Aile Hukuku

Nafaka Artırım Davası Reddi

Nafaka Artırım Davası Reddi - tahanci.av.tr

Nafaka Artırım Davası Reddi makalemizle sizlerleyiz. Tedbir, iştirak, yoksulluk ve yardım nafakaları aile hukukundan kaynaklanan, aile içi sorumluluklardan doğan borçlardır. Kişiler ailelerinin geçiminden, giderlerinden sorumludur. Aile içinde yoksulluğa düşen bir kimse varsa, maddi gücü oranında diğer aile üyeleri yoksulluğa düşen kişiye yardım edecektir. 

Nafaka Artırım Davası Reddi

Aile hukukunda, aile birliği içinde dünyaya gelen müşterek çocuklara bakma sorumluluğu düzenlenmiştir. Türk Medeni Kanunu Madde 327’den kaynaklanan bu giderlerin karşılanmasına ilişkin borç, boşanan eşlerin müşterek çocukları için velayet almadıkları takdirde ödemesi gereken iştirak nafakası olarak görülür. 

Madde 327- Çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderler ana ve baba tarafından karşılanır.

Bu bakım yükümlülüğüne ilişkin iştirak nafakası, Türk Medeni Kanunu Madde 328 gereği çocuğun ergin olması ya da eğitiminin sonlanmasına kadar ödenmeye devam edilecektir. Çocuğun ihtiyaçları iştirak nafakasının belirlenmesinden sonra devam eden yıllarda artabilecek veya nafaka borçlusunun geliri artabilecektir. Bu gibi durum değişikliklerinde çocuğun bu olumlu durumlardan yararlanması gerekmektedir. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında da çocuğun ihtiyaçları ve üstün menfaati gözetilmektedir. 

Madde 330- Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de göz önünde bulundurulur. 

Nafaka her ay peşin olarak ödenir. 

Hâkim istem hâlinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir.

İştirak nafakası boşanmanın kesinleşmesiyle ödenir. Boşanma davası süresinde çocuğa ödenen nafaka tedbir nafakasıdır. Hakim re’sen de iştirak nafakasına hükmedebilir ya da boşanmanın kesinleşmesinden sonra 1 yıllık sürede iştirak nafakası talepli dava açılabilecektir. 

İlgili Makale: Nafaka Artırım Davası Nedir, Nasıl Açılır?

Nafaka artırım talebi, nafaka ödeyen tarafın yani nafaka borçlusunun yerleşim yeri aile mahkemesinde dava açılması suretiyle yapılır. Hakim çocuğun ihtiyaçlarını, üstün yararını, eğitimi, bakımı, kıyafet ve kırtasiye gibi masraflarını, yaşama koşullarını, sağlık masraflarını ve diğer giderlerini göz önüne alır. Ayrıca nafaka ödeyen ebeveynin gelir düzeyini, maddi gücünü de esas alacaktır. 

Yargıtay içtihatları uyarınca tarafların talebi üzerine bu artış Türkiye İstatislik Kurumu (TUİK)’nun açıkladığı Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE)’ne göre belirlenmektedir. Her yıl nafakanın belirlendiği ay tekrar bu kıstasa göre nafaka güncellenmelidir. Dava sonucu tarafların ÜFE oranıyla nafakanın artımını istemesi durumunda her yıl dava açılmasına gerek kalmaz.

Madde 331- Durumun değişmesi hâlinde hâkim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır.

Nafaka ödeyen ebeveyn, iştirak nafakasına hükmedilen durumda değilse, geçimini sağlayamıyorsa, çalışmıyorsa ve başka bir gelire de sahip değilse, özetle nafaka ödeyemeyecek durumdaysa hakim nafaka ödemesine karar veremeyecektir. 

Yoksulluk nafakası, boşanan eşlerden yoksulluğa düşecek olan tarafa ödenecek nafakadır. Genellikle kadınların iş hayatından kopması ve çocukların ve eşin gündelik işlerinden sorumlu olmaları nedeniyle kadınlar, boşanmayla birlikte uzun süre geçim sıkıntısı çekmektedirler. Türk aile hukuku düzenlemeleri kadını bu durum sebebiyle korur. Yoksulluğa düşecek taraf erkekse, boşanan erkek eş de yoksulluk nafakası elbette alabilecektir.

Boşanmayla yoksulluğa düşen eşe, hakimden talebi üzerine süresi olarak yoksulluk nafakası ödenmesine hükmedilebilir. Zamanla bu miktarı nafaka yükümlüsü karşılayamayacak olabilir. Ya da yoksulluk hali geçmiş ve kişi kendi geçimini sağlayabilecek ekonomik düzeye erişmiştir.   

Nafaka artırım talebiyle açılan davalarda nafaka alacaklısı ve nafaka borçlusunun maddi güçleri ve ihtiyaçları göz önüne alınırken ayrıca hakim, hakimin takdir yetkisinin düzenlendiği Türk Medeni Kanunu Madde 4 uyarınca ‘hakkaniyet ilkesi’ ışığında nafakanın miktarını güncelleyecek veya nafakanın kesilmesini takdir edecektir. 

Madde 4 – Kanunun takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini ya da haklı sebepleri göz önünde tutmayı emrettiği konularda hâkim, hukuka ve hakkaniyete göre karar verir.

Nafaka artırım davası bir zamanaşımına bağlı olmaksızın, ekonomik koşullarda önemli bir değişimin olduğu her durumda açılabilir. Nafakanın kaldırılması veya ödenecek ücretin azaltılmasına ilişkin açılan davalar da aynı şekilde zamanaşımına tabii değildir. Ancak bu davalar aynı anda açılmışsa nafakanın artırım davası esas alınır ve nafakanın kaldırılması veya ücretin azaltılması davalarına bakılmaz. Nafaka artırım davasına karşı yalnızca karşı dava açılabilecektir. 

Nafaka bir zenginleşme aracı değildir. Yoksulluğa düşeceği belirlenen nafaka alacaklısının maddi durumu düzelmişse; çalışmaya başlamışsa ya da emekli maaşı elde ederek düzenli olarak geçimine yetecek bir gelire sahip olmuşsa; kira, miras gibi varlık ve gelirlere sahipse nafaka alacağının kaldırılması talep edilebilir. Nafakanın kaldırılması durumları mevcutken, halihazırda nafaka ödemekle yükümlü taraf, nafaka ödemekte zorlanıyor ve geçim sıkıntısı çekiyorsa hakkaniyete ilkesi gereği nafaka artırım davası reddedilir.

Nafaka Artırım Davası Nasıl Reddedilir?

Nafaka artırım talebiyle açılan davaya kabul veya ret cevabı, Türk Medeni Kanunu Madde 4’te düzenlenen hakkaniyet ilkesi gereğince ve kişilerin ekonomik durumlarının değerlendirilerek verilir.

Ret kararının verilmesi için aranan koşullar şu şekilde sayılabilir:

  • Nafaka borçlusunun, nafakaya hükmedildiği durumunda olmaması ve maddi gücünü kaybetmesi durumunda 
  • Nafakanın artırımını talep eden nafaka alacaklısının yoksulluk nafakasına hükmedildiği duruma göre yaşam şartlarının iyileşmesi, maddi gücünün artması 
  • Türk Medeni Kanunu 176. Maddesinde sayılan nafakanın kaldırılma sebeplerinden biri gerçekleşmiş ise nafaka artırımı reddedilip nafakanın kaldırılmasına karar verilecektir. 

Nafaka Artırım Davası Kaybedilir Mi?

Günümüzde giderek artan masraflar neticesinde boşanmada davasında hükmedilen nafakaların miktarları yetersiz kalmıştır. Boşanma kararında ya da anlaşmalı boşanma protokolünde nafakanın her yıl ÜFE oranında artırılmasına hükmedilmediyse nafaka alacaklısı boşanmaya hükmeden mahkemeden dava yoluyla nafakasının artırılmasını talep edebilecektir. 

İştirak nafakasına ilişkin kararlar hakim tarafından re’sen verilmektedir. Ancak yoksulluk nafakasına hükmedilmesi taleple mümkün olacaktır. Bu iki nafakanın ödenmesine boşanma kararıyla hükmedildiği için her iki nafaka için uygulamada birlikte dava açılabileceği öngörülmüştür.

Nafaka artırım talebi hakimin takdir yetkisine bırakılmış olup, hakimce hakkaniyet ilkesi ışığında değerlendirilecektir. Maddi gücü yeterli olmayan borçludan zenginleşme amacıyla talep edilen nafaka değil yalnızca günümüz şartları nedeniyle veya nafaka borçlusunun gelirince ciddi artış nedeniyle haklı olarak talep edilen artırımlar lehine karar verilecektir. 

Yargıtay, açılan davalarda Türk Medeni Kanunu 176. Maddesinde sayılan nafakanın kesilmesine ilişkin huşuların gerçekleşmemesi, nafakaya hükmedilen boşanma kararının yerinde görülmesi durumlarında nafakayı ÜFE oranında artırmaktadır. Giderlerin terk tek ayrıntılı şekilde hesaplanıp mahkemeye sunulması halinde artırım ihtimali artacaktır. 

Ancak kadının başka biriyle evlenmesi veya resmi nikah olmadan evlilik hayatı yaşaması, maddi olarak yoksulluk durumundan çıkması gibi durumlarda nafaka artırım talebini reddedecektir. 

Nafaka Artırım Davası Reddi – Yargıtay Kararları

3. Hukuk Dairesi, 2012/1140 E., 2012/6036 K.

Aylık 300 TL iştirak nafakasının 2.000 TL’ye çıkarılması talebi, tarafların sosyal–ekonomik durumunda, çocuğun yaşı ve ihtiyaçlarında önceki hükümden dava tarihine kadar ciddi değişiklik bulunmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir. Yargıtay, mahkemenin red kararını isabetli bularak onamıştır. Kararda ayrıca, ileride koşulların değişmesi hâlinde yeniden nafaka artırım davası açılabileceği, şimdiki red kararının kesin hüküm niteliği taşımadığı vurgulanmıştır. Bu yaklaşım, artırım taleplerinde “değişen koşul” eşiğinin varlığını arayan yerleşik içtihadı teyit eder.

3. Hukuk Dairesi, 2014/14467 E., 2014/11249 K.

Mahkeme hükmünün kesin olduğu saptanmış; bu nedenle temyiz istemi reddedilmiş ve red kararının onanmasına karar verilmiştir. Karar, nafaka artırımında usul kurallarının belirleyici olduğunu; kesin nitelikteki kararların temyiz edilemeyeceğini ve bu tür usulî engellerin, esasa girilmeden sonuç doğuracağını gösterir.

3. Hukuk Dairesi, 2013/1207 E., 2013/2814 K.

Önceki artırım kararının 28.09.2011’de kesinleşmesinden yaklaşık bir yıl sonra açılan davada, yerel mahkeme değişiklik ispat edilemediği gerekçesiyle talebi reddetmiştir. Yargıtay ise 02.03.2011–25.09.2012 arasındaki süreçte ekonomik göstergeler ve taraf koşullarında değişimin “aşikâr” olduğunu belirterek, en azından TÜİK ÜFE oranında artırım yapılması gerektiği gerekçesiyle bozma kararı vermiştir. Bu karar, “artırım için mutlaka büyük sıçrama aranmaz; ekonomik endeksler de dikkate alınır” ilkesini güçlendirir.

2. Hukuk Dairesi, 2007/7354 E., 2007/7968 K.

Dosyada, karşılıklı velayet–nafaka uyuşmazlığında önceki bozma ilamına uyularak hüküm kurulmuştur. Asıl dava (koca tarafından açılan) reddedilip kesinleşmiş; bu dosyada ise kadın tarafından nafakaların artırımı istenmiştir. Yargıtay, nafakalar yönünden usule ve kanuna uygunluk saptayarak onama vermiştir. Bu içtihat, bozma ilamına uyulduktan sonra verilen kararların, nafaka yönüyle yerinde inceleme yapılarak onanabileceğini ve artırım taleplerinde usulî silsilenin önemini gösterir.

3. Hukuk Dairesi, 2013/1814 E., 2013/2472 K.

Dava, yoksulluk nafakasının 200 TL’den 400 TL’ye ve iştirak nafakasının 225 TL’den 500 TL’ye çıkarılması talebine ilişkindir. Yerel mahkeme kısmen kabulle 300 TL yoksulluk, 400 TL iştirak nafakasına hükmetmiştir. Yargıtay, taraf gelirleri (davalı 1.800 TL, davacı 600 TL), çocuğun öğrenci oluşu, ekonomik göstergeler ve TÜİK ÜFE dikkate alındığında iştirak nafakası artırımını yerinde bulmuş; ancak yoksulluk nafakası artırımını fazla bularak, TMK m. 4’teki hakkaniyet ilkesi gözetilerek daha uygun oranda artırım yapılması gerektiği gerekçesiyle bozmuştur. İlke: Artırım oranı türlere göre ayrışabilir; hakkaniyet, yoksulluk nafakasında sınırlayıcı rol oynar.

2. Hukuk Dairesi, 2006/5796 E., 2006/6171 K.

Dosyada, boşanma–nafaka–tazminat talepleriyle birlikte görülen süreçte, davacı M.’ın nafaka artırım davasının feragat sebebiyle reddi göz önüne alınmasına rağmen, bu dava yönünden davalı–davacı lehine vekâlet ücreti takdir edilmemesi isabetsiz bulunmuş; Yargıtay, Avukatlık Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirtmiştir. Sonuç: Artırım davasının feragatle reddi, karşı taraf lehine yargılama gideri/vekâlet ücreti sonuçları doğurur.

İçtihatlardan Öne Çıkan İlkeler

  • Değişen koşullar şartı: Artırım için tarafların sosyal–ekonomik durumunda, çocuğun yaşı/öğrenim durumu ve ihtiyaçlarında önceki hükme göre önemli değişiklik aranır; yoksa red (2012/1140 E.).
  • Ekonomik endekslerin rolü: TÜİK ÜFE gibi objektif endeksler, değişen koşul kanıtında belirleyici olabilir; en azından endeks oranında artırım yapılması beklenir (2013/1207 E.).
  • Hakkaniyet denetimi: TMK m. 4 uyarınca, artırım nafaka türüne göre farklılaştırılabilir; yoksulluk nafakasında fazla artırım bozulur (2013/1814 E.).
  • Kesinlik ve usul: Kesin nitelikteki kararlar temyize konu edilemez; usulî engeller esasa girilmeden onama sonucunu doğurabilir (2014/14467 E.).
  • Feragat ve giderler: Feragatle red halinde, karşı taraf lehine vekâlet ücreti ve gider sonuçları doğar (2006/5796 E.).
  • Kesin hüküm etkisi yok: Artırım talebinin bugün reddi, ileride koşullar değişirse yeniden artırım davası açılmasına engel değildir (2012/1140 E.).

Sıkça Sorulan Sorular

Çocuğun nafaka artırım davası

İştirak nafakasının artırımı, velayeti elinde bulunduran ebeveyn tarafından çocuk adına açılır; çocuk reşit olduktan sonra davayı bizzat açabilir. Koşul: önceki karardan bu yana ihtiyaçlarda veya tarafların ekonomik durumunda değişiklik.

Nafaka artırım davasına karşı dava

Davalı, aynı dosyada karşı dava ile nafakanın indirilmesini/kaldırılmasını isteyebilir (ilişkili talep); ya da ayrı bir nafaka azaltım/kaldırma davası açabilir. Dayanak: değişen koşullar ve hakkaniyet.

Nafaka davasına gitmezsem ne olur?

Tebligata rağmen duruşmaya katılmazsanız, yargılama yokluğunuzda devam eder ve aleyhinize karar verilebilir; sunduğunuz deliller yoksa dosya üzerinden hüküm kurulur. Gecikme, icra ve faiz riskini artırır.

Nafaka artırım davasına itiraz süresi

Dava dilekçesine cevap: Tebliğden itibaren 2 hafta (gerekçeyle ek süre istenebilir).
Hükme karşı kanun yolu (istinaf): Kararın tebliğinden itibaren 2 hafta.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir