Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine Karşı Silahlı İsyan Suçu TCK 313
Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine Karşı Silahlı İsyan Suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 313. maddesinde düzenlenmiş olup, devlet otoritesine yönelik en ağır tehditlerden biri olarak kabul edilmektedir. Bu suç, toplum düzenini ve anayasal işleyişi koruma amacı taşır. Kanun koyucu, devletin sürekliliğini ve kamu düzenini hedef alan silahlı başkaldırı hareketlerini ağır yaptırımlarla engellemeyi amaçlamıştır.
TCK 313’e göre, halkı Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine karşı silahlı isyana tahrik eden kişilere uzun süreli hapis cezaları öngörülmektedir. Ayrıca, isyanın gerçekleşmesi, idaresi veya bu sırada başka suçların işlenmesi halinde çok daha ağır yaptırımlar uygulanır. Bu yönüyle madde, hem önleyici hem de cezalandırıcı bir işlev üstlenmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine Karşı Silahlı İsyan Suçu Nedir? (TCK 313)
Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine Karşı Silahlı İsyan Suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 313. maddesinde “Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar” başlığı altında düzenlenmiştir. Bu suç, devlet otoritesini ortadan kaldırmaya veya hükümeti silahlı yollarla devirmeye yönelik eylemleri kapsar.
Kanun maddesi şu şekilde hüküm altına alınmıştır:
- Halkı hükümete karşı silahlı isyana tahrik eden kimseye 15 yıldan 20 yıla kadar hapis cezası verilir.
- Eğer isyan gerçekleşirse, tahrik eden kişi hakkında 20 yıldan 25 yıla kadar hapis cezası öngörülür.
- Silahlı isyanı idare eden kişiler, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.
- İsyana katılan diğer kişilere ise 6 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası verilir.
- Suçun, devletin savaş halinde olmasının sağladığı kolaylıktan yararlanılarak işlenmesi durumunda, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası uygulanır.
- Ayrıca isyan sırasında başka suçların işlenmesi halinde, bu suçlar için de ayrıca ceza verilir.
Bu düzenleme, yalnızca tahriki değil, isyanın fiilen gerçekleşmesini ve idaresini de kapsar. Dolayısıyla madde, hem hazırlık aşamasındaki fiilleri hem de gerçekleşen eylemleri cezalandırmaktadır.Unsurları
Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine Karşı Silahlı İsyan
Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetine karşı silâhlı isyan Madde 313- (1) Halkı, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetine karşı silahlı bir isyana tahrik eden kimseye onbeş yıldan yirmi yıla kadar hapis cezası verilir. İsyan gerçekleştiğinde, tahrik eden kişi hakkında yirmi yıldan yirmibeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(2) Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetine karşı silahlı isyanı idare eden kişi, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır. İsyana katılan diğer kişilere altı yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir.
(3) Bir ve ikinci fıkrada tanımlanan suçların, Devletin savaş halinde olmasının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle işlenmesi halinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.
(4) Bir ve ikinci fıkrada tanımlanan suçların işlenmesi sırasında başka suçların işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ilgili hükümlere göre cezaya hükmolunur
SİLAHLI İSYAN NEDİR?
İsyan sözlükte ayaklanma, başkaldırı anlamına gelmektedir. Maddenin gerekçesinde silahlı isyan, devlet otoritesini yok etmek amacını ifade eder şeklinde açıklanmaktadır. Devlet otoritesini ve hükümetini yok etmek amacıyla silahlı başkaldırıya silahlı isyan denmektedir. Madde metninde de görüleceği üzere silahlı bir isyan idare eden ve başlatan kişilerin yanında Halkı, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetine karşı silahlı bir isyana tahrik etme fiili de cezalandırılmaktadır.
SORUŞTURMA VE KOVUŞTURMA USULÜ
TCK m. 313 takibi şikayete bağlı olmayan suçlardır. Bu sebeple soruşturulması ve kovuşturulması re’sen yapılacaktır. Şikâyete tabi olmadığından bu suçta yapılması gereken işlem ihbardır. Suça ilişkin ihbar veya şikâyet, Cumhuriyet Başsavcılığına veya kolluk makamlarına yapılacaktır.
KORUNAN HUKUKİ DEĞER
Korunan hukuki değer kanun ile korunan ve ayrıca ihlal edilebilen hak veya menfaattir. Korunmak istenen hukuki değer devlet otoritesidir. Kanun koyucunun amacı toplumsal barışı-henüz amaçlanan suçlar gerçekleşmemiş olsa dahi- korumaktır. Bu sebeple korunan hukuki değer kamu güvenliği ve kamu barışıdır diyebiliriz.
SUÇUN UNSURLARI
1-MADDİ UNSUR
FAİL
Bir suçun faili kanunda sayılmış olan fiileri gerçekleştiren kişidir. Bazı suçlar niteliği itibariyle herkes tarafından işlenebilirken bazı suçlar belirli bir sıfat ve niteliğe sahip kişiler tarafından işlenebilir. Yalnızca suçun hukuki tanımında yer alan özelliğe ya da yükümlülüğe sahip kişi tarafından işlenebilen suçlara özgü suç denir. Özgü suçlarda fiilin başkası tarafından işlenmesi durumda suç oluşmamaktadır. Bu suç özgü bir suç değildir. Bu sebeple Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olsun olmasın sivil, kamu görevlisi herkes bu suçun faili olabilir. Türk Ceza Kanunu’nun 20. maddesinin gerekçesinde belirtildiği üzere suç ve ceza politikası gereği olarak ancak gerçek kişiler suç faili olabilir ve sadece gerçek kişiler hakkında ceza yaptırımına hükmedilebilir. Bu anlayış Anayasamızda da güvence altına alınan ceza sorumluluğunun kişiselliği kuralının sonucudur. Görüldüğü üzere tüzel kişiler hakkında ceza yaptırımı uygulanmamaktadır. Bu sebeple tüzel kişiler suçun faili olamazlar. Tüzel kişiler aracılığıyla bu suçun işlenmesi durumunda tüzel kişilere özgü güvenlik tedbiri uygulanabilecektir.
MAĞDUR
Suçun mağduru yukarıda belirtilen suç olarak sayılan fiillerden dolayı doğrudan zarar gören, haksızlığa uğrayan, ekonomik kaybına sebep olunan kişidir. Bu suçta mağdur, toplumu oluşturan her bir ferttir. Toplumun demokratik iradesi hedef alındığı için tüm toplum mağdur sıfatına haizdir. Demokratik bir toplumda yaşama hakkına sahip herkes mağdur konumundadır. Failin eylemi ile birden fazla kişi de mağdur olabilir.
FİİL
Seçimlik hareketli bir suçtur. Kanunun gösterdiği hareketlerden birinin yapılmasıyla suç meydana gelebiliyorsa seçimlik hareketli bir suç bulunmaktadır. Bu suçta iki seçimlik fiil bulunmaktadır.
- Halkı, hükümete karşı silahlı bir isyana teşvik etmek
- Hükümete karşı silahlı isyanı idare etmek
İsyana kışkırtan ayrıca buna katılmış veya isyanı idare etmiş ise, artık sadece katılma veya idare etmeden dolayı ceza verilmesi gerekecektir. Maddenin üçüncü fıkrasında da, halkı Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine karlı silahlı isyana tahrik veya silahlı isyan suçlarının, Devletin savaş halinde olmasının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle işlenmesi halinde verilecek cezanın ağırlaşması yoluna gidilmiştir. Suçun oluşması bakımından önemli olan husus halkı ‘’ silahlı olarak’’ maddi bir fiile kışkırtmaktır. Yine aynı şekilde suçun oluşması için isyana tahrik fiili yeterli olacaktır. İsyanın gerçekleşmesi şart değildir. Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 2018/3136 E., 2019/1937 K sayılı kararında Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine karşı silahlı isyan suçu şöyle açıklanmıştır:
II-TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİNE KARŞI SİLAHLI İSYAN SUÇU:
Suçla ilgili yasal düzenleme şöyledir;
Türkiye Cmhuriyeti Hükümetine karşı silahlı isyan
Madde 313- (1) Halkı, Türkiye Cumhuriyeti Hükumetine karşı silahlı bir isyana tahrik eden kimseye onbeş yıldan yirmi yıla kadar hapis cezası verilir. İsyan gerçekleştiğinde, tahrik eden kişi hakkında yirmi yıldan yirmibeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(2) Türkiye Cumhuriyeti Hükumetine karşı silahlı isyanı idare eden kişi, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.
(3) Bir ve ikinci fıkrada tanımlanan suçların, Devletin savaş halinde olmasının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle işlenmesi halinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.
(4) Bir ve ikinci fıkrada tanımlanan suçların işlenmesi sırasında başka suçların işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ilgili hükümlere göre cezaya hükmolunur.
Yasanın gerekçesi ise şu şekildedir:
“Madde metninde halkı Türkiye Cumhuriyeti Hükumetine karşı silahlı isyana tahrik, suç olarak tanımlanmaktadır. Silahlı isyan, Devlet otoritesini yok etmek amacını ifade eder.
Suçun oluşması bakımından önemli olan husus, halkı “silahlı olarak” maddi bir fiile kışkırtmaktır.
Suçun oluşması için, isyana tahrik fiili yeterlidir; isyanın gerçekleşmesi şart değildir. Zira maddenin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde, yapılan kışkırtma sonucu isyanın gerçekleşmesi halinde buna katılanlara ve isyanı idare edenlere verilmesi gerekli cezalar ayrıca gösterilmiştir.
İkinci fıkraya göre, isyana kışkırtan ayrıca buna katılmış veya isyanı idare etmiş ise, artık sadece katılma veya idare etmeden dolayı ceza verilmesi gerekecektir.
Maddenin üçüncü fıkrasında, halkı Türkiye Cumhuriyeti Hükumetine karşı silahlı isyana tahrik veya silahlı isyan suçlarının, Devletin savaş halinde olmasının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle işlenmesi halinde, verilecek ceza belirlenmiştir.
Silahlı isyan suçunun işlenmesi sırasında kişiler öldürülmüş, yaralanmış ya da kişilerin veya kamu mallarına zarar verilmiş olabilir. Maddenin dördüncü fıkrasında, bu suçlardan dolayı da ayrıca cezaya hükmolunacağı kabul edilmiştir.”
a-Korunan hukuki değer:Suçla korunan hukuki değer, Siyasi iktidar/Türkiye Cumhuriyeti Hükumeti özelinde somutlaşan Devlet otoritesidir.
b-Fail:Suçun faili Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan ya da olmayan,asker veya sivil, yöneten yahut yönetilen herkes olabilir.
c-Mağdur:Demokratik bir hukuk devletinin sağladığı güven ve huzur ortamında yaşama hakkı bulunan toplumun her bir ferdidir.
d-Fiil: Halkı, Türkiye Cumhuriyeti Hükumetine karşı silahlı bir isyana tahrik etmek ya da silahlı isyanı idare etmektir.
Madde gerekçesinde açıklandığı üzere, silahlı isyan, Devlet otoritesini yok etmek amacını ifade eder.
Suçun oluşması bakımından önemli olan husus, halkı “silahlı olarak” maddi bir fiile kışkırtmaktır. Kışkırtmak, tahrik etmek; sözlü, yazılı, resimli, iletişim araçlarıyla ya da her hangi bir şekilde olabilir.
İsyan, cebir ve şiddet kullanarak devlet güçlerine karşı koymak, baş kaldırmaktır. Başkaldırma, aynı yönde hareket eden, hatta düzensiz, aniden ortaya çıkan, şiddet içerikli kitlesel bir harekettir. Halk ise, belli bir yer, yöre, belde veya bölge ahalisidir. …, Millete ve Devlete Karşı Suçlar shf. 393
Suçun oluşması için, isyana tahrik fiili yeterlidir; isyanın gerçekleşmesi şart değildir. Zira maddenin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde, yapılan kışkırtma sonucu isyanın gerçekleşmesi halinde buna katılanlara ve isyanı idare edenlere verilmesi gerekli cezalar ayrıca gösterilmiştir.
e-Manevi unsur: Suçun manevi unsuru doğrudan kasttır.
f-Hukuka aykırılık: Bu suç yönünden hukuka uygunluk sebeplerinden hiç birinin tatbik imkanı bulunmamaktadır.
2-MANEVİ UNSUR
Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine karşı silahlı isyan suçu kasten işlenebilir. Kast, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir. (TCK m. 21) Failin bu suçu işleyebilmesi için kusura sahip olması gerekmektedir. Kusurun olmaması durumunda failin cezalandırılması mümkün değildir. Ceza hukukunda ‘’kusursuz ceza olmaz’’ ilkesi geçerlidir. Kişinin kusuru bulunmamakla birlikte hukuka aykırı fiilli haksızlık teşkil edebilir fakat bahsedildiği üzere cezalandırılması mümkün değildir. Kusurun bulunmadığı hallerde Ceza Muhakemesi Kanunu madde 223/3’e göre ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilmektedir. Failin kastı bilerek ve isteyerek hukuka aykırılık içermelidir.
SUÇUN ÖZEL GÖRÜNÜŞ HALLERİ
TEŞEBBÜS
Türk Ceza Kanununda teşebbüs 35. maddede düzenlenmiştir. ‘’Kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur.’’ denilerek açıklanmıştır. Sırf hareket suçlarında teşebbüs genelde mümkün olmamakla birlikte icra hareketleri bölünebiliyorsa suça teşebbüs mümkün olabilecektir. Kanunun lafzında da bahsedildiği gibi elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaması durumunda teşebbüs oluşacaktır.
İŞTİRAK
Suça iştirak, bir suç işleme kararının icrası kapsamında birden fazla kişi tarafından fikir ve eylem birliği içinde birlikte suç işlenmesini ifade eder (TCK m.37).İştirak konusunda özellik arz eden bir durum bulunmamaktadır. Türk Ceza Kanunundaki özel hükümlere gidilecektir.
Suça iştirak, 5237 sayılı TCK’nın 37’nci maddesinde “Faillik”, 38’inci maddesinde “Azmettirme”, 39’uncu maddesinde “Yardım etme” ve 40’ıncı maddesinde “Bağlılık kuralı” başlığı altında düzenlenmiştir.
İÇTİMA
İçtima kelime anlamı olarak toplanma anlamına gelmektedir. Ceza hukukundaki karşılığı ise birden fazla suç işleyen failin çeşitli sebeplerden dolayı tek ceza alması durumudur. Bu suçta zincirleme suç hali mümkündür. Zincirleme suç kanunda ‘’bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Ancak bu ceza, dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır. Bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekilleri, aynı suç sayılır’’ denilerek açıklanmıştır
Kanunun 44. Maddesinde düzenlenen fikri içtima ‘’ İşlediği bir fiil ile birden fazla farklı suçun oluşmasına sebebiyet veren kişi, bunlardan en ağır cezayı gerektiren suçtan dolayı cezalandırılır.’’denilerek açıklanmıştır. Farklı neviden fikri içtima olarak da bilinen fikri içtima konusunda somut olayın özellikleri değerlendirilerek karar verilecektir.
TEKERRÜR
Suçta tekerrür ve özel tehlikeli suçlular, 5237 sayılı TCK’nın 58’inci maddesinde düzenlenmiştir. Tekerrür kelime anlamı olarak bir daha vuku bulma, tekrar, tekrarlanma anlamlarına gelir. Ceza hukukunda ise kişinin herhangi bir cezaya mahkûm edildikten sonra yeniden suç işlemesini ifade etmek için kullanılmaktadır. Bu bağlamda kesinleşmiş bir hükümle mahkûm olan bir kimsenin, cezası infaz edilmemiş olsa dahi bu kesinleşmeden sonra kanunda öngörülen süreler geçmeden yeni bir suç işlemesi haline tekerrür adı verilir.
Madde 58- (1) Önceden işlenen suçtan dolayı verilen hüküm kesinleştikten sonra yeni bir suçun işlenmesi halinde, tekerrür hükümleri uygulanır. Bunun için cezanın infaz edilmiş olması gerekmez.
Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine Karşı Silahlı İsyan Suçu CEZASI-YAPTIRIMI
(1) Halkı, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetine karşı silahlı bir isyana tahrik eden kimseye onbeş yıldan yirmi yıla kadar hapis cezası verilir. İsyan gerçekleştiğinde, tahrik eden kişi hakkında yirmi yıldan yirmibeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(2) Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetine karşı silahlı isyanı idare eden kişi, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır. İsyana katılan diğer kişilere altı yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir.
(3) Bir ve ikinci fıkrada tanımlanan suçların, Devletin savaş halinde olmasının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle işlenmesi halinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur
DAVA VE CEZA ZAMANAŞIMI SÜRESİ
Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine Karşı Silahlı İsyan Suçu, niteliği gereği devletin varlığına ve anayasal düzenine yönelen en ağır suçlardan biridir. Bu nedenle, dava zamanaşımı süreleri de oldukça uzun tutulmuştur.
- TCK 313/1 kapsamında yalnızca halkı silahlı isyana tahrik eden kişiler için 20 yıl dava zamanaşımı süresi öngörülmüştür.
- TCK 313/2 kapsamında silahlı isyanı idare eden veya fiilen isyana katılanlar açısından dava zamanaşımı süresi 15 yıldır.
- TCK 313/3 kapsamında suçun devletin savaş halinde olmasından yararlanılarak işlenmesi durumunda ise dava zamanaşımı süresi 30 yıl olarak belirlenmiştir.
Bu sürelerin başlangıcı, suçun işlendiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Ancak suçun kesintiye uğraması veya durması halinde Türk Ceza Kanunu’nun genel hükümleri uyarınca zamanaşımı süresi yeniden hesaplanır.
Zamanaşımı sürelerinin uzunluğu, devletin güvenliğini tehdit eden bu suçun unutulmaya veya cezasız kalmaya bırakılmaması gerektiğinin bir göstergesidir.
Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine Karşı Silahlı İsyan Suçunda Görevli Mahkeme
Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine Karşı Silahlı İsyan Suçu, niteliği itibarıyla ağır ve toplum düzenine yönelik ciddi tehdit içeren bir suç olduğundan, bu davalara bakma görevi ağır ceza mahkemelerine aittir.
Ağır ceza mahkemeleri, Türk yargı sisteminde en ciddi suç tiplerini yargılamakla yetkili özel mahkemelerdir. TCK 313 kapsamında görülen davalarda, sanığın eylemleri, suçun niteliği ve isyana katılım derecesi detaylı biçimde değerlendirilir.
Mahkeme, yalnızca tahrik fiilini değil, isyanın gerçekleşip gerçekleşmediğini, failin idare eden, katılan veya tahrik eden sıfatıyla suçtaki rolünü, ayrıca isyan sırasında işlenen diğer suçları da dikkate alır. Bu yönüyle yargılama süreci, hem kapsamlı hem de ağır yaptırımlar içeren bir prosedürdür.
Görevli mahkemenin ağır ceza mahkemesi olarak belirlenmesi, suçun devlet otoritesine yönelik tehdit boyutunun ciddiyetini ortaya koymaktadır.
Mahkemelerin görev ve yetkilerini düzenleyen “5235 Sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemeleri’nin Kuruluş Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun” ’un 12. maddesine göre bu suçun tüm fıkraları açısından görevli mahkeme Ağır Ceza Mahkemesidir. ‘’Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısmının Dört, Beş, Altı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar bakımından (..) ağır ceza mahkemeleri görevlidir. ‘’
Avukat Fatih Tahancı, 2015 yılında Hukuk Fakültesini tam burslu, onur öğrencisi olarak Ankara’da tamamlamıştır. Avukatlık stajını Ankara Barosu nezdinde; sigorta hukuku, tazminat hukuku, iş hukuku, icra hukuku ve idare hukuku konularına odaklanmış çeşitli avukatlık bürolarında staj yaparak tamamlamıştır. Avukat Fatih Tahancı Çankaya/Ankara’da bulunan Tahancı Hukuk Bürosu’nda avukatlık faaliyeti göstermektedir.