Hukuki Makaleler, Vergi Hukuku

Sahte (Naylon) Fatura veya Yanıltıcı Belge Düzenlenmesi ve Kullanılması Sonucu Vergi Tarhiyatı ve Cezaları

Sahte (Naylon) Fatura Kullanılması Sonucu Vergi Tarhiyatı ve Cezaları - tahanci.av.tr

Vergi sisteminde belge güveni ile vergi matrahının doğruluğu birbirine bağlı iki temel sütundur. Bu makale, uygulamada “naylon” olarak anılan düzenlemelerle yanıltıcı belgelerin yol açtığı vergi tarhiyatı, vergi ziyaı tespiti, usulsüzlük yaptırımları ve cezaî sonuçları bütüncül bir çerçevede ele alır. Amacımız; Vergi Usul Kanunu çerçevesinde hangi hallerin tarhiyat ve ceza doğurduğunu, ispat–inceleme süreci nasıl ilerlediğini, mükellefin savunma ve itiraz kanallarını, ayrıca etkin pişmanlık/ödemeye bağlı indirim, zincirleme fiil ve içtima gibi sonuçları uygulamaya dönük bir dille açıklamaktır. Böylece, Sahte (Naylon) Fatura veya Yanıltıcı Belge Düzenlenmesi ve Kullanılması nedeniyle karşılaşılabilecek vergi aslı, vergi ziyaı cezası, özel usulsüzlük cezaları ve ceza yargılaması süreçleri; 2025 itibarıyla güncel yaklaşım, kriter ve örneklerle sistematik biçimde ortaya konulacaktır.

Sahte Fatura Düzenleme veya Kullanma (Naylon Fatura) Suçu Nedir? (VUK m.359)

Sahte fatura düzenleme veya kullanma suçu, uygulamada naylon fatura suçu olarak bilinir ve Vergi Usul Kanunu’nun 359. maddesinde düzenlenmiştir. Gerçek bir ticari işlem veya hukuki durum bulunmadığı hâlde, varmış gibi fatura düzenlenmesi veya bu şekilde hazırlanmış faturaların kullanılması bu suçun konusunu oluşturur.

Bu fiilin amacı, genellikle vergi matrahını azaltmak, haksız KDV iadesi almak ya da gerçek olmayan giderleri kayda geçirerek vergi avantajı sağlamak şeklinde ortaya çıkar. Sahte faturayı düzenleyen, çoğu zaman karşılığında komisyon alarak haksız kazanç elde ederken; kullanan taraf ise daha az vergi ödemeyi hedefler.

Sahte (naylon) fatura düzenlenmiş olması için mutlaka bir vergi kaybının meydana gelmesi gerekmez. Vergi Usul Kanunu’na göre bu fiiller, vergi ziyaı olmasa bile suç olarak değerlendirilir. Bu nedenle, sahte fatura düzenleyen veya kullanan kişiler 3 yıldan 8 yıla kadar hapis cezası ile karşı karşıya kalabilir.

Sahte (Naylon) Fatura ve Vergi Ziyaı Cezası

Vergi ziyaı, VUK’un 341. maddesinde şöyle tanımlanmıştır “Vergi ziyaı, mükellefin veya sorumlunun vergilendirme ile ilgili ödevlerini zamanında yerine getirmemesi veya eksik yerine getirmesi yüzünden, verginin zamanında tahakkuk ettirilmemesini veya eksik tahakkuk ettirilmesini ifade eder.” Bu tanıma göre sahte fatura nedeniyle bir vergi kaybı meydana gelmiş ise ayrıca vergi ziyaı cezası da kesilecektir. Ancak bu ceza normalde kaybolan vergi aslının bir katı olarak uygulanırken, VUK 344. madde uyarınca sahte yahut muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge kullanımı nedeniyle üç kat olarak uygulanacaktır. Bunun yanında kaçakçılık fiili nedeniyle hiç vergi ziyaı oluşmasa bile cezai sorumluluk devam edecektir.

Uygulamada sahte (naylon) faturayla/belgeyle alakalı Vergi İdaresi iki durum üzerinde durmaktadır. İlk olarak bu belgeyi düzenleyen firmalar hakkında yapılacak işlemler, ikinci olarak bu belgeleri kullanan firmalar hakkında yapılacak işlemler. Vergi idaresi tarafından VUK 359. madde uyarınca sahte belge/fatura düzenlediği düşünülen firmalar hakkında Vergi Tekniği Raporu (VTR) düzenlenmektedir. Bu rapora istinaden de vergisel işlemler yapılmaktadır. Kullanıcı firmalar hakkında ise Vergi İnceleme Raporu (VİR) düzenlenmektedir. Bu raporlara istinaden tarhiyat ve ceza işlemleri yapılmaktadır.

Sahte Fatura Suçlarının Diğer Vergi Suçlarıyla İlişkisi

Sahte (naylon) fatura suçu, Vergi Usul Kanunu’nda düzenlenen diğer vergi kaçakçılığı suçlarıyla yakından ilişkilidir. Uygulamada en sık “muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge” ile karıştırılmaktadır. Bu iki belge türü arasında temel fark, gerçek bir işlemin varlığı konusundadır.

Sahte belge, gerçekte hiç gerçekleşmemiş bir işlem veya durumun varmış gibi gösterilmesiyle oluşur. Buna karşın muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge, gerçek bir işlemin bulunmasına rağmen, bu işlemin miktar, nitelik veya tutar bakımından gerçeğe aykırı biçimde yansıtılmasıdır.

Sahte fatura düzenleme veya kullanma fiili, tamamen hayali işlemler üzerinden yürütüldüğü için vergi kaçakçılığının en ağır türlerinden biri kabul edilir. Bu suç, muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleme suçuna göre daha yüksek hapis cezası öngörür.

Sahte (Naylon) Fatura Konusunda Danıştay’ın Görüşü

Danıştay Vergi Dava Daireleri (3., 4., 7. ve 9. Daireler) vermiş olduğu kararlarında sahte faturayı düzenleyen şirket ile bunu kullanan şirketi ayırmakta ancak sahte faturayı kullanan şirket hakkında karar verirken düzenleyen şirket hakkındaki hukuki durumu da göz önünde bulundurmaktadır. Çünkü sahte faturayı düzenlediği ileri sürülen şirketin gerek ceza hukuku gerekse vergi hukuku anlamında aklanması bu faturaları kullanan şirketleri de doğrudan etkileyecek bir husustur. Nitekim Danıştay 4. Dairesi’nin 26.04.2007 tarihli ve E.2006/1742, K.2007/1408 sayılı kararında; “Vergi mahkemesince, vergi incelemesinin amacına da uygun olarak öncelikle, içeriği itibarıyla yanıltıcı olduğu sonucuna varılan faturaları veren şirket hakkında düzenlenen raporlar üzerine idarece ne gibi işlemler yapıldığı, bu raporlara dayalı olarak komisyon geliri elde etmekten dolayı tarhiyat yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise sonucunun ne olduğu, bu raporlarla ilgili yargı kararlarının bulunup bulunmadığı, söz konusu şirketin mükellefiyetinin idarece terkin edilip edilmediği, edilmişse dava konusu yapılıp yapılmadığı, davacıya fatura düzenlediği dönemlerde, katma değer vergisi beyannamelerini verip vermediği adına katma değer vergisi tarhiyatı yapılmış ise bu konuda yargı kararı bulunup bulunmadığı hususları davalı idareden, ya da faturaları düzenleyen şirketin bağlı bulunduğu vergi dairesinden araştırılıp bu araştırma sonucuna göre karar verilmesi gerekirken davanın reddedilmesinde hukuka uyarlık görülmemiştir.” denilmek suretiyle içeriği itibarıyla yanıltıcı olduğu sonucuna varılan faturaları düzenleyen şirket hakkında gerekli araştırma yapılmadan verilen mahkeme kararını bozmuştur.

Öte yandan Danıştay sahte fatura ile ilgili olarak incelemenin somut verilere dayanması gerektiğini varsayıma dayalı tespitlerle işlem yapılmasının hukuka aykırı olacağını kabul etmektedir. Danıştay 9. Dairesi’nin 20.01.2010 tarihli ve ve E.2008/3402, K.2010/84 sayılı kararında; “Olayda, her ne kadar (K) Ltd. Şti. hakkında yapılan tespitlere göre, şirketin sahte fatura düzenlediği konusunda kuşkular bulunmakta ise de, anılan şirketin düzenlediği tüm faturaların sahte olduğu şeklinde bir genelleme yapılması mümkün olmayıp, anılan şirketin davacı şirket adına düzenlediği faturaların sahte ve muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı olduğu hususunun açık ve somut bir şekilde ortaya konulması gerekmektedir. Yukarıda belirtilen tespitlerde, (K) Ltd. Şti.’nin beyannameleri vermesi, faturalarının anlaşmalı matbaaya bastırması, faaliyetinin olup olmadığı, işyerinde ticari emtiasının bulunup bulunmadığı hususlarında, ihtilaflı yıllarda yapılmış yoklamaların bulunmaması karşısında, davacı şirketin ödemelerini nakit yaptığı, (K) Ltd. Şti.’nin mal alış faturaları sahte olduğundan satışlarının da sahte olduğu sonucunun ortaya çıktığı ve vergilendirme ile ilgili ödev ve sorumluluklarını yerine getirmediği hususlarına dayanarak anılan şirketin davacı şirket adına düzenlediği faturaların sahte ve muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı olduğu sonucuna varılması varsayıma dayalı bir yaklaşım olacaktır. Bu nedenle aksi yöndeki Mahkeme kararının vergi ziyaı cezalı katma değer vergisine ilişkin hüküm fıkrasının bozulması gerekmiştir.” şeklinde hüküm kurmuştur.

Öte yandan VUK’un 3.maddesinin (B) bendinde; “Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya, ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır.  Vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti yemin hariç her türlü delille ispatlanabilir. Şu kadar ki, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesi ispatlama vasıtası olarak kullanılamaz. İktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfeti bunu iddia eden tarafa aittir. hükmüne yer verilmiş olduğundan, sahte fatura düzenlenmesinin ya da kullanımının ispatında somut olayın durumuna göre değerlendirme yapılacak ve ispat külfeti buna göre belirlenecektir. Yani bu konuda ticari ve ekonomik hayatın olağan akışına yahut teknik gereklere aykırı bir hususu kim iddia ediyorsa ispat külfeti o tarafa ait olacaktır.

Sahte (Naylon) Fatura ve Uzlaşma

Sahte fatura ve belgelerin kullanımı ve düzenlenmesi uzlaşma imkânını da etkilemektedir. Kaçakçılık fiilleri nedeniyle yapılan tarhiyat ve ceza işlemlerine karşı uzlaşmaya gidilememektedir. Bu durum hem tarhiyat öncesi hem de tarhiyat sonrası uzlaşma bakımından geçerlidir. Ancak istisnaen bu durumlarda bile uzlaşma yapılan idari pratiklere rastlanmaktadır.

Sahte ve muhtevası itibariyle yanıltıcı belge kullanımı neticesinde vergilerde indirim yapılmış ise bunun tespit edilmesi halinde bu indirimler reddedilecektir. Bu işlem vergi inceleme raporuna dayanarak yapılabileceği gibi takdir komisyonu tarafından yapılacak tespit ile de mümkündür. Danıştay 3.Dairesinin 16.6.2016 tarihli ve E: 2016/7905 K: 2016/4561 sayılı kararında şu hususlara yer verilmiştir. “3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 29’uncu ve 34’üncü maddelerinde düzenlenen katma değer vergisi indiriminden yararlanma şartlarının yerine getirilmediği hususunun tespit edilmesi halinde vergi dairesince mükellefin katma değer vergisi indirimlerinin reddi suretiyle hakkında tarhiyat yapılabilecektir. Vergi inceleme raporuyla yapılması gerektiği yolunda herhangi bir yasal zorunluluk bulunmadığından, inceleme yetkisine haiz takdir komisyonlarınca da yapılabilecek olan bu tespit sonucunda, sahteliği saptanmış faturalara konu indirimler reddedilebilecektir.”

Sonuç olarak naylon fatura olarak bilinen evrakın kullanımının gerek vergi gerek ceza hukuku anlamında hüküm ve sonuçları bulunmaktadır. Ceza ve vergi yargılaması boyutları birbirinden ayrı şekilde ilerlemektedir. Sahte fatura kullanan şirketlerin açtığı davalarda yargı organları genelde bu faturaları düzenleyen şirketlerle ilgili vergi yargısında ne karar verildiğine bakmaktadır. Ceza yargılamasında verilen beraat kararları bile bazı zamanlarda etkili olmamakta, delil yetersizliği gerekçesiyle verilen beraat kararları Danıştay tarafından dikkate alınmayabilmektedir. Şayet düzenleyici firmanın sahteci olduğu vergi yargısında tespit edildiyse kullanıcı firmanın kendi somut durumuna bakılmaktadır. Buna göre şayet kullanıcı firma gerçek bir alım-satım olduğunu ilgili belgelerle ispatlayabilirse davayı kazanmakta, aksi halde o da sahte belge kullanıcısı olarak kabul edilmektedir.

Sahte Fatura Düzenleme ve Kullanma Suçunun (Naylon Fatura Suçu) Unsurları

Sahte (naylon) fatura suçu, yalnızca herhangi bir belgenin sahte olarak hazırlanmasıyla değil, bu belgenin kanuna uygun bir fatura niteliğinde düzenlenmesi ve kullanılmasıyla oluşur. Suçun oluşabilmesi için hem maddi hem de manevi unsurların bir arada bulunması gerekir.

1. Maddi Unsur:
Sahte faturanın konusu, gerçekte var olmayan bir mal veya hizmete dayanmalıdır. Eğer belgeye konu işlem fiilen gerçekleşmemişse, bu fatura “sahte” kabul edilir. Faturada, düzenlenme tarihi, seri-sıra numarası, satıcı ve alıcı bilgileri, mal veya hizmetin türü, miktarı ve bedeli gibi zorunlu unsurların yer alması gerekir. Bu bilgilerden biri eksikse, belge fatura olarak değerlendirilemez ve suç unsuru da oluşmaz.

2. Fail ve Mağdur:
Sahte faturayı düzenleyen veya kullanan gerçek kişi faildir. Suçun mağduru ise devlettir; çünkü bu eylemle vergi gelirleri zarar görmektedir. Ancak sadece şirket yöneticisinin değil, faturaları fiilen düzenleyen veya muhasebeye işleyen kişinin de sorumluluğu gündeme gelebilir.

3. Manevi Unsur:
Bu suç, kasıtla işlenebilir. Failin amacı genellikle haksız kazanç sağlamak veya vergi yükünü azaltmaktır. İhmalle veya dikkatsizlikle düzenlenen hatalı faturalar sahte fatura kapsamında değerlendirilmez.

4. Sahte Faturanın Türleri:

  • Tamamen Sahte Fatura: Gerçekte hiçbir mal veya hizmet alışverişi olmadığı hâlde düzenlenen faturalardır.
  • Kısmen Sahte Fatura: Gerçek işlemle birlikte, gerçeğe aykırı bir kısmın da faturaya eklenmesidir.

5. Kullanma Fiili:
Sahte faturanın yalnızca düzenlenmesi değil, beyannameye eklenerek vergi dairesine sunulması da suçun oluşması için yeterlidir. Kullanma fiili, sahte faturadan beklenen vergi avantajının sağlanmasıyla tamamlanır.

Bu unsurların tümü birlikte değerlendirildiğinde, naylon fatura suçu, hem ekonomik düzeni hem de devletin vergi güvenliğini korumaya yönelik bir ceza normudur.

Sahte Fatura Kullanma veya Düzenleme Suçunda Gerçek Failin Araştırılması

Sahte fatura kullanma veya düzenleme suçlarında, cezai sorumluluğun belirlenebilmesi için gerçek failin kim olduğunun tespiti büyük önem taşır. Vergi hukukunda “şahsilik ilkesi” gereği, yalnızca suçu fiilen işleyen kişi cezalandırılabilir. Bu nedenle mahkemeler, faturaların düzenlenmesi ve kullanılması sürecinde hangi kişinin fiilî sorumluluğa sahip olduğunu ayrıntılı biçimde araştırmalıdır.

Uygulamada bazı şirketlerde faturalar, yalnızca isimleri kullanılan “paravan” yöneticiler üzerinden düzenlenmektedir. Ancak Yargıtay’a göre, şirket adına sahte fatura düzenleyen kişi her zaman yetkili temsilci olmayabilir. Bu nedenle, gerçek failin tespitinde sadece unvan değil, fiilî yönetim ve muhasebe işlemlerini yürüten kişi dikkate alınmalıdır.

Mahkemeler, gerçek failin belirlenmesi için;

  • Faturalar üzerindeki imza ve el yazısı incelemelerini,
  • Teslim tesellüm belgeleri, irsaliyeler ve banka hareketleri gibi somut verileri,
  • Faturaları düzenleyen ve kullanan tarafların tanık beyanlarını,
  • Şirketin muhasebe kayıtlarını ve fiilî işleyişini dikkate alır.

Eğer sahte fatura düzenleme fiilini kimin gerçekleştirdiği tespit edilemezse, yalnızca şeklen yetkili olan yöneticinin cezalandırılması hukuka aykırı olur. Dolayısıyla, her somut olayda “kim faturayı düzenledi veya kullandı?” sorusu, cezai sorumluluğun temel belirleyicisidir.

Sahte Fatura Düzenleme veya Kullanma Suçunun Cezası

Sahte (naylon) fatura düzenleme veya kullanma suçu, Vergi Usul Kanunu’nun 359. maddesi kapsamında 3 yıldan 8 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Suçun oluşabilmesi için vergi ziyaı meydana gelmesi gerekmez; yani devletin vergi kaybına uğraması şart değildir. Faturaların sahte olduğunun tespiti tek başına cezai yaptırım için yeterlidir.

Eğer sahte belge düzenleme fiilinde vergi aslına bağlı ceza bulunmuyorsa, verilecek hapis cezası yarı oranında indirilebilir. Bununla birlikte, suçun birden fazla takvim yılı içinde veya aynı suç işleme kararıyla zincirleme biçimde işlenmesi hâlinde, ceza TCK m.43 gereğince 1/4 ile 3/4 oranında artırılır.

Sahte Fatura Suçlarında Etkin Pişmanlık Ceza İndirimi

Sahte fatura düzenleme veya kullanma suçlarında, failin gönüllü olarak zararı gidermesi durumunda etkin pişmanlık hükümleri uygulanabilir. Bu indirim, Vergi Usul Kanunu’nun 359. maddesinin 5. fıkrasında düzenlenmiştir ve cezayı önemli ölçüde azaltabilir.

Eğer mükellef, vergi ziyaına neden olan tutarı, buna ilişkin gecikme faizi ve gecikme zammı ile birlikte:

  • Soruşturma aşamasında öderse, verilecek ceza yarı oranında,
  • Kovuşturma aşamasında, hüküm verilmeden önce öderse, ceza üçte bir oranında indirilir.

Bu indirimden yararlanabilmek için mükellefin vergi davası açmaması, açmışsa feragat etmesi, ayrıca kanun yollarına başvurmaması gerekir.

Etkin pişmanlık hükümleri, sadece vergi borcu ve cezalarının ödenmesi ile sınırlı olmayıp, failin vergi idaresiyle iş birliği yapması ve suçu kabul etmesi hâlinde de mahkeme tarafından cezanın alt sınırından uzaklaşılmaması yönünde değerlendirme yapılmasını sağlar.

Sahte Fatura Suçlarında Zincirleme Suç Hükümleri

Sahte fatura düzenleme veya kullanma fiilleri, aynı amaç doğrultusunda birden fazla kez işlendiğinde zincirleme suç hükümleri uygulanabilir. Vergi Usul Kanunu m.359 kapsamında bu fiiller, Türk Ceza Kanunu’nun 43. maddesi uyarınca zincirleme suç sayılır.

Eğer mükellef, farklı dönemlerde ancak aynı suç işleme kararıyla sahte fatura düzenlemiş veya kullanmışsa, her bir dönem için ayrı dava açılmaz. Bu durumda tek suç kabul edilir, fakat ceza 1/4’ten 3/4’e kadar artırılır.

Örneğin, bir işletme 2023, 2023 ve 2024 yıllarında aynı yöntemle sahte fatura kullanmışsa, bu eylemler zincirleme suç kapsamına girer. Ancak, iddianamenin düzenlenmesiyle hukuki kesinti oluşur; bu tarihten sonra işlenen yeni fiiller zincirleme kapsamda değerlendirilmez ve ayrı suç sayılır.

Buna karşılık, aynı beyanname dönemi içinde birden fazla sahte fatura kullanılması durumunda zincirleme suç hükümleri uygulanmaz. Çünkü bu fiiller tek bir döneme aittir ve tek suç olarak değerlendirilir.

Muhteviyatı İtibariyle Yanıltıcı Belge Kullanma Suçu (VUK m.359/a-2)

Muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge, gerçek bir işlemi veya durumu temel almakla birlikte, bu işlemi miktar, nitelik ya da mahiyet açısından gerçeğe aykırı biçimde gösteren belgedir. Diğer bir ifadeyle, işlem gerçekten vardır ancak belge, bu işlemin içeriğini doğru yansıtmaz.

Örneğin; 100 adet ürün satıldığı hâlde faturada 200 adet olarak gösterilmesi, ya da satılan malın cinsinin farklı yazılması hâlinde düzenlenen belge muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge sayılır. Bu belgelerin amacı, matrahı düşük göstermek, giderleri fazla göstermek veya vergiyi azaltmaktır.

Vergi Usul Kanunu’nun 359/a-2. maddesi, bu tür belgeleri düzenleyen veya kullanan kişilerin hapis cezası ile cezalandırılacağını belirtir. Ancak burada önemli fark, işlem tamamen hayalî olmadığı için bu suçun, sahte belge düzenleme suçuna göre daha hafif kabul edilmesidir.

Bu tür fiiller genellikle işletmelerin gelirlerini gizleme, stok fazlasını belgelemek, ya da vergi yükünü azaltma amacıyla gerçekleştirilir. Belgelerin gerçeğe aykırılığı, vergi incelemesi, defter karşılaştırmaları ve bağlantılı mükellef sorguları yoluyla ortaya çıkar.

Sahte Belge ile Muhteviyatı İtibariyle Yanıltıcı Belge Arasındaki Fark

Sahte belge ve muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kavramları birbirine yakın görünse de, Vergi Usul Kanunu açısından önemli farklar taşır. Bu farkın belirlenmesi, uygulanacak ceza türü ve miktarı bakımından da büyük önem taşır.

Sahte belge, gerçekte hiçbir hukuki veya ticari işlem olmadığı hâlde, varmış gibi düzenlenen belgedir. Örneğin, hiç mal satışı yapılmadan fatura kesilmesi veya hiç hizmet verilmeden bedel alınmış gibi gösterilmesi sahte belgedir. Bu belgelerde işlem tamamen hayalîdir.

Muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge ise, gerçekte bir işlem bulunmasına rağmen, bu işlemin miktarı, cinsi veya tutarı gerçeğe aykırı şekilde gösterilmiştir. Örneğin, 50 adet ürün satıldığı hâlde faturada 100 adet gösterilmesi ya da malın niteliğinin farklı yazılması bu kapsamdadır.

Bir başka deyişle;

  • Sahte belgede işlem tamamen yoktur.
  • Yanıltıcı belgede ise işlem vardır ama gerçeğe aykırı biçimde belgelenmiştir.

Bu farkın tespiti, hem vergi incelemesi hem de ceza yargılaması bakımından belirleyicidir. Çünkü sahte belge düzenleme veya kullanma fiilleri daha ağır hapis cezaları gerektirirken, muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belgeler için daha hafif yaptırımlar uygulanır.

Sahte Fatura (Naylon Fatura) Suçlarında Mütalaa Şartı (VUK m.367)

Sahte fatura düzenleme veya kullanma suçlarında, ceza davası açılmadan önce vergi idaresinin mütalaasının alınması zorunludur. Bu şart, Vergi Usul Kanunu’nun 367. maddesinde düzenlenmiş olup, ceza yargılamasının başlayabilmesi için “kovuşturma şartı” niteliğindedir.

Vergi müfettişleri, inceleme sırasında sahte veya yanıltıcı belge tespit ettiklerinde, hazırladıkları vergi suçu raporunu ve vergi tekniği raporunu bağlı oldukları Rapor Değerlendirme Komisyonuna gönderirler. Komisyonun uygun görmesi hâlinde, rapor vergi dairesi başkanlığı veya defterdarlık aracılığıyla ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına bildirilir.

Savcılık, vergi kaçakçılığı suçuna ilişkin bir durumu başka bir kaynaktan öğrense bile, doğrudan dava açamaz; önce ilgili vergi dairesine inceleme yapılması ve mütalaa verilmesi için yazı gönderir. Bu süreç tamamlanmadan açılan davalarda, mahkeme “kovuşturma şartı eksikliği” nedeniyle durma kararı verir ve mütalaa beklenir.

Sahte Fatura Kullanma ve Düzenleme Suçunda Yargılama

Sahte (naylon) fatura düzenleme veya kullanma suçunda, yargılama süreci hem vergi incelemesi hem de ceza muhakemesi aşamalarını içerir. Suçun tespit edilmesi genellikle vergi müfettişlerince yapılan incelemeler sonucu olur ve bu incelemelerde hazırlanan vergi tekniği raporu ile vergi suçu raporu savcılığa gönderilerek yargılama süreci başlatılır.

Mahkemeye ulaşan dosyada, sahte faturaların kanunda belirtilen zorunlu bilgileri içerip içermediği mutlaka incelenir. Faturanın fatura sayılabilmesi için, düzenlenme tarihi, seri-sıra numarası, satıcı ve alıcı bilgileri gibi unsurların eksiksiz bulunması gerekir. Eksik unsurlu belgeler sahte fatura suçu kapsamında değerlendirilmez.

Yargılama sürecinde mahkemeler, faturaların gerçekliği, imzaların kime ait olduğu, mal veya hizmetin fiilen alınıp alınmadığı gibi hususları araştırır. Bu amaçla tanık ifadeleri alınır, bilirkişi incelemeleri yapılır ve banka hareketleri incelenir.

Sahte fatura suçlarında yargılama görevi Asliye Ceza Mahkemesi’ne aittir. Suçun sabit görülmesi hâlinde fail, 3 yıldan 8 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ancak, failin sahte fatura sayısına, suçun işleniş biçimine ve elde ettiği kazanca göre ceza alt veya üst sınırdan belirlenebilir.

Sahte Fatura Suçlarında Vergi İncelemesi Nasıl Yapılır? Raporlar Nasıl Yazılır?

Sahte fatura düzenleme veya kullanma fiillerinin tespiti, çoğunlukla vergi incelemesi sırasında gerçekleşir. Bu incelemeler, Vergi Usul Kanunu’nun 134 ve devamı maddeleri uyarınca yürütülür ve suçun ortaya çıkarılmasında en önemli delil niteliğindedir.

Vergi incelemesi, genellikle vergi müfettişleri tarafından yapılır. Mükelleften defter, belge, fatura, irsaliye, makbuz gibi evraklar istenir ve 15 günlük bir ibraz süresi verilir. İnceleme, mükellefin iş yerinde veya talep edilmesi hâlinde vergi dairesinde yapılabilir. Mükellef, inceleme boyunca gerekli kolaylığı sağlamakla yükümlüdür.

İnceleme sırasında, faturaların mal veya hizmet hareketiyle uyumlu olup olmadığı, karşı taraf firmaların beyanları ve banka kayıtları üzerinden kontrol edilir. Gerektiğinde alıcı ve satıcı firmalardan yazılı bilgi istenir, hatta kredi kartı hareketleri bile incelenir.

İnceleme sonucunda iki tür rapor hazırlanır:

  • Vergi Tekniği Raporu: İnceleme sürecinde tespit edilen teknik ve fiili bulguların yer aldığı rapordur.
  • Vergi Suçu Raporu: Sahte belge veya yanıltıcı belge tespiti hâlinde, suçun unsurlarını ve failin eylemini hukuki açıdan açıklayan rapordur.

Bu raporlar Rapor Değerlendirme Komisyonu tarafından onaylandıktan sonra savcılığa gönderilir. Savcılık, bu raporları ceza soruşturmasının dayanağı olarak kullanır.

Sahte Fatura Düzenleme veya Kullanma (Naylon Fatura) Suçu Şikayet ve Uzlaşma

Sahte fatura düzenleme veya kullanma suçu, şikayete bağlı suçlardan değildir. Bu nedenle, herhangi bir kişinin şikayeti olmasa da savcılık tarafından re’sen soruşturma başlatılır. Vergi incelemesi sonucu sahte belge tespit edildiğinde, müfettiş raporları doğrudan Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilir ve kamu davası açılır.

Bu suç aynı zamanda uzlaşma kapsamı dışında kalmaktadır. Yani failin mağdurla anlaşması, zararı gidermesi veya bedel ödemesi, ceza davasının düşmesini sağlamaz. Ancak fail, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanabilir; bu durumda cezasında indirim yapılır.

Sahte fatura suçlarında dava zamanaşımı süresi genellikle 8 yıldır. Suçun işlendiği tarihten itibaren bu süre dolmadan dava açılması gerekir. Zamanaşımı süresinin dolması hâlinde ceza davası düşer, ancak idari yönden vergi tarhiyatı ve vergi cezaları uygulanmaya devam eder.

Bu tür suçların yargılaması Asliye Ceza Mahkemesi tarafından yapılır. Soruşturma aşamasında tutuklama nadir görülse de, suçun niteliği ve fatura tutarının yüksekliği durumunda adli kontrol veya tutuklama tedbirleri uygulanabilir.

Sahte Fatura Düzenleme veya Kullanma Suçunda Dava Zamanaşımı

Sahte (naylon) fatura düzenleme veya kullanma suçlarında dava zamanaşımı süresi, Türk Ceza Kanunu’nun genel hükümlerine göre belirlenir. Bu tür suçlarda zamanaşımı süresi 15 yıldır ve süre, sahte faturanın düzenlendiği veya kullanıldığı tarihten itibaren işlemeye başlar.

Zamanaşımı süresinin dolması, devletin cezalandırma yetkisini ortadan kaldırır. Yani 15 yıllık süre geçtikten sonra artık sanık hakkında ceza davası açılamaz veya açılmış dava düşer. Ancak, ceza zamanaşımı dolsa bile, vergi tarhiyatı ve buna bağlı vergi cezaları yönünden idari işlemler uygulanmaya devam eder.

Sahte fatura fiilleri genellikle farklı dönemlerde işlendiği için, her döneme ait zamanaşımı ayrı ayrı hesaplanır. Ayrıca, iddianame düzenlenmesi, mahkeme kararı veya temyiz işlemleri gibi yargısal süreçler, zamanaşımı süresini keser veya durdurur.

Adli Para Cezasına Çevirme, Erteleme ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması

Sahte fatura düzenleme veya kullanma suçu, ağır ceza yaptırımı olan bir suçtur ve genellikle 3 yıldan 8 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu nedenle, mahkemenin verdiği hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi çoğu durumda mümkün değildir. Zira TCK m.50 uyarınca yalnızca kısa süreli hapis cezaları para cezasına çevrilebilir.

Ancak failin kişisel durumu, sabıkasız oluşu veya suçu işleme biçimi dikkate alınarak, mahkeme bazı durumlarda cezanın ertelenmesine karar verebilir. Erteleme, hükmolunan hapis cezasının cezaevinde infaz edilmemesi anlamına gelir. Fail, belirli bir denetim süresi boyunca yükümlülüklere uyarsa, cezası infaz edilmeden ortadan kalkar.

Bunun yanı sıra, Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) kararı da mümkündür. HAGB, sanığın belirli bir süre içinde benzer bir suç işlememesi hâlinde, mahkûmiyet kararının hiçbir sonuç doğurmadan ortadan kalkmasını sağlar. Bu uygulama, genellikle ceza alt sınırına yakın hükümlerde ve sabıkasız sanıklar açısından değerlendirilir.

Sahte Fatura Düzenleme ve Kullanma (Naylon Fatura) Suçu Yargıtay Kararları

Yargıtay, sahte veya naylon fatura suçlarına ilişkin kararlarında, suçun oluşabilmesi için belgenin gerçek bir ticari ilişkiye dayanmaması gerektiğini vurgulamaktadır. Buna göre, fatura içeriğinde yer alan mal veya hizmetin fiilen var olup olmadığı, suçun tespitinde temel ölçüttür.

Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nin içtihatlarına göre;

  • Faturanın yalnızca biçimsel olarak eksiksiz olması, onu geçerli kılmaz. Gerçek bir işlem mevcut değilse, fatura sahte kabul edilir.
  • Sahte faturayı düzenleyen ile kullanan kişiler, farklı suç fiilleri işlemiş sayılır ve her biri kendi eyleminden sorumludur.
  • Ancak aynı kişi hem düzenleyip hem de kullanmışsa, bu durumda tek suç oluşur; ceza belirlenirken TCK m.61 uyarınca temel ceza artırılır.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu da benzer şekilde, vergi ziyaı oluşmasa bile fiilin cezai sorumluluk doğurduğunu açıkça ifade etmiştir. Suçun amacı, devletin vergi gelirini azaltmak veya ortadan kaldırmak olduğundan, belge üzerindeki şekil şartlarının eksikliği tek başına beraat nedeni değildir.

Sahte (Naylon) Fatura veya Yanıltıcı Belge Düzenlenmesi ve Kullanılması Sonucu Vergi Tarhiyatı ve Cezaları” Makalemize 4 Yorum Yapıldı:

  1. emir dedi ki:

    vergi kacirdigini dusundugum kisiyi ihbar etsem benim kimligim
    ogrenebilirmi

    1. Alp dedi ki:

      ben ihbar ettim ve ismimi öğrendiler başıma gelmedik şey kalmadı. ismimi gizli tuttuğum halde usulsüz yollarla başıma bir sürü iş açtılar davalık olduk. bir şekilde öğreniyorlar

  2. Tarık dedi ki:

    merhaba, 2011 2012 yılları için 2018 yılında ceza aldım denetimli 3 yıla uzatılınca 2020 yılında teslim oldum 30 gün kapalıda kaldım sonra covid izni ile çıktım denetimli serbestlikte tarih ileri atıldığı için imza olayım hiç olmadı.Şimdi yeni lehe yasa çıkınca mahkeme süreci başa döndü.Vergi borcum var yaklaşık 2 yıl denetimli sayıldım.Bu yargılamada infazımdanmı düşer yoksa yatarım çıkarmı.
    teşekkürler

  3. adem dedi ki:

    bi ihbarda bulundum ismim soyismim gizli tutulur mu?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir