Ortak Velayet Nedir?
Boşanma sonrasında ortak velayet nedir sorusunun yanıtı, çocuğun hayatını doğrudan etkileyen bir düzeni ifade eder: ortak velayet, anne ve babanın çocuğun bakım, eğitim, sağlık ve geleceğine ilişkin temel kararları birlikte aldığı, sorumluluğu paylaştığı bir modeldir. Türk Medeni Kanunu’nda açık bir tanım bulunmamakla birlikte, çocuğun üstün yararı (çocuğun fiziksel, zihinsel ve duygusal gelişiminin korunması) ilkesi, uluslararası sözleşmeler ve Yargıtay içtihatları ile uygulama alanı bulmuştur. Uygulamada, ister anlaşmalı boşanma ister çekişmeli boşanma söz konusu olsun, hakimin değerlendirmesi; ebeveynlerin iş birliği yapabilme kapasitesi, iletişim düzeyi ve çocuğun rutinini bozmadan sürdürülebilir bir düzen kurup kuramayacağı üzerinde yoğunlaşır. Bu çerçevede kişisel ilişki (görüş günleri) takvimi, nafaka ve yerleşim düzeni açıkça planlanır; amaç, ebeveynleri “kazanan–kaybeden” yerine ortak ebeveynlik zemininde buluşturmaktır. Bu yazıda hukuki dayanak, şartlar, avantaj–dezavantajlar ve pratik protokol önerileri adım adım ele alınacaktır.
Ortak Velayet Nedir?
Ortak velayet, boşanma veya ayrılık sonrasında çocuğun bakım, eğitim, sağlık ve genel gelişimiyle ilgili kararların hem anne hem de baba tarafından birlikte alınmasını öngören bir velayet türüdür. Bu sistemde ebeveynler, çocuğun geleceğine dair önemli kararları karşılıklı istişare ile verir; hiçbir ebeveyn diğerine üstün konumda değildir. Amaç, çocuğun her iki ebeveyniyle de sağlıklı, dengeli ve sürekli bir ilişki kurabilmesini sağlamaktır.
Türk hukukunda uzun yıllar boyunca “tek taraflı velayet” anlayışı hâkimken, son yıllarda uluslararası sözleşmelerin ve Yargıtay içtihatlarının etkisiyle ortak velayet uygulaması giderek kabul görmeye başlamıştır. Bu gelişme, modern aile hukukunda çocuğun sadece bir ebeveynle değil, her iki ebeveyniyle de duygusal bağlarını korumasını temel alan bir anlayışa dayanmaktadır.
Ortak velayet, çocuğun menfaatini koruyan bir düzenleme olmakla birlikte, uygulamada tarafların karşılıklı iletişim, saygı ve iş birliği içinde hareket etmesini zorunlu kılar. Ebeveynlerden birinin sürekli çatışmacı tutum sergilemesi veya iletişim kurmaktan kaçınması, bu sistemin sağlıklı işlemesini engelleyebilir. Dolayısıyla ortak velayet, yalnızca hukuki değil, aynı zamanda ebeveynlik olgunluğu gerektiren bir kurumdur.
Ortak Velayetin Hukuki Dayanağı
Türk Medeni Kanunu’nda (TMK) ortak velayet kavramı açıkça düzenlenmemiştir. Ancak bu eksiklik, zaman içinde uluslararası sözleşmeler ve Yargıtay kararları aracılığıyla giderilmiştir. Türk mahkemeleri, özellikle çocuğun üstün yararı ilkesine dayanarak, ebeveynlerin eşit sorumluluk alabileceği durumlarda ortak velayete hükmedebilmektedir.
Bu konuda en önemli hukuki dayanaklardan biri, Türkiye’nin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne Ek 7 No’lu Protokol’ün 5. maddesidir. Bu maddeye göre “Eşler, evlilik süresince ve evliliğin sona ermesi hâlinde, çocuklarıyla ilgili hak ve sorumluluklarda eşittir.” hükmü yer almaktadır. Ayrıca, Anayasa’nın 90. maddesi uyarınca usulüne göre yürürlüğe girmiş uluslararası sözleşmeler, kanunlarla çelişmesi hâlinde öncelikle uygulanır. Bu da ortak velayete hukuki zemin kazandırmıştır.
Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 3. ve 7. maddelerinde de çocuğun hem annesi hem babası tarafından tanınma ve bakım görme hakkı vurgulanmıştır. Bu maddeler, çocuğun yüksek yararını temel alarak, tek ebeveynli velayet modelinin çocuğun duygusal gelişimini sınırlayabileceğini ortaya koymaktadır.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi de 2017 tarihli bir kararında, ortak velayetin Türk kamu düzenine açıkça aykırı olmadığını belirterek bu uygulamayı desteklemiştir. Böylece, artık yalnızca yabancı unsurlu davalarda değil, iki Türk vatandaşı arasındaki boşanma davalarında da ortak velayet kararı verilebilmektedir. Bu içtihat değişikliği, Türk aile hukukunun çağdaş bir yorumla uluslararası standartlara yaklaşmasını sağlamıştır.
Ortak Velayet Şartları
Mahkeme, ortak velayete karar verirken yalnızca ebeveynlerin taleplerini değil, her şeyden önce çocuğun üstün yararını gözetir. Bu nedenle, ortak velayet ancak belirli şartların varlığı hâlinde uygulanabilir. Bu şartlar, hem ebeveynlerin kişisel yeterlilikleri hem de çocuğun ruhsal ve sosyal dengesi açısından önem taşır.
1. Ebeveynlerin İş Birliği Yapabilmesi
Ortak velayet, ebeveynlerin birbirleriyle iletişim kurabilme ve çocuğun geleceğine ilişkin konularda ortak karar alabilme yeteneğine sahip olmasını gerektirir. Taraflar arasında sürekli çatışma, hakaret veya şiddet geçmişi varsa, bu durum çocuğun psikolojik sağlığını olumsuz etkileyebileceği için mahkeme ortak velayete hükmetmez.
2. Çocuğun Üstün Yararı
Her velayet kararında olduğu gibi, ortak velayetin de temel dayanağı çocuğun üstün yararı ilkesidir. Hakim, ortak velayet düzenlemesinin çocuğun eğitimine, sosyal yaşamına ve duygusal gelişimine katkı sağlayıp sağlamayacağını değerlendirir. Bu kapsamda, çocuğun bulunduğu çevreyi, yaşını, eğitim durumunu ve ebeveynlerle kurduğu bağı dikkate alır.
3. Ebeveynlerin Yaşam Koşullarının Uygunluğu
Mahkeme, anne ve babanın maddi imkânlarını, yaşadığı konutun çocuğa uygunluğunu, iş koşullarını ve sosyal çevreyi inceler. Ebeveynlerden birinin yaşam tarzı çocuğun güvenliği veya gelişimi açısından risk oluşturuyorsa, ortak velayet uygun görülmez.
4. Çocuğun Görüşü
Çocuk belirli bir idrak yaşına (genellikle 8 yaş ve üzeri) ulaşmışsa, mahkeme onun da görüşünü alabilir. Ancak bu görüş, tek başına belirleyici değildir; hakim, çocuğun beyanını genel yarar ve somut koşullarla birlikte değerlendirir.
5. Ebeveynlerin Talebi
Ortak velayet, genellikle ebeveynlerin karşılıklı mutabakatı üzerine gündeme gelir. Özellikle anlaşmalı boşanmalarda tarafların ortak talebi mahkeme için önemli bir göstergedir. Ancak hâkim, tarafların talebi olsa dahi, düzenlemenin çocuğun yararına uygun olmadığını tespit ederse, ortak velayet talebini reddedebilir.
Çocuğun Üstün Yararı İlkesi Nedir?
Çocuğun üstün yararı, tüm velayet davalarının ve özellikle ortak velayet kararlarının temel ölçütüdür. Bu ilke, çocuğun fiziksel, duygusal, zihinsel ve ahlaki gelişimini en iyi şekilde sürdürebileceği bir ortamda büyümesini güvence altına almayı amaçlar. Yani mahkeme, karar verirken ebeveynlerin isteklerinden çok çocuğun yaşam kalitesini merkeze alır.
Türk hukukunda bu ilke, hem Türk Medeni Kanunu’nda hem de Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi gibi uluslararası metinlerde açıkça yer alır. Hakim, çocuğun menfaatine en uygun kararı belirlerken; ebeveynlerin kişisel çıkarlarını değil, çocuğun gelecekteki refahını dikkate alır.
Uygulamada mahkeme, çocuğun üstün yararını değerlendirirken şu unsurları göz önünde bulundurur:
- Çocuğun duygusal bağ kurduğu ebeveynle olan ilişkisi,
- Çocuğun eğitim, sağlık ve sosyal yaşam koşullarının istikrarı,
- Her iki ebeveynin de çocukla ilgilenme kapasitesi,
- Çocuğun kardeşleriyle olan ilişkisi ve sosyal çevresi,
- Çocuğun yaşı ve gelişim düzeyine göre beyanı.
Mahkeme, tüm bu faktörleri değerlendirirken ebeveynler arasında bir “kazanan” aramaz; hedef, çocuğun iki ebeveyniyle de dengeli bir ilişki sürdürmesini sağlayacak düzenlemeyi kurmaktır. Bu nedenle, ortak velayet kararı ancak bu ilke doğrultusunda çocuk için gerçekten faydalıysa verilir. Eğer ebeveynler arasında çatışma çocuğa zarar veriyorsa, mahkeme tek taraflı velayeti tercih edebilir.
Anlaşmalı Boşanmada Ortak Velayet Olur mu?
Türk hukuk sisteminde anlaşmalı boşanma, tarafların boşanma ve sonuçları üzerinde tam bir mutabakata vardığı davalardır. Bu davalarda en sık gündeme gelen konulardan biri de ortak velayettir. Anlaşmalı boşanmalarda, eşlerin çocuklarının bakım ve eğitimiyle ilgili kararlarda birlikte sorumluluk üstlenmek istemeleri hâlinde, mahkeme bu talebi değerlendirebilir.
Ortak velayetin anlaşmalı boşanmada uygulanabilmesi için tarafların hazırladığı boşanma protokolünde bu durumun açıkça belirtilmesi gerekir. Protokolde yalnızca “ortak velayet kararlaştırılmıştır” ifadesi bulunması yeterli değildir; aynı zamanda bu sistemin nasıl işleyeceği de ayrıntılı biçimde açıklanmalıdır. Örneğin:
- Çocuğun yerleşim yeri hangi ebeveynin yanında olacaktır,
- Diğer ebeveynle kişisel ilişki (görüş günleri) nasıl düzenlenecektir,
- Çocuğun eğitim ve sağlık kararları kimlerle istişare edilerek alınacaktır,
- Çocuğun bakımına ilişkin giderlerde mali sorumluluk nasıl paylaşılacaktır.
Mahkeme, tarafların ortak velayet talebini değerlendirirken yalnızca “anlaşmış olmalarına” değil, bu düzenlemenin çocuğun üstün yararına uygun olup olmadığına bakar. Hakim, hazırlanan protokoldeki koşulların çocuğun güvenliği, eğitimi ve psikolojik gelişimi açısından dengeli olup olmadığını inceler. Şayet bu düzenleme çocuğun menfaatine uygunsa, mahkeme protokolü onaylayarak ortak velayet kararını verir.
Bu nedenle anlaşmalı boşanma sürecinde, ebeveynlerin hem duygusal hem de hukuki açıdan iş birliği içinde hareket etmeleri büyük önem taşır. Uygulamada, anlaşmalı boşanmalarda verilen ortak velayet kararları, çekişmeli davalara göre çok daha istikrarlı ve sürdürülebilir sonuçlar doğurur.
Çekişmeli Boşanmalarda Ortak Velayet Mümkün mü?
Uzun yıllar boyunca Türk hukukunda, çekişmeli boşanma davalarında ortak velayet kararı verilmesi neredeyse imkânsızdı. Çünkü taraflar arasındaki husumet ve iletişim eksikliği, ortak karar alma iradesiyle bağdaşmayan bir durum olarak kabul edilirdi. Ancak Yargıtay’ın son yıllardaki içtihat değişikliği, bu alanda önemli bir dönüm noktası olmuştur.
Güncel içtihatlara göre, taraflar arasında çekişme bulunsa dahi, mahkeme çocuğun üstün yararı ilkesine dayanarak re’sen (kendiliğinden) ortak velayet kararı verebilir. Bu durumda hâkim, ebeveynler arasındaki anlaşmazlıkların çocuğun temel ihtiyaçlarını karşılamalarına engel oluşturup oluşturmadığını değerlendirir. Eğer taraflar arasında makul düzeyde bir iletişim sürdürülebiliyorsa, çekişmeli boşanmada da ortak velayet mümkündür.
Mahkemenin bu yönde karar verebilmesi için aşağıdaki koşullar aranır:
- Tarafların, çocuklarının menfaatini kendi kişisel çekişmelerinin önüne koyabilmeleri,
- Çocuğun duygusal ve sosyal düzeninin ortak velayetle korunabileceğinin anlaşılması,
- Ebeveynlerin çocuğun eğitimi, sağlığı ve günlük yaşamına dair kararları birlikte alabilecek olgunluğa sahip olmaları,
- Taraflar arasında iletişimin tamamen kopmamış olması.
Uygulamada, bazı çekişmeli davalarda taraflar diğer konularda (mal paylaşımı, nafaka, tazminat vb.) anlaşamasa da yalnızca çocuklarının geleceği için velayet konusunda uzlaşma sağlayabilmektedir. Bu durumda, mahkeme ebeveynlerin bu konudaki iş birliği niyetini dikkate alır. Yine de hâkimin takdir yetkisi her zaman saklıdır; ebeveynlerin talebi olsa dahi, ortak velayet çocuğun yararına değilse reddedilebilir.
Sonuç olarak, çekişmeli boşanmalarda ortak velayet kararı istisnai olmakla birlikte, Yargıtay’ın 2017 ve 2018 tarihli kararları ile artık Türk kamu düzenine aykırı sayılmamaktadır. Bu gelişme, Türk aile hukukunun modern bir anlayışla, çocuğun duygusal bütünlüğünü merkeze alan bir yöne evrildiğini göstermektedir.
Ortak Velayette Görüş Günleri ve Kişisel İlişki Düzeni
Ortak velayet kararı verilmesi, çocuğun her iki ebeveyniyle de düzenli biçimde zaman geçirmesini sağlar; ancak bu durum, çocuğun zamanının eşit olarak ikiye bölüneceği anlamına gelmez. Mahkeme, çocuğun yaşı, eğitim durumu ve sosyal çevresi dikkate alınarak bir kişisel ilişki (görüş günleri) takvimi belirler. Amaç, çocuğun günlük yaşam düzenini koruyarak, her iki ebeveyniyle de güçlü duygusal bağ kurmasını sağlamaktır.
Genellikle mahkeme, çocuğun ikametgahını (yerleşim yerini) ebeveynlerden birinin yanında belirler. Diğer ebeveyn ile kişisel ilişki düzenlenirken şu unsurlar göz önüne alınır:
- Çocuğun okul ve sosyal yaşamının aksamaması,
- Hafta sonu, bayram ve tatil dönemlerinde denge kurulması,
- Çocuğun yaşına ve ihtiyaçlarına uygun süre ve sıklıkta görüşme imkânı,
- Ebeveynlerin birbirine yakın bölgelerde ikamet etmesi.
Uygulamada en sık tercih edilen düzen, çocuğun hafta içi okul dönemi boyunca bir ebeveynle yaşaması, diğer ebeveynle ise hafta sonları veya tatil dönemlerinde vakit geçirmesidir. Bunun yanı sıra, çocuğun doğum günleri, özel günleri veya yarıyıl tatilleri gibi dönemlerde de adil bir paylaşım yapılması önem taşır.
Ortak velayette görüş günlerinin düzenlenmesi sırasında ebeveynlerin birbirleriyle iletişim kurması ve planlamayı saygı çerçevesinde yürütmesi gerekir. Ebeveynlerden birinin, mahkeme kararında belirtilen görüş günlerini engellemesi veya çocuğu göstermemesi hâlinde bu durum, icra müdürlüğü aracılığıyla zorla yerine getirilebilir ve ayrıca velayet düzeninin yeniden gözden geçirilmesine yol açabilir.
Mahkeme kararlarının doğru şekilde uygulanması, çocuğun duygusal güvenliğini korumak açısından hayati öneme sahiptir. Görüş günlerinin bir çatışma konusu hâline gelmesi, çocuğun psikolojisini olumsuz etkileyebileceği için ebeveynler bu konuda özenli davranmalıdır. En sağlıklı sonuç, ebeveynlerin karşılıklı anlayışla hareket etmesi ve çocuğun düzenini koruyacak bir iş birliği içinde olmalarıyla elde edilir.
Ortak Velayette Nafaka ve Mali Sorumluluklar
Ortak velayet kararı verilmiş olması, çocuğun giderlerinin ortadan kalktığı anlamına gelmez. Aksine, bu sistemde her iki ebeveyn de çocuğun maddi ihtiyaçlarının karşılanması konusunda ortak sorumluluk taşır. Ancak gelir düzeyleri farklı olduğunda, mahkeme adil bir denge sağlamak amacıyla bir ebeveyni iştirak nafakası (çocuğun bakımına katkı payı) ödemekle yükümlü kılabilir.
İştirak nafakası, çocuğun eğitim, sağlık, beslenme, barınma ve sosyal yaşam gibi temel ihtiyaçlarını karşılamayı amaçlar. Mahkeme bu nafakanın miktarını belirlerken, ebeveynlerin gelir durumunu, çocuğun yaşı ve giderlerini, ayrıca çocuğun hangi ebeveynle daha fazla zaman geçirdiğini dikkate alır. Örneğin, çocuğun yerleşim yeri anne yanında belirlenmişse, baba gelirine göre orantılı bir şekilde iştirak nafakası ödeyebilir.
Bu noktada önemli olan, nafakanın ceza veya tazminat niteliğinde olmadığıdır; yalnızca çocuğun yaşam standardını korumaya yöneliktir. Taraflardan biri, çocuğun masraflarına katkı sağlamaz veya yükümlülüklerini yerine getirmezse, diğer ebeveyn icra yoluna başvurarak nafakanın tahsilini isteyebilir.
Ortak velayet düzeninde mali sorumluluklar, yalnızca para ödemekle sınırlı değildir. Ebeveynlerin çocukla geçirdikleri zaman boyunca onun bakımını üstlenmeleri, ihtiyaçlarını karşılamaları da mali sorumluluk kapsamında değerlendirilir. Mahkeme, gerektiğinde uzman raporları ve gelir belgeleri doğrultusunda bu sorumlulukların paylaşımını yeniden düzenleyebilir.
Ortak Velayetin Avantajları ve Dezavantajları
Ortak velayet, modern aile hukukunda ebeveynlik rollerinin eşit paylaşımını öngören bir sistemdir. Ancak her aile dinamiği aynı değildir; bu nedenle ortak velayetin hem avantajları hem de dezavantajları bulunmaktadır. Mahkeme, karar verirken bu iki yönü birlikte değerlendirir ve çocuğun yararına en uygun çözümü belirlemeye çalışır.
Ortak Velayetin Avantajları
- Çocuğun her iki ebeveynle bağını koruması: Ortak velayet, çocuğun hem anne hem de babasıyla düzenli ilişki kurmasını sağlar. Bu durum, çocuğun duygusal gelişimini destekler ve yalnızlık hissini önler.
- Ebeveynlik sorumluluğunun paylaşılması: Çocuğun eğitimi, sağlığı ve günlük yaşamına ilişkin kararlar birlikte alınır. Bu sayede tek ebeveyn üzerindeki yük azalır.
- Dengeli gelişim imkânı: Çocuk, farklı bakış açılarıyla yetişir; hem annenin hem babanın katkısından faydalanır.
- İletişim ve iş birliği kültürü: Ortak velayet, ebeveynler arasında yapıcı iletişimi teşvik eder. Çocuğun yararına ortak kararlar alınması, aile içi olgunluğu artırır.
Ortak Velayetin Dezavantajları
- İletişim sorunları: Taraflar arasında sağlıklı iletişim yoksa, ortak velayet sürekli çatışma konusu hâline gelebilir.
- Karar alma zorlukları: Eğitim, sağlık veya yaşam düzeni gibi konularda fikir ayrılıkları çocuğun istikrarını olumsuz etkileyebilir.
- Coğrafi uzaklık sorunu: Ebeveynlerin farklı şehirlerde yaşaması, çocuğun okul ve sosyal yaşam düzenini bozabilir.
- Çocuğun duygusal yükü: Ebeveynleri arasında gerginlik bulunan ailelerde çocuk, taraf tutma baskısı hissedebilir. Bu da psikolojik dengesini zedeleyebilir.
Ortak Velayet Protokolü Nasıl Hazırlanır?
Ortak velayet protokolü, anlaşmalı boşanma sürecinde tarafların çocukla ilgili hak ve sorumluluklarını düzenledikleri resmi belgedir. Bu belge, mahkemeye sunularak onaylanır ve kararın uygulanmasında temel dayanak olur. Protokolün hazırlanması sırasında en önemli husus, çocuğun üstün yararının korunması ve düzenlemelerin net, uygulanabilir biçimde yazılmasıdır.
Protokolde Bulunması Gereken Temel Unsurlar
- Yerleşim Düzeni: Çocuğun daimi ikametgahının hangi ebeveynin yanında olacağı açıkça belirtilmelidir.
- Kişisel İlişki (Görüş Günleri): Diğer ebeveynin çocukla hangi gün ve saatlerde, hangi koşullarda görüşeceği ayrıntılı şekilde yazılmalıdır.
- Eğitim ve Sağlık Kararları: Okul seçimi, kurs, tedavi gibi konularda kararların nasıl alınacağı açıklanmalıdır.
- Mali Sorumluluklar: Çocuğun giderlerine kimin ne ölçüde katkı sağlayacağı, iştirak nafakası miktarı ve ödeme şekli belirtilmelidir.
- Tatiller ve Özel Günler: Bayram, sömestr, yaz tatili gibi dönemlerde çocuğun kimde kalacağı düzenlenmelidir.
Örnek Ortak Velayet Protokolü Maddeleri
Aşağıda, genel bir örnek ortak velayet protokolü yapısı yer almaktadır. Her dava özelinde içerik değiştirilebilir:
1. Taraflar, müşterek çocuklarının velayetinin ortak olarak kullanılmasına karar vermiştir.
2. Çocuğun yerleşim yeri anne …’nin adresi olarak belirlenmiştir.
3. Baba, her hafta sonu cumartesi saat 10:00’dan pazar saat 18:00’e kadar çocukla kişisel ilişki kuracaktır.
4. Taraflar, çocuğun okul, sağlık ve eğitimle ilgili kararlarını birlikte alacaktır.
5. Baba, çocuğun ihtiyaçlarına katkı amacıyla aylık … TL iştirak nafakası ödeyecektir.
6. Yaz tatillerinde çocuk iki hafta süreyle babada kalacaktır.
Hazırlanan bu protokol, mahkemece incelenir ve çocuğun üstün yararına uygun bulunması hâlinde onaylanır. Hakim, tarafların anlaşmasını sadece şeklen değil, içerik olarak da değerlendirir. Şayet protokolde çocuğun menfaatini zedeleyen bir husus varsa, değişiklik talep edebilir veya reddedebilir.
Bu nedenle ortak velayet protokolü, profesyonel hukuki destek alınarak hazırlanmalıdır. Ebeveynlerin kendi aralarında yaptıkları eksik veya muğlak düzenlemeler, ileride icra ve velayet uyuşmazlıklarına yol açabilir. Net, dengeli ve çocuğun ihtiyaçlarına göre hazırlanmış bir protokol, hem ebeveynler hem de çocuk için en sağlıklı çözümü sağlar.
Sıkça Sorulan Sorular (SSS)
Ortak velayet kararı sonradan değiştirilebilir mi?
Ortak velayet kararı kesin değildir. Ebeveynlerin koşulları değiştiğinde veya çocuğun menfaati gerektirdiğinde mahkeme kararıyla tek taraflı velayete dönülebilir.
Ortak velayet için her iki tarafın da rızası şart mı?
Anlaşmalı boşanmalarda evet. Ancak çekişmeli davalarda, hâkim re’sen (kendiliğinden) ortak velayet kararı verebilir.
Ortak velayet çocuğun yurtdışına çıkışını etkiler mi?
Evet. Ortak velayet durumunda, çocuğun yurtdışına çıkması için her iki ebeveynin onayı veya mahkeme izni gerekir.
Ortak velayet nafakayı kaldırır mı?
Hayır. Nafaka, çocuğun giderlerini karşılamak için ödenir ve ortak velayet durumunda da devam eder.
5. Ortak velayet her çocuk için uygun mudur? Değildir. Mahkeme, çocuğun yaşına, psikolojik durumuna ve ebeveynlerin iş birl
Ortak velayet her çocuk için uygun mudur?
Değildir. Mahkeme, çocuğun yaşına, psikolojik durumuna ve ebeveynlerin iş birliği yapma kapasitesine göre karar verir.
Avukat Fatih Tahancı, 2015 yılında Hukuk Fakültesini tam burslu, onur öğrencisi olarak Ankara’da tamamlamıştır. Avukatlık stajını Ankara Barosu nezdinde; ceza hukuku, sigorta hukuku, tazminat hukuku, iş hukuku, icra hukuku ve idare hukuku konularına odaklanmış çeşitli avukatlık bürolarında staj yaparak tamamlamıştır. Avukat Fatih Tahancı Çankaya/Ankara’da bulunan Tahancı Hukuk Bürosu’nda avukatlık faaliyeti göstermektedir.