha önce terekeye ait malı satmış, devretmiş veya tasarruf etmişse, artık red hakkını kaybeder.

Yargıtay uygulamasında da, terekeye ait aracın mirasçılar tarafından kendi adlarına tescil edilmesi veya üçüncü kişilere devredilmesi, mirası sahiplenme olarak değerlendirilir. Bu durumda mirasın hükmen reddi davası reddedilir (Yargıtay 23. HD, 2019/2436 K.).

Mirasın Reddi Beyanı Yapıldığı Anda Hüküm Doğurur

Mirasın reddi beyanı, tek taraflı ve bozucu yenilik doğuran bir irade açıklamasıdır. Bu nedenle, mirasçı tarafından yetkili Sulh Hukuk Mahkemesine yazılı veya sözlü olarak bildirildiği anda hüküm ve sonuçlarını doğurur (TMK m. 609).

Ret beyanının geçerli olması, mahkeme tarafından tutanağa geçirilmesine veya özel kütüğe kaydedilmesine bağlı değildir. Önemli olan, beyanın mahkemeye ulaşmasıdır.

Yargıtay kararlarına göre, ret beyanı yapıldığı anda geçerlilik kazanır; dolayısıyla mahkeme kararının kesinleşmesini beklemeye gerek yoktur. Mirasçı, bu beyanla birlikte mirasçılık sıfatını miras bırakanın ölüm anından itibaren kaybeder.

Ayrıca, ret beyanı yapıldıktan sonra mirasçının bundan dönmesi mümkün değildir. Ancak yanılma, aldatma veya korkutma hâllerinde, Borçlar Kanunu’nun 23 ve devamı maddeleri uyarınca ret beyanının iptali davası açılabilir.

Yargıtay Kararları

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun mirasın reddinin iptaline ilişkin vermiş olduğu önemli bir karar şu şekildedir:

“Davacı vekili, davalılardan S.D’nin müvekkiline olan borcu nedeniyle hakkında icra takibi yaptıklarını, ancak, borçlunun alacaklılardan mal kaçırma amacı ile kendilerine cebri icra yetkisi tanınmasını talep etmiştir. Davalılardan Ş, R, S. ve S.F.İ. davanın reddini savunmuşlar, diğer davalı S. D cevap vermemiştir. Mahkemece koşulları oluşmayan davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Davacı vekili dava dilekçesinde müvekkilinin davalılardan S. D’ den olan alacağı için hakkında icra takibi başlattıklarını, alacağın bir kısmını tahsil ettiklerini, alacaklarının büyük bir kısmını ise tahsil edemediklerini, borçlu davalının aciz halde olduğunu, ancak, borçlunun annesinden kalan mirası, alacaklılardan mal kaçırma amacı ile reddettiğini öne sürerek İzmir 4. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2008/831-891 sayılı dosyası üzerinden yapılan mirasın reddine dair tasarrufun iptalini ve kendilerine cebri icra yapma yetkisi verilmesini talep etmiştir. Mahkemece iptale tabi bir tasarrufun bulunmaması, ayrıca

mirasın reddinin iptaline dair bir davanın da açılmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Dava dilekçesi içeriğinden davacının talebinin ne olduğu ve hangi yasa maddesi uyarınca iptal istediği yeterince açık olmadığı görülmektedir. Talep sonucu açık değilse, HUMK’un 75/2 maddesi uyarınca mahkemenin davacı tarafa talep sonucunu açıklattırması gerekir. Bu madde hükmünde, “hakim müphem ve mütenakız gördüğü iddia ve sebepler hakkında izahat isteyebilir” denilmekte ise de bunu sadece hakime tanınan bir yetki şeklinde değil, aynı zamanda hakime verilen bir görev olarak anlamak gerekir. Somut olayda mahkemece davacının isteğinin ne olduğunun açık ve net bir şekilde belirlenmesi için açıklama yapılmasına izin verilmeden davanın reddine karar verilmiştir. Bu durumda mahkemece davacı tarafa HUMK’un 75/2 maddesi uyarınca davacı tarafın isteğinin ne olduğu, davayı İİK’ in 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali davası mı yoksa Medeni Kanun’un 617. maddesine dayalı mirasın reddinin iptali davası olarak mı açtıklarının açık ve net bir şekilde açıklattırılması, ondan sonra taraf delillerinin toplanması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere davanın reddine karar verilmiş olması doğru bulunmadığı gibi kabule göre de Medeni Yasa’nın öngördüğü koşullar oluşmadan mirasın reddine dair işlemin terekenin açılmasıyla borçlunun aktifine geçecek olan mal, para vs. değerlerin karşılıksız olarak diğer mirasçılara geçişini sağlayacak oluşundan, koşullarının varlığı halinde İİK’ in 277 ve devamı maddeleri uyarınca iptale konu olabilecek tasarruflardan olduğu halde mirasın reddi işleminin iptale tabi bir tasarruf olarak kabul edilmemesi de doğru bulunmamıştır…)gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. 

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: 

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu; 08.12.2010 tarih, E. 2010/17-596, K. 2010/641 sayılı kararı) 

Mirasın Hükmen Reddi Dilekçesi

Mirasın hükmen reddi için bir dilekçe vermeye gerek yoktur. Tereke borca batık ise kanun gereği miras –kanun gereği- kendiliğinden reddedilmiş sayılmaktadır.

Mirasın Reddi Dilekçesi Örneği

Aşağıda mirasın reddine ilişkin bir dilekçe örneğine yer veriyoruz:

…… SULH HUKUK MAHKEMESİNE

TALEPTE BULUNAN :

ADRES :

VEKİLİ :

ADRES :

DAVA KONUSU                 : Mirasın reddi beyanının tespit ve tescili talebidir.

HUKUKİ SEBEPLER                   : TMK, HMK ve sair ilgili mevzuat.  

HUKUKİ DELİLLER                    : Nüfus Kaydı, Ölüm Belgesi …..

AÇIKLAMALAR:

1-) Müvekkil …….’in babası …………., ………. tarihinde vefat etmiştir. 

2-) Müvekkil, müteveffanın yasal mirasçısıdır. 

3-) Müvekkil, TMK 606. madde hükümleri çerçevesinde yasal süresi içerisinde mirası reddetmektedir.

NETİCE ve TALEP                        : 

Yukarıda arz ve izah olunan sebepler çerçevesinde;

Müvekkilin mirası red talebinin tespiti ve tescili ile, müvekkilim hakkında mirasın reddine karar verilmesi bilvekâle arz ve talep olunur…./…/…

EKLER:   Talep Sahibi Vekili

İsim-İmza

1- Nüfus Kaydı

2- Ölüm Belgesi

3-Vekaletname sureti

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir