Ceza Hukuku

Uzlaşmaya Tabi Suçlar Nedir?

Uzlaşmaya Tabi Suçlar Nedir - tahanci.av.tr

Uzlaşmaya tabi suçlar, ceza yargılamasında devletin cezalandırma hakkını ikinci plana alarak, öncelikle taraflar arasındaki zararın giderilmesini ve toplumsal barışın yeniden tesisini hedefleyen önemli bir kurumdur. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesinde düzenlenen bu sistem, fail ile mağdurun adli makamlar gözetiminde anlaşmaya varmasını sağlayan bir onarıcı adalet mekanizmasıdır. Bu kapsamda, özellikle şikâyete tabi suçlarda taraflar, devletin cezalandırıcı gücüne başvurulmadan önce uzlaşma yoluyla süreci sonlandırabilir. Ancak her suç bu kapsama girmez; bazı suçlar kanunen uzlaşmaya tabi olmayan suçlar arasında sayılmıştır. Bu makalede, hangi suçların uzlaşma kapsamında olduğu, süreç nasıl ilerlediği ve uzlaşmanın hukuki sonuçları hakkında kapsamlı bilgilere ulaşabilirsiniz.

Uzlaşmaya Tabi Suçlar Nedir?

Uzlaşmaya tabi suçlar, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesi uyarınca, fail ile mağdur arasında bir uzlaştırma süreci yürütülmesine imkân tanıyan suçlardır. Bu sistemde amaç, failin cezalandırılmasından ziyade, mağdurun uğradığı zararın giderilmesi ve taraflar arasında sosyal barışın yeniden kurulmasıdır. Başka bir ifadeyle, uzlaşma, klasik ceza adaletinden farklı olarak “onarıcı adalet” anlayışını esas alır.

Sayfa İçeriği

Uzlaşmaya tabi bir suç işlendiğinde, Cumhuriyet savcısı soruşturma aşamasında taraflara uzlaşma teklifinde bulunur. Taraflar bu teklifi kabul ederse, süreç uzlaştırmacı aracılığıyla yürütülür. Uzlaştırmacı, tarafların özgür iradeleriyle bir araya gelmesini ve üzerinde anlaştıkları çözümün yazılı hâle getirilmesini sağlar. Anlaşmaya varılması halinde kamu davası açılmaz; yani fail hakkında ceza verilmesine gerek kalmaz. Bu nedenle uzlaşma, hem yargının iş yükünü azaltan hem de taraflar arasında kalıcı bir çözüm sağlayan pratik bir yoldur.

Ancak her suç uzlaşmaya elverişli değildir. Kanun koyucu, kamu düzenini ağır biçimde ihlal eden veya mağdurun rızasıyla telafi edilemeyecek nitelikteki bazı suçları bu kapsam dışında bırakmıştır. Örneğin, cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar ve terör suçları gibi fiillerde uzlaşma mümkün değildir. Dolayısıyla bir suçun uzlaşmaya tabi olup olmadığını belirlemek, hem savcılık hem de mahkeme açısından oldukça önemlidir.

Uzlaşmaya Tabi Olmanın Şartları

Uzlaşma kurumunun uygulanabilmesi için, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesinde belirtilen bazı koşulların bir arada bulunması gerekir. Bu şartlar, her suç bakımından farklılık gösterebilir; ancak temel ölçüt, suçun niteliği ve mağdurun kimliğiyle ilgilidir. Aşağıda, uzlaşmaya tabi olmanın başlıca koşulları ayrıntılı biçimde açıklanmıştır.

1. Mağdurun Niteliği

Uzlaşma sadece gerçek kişiler veya özel hukuk tüzel kişileri aleyhine işlenen suçlarda mümkündür. Yani, suçtan zarar gören taraf devlet, belediye, kamu kurumu gibi bir kamu tüzel kişisi ise uzlaşma uygulanamaz. Bunun nedeni, kamu tüzel kişilerinin uğradığı zararın toplumun tamamını ilgilendirmesi ve şahsi rızayla telafi edilemeyecek olmasıdır.

2. Suçun Şikâyete Tabi Olması

Genel kural olarak, şikâyete tabi suçlar uzlaşma kapsamındadır. Şikâyete tabi olmayan suçlarda ise, kanun açıkça uzlaşma uygulanacağını belirtmedikçe, uzlaşma teklif edilemez. Örneğin, TCK m.151’de düzenlenen mala zarar verme suçu şikâyete tabi olduğu için uzlaşmaya elverişlidir. Ancak kamu düzenine karşı işlenen suçlarda uzlaşma mümkün değildir.

3. Özel Kanunlarda Düzenlenen Suçlar

Ceza Muhakemesi Kanunu sadece Türk Ceza Kanunu’ndaki suçları değil, özel kanunlardaki bazı suçları da uzlaşma kapsamına almıştır. Örneğin; Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu veya Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamındaki belirli fiiller, kanunda açıkça belirtilmişse uzlaşmaya tabi olabilir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, özel kanunda uzlaşma hükmünün açıkça yer almasıdır; aksi halde genel kural uygulanmaz.

4. Aynı Mağdura Karşı Birden Fazla Suç

Aynı mağdura karşı birden fazla suç işlenmişse, bu suçlardan sadece biri uzlaşmaya tabi olsa bile, diğer suçların da uzlaşma kapsamında değerlendirilmesi mümkündür. Ancak mağdur sayısı birden fazlaysa, her mağdur açısından ayrı uzlaşma süreci yürütülür. Bu düzenleme, mağdurun adalet duygusunun korunmasını ve sürecin bireysel hak temelli yürütülmesini sağlar.

Uzlaşmaya Tabi Suçlar Listesi (TCK ve Özel Kanunlara Göre)

Uzlaşmaya tabi suçlar listesi, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesi ile belirlenmiş olup, hem Türk Ceza Kanunu (TCK) hem de bazı özel kanunlarda yer alan suçları kapsar. Bu liste, hangi fiillerde uzlaşma teklifinin yapılabileceğini belirler ve yargı makamları açısından bağlayıcıdır. Aşağıda, uygulamada en sık karşılaşılan uzlaşmaya tabi suç grupları yer almaktadır.

1. Türk Ceza Kanunu’na Göre Uzlaşmaya Tabi Suçlar

TCK kapsamında şikâyete tabi suçların büyük bir kısmı uzlaşma kapsamına alınmıştır. Ancak bazı suçlar, kamu düzenine etkisi nedeniyle kapsam dışında tutulmuştur. Aşağıda, uzlaşmaya elverişli başlıca TCK suçları örneklenmiştir:

  • TCK 86/2 – Basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek kasten yaralama (şikâyete tabi hâller)
  • TCK 125Hakaret suçu
  • TCK 141Basit hırsızlık (belirli koşullarda)
  • TCK 151Mala zarar verme
  • TCK 157Dolandırıcılık (basit şekli)
  • TCK 158Nitelikli dolandırıcılık (bazı alt bentlerde)
  • TCK 159Haksız menfaat temini
  • TCK 179/2Trafik güvenliğini tehlikeye sokma (takip mesafesi ihlali gibi hafif fiiller)

Bu suçlar bakımından uzlaşma teklifinin yapılabilmesi için mağdurun gerçek kişi veya özel hukuk tüzel kişisi olması ve fiilin şikâyete tabi nitelikte bulunması gerekir.

2. Özel Kanunlara Göre Uzlaşmaya Tabi Suçlar

Ceza Muhakemesi Kanunu, sadece TCK’daki suçlarla sınırlı değildir. Bazı özel kanunlarda da uzlaşma kapsamına alınan fiiller vardır. Örneğin:

  • Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu – Eser sahibinin haklarının ihlali
  • Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu – Basit kaçakçılık fiilleri
  • Bankacılık Kanunu – Basit nitelikli bilgi paylaşımı fiilleri

Bu fiillerde uzlaşma, genellikle zararın giderilmesi veya özür beyanı gibi sonuçlar üzerinden gerçekleşir. Her özel kanun bakımından uzlaşmanın kapsamı ayrıca incelenmelidir; çünkü bazı kanunlarda “uzlaşma uygulanmaz” hükmü açıkça yer alabilir.

3. Çocuklar Bakımından Uzlaşmaya Tabi Suçlar

CMK’nın 253/1-c maddesi uyarınca, çocuk sanıklar tarafından işlenen suçlarda uzlaşma kapsamı daha geniştir. Çocuklar açısından ceza hukukunun amacı cezalandırmadan ziyade topluma kazandırmadır. Bu nedenle, çocukların işlediği birçok suç, yetişkinlerde uzlaşma dışı olsa dahi uzlaşma kapsamına alınabilir. Bu yaklaşım, çocuğun rehabilitasyonu ve suçun tekrarlanmamasını sağlamayı hedefler.

Uzlaşmaya Tabi Olmayan Suçlar

Uzlaşmaya tabi olmayan suçlar, kanun koyucu tarafından toplumsal düzeni, kamu güvenliğini veya bireyin temel haklarını derinden etkilediği kabul edilen ve bu nedenle uzlaşma kapsamı dışında bırakılan fiillerdir. Bu tür suçlarda devlet, yalnızca mağdurun zararının giderilmesiyle yetinmez; cezalandırma yoluyla caydırıcılığı da sağlamak ister. Bu nedenle, uzlaşma teklif edilmesi veya kabul edilmesi mümkün değildir.

1. Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar

Cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar (TCK 102, 103, 105), mağdurun vücut bütünlüğü ve onurunu doğrudan ihlal eden fiiller olduğundan, uzlaşma kapsamına alınmamıştır. Bu suçlarda mağdurun rızası veya faille anlaşması hukuken sonuç doğurmaz. Özellikle çocuğun cinsel istismarı suçu, toplumun korunması amacıyla kesin olarak uzlaşma dışı tutulmuştur. Bu durum, hem mağdurun korunması hem de kamu düzeninin sağlanması açısından zorunludur.

2. Israrlı Takip ve Şiddet İçeren Suçlar

Israrlı takip suçu (TCK 123/A) ve şiddet içeren fiiller de uzlaşmaya tabi değildir. Bu suçlar, mağdurun huzur ve güvenlik duygusunu zedelediği için uzlaşma ile çözümlenmesi kamu yararına aykırı görülmüştür. Yargıtay, özellikle ısrarlı takip ve aile içi şiddet olaylarında, fail ile mağdur arasındaki güç dengesizliğini dikkate alarak uzlaşma teklifinin yapılmasını hatalı bulmaktadır.

3. Kamu Güvenliğini Tehlikeye Atan Suçlar

Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki suçlar, devletin güvenliğine karşı işlenen suçlar (TCK 302–309 arası) ve anayasal düzene karşı suçlar da uzlaşmaya elverişli değildir. Bu suçların mağduru birey değil, toplumun tamamıdır. Dolayısıyla bireysel anlaşmayla kamu dengesinin yeniden sağlanması mümkün görülmez.

4. Aynı Mağdura Karşı Birden Fazla Suç İşlenmesi

CMK m.253/3 uyarınca, aynı mağdura karşı birden fazla suç işlenmişse ve bu suçlardan biri uzlaşmaya tabi değilse, diğerleri de uzlaşma kapsamı dışında kalır. Bu düzenleme, mağdurun bütünsel korunmasını hedefler. Örneğin, bir fiil hem hakaret hem de yaralama içeriyorsa, yaralama uzlaşma dışı olduğundan, hakaret suçu da uzlaştırılamaz.

Cinsel Suçlar Uzlaşmaya Tabi mi?

Cinsel suçlar, Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) bireyin vücut dokunulmazlığına ve cinsel özgürlüğüne karşı işlenen en ağır fiiller arasında yer alır. Bu nedenle, hem kanun hem de Yargıtay uygulaması açısından bu suçlar kesin olarak uzlaşma kapsamı dışında bırakılmıştır. Cinsel suçlarda mağdurun iradesi, çoğu zaman failin etkisi altında geliştiğinden, uzlaşmanın özgür iradeye dayandığı varsayımı zedelenmiş olur. Bu durum, uzlaşmanın temelini oluşturan “gönüllülük” ilkesine aykırıdır.

1. TCK’daki Düzenlemeler

TCK m.102 (Cinsel saldırı), m.103 (Çocuğun cinsel istismarı) ve m.105 (Cinsel taciz) hükümleri açık biçimde uzlaşma dışıdır. Özellikle çocuklara yönelik suçlarda, mağdurun rızası geçerli kabul edilmediğinden, uzlaşma teklif edilmesi bile kanuna aykırıdır. Aynı şekilde, failin mağdurun bedensel veya psikolojik bütünlüğünü zedelediği her durumda devlet doğrudan cezalandırma yetkisini kullanır; tarafların anlaşması cezai süreci ortadan kaldırmaz.

2. Yargıtay’ın Görüşü

Yargıtay Ceza Genel Kurulu ve Ceza Daireleri, cinsel suçlarda uzlaşma teklifinin yapılmasını usul hatası olarak kabul etmektedir. Yargıtay’a göre, bu tür suçlar yalnızca mağdurun değil, toplumun da vicdanını yaralar. Bu nedenle, cinsel saldırı, taciz veya istismar suçlarında uzlaşma girişimi, yargılamayı geçersiz kılabilecek bir usul ihlalidir. Mahkemelerin bu tür hatalar karşısında davayı bozduğu birçok emsal karar mevcuttur.

3. Uygulamadaki Yanlış Yorumlar

Uygulamada zaman zaman, özellikle cinsel taciz gibi suçlarda, failin özür dilemesi veya zararı gidermesi halinde uzlaşma yapılabileceği yönünde hatalı değerlendirmelere rastlanmaktadır. Ancak bu yaklaşım, hem yasal düzenlemelere hem de Yargıtay içtihatlarına aykırıdır. Cinsel dokunulmazlığa yönelik her fiil, kamu düzenini doğrudan ilgilendirdiği için uzlaşma teklif edilmesi mümkün değildir. Cumhuriyet savcılarının bu konuda özel hassasiyet göstermesi, mağdurun ikinci kez mağduriyet yaşamaması açısından büyük önem taşır.

Özetle, cinsel suçlar uzlaşmaya tabi değildir. Bu suçlarda fail ile mağdur arasında bir anlaşma yapılması, ceza soruşturmasını veya davayı ortadan kaldırmaz. Devlet, kamu yararı gereği cezai takibi kendisi sürdürür ve mağdurun korunması için sürece doğrudan müdahil olur.

Ön Ödeme ve Uzlaşmaya Tabi Suçlar Arasındaki Fark

Ön ödeme ve uzlaşma, her ikisi de ceza yargılamasında davaya gitmeden süreci sonlandırmayı amaçlayan alternatif mekanizmalardır; ancak işleyişleri, kapsamları ve sonuçları bakımından birbirinden tamamen farklıdır. Bu iki kurumun farkını anlamak, hangi suçta hangi yolun uygulanabileceğini doğru belirlemek açısından son derece önemlidir.

1. Ön Ödeme Nedir?

Ön ödeme, genellikle hafif nitelikli suçlarda (örneğin TCK 151 mala zarar verme, TCK 147 hırsızlık girişimi gibi) uygulanabilen bir kurumdur. Bu sistemde fail, belirli bir miktar para ödeyerek cezai sorumluluktan kurtulabilir. Ön ödeme, mağdurun rızasına bağlı değildir; yalnızca devletin belirlediği şartların yerine getirilmesi yeterlidir. Savcılık tarafından belirlenen süre içinde ön ödeme yapılırsa dava açılmaz, yapılmazsa soruşturma veya kovuşturma devam eder.

2. Uzlaşma Nedir?

Uzlaşma ise ön ödemeden farklı olarak fail ile mağdur arasında doğrudan bir iletişim ve anlaşma sürecini içerir. Burada amaç, mağdurun zararının giderilmesi ve toplumsal barışın yeniden sağlanmasıdır. Ödeme, özür, belirli bir hizmette bulunma veya tazmin gibi farklı şekillerde olabilir. Dolayısıyla uzlaşmada mağdurun iradesi belirleyici unsurdur; fail tek başına süreci sonlandıramaz.

3. Uygulama Aşamaları ve Sonuçları

Ön ödeme, yalnızca savcılık tarafından yürütülür ve taraflar arasında bir görüşme yapılmaz. Buna karşılık uzlaşma süreci, savcının gözetiminde bir uzlaştırmacı aracılığıyla yürütülür. Uzlaşma sağlanırsa dava açılmaz veya açılmışsa düşürülür. Ön ödeme yapıldığında da dava açılmaz ancak bu durum mağdurun zararını ortadan kaldırmaz; mağdur ayrıca tazminat davası açabilir.

4. Hangi Suçlarda Uygulanır?

Kanun koyucu, ön ödemeyi yalnızca kanunda açıkça belirtilen bazı hafif suçlarla sınırlamıştır. Örneğin, trafik suçları veya kabahat niteliğindeki fiiller genellikle ön ödeme kapsamındadır. Buna karşılık uzlaşma, şikâyete tabi veya taraflar arasında telafi edilebilir nitelikteki suçlara uygulanır. Dolayısıyla, ön ödeme daha sınırlı bir alanı kapsarken, uzlaşma daha geniş bir yelpazede uygulanabilir.

5. Sonuçların Karşılaştırması

  • Ön ödeme: Failin ödeme yapması yeterlidir, mağdurun onayı aranmaz.
  • Uzlaşma: Tarafların anlaşması şarttır, fail ve mağdur iradeyle süreci sonlandırır.
  • Ön ödeme sonrasında mağdurun zararını talep etme hakkı devam eder.
  • Uzlaşma sonrası ise taraflar tüm haklarından feragat etmiş sayılır, yeniden dava açılamaz.

Özetle, ön ödeme devletin ceza politikasına hizmet ederken, uzlaşma bireyler arasındaki sosyal barışı sağlamayı hedefler. Bu nedenle, her iki kurumun hukuki sonuçları farklı olsa da, ceza adalet sisteminin yükünü azaltmada tamamlayıcı işlev görür.

Uzlaşma Sağlanırsa Ne Olur?

Uzlaşma sağlanması, ceza yargılamasında taraflar arasında adli makam gözetiminde yapılan bir anlaşmanın başarıyla sonuçlanması anlamına gelir. Bu durumda devlet, cezalandırma görevini ikinci plana alır ve taraflar arasındaki barışın yeniden kurulmasına öncelik verir. Ancak uzlaşmanın sonuçları, sürecin hangi aşamada tamamlandığına göre farklılık gösterir.

1. Soruşturma Aşamasında Uzlaşma

Eğer taraflar uzlaşma sürecinde anlaşmaya varırsa, Cumhuriyet savcısı tarafından “kovuşturmaya yer olmadığına dair karar” verilir. Bu karar, failin sabıka kaydına işlenmez ve süreç tamamen sona erer. Başka bir ifadeyle, şüpheli hakkında kamu davası açılmaz ve kişi hakkında herhangi bir cezai yaptırım uygulanmaz. Bu sonuç, fail açısından ciddi bir avantaj sağlar çünkü ileride herhangi bir cezai geçmiş oluşmaz.

2. Kovuşturma Aşamasında Uzlaşma

Kovuşturma aşamasında yani dava açıldıktan sonra taraflar uzlaşırsa, mahkeme dosyayı yeniden değerlendirir ve uzlaşma tutanağını onaylar. Bu durumda mahkeme, davanın düşmesine karar verir. Eğer fail uzlaşma kapsamında belirli bir edimi yerine getirecekse (örneğin mağdura tazminat ödemek veya özür dilemek), bu edim tamamlandığında dava resmen sonlandırılır. Uzlaşmanın yerine getirilmemesi halinde ise dava yeniden açılabilir.

3. Uzlaşmanın Yerine Getirilmemesi Halinde Sonuç

Taraflar uzlaşmaya varmış, ancak fail uzlaşma şartlarını (örneğin ödeme veya hizmet taahhüdü) yerine getirmemişse, savcılık veya mahkeme kararı iptal ederek davayı yeniden başlatabilir. Bu durumda, fail hem ceza davasıyla hem de tazminat talepleriyle karşı karşıya kalır. Bu nedenle, uzlaşma yükümlülüklerinin zamanında ve tam olarak yerine getirilmesi büyük önem taşır.

4. Uzlaşmanın Hukuki Sonuçları

  • Ceza yargılaması sona erer ve fail hakkında hüküm verilmez.
  • Sabıka kaydı oluşmaz, fail hakkında cezai sicil temiz kalır.
  • Uzlaşma konusu fiil nedeniyle aynı olaydan ötürü yeniden dava açılamaz.
  • Uzlaşma sağlandıktan sonra taraflar birbirlerinden herhangi bir hak talep edemez.

5. Uzlaşmanın Mağdur Açısından Faydaları

Mağdur, uzun süren bir dava sürecine girmeden zararının giderilmesini sağlar. Ayrıca uzlaşma, mağdurun psikolojik olarak rahatlamasına ve faille kontrollü biçimde yüzleşmesine imkân verir. Özellikle basit yaralama, hakaret veya mala zarar verme gibi suçlarda, mağdurun tatmini çoğu zaman mahkeme kararından daha etkin olur.

Uzlaşma Sağlanırsa Ne Olur?

Uzlaşma sağlanması, ceza yargılamasında taraflar arasında adli makam gözetiminde yapılan bir anlaşmanın başarıyla sonuçlanması anlamına gelir. Bu durumda devlet, cezalandırma görevini ikinci plana alır ve taraflar arasındaki barışın yeniden kurulmasına öncelik verir. Ancak uzlaşmanın sonuçları, sürecin hangi aşamada tamamlandığına göre farklılık gösterir.

1. Soruşturma Aşamasında Uzlaşma

Eğer taraflar uzlaşma sürecinde anlaşmaya varırsa, Cumhuriyet savcısı tarafından “kovuşturmaya yer olmadığına dair karar” verilir. Bu karar, failin sabıka kaydına işlenmez ve süreç tamamen sona erer. Başka bir ifadeyle, şüpheli hakkında kamu davası açılmaz ve kişi hakkında herhangi bir cezai yaptırım uygulanmaz. Bu sonuç, fail açısından ciddi bir avantaj sağlar çünkü ileride herhangi bir cezai geçmiş oluşmaz.

2. Kovuşturma Aşamasında Uzlaşma

Kovuşturma aşamasında yani dava açıldıktan sonra taraflar uzlaşırsa, mahkeme dosyayı yeniden değerlendirir ve uzlaşma tutanağını onaylar. Bu durumda mahkeme, davanın düşmesine karar verir. Eğer fail uzlaşma kapsamında belirli bir edimi yerine getirecekse (örneğin mağdura tazminat ödemek veya özür dilemek), bu edim tamamlandığında dava resmen sonlandırılır. Uzlaşmanın yerine getirilmemesi halinde ise dava yeniden açılabilir.

3. Uzlaşmanın Yerine Getirilmemesi Halinde Sonuç

Taraflar uzlaşmaya varmış, ancak fail uzlaşma şartlarını (örneğin ödeme veya hizmet taahhüdü) yerine getirmemişse, savcılık veya mahkeme kararı iptal ederek davayı yeniden başlatabilir. Bu durumda, fail hem ceza davasıyla hem de tazminat talepleriyle karşı karşıya kalır. Bu nedenle, uzlaşma yükümlülüklerinin zamanında ve tam olarak yerine getirilmesi büyük önem taşır.

4. Uzlaşmanın Hukuki Sonuçları

  • Ceza yargılaması sona erer ve fail hakkında hüküm verilmez.
  • Sabıka kaydı oluşmaz, fail hakkında cezai sicil temiz kalır.
  • Uzlaşma konusu fiil nedeniyle aynı olaydan ötürü yeniden dava açılamaz.
  • Uzlaşma sağlandıktan sonra taraflar birbirlerinden herhangi bir hak talep edemez.

5. Uzlaşmanın Mağdur Açısından Faydaları

Mağdur, uzun süren bir dava sürecine girmeden zararının giderilmesini sağlar. Ayrıca uzlaşma, mağdurun psikolojik olarak rahatlamasına ve faille kontrollü biçimde yüzleşmesine imkân verir. Özellikle basit yaralama, hakaret veya mala zarar verme gibi suçlarda, mağdurun tatmini çoğu zaman mahkeme kararından daha etkin olur.

Uzlaşma Başvurusu Nasıl Yapılır?

Uzlaşma talebi, ceza soruşturması veya kovuşturması sürecinde taraflardan biri tarafından doğrudan ya da vekili aracılığıyla ilgili makama iletilebilir. Ancak talep usulü ve usulî şartlar önem arz eder; aksi halde başvuru usulden reddedilebilir.

1. Başvuru Mercileri

Uzlaşma talebi öncelikle cumhuriyet savcılığına yapılır. Kovuşturma aşamasında ise talep mahkemeye sunulur. Savcılık veya mahkeme, uzlaşma şartlarının uygunluğunu değerlendirir ve gerektiğinde tarafları uzlaştırmaya davet eder.

2. Başvuru Şekli ve İçeriği

Başvuruda; olayın kısa özeti, tarafların kimlik bilgileri, uzlaşma talebinin gerekçesi ve varsa tarafların önerdiği çözüm (tazminat, özür, edim vb.) açıkça belirtilmelidir. Dilekçeye delillerin özetlenmesi ek bir fayda sağlar. Yazılı başvuru tercih edilir; ancak acil durumlarda sözlü başvuru da kayıt altına alınarak işleme konulabilir.

3. Zamanaşımı ve Süreler

Uzlaşma talebi, soruşturma veya kovuşturma devam ettiği sürece yapılabilir. Ancak delillerin toplanmasından veya karar aşamasından sonra yapılan taleplerin kabulü sınırlı olabilir. Bu nedenle uzlaşma talebi mümkün olduğunca erken dönemde sunulmalıdır.

4. Tarafların Temsilcileri

Taraflar başvuruyu kendileri yapabileceği gibi avukat vasıtasıyla da vekâlet vererek gerçekleştirebilirler. Avukat aracılığıyla yapılan başvurularda vekâletnamenin eklenmesi usulü kolaylaştırır ve başvurunun ciddiyetini güçlendirir.

5. Savcılık/Mahkeme İncelemesi ve Davet

Başvuru alındıktan sonra savcılık veya mahkeme, uzlaşma koşullarının uygunluğunu ve kamu düzenini zedelemeyecek nitelikte olup olmadığını değerlendirir. Uygun görmesi halinde tarafları uzlaştırma görüşmesine davet eder; davetin reddi halinde başvuru işleme alınmayabilir.

Uzlaşma Sağlanmazsa Ne Olur?

Uzlaşma sağlanmaması halinde ceza yargılaması olağan seyrinde devam eder. Tarafların anlaşmaya varamaması, failin cezai sorumluluğunu ortadan kaldırmaz ve devletin cezalandırma yetkisi devreye girer. Ancak bu durumda da uzlaşma sürecinde yapılan görüşmelerin gizliliği korunur; tarafların uzlaşma aşamasında söyledikleri hiçbir beyan, mahkeme sürecinde delil olarak kullanılamaz.

1. Kamu Davasının Açılması

Eğer taraflar soruşturma aşamasında uzlaşamazlarsa, Cumhuriyet savcısı delilleri değerlendirir ve suçun işlendiği kanaatine varırsa kamu davası açar. Bu durumda dosya mahkemeye gönderilir ve normal yargılama süreci başlar. Mahkeme, suçun sabit olup olmadığını değerlendirir ve hüküm kurar. Uzlaşma girişimi sonuçsuz kaldığı için fail artık mahkeme önünde savunma yapar.

2. Mahkeme Aşamasında Uzlaşma Talebi

Kamu davası açıldıktan sonra uzlaşma talebi genellikle kabul edilmez. Ancak bazı hallerde mahkeme, dosyanın niteliğine göre tekrar uzlaştırma teklifinde bulunabilir. Bu, istisnai bir durumdur ve yalnızca tarafların açık iradesi varsa uygulanır. Örneğin, taraflar daha önce iletişim kuramamış ancak duruşma sırasında anlaşma niyeti beyan etmişse mahkeme yeniden uzlaştırma süreci başlatabilir.

3. Uzlaşma Görüşmelerinde Beyanların Kullanılamaması

Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre uzlaşma görüşmeleri tamamen gizlilik esasına dayanır. Uzlaştırma aşamasında taraflardan biri tarafından yapılan açıklamalar, daha sonra yargılamada lehine veya aleyhine delil olarak ileri sürülemez. Bu kural, tarafların uzlaşma sürecinde kendilerini rahatça ifade edebilmesini amaçlar. Gizlilik kuralının ihlali, hem disiplin hem de cezai yaptırımlara yol açabilir.

4. Uzlaşmanın Tekrarı Mümkün mü?

CMK m.253/16’ya göre, uzlaşma teklifinin reddedilmesi halinde aynı dosyada yeniden uzlaştırma süreci başlatılamaz. Bu kural, sürecin kötüye kullanılmasını ve yargılamanın gereksiz yere uzamasını önlemek amacıyla getirilmiştir. Ancak bazı uygulamalarda, yeni delillerin ortaya çıkması veya tarafların pişmanlık beyanı gibi istisnai durumlarda mahkemeler ikinci bir uzlaştırma girişimine izin verebilmektedir.

5. Sonuçların Taraflar Açısından Etkisi

Uzlaşmanın sağlanamaması halinde:

  • Fail hakkında ceza davası açılır veya mevcut dava devam eder.
  • Mağdurun zararının giderilmesi ancak mahkeme hükmüyle mümkün olur.
  • Taraflar, ilerleyen süreçte artık uzlaşma teklifinde bulunamazlar.

Uzlaşmanın Adli Sicile Etkisi

Uzlaşma kurumu, ceza yargılamasında tarafların anlaşmasıyla sürecin sona ermesini sağladığı için, fail açısından birçok yönden avantajlı sonuçlar doğurur. Bu avantajların başında ise, uzlaşmanın adli sicile (sabıka kaydına) etkisi gelir. Vatandaşların en çok merak ettiği konulardan biri, uzlaşmanın sicil kaydına işlenip işlenmediğidir. Kanun ve uygulamaya göre uzlaşma, klasik bir mahkûmiyet kararı olmadığı için sabıka kaydına işlenmez.

1. Uzlaşmanın Sicil Kaydına İşlenmemesi

Ceza Muhakemesi Kanunu m.253/19’a göre, uzlaşma sağlanması halinde fail hakkında hüküm verilmez ve süreç sona erer. Çünkü uzlaşma bir “mahkûmiyet” değil, tarafların anlaşmasıyla cezai sürecin düşmesi anlamına gelir. Dolayısıyla, uzlaşma sonucunda adli sicil kaydına herhangi bir bilgi işlenmez. Kişi, sabıka kaydı sorgulaması yaptığında bu duruma dair hiçbir kayıt görmez.

2. Uzlaşma Kayıtlarının Saklanması

Her ne kadar uzlaşma sabıka kaydına işlenmese de, uzlaştırma büroları ve Adalet Bakanlığı Uzlaştırma Daire Başkanlığı nezdinde, yalnızca istatistiksel ve denetim amaçlı kayıtlar tutulur. Bu kayıtlar gizlidir ve yalnızca yargı mercileri tarafından erişilebilir. Bu nedenle, uzlaşmaya varmış bir kişi ileride başka bir dosyada taraf olsa dahi, önceki uzlaşma kayıtları kamuya açık bir şekilde görünmez.

3. Uzlaşmanın Sicil Temizliği Açısından Önemi

Uzlaşma, özellikle genç sanıklar veya adli sicilinde kayıt bulunmasını istemeyen bireyler için büyük bir fırsattır. Zira bir mahkûmiyet kararı verilmediğinden, ileride memuriyet başvuruları, pasaport işlemleri veya kamu ihalelerine katılım gibi durumlarda herhangi bir engel oluşturmaz. Bu yönüyle uzlaşma, hem cezanın önlenmesini hem de bireyin toplumsal itibarının korunmasını sağlar.

4. Uzlaşma Sonrası Gizlilik İlkesi

Uzlaştırma süreci gizlilik esasına dayanır. Taraflar veya uzlaştırmacı, görüşmelerde konuşulanları üçüncü kişilerle paylaşamaz. Aynı şekilde, uzlaşma sonucunda düzenlenen tutanaklar yalnızca dosya kapsamında değerlendirilir. Yargıtay kararlarına göre, uzlaşma belgelerinin kamuya ifşası veya sosyal medyada paylaşılması halinde kişisel verilerin ihlali suçu oluşabilir.

5. Örnek Uygulama

Örneğin, bir kişi basit hakaret suçundan dolayı uzlaşmaya gider ve mağdurla tazminat ödemesi veya özür beyanı üzerinden anlaşırsa, hakkında kamu davası açılmaz. Bu durumda kişi sabıka kaydı sorgulamasında “temiz” görünür. Bu durum Yargıtay kararlarında da açıkça vurgulanmıştır: “Uzlaşma, fail hakkında mahkûmiyet hükmü doğurmadığından adli sicile kaydedilemez.”

Uzlaşma ile İlgili Yargıtay Kararlarından Örnekler

Uzlaşma kurumuna ilişkin Yargıtay kararları, uygulamada yaşanan tereddütleri gidermek ve sürecin doğru işletilmesini sağlamak açısından büyük önem taşır. Yüksek Mahkeme, özellikle uzlaşma teklifinin kim tarafından yapılacağı, hangi hallerde geçerli sayılacağı ve birden fazla suçun bulunması halinde uzlaşmanın nasıl uygulanacağı konusunda net içtihatlar oluşturmuştur. Aşağıda, uygulamada sık karşılaşılan bazı önemli karar örnekleri yer almaktadır.

1. Uzlaşma Teklifinin Bizzat Sanığa Yapılması Gereği

Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na göre uzlaşma teklifinin, sanığın avukatına değil, doğrudan sanığın kendisine yapılması gerekir. Çünkü uzlaşma kişisel bir haktır ve temsil yoluyla değil, kişinin özgür iradesiyle kullanılmalıdır. Bu nedenle yalnızca vekile yapılan teklif geçerli kabul edilmez; teklifin sanığa ulaştırılmaması halinde süreç hukuka aykırı sayılır.

2. Telefonla veya Dolaylı Yöntemlerle Yapılan Teklifin Geçersizliği

Yargıtay 15. Ceza Dairesi, uzlaşma teklifinin usulüne uygun şekilde yazılı veya yüz yüze yapılması gerektiğine hükmetmiştir. Telefonla, mesajla ya da üçüncü kişiler aracılığıyla yapılan uzlaşma teklifleri geçersiz sayılır. Bu karar, tarafların özgür iradelerinin korunması ve baskı altında karar vermemeleri için önemlidir.

3. Uzlaşma Kapsamı Dışındaki Suçlarla Birlikte İşlenme Hali

Yargıtay 19. Ceza Dairesi kararlarında belirtildiği üzere, aynı olayda hem uzlaşmaya tabi hem de uzlaşma dışı suçların bulunması halinde, dosya bir bütün olarak uzlaşma kapsamı dışında değerlendirilir. Örneğin, hakaret ve yaralama suçlarının birlikte işlendiği bir durumda yaralama uzlaşmaya tabi değilse, hakaret suçu da uzlaştırılamaz. Bu yaklaşım, mağdurun bütünsel korunmasını hedefler.

4. Uzlaşmanın Gerçekleşmesine Rağmen Mahkeme Kararı Verilmesi

Yargıtay, taraflar arasında geçerli bir uzlaşma sağlandığı halde mahkemenin hüküm kurmasını açık usul hatası olarak kabul eder. Böyle bir durumda mahkeme kararının bozulması gerekir. Çünkü uzlaşmanın sağlanmasıyla birlikte kamu davası düşer ve mahkemenin yargılamaya devam etme yetkisi kalmaz. Bu tür kararlar, uygulamada yargı organlarının uzlaşma kurumuna gösterdiği saygının bir göstergesidir.

5. Uzlaştırmacının Tarafsızlığına Dair Kararlar

Yargıtay, uzlaştırmacının tarafsızlığının uzlaşmanın geçerliliği için temel şartlardan biri olduğunu vurgulamıştır. Taraflardan biriyle kişisel bağı bulunan veya tarafsızlığını etkileyebilecek davranışlarda bulunan uzlaştırmacının yürüttüğü sürecin iptali mümkündür. Bu nedenle uzlaştırmacılar, sadece iletişimi kolaylaştırmakla görevli olup herhangi bir yönlendirme yapamazlar.

Yukarıdaki kararlar, uzlaşma sürecinin yalnızca tarafların rızasına değil, aynı zamanda usule uygunluğa da dayanması gerektiğini ortaya koymaktadır. Yargıtay’ın içtihatları, uygulamada hem savcılıklar hem de mahkemeler açısından bağlayıcı nitelikte olup, uzlaşma kurumunun doğru ve adil bir şekilde uygulanmasını sağlar.

Sıkça Sorulan Sorular

Uzlaşma teklifi reddedilirse ne olur?

Taraflardan biri uzlaşma teklifini reddederse süreç sona erer ve dosya klasik ceza yargılamasına devam eder. Savcılık delilleri değerlendirir, yeterli şüphe varsa kamu davası açılır. Reddedilen bir uzlaşma teklifi daha sonra yeniden yapılamaz, aynı dosyada ikinci bir uzlaştırma süreci başlatılamaz.

Uzlaşma için para ödenir mi?

Uzlaşma sürecinde mağdurun zararının giderilmesi amaçlanır. Bu giderim her zaman para ödemesiyle olmaz; özür dileme, bir hayır kurumuna bağış yapma, belirli bir toplumsal hizmette bulunma gibi farklı şekillerde de olabilir. Taraflar bu konuda özgürce anlaşabilirler.

Cinsel taciz suçu uzlaşmaya tabi mi?

Hayır. Cinsel taciz, cinsel saldırı veya çocukların cinsel istismarı gibi suçlar kamu düzenini ilgilendirdiğinden uzlaşmaya tabi değildir. Bu suçlarda fail ve mağdur arasında anlaşma yapılsa bile, ceza davası açılmasını engellemez. Devlet bu tür suçlarda doğrudan cezalandırma yetkisini kullanır.

Uzlaşma sonrası sabıka kaydında görünür mü?

Uzlaşma sağlandığında kişi hakkında mahkûmiyet kararı verilmediği için adli sicile herhangi bir kayıt işlenmez. Dolayısıyla sabıka kaydı sorgulamalarında uzlaşma bilgisi görünmez. Bu durum kişinin ileride memuriyet veya pasaport işlemlerinde engel teşkil etmez.

Çocukların işlediği suçlarda uzlaşma nasıl işler?

Çocuklar açısından uzlaşma kurumu daha geniş kapsamda uygulanır. Ceza Muhakemesi Kanunu m.253/1-c gereği, çocukların işlediği bazı suçlar yetişkinlerde uzlaşma dışı olsa dahi uzlaşma kapsamına alınabilir. Amaç, cezalandırmadan çok çocuğun topluma yeniden kazandırılmasıdır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir