Danıştay Nedir?
Danıştay nedir sorusu, Türkiye’de idari yargının en yüksek mercii olan bu kurumun hem işlevini hem de hukuk sistemindeki yerini anlamak açısından büyük önem taşır. Danıştay, kamu idaresinin eylem ve işlemlerinin hukuka uygunluğunu denetleyen, aynı zamanda yürütme organına danışma görevi de üstlenen bir yüksek mahkemedir. Anayasa’nın 155. maddesi uyarınca kurulan Danıştay, hem vatandaşların idare karşısında haklarını koruyan hem de idarenin işlemlerinde hukuka uygun hareket etmesini sağlayan temel bir denetim mekanizmasıdır. Bu yönüyle, hukuk devleti ilkesinin yaşatılmasında kritik bir rol üstlenir. Bu makalede Danıştay’ın görevleri, iç yapısı, yargısal işlevleri, temyiz süreçleri ve diğer yüksek mahkemelerle olan farkları tüm yönleriyle incelenecektir.
Danıştay Nedir?
Danıştay, Türkiye Cumhuriyeti’nin idari yargı sisteminde en yüksek yargı merciidir. Anayasa tarafından “yüksek mahkeme” olarak tanımlanan bu kurum, kamu kurum ve kuruluşlarının yaptığı işlem ve eylemlerin hukuka uygun olup olmadığını denetler. Başka bir ifadeyle Danıştay, devlet ile vatandaş arasında doğan idari uyuşmazlıkların nihai çözüm yeridir.
Danıştay, yalnızca temyiz mercii olarak görev yapmaz; bazı özel nitelikteki davalarda ilk derece mahkemesi sıfatıyla da karar verebilir. Aynı zamanda yürütme organına danışma görevi gören Danıştay, kanun, tüzük ve kamu hizmetleriyle ilgili imtiyaz sözleşmeleri hakkında görüş bildirerek yasama ve yürütme süreçlerine hukuki katkı sağlar.
2575 sayılı Danıştay Kanunu’na göre bu yüksek mahkeme; idari dava daireleri, vergi dava daireleri ve bu dairelerin üzerinde yer alan kurullardan oluşur. Bu yapı, hem idari yargının içtihat birliğini sağlamak hem de idarenin işlemlerine karşı yargısal denetimi en üst düzeyde gerçekleştirmek amacıyla oluşturulmuştur.
Danıştay’ın temel varlık nedeni, idarenin işlem ve eylemlerini hukuka uygunluk yönünden inceleyerek vatandaşın temel hak ve özgürlüklerinin korunmasını güvence altına almaktır. Böylece hukuk devleti ilkesi yalnızca teoride değil, uygulamada da somut bir şekilde yaşatılır.
Danıştay’ın Tarihçesi ve Anayasal Dayanağı
Danıştay, kökleri Osmanlı Devleti’ne uzanan köklü bir yüksek yargı kurumudur. İlk olarak 1868 yılında Şûrâ-yı Devlet adıyla kurulmuş ve bu dönemde hem yasama hem yürütme organına danışma niteliğinde görevler üstlenmiştir. Şûrâ-yı Devlet, padişah Abdülaziz’in fermanıyla hayata geçirilmiş ve devletin modernleşme sürecinde idarenin denetlenmesi yönünde atılan en önemli adımlardan biri olmuştur.
Cumhuriyet’in ilanından sonra 1927 yılında çıkarılan 669 sayılı Kanun ile modern Danıştay yeniden kurulmuştur. Bu dönemde Danıştay, idarenin yargısal denetimini yapmak ve idare ile vatandaş arasındaki uyuşmazlıkları çözmekle görevlendirilmiştir. 1961 Anayasası ile birlikte Danıştay’ın yargısal bağımsızlığı güçlendirilmiş, 1982 Anayasası’nın 155. maddesiyle ise bugünkü konumuna kavuşmuştur.
Anayasa’nın 155. maddesi uyarınca Danıştay; “idari mahkemelerce verilen kararların son inceleme merciidir” ve ayrıca “kanunla gösterilen bazı davalara ilk ve son derece mahkemesi olarak bakar.” Bu hüküm, Danıştay’ın hem yargısal hem de danışma fonksiyonlarını açıkça ortaya koymaktadır.
Bugün yürürlükte olan 2575 sayılı Danıştay Kanunu, kurumun işleyişini, dairelerini, görev dağılımını ve yargılama usullerini ayrıntılı biçimde düzenlemektedir. Bu kanun, Danıştay’ın hem idari yargının en üst organı olarak işlev görmesini hem de devlet yönetimine hukuki rehberlik etmesini sağlamaktadır.
Tarihsel süreç içinde Danıştay, Türkiye’de hukuk devleti ilkesinin yerleşmesine ve idarenin keyfî uygulamalardan uzaklaşmasına büyük katkı sağlamış; bireylerin idare karşısındaki hak arama güvencesinin sembol kurumlarından biri haline gelmiştir.
Danıştay’ın Görevleri Nelerdir?
Danıştay, hem yargısal hem de idari nitelikte görevleri bulunan çift yönlü bir yüksek mahkemedir. Yargısal görevleri, idari yargı sistemi içindeki en yüksek denetim mercii olmasından; idari görevleri ise yürütme organına hukuki görüş ve danışmanlık sağlamasından kaynaklanır.
Yargısal yönden Danıştay’ın en temel görevi, idare mahkemeleri ve vergi mahkemeleri tarafından verilen kararları incelemek ve hukuka uygunluk denetimi yapmaktır. Bu inceleme, “temyiz denetimi” olarak adlandırılır. Danıştay, yalnızca hukuki değerlendirme yapar; davanın maddi yönüyle ilgili yeni bir araştırma veya delil toplama işlemi gerçekleştirmez.
Bunun yanında Danıştay, bazı özel nitelikli davalarda ilk derece mahkemesi sıfatıyla da görev yapar. Özellikle Bakanlıklar veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları tarafından çıkarılan düzenleyici işlemler ile kamu hizmeti imtiyaz sözleşmelerine ilişkin davalar doğrudan Danıştay’da açılabilir.
İdari yönden Danıştay’ın görevleri arasında;
- Kanun, tüzük ve yönetmelik tasarıları hakkında görüş bildirmek,
- Kamu hizmetlerine ilişkin imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerini incelemek,
- Cumhurbaşkanlığı veya bakanlıklar tarafından gönderilen hukuki konular hakkında danışma niteliğinde kararlar vermek,
- Devlet yönetiminin işleyişine dair hukuki yorum ve görüş oluşturmak yer alır.
Bu yönüyle Danıştay, hem idarenin yargısal denetimini sağlayan bir mahkeme hem de yürütme organının hukuki danışmanı olarak işlev görür. Böylece devletin tüm eylem ve işlemlerinde hukuka bağlılığın sağlanmasına katkıda bulunur.
Danıştay’da İlk Derece Mahkemesi Olarak Görülen Davalar
Danıştay, genellikle idare ve vergi mahkemelerinden gelen kararları temyiz mercii olarak inceler. Ancak bazı uyuşmazlıklar doğrudan Danıştay’da açılır. Bu tür davalarda Danıştay, ilk derece mahkemesi sıfatıyla görev yapar ve verdiği kararlar temyiz edilmek üzere İdari Dava Daireleri Kurulu’na veya Vergi Dava Daireleri Kurulu’na gönderilir.
2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun 24. maddesi uyarınca Danıştay’ın ilk derece mahkemesi olarak baktığı başlıca dava türleri şunlardır:
- Bakanlıklar, kamu kurumları veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarınca çıkarılan ve ülke genelinde uygulanacak düzenleyici işlemlere karşı açılan iptal davaları,
- Cumhurbaşkanı, bakanlıklar veya yüksek düzey kamu görevlileri hakkında düzenlenen müşterek kararnamelere ilişkin davalar,
- İmtiyaz şartlaşma ve sözleşmeleri (örneğin bir kamu hizmetinin özel şirkete devri) nedeniyle açılan ve tahkim yolu öngörülmeyen davalar,
- Birden fazla idare veya vergi mahkemesinin yetki alanına giren işlere ilişkin uyuşmazlıklar,
- Danıştay İdari Dairesi veya İdari İşler Kurulu kararları üzerine uygulanan işlemler,
- Yerel yönetim organlarının organlık sıfatlarını kaybetmeleri hakkında yapılan başvurular.
Bu davalar, hem kapsam hem de sonuç bakımından genellikle ülke çapında etki doğuran işlemlerle ilgilidir. Bu nedenle Danıştay, bu tür davaları doğrudan ele alarak idarenin genel politika ve düzenlemelerini en üst düzeyde hukuki denetime tabi tutar.
Danıştay’ın ilk derece mahkemesi olarak verdiği kararlar, çoğu zaman idare hukuku uygulamasında emsal teşkil eden içtihatlar oluşturur. Bu içtihatlar, hem alt derece mahkemelerine yol gösterir hem de idarenin gelecekteki işlemlerinde hukuki çerçevenin belirlenmesine katkı sağlar.
Danıştay’da Temyiz ve Yürütmenin Durdurulması Süreci
Danıştay’ın en önemli işlevlerinden biri, temyiz incelemesi yapmaktır. İdare ve vergi mahkemelerinin verdiği nihai kararlar, belirli şartlar dahilinde Danıştay’a temyiz edilebilir. Bu süreçte Danıştay, kararı yeniden yargılama yapmadan yalnızca hukuka uygunluk yönünden inceler. Yani Danıştay, davanın esasına değil, kararda yapılan olası hukukî hatalara odaklanır.
İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (İYUK) 46. maddesine göre temyiz süresi, kararın tebliğinden itibaren 30 gündür. Danıştay temyiz incelemesi sonucunda;
- Kararı hukuka uygun bulursa onar,
- Kararda gerekçe eksikliği varsa gerekçesini değiştirerek onar,
- Maddi hata veya usul eksikliği varsa düzelterek onar,
- Kararda ciddi hukuka aykırılık varsa bozar.
Temyiz süreci, yargılamanın son aşaması olduğundan, Danıştay’ın kararı genellikle kesin nitelik taşır. Bu da Danıştay kararlarının bağlayıcılığını artırır.
Öte yandan, idari işlemlerin iptali için açılan davalarda yürütmenin durdurulması (tedbir) talebi de büyük önem taşır. İYUK’un 27. maddesi gereğince yürütmenin durdurulması kararı verilebilmesi için iki temel koşulun bir arada bulunması gerekir:
- İdari işlemin açıkça hukuka aykırı olması,
- İşlemin uygulanması halinde giderilmesi güç veya imkânsız zararlar doğma ihtimalinin bulunması.
Danıştay, bu koşullar gerçekleştiğinde idarenin işlemini geçici olarak durdurabilir. Ancak yürütmenin durdurulması kararı verilmesi, davanın sonucunu kesinleştirmez; yalnızca işlemin uygulanmasını davanın sonuçlanmasına kadar erteleyen bir koruma tedbiri niteliğindedir.
Bu uygulama, vatandaşların idare karşısında uğrayabilecekleri haksız zararları önceden engellemeye yönelik olup, hukuk devleti ilkesinin somut güvencelerinden biridir.
Danıştay’ın İç Yapısı ve Organları
Danıştay, hem idari hem de yargısal fonksiyonlarını yerine getirebilmek için çok katmanlı bir iç yapılanmaya sahiptir. Bu yapı, hem idari işleyişin düzenli yürütülmesini hem de yargı birliğinin sağlanmasını hedefler. Danıştay bünyesinde yer alan daireler ve kurullar, farklı türdeki davalara bakar ve kendi görev alanlarında karar verir.
Danıştay’ın ana organları şu şekildedir:
1. Danıştay Daireleri:
Danıştay daireleri iki temel gruba ayrılır: İdari dava daireleri ve vergi dava daireleri. İdari dava daireleri, kamu idaresinin işlem ve eylemlerinden doğan uyuşmazlıkları çözerken; vergi dava daireleri, vergiyle ilgili idari uyuşmazlıklara bakar.
2. İdari Dava Daireleri Kurulu:
Bu kurul, idare mahkemelerinin “ısrar kararlarını” ve Danıştay’ın ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararların temyizlerini inceler. Kurul, idari yargı içtihatlarının tutarlılığını sağlamada önemli bir rol oynar.
3. Vergi Dava Daireleri Kurulu:
Vergi mahkemeleri veya Danıştay vergi daireleri tarafından verilen bazı kararların temyiz incelemesini yapar. Vergi hukukuna ilişkin içtihat birliğini sağlamakla görevlidir.
4. İçtihatları Birleştirme Kurulu:
Farklı daireler veya kurullar arasında çelişen kararlar olduğunda devreye girer. İçtihatların birleştirilmesi veya değiştirilmesi hakkında karar verir. Bu kurulun kararları, tüm idari yargı organları için bağlayıcıdır.
5. Danıştay Genel Kurulu:
Danıştay’ın en üst karar organıdır. Başkan, başsavcı, başkanvekilleri ve üyelerden oluşur. Kurul, üyelerin seçimlerini yapar, içtüzük ve yönetmelikleri kabul eder, ayrıca Danıştay’ın yönetimsel işleyişini düzenler.
Bu organlar arasında iş bölümü, 2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun 27 ve 45. maddeleri uyarınca belirlenmiştir. Böylelikle Danıştay, hem kurumsal bağımsızlığını korur hem de idari yargının bütünlüğünü sağlar.
Danıştay’ın bu çok katmanlı yapısı sayesinde, hem idari uyuşmazlıkların en yüksek düzeyde hukuki denetimi gerçekleştirilir hem de ülke genelinde uygulanan idare hukukuna ilişkin içtihat birliği tesis edilir.
Danıştay İDDK (İdari Dava Daireleri Kurulu) Nedir?
İdari Dava Daireleri Kurulu (İDDK), Danıştay’ın yargısal yapısı içinde en üst temyiz organlarından biridir. Kurulun temel görevi, idare mahkemeleri ve Danıştay’ın idari dava daireleri tarafından verilen bazı kararların son temyiz incelemesini yapmaktır.
2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun 38. maddesi uyarınca İDDK;
- İdare mahkemelerinin ısrar kararlarını,
- Danıştay’ın ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararları,
- İdari dava daireleri arasındaki görüş ayrılıklarını ve içtihat uyuşmazlıklarını inceler.
İDDK’nın yapısı, Danıştay Başkanı veya görevlendireceği bir başkanvekili başkanlığında, idari dava dairelerinden seçilen üyelerden oluşur. Bu kurul, idari yargı içindeki içtihat birliğinin korunmasını sağlayan en yüksek yargısal mercii niteliğindedir.
Kurulun verdiği kararlar, yalnızca taraflar açısından değil, tüm idari yargı mercileri için bağlayıcı etki doğurur. Bu bağlayıcılık, hukuk güvenliği ilkesinin bir sonucudur. Zira benzer nitelikteki uyuşmazlıkların farklı mahkemelerde farklı sonuçlara ulaşmasını engeller.
İDDK’nın kararları, özellikle idare hukukuna yön veren konularda (örneğin atama, görevden alma, kamu ihalesi veya disiplin cezaları gibi) emsal teşkil eden içtihatlar oluşturur. Bu sayede Danıştay, sadece bireysel uyuşmazlıkları çözmekle kalmaz, aynı zamanda idarenin genel uygulama standartlarını da belirler.
Danıştay Tetkik Hâkimi ve Danıştay Savcısı Nedir?
Danıştay Tetkik Hâkimi, dava dosyalarının hukuki yönden olgunlaştırılmasını ve karar sürecinin sağlıklı yürütülmesini sağlayan önemli bir yargı mensubudur. Tetkik hâkimleri, Danıştay’a gelen dosyaları inceleyip, ilgili daire veya kurulun karar verebilmesi için gerekli hukuki analizleri yapar. Ayrıca dosyadaki bilgi ve belgeleri değerlendirir, konuyla ilgili mevzuatı ve emsal kararları araştırır, ardından karar taslağı hazırlar.
Tetkik hâkiminin görevi, hâkimler kurulunun vereceği kararı yönlendirmek değil, kararın dayandığı hukuki zemini güçlendirmektir. Bu nedenle tetkik hâkimleri, Danıştay’ın kararlarında hukuki istikrarın ve tutarlılığın sağlanmasında kritik bir rol oynar.
Buna karşılık Danıştay Savcısı (diğer adıyla Danıştay Başsavcılığı mensubu), yargılama sürecinde dava hakkında hukuki mütalaa sunan kişidir. Danıştay Savcısı, dosyayı inceledikten sonra davanın esasına ilişkin düşüncesini bildirir. Bu görüş, tarafsız bir değerlendirme olup, mahkeme heyeti için bağlayıcı değildir; ancak karara yön veren hukuki bir referans niteliği taşır.
Danıştay Savcıları, özellikle temyiz incelemelerinde dosyanın hukuki yönüyle ilgili derin analiz yapar. Böylece yüksek mahkemenin kararları daha güçlü bir hukuki temele oturur.
Danıştay İle Yargıtay ve Sayıştay Arasındaki Farklar
Türkiye’de yargı sistemi üç temel yüksek mahkemeye dayanır: Yargıtay, Danıştay ve Sayıştay. Bu kurumların isim benzerliğine rağmen görev alanları birbirinden tamamen farklıdır.
Yargıtay, adli yargı alanında en yüksek temyiz merciidir. Ceza ve hukuk mahkemelerinden gelen kararları inceler. Yani Yargıtay, bireyler arasındaki özel hukuk ve ceza uyuşmazlıklarına ilişkin davalarda son sözü söyler.
Danıştay ise idari yargının en üst organıdır. Devletin ve kamu kurumlarının işlem ve eylemlerine karşı açılan davalarda nihai karar merciidir. Danıştay, bir vatandaşın kamu idaresine karşı açtığı davada (örneğin bir atama iptali, memur disiplin cezası veya imar planı iptali gibi) son sözü söyler.
Sayıştay ise yargısal yönü kadar denetim fonksiyonuyla da öne çıkar. Sayıştay’ın görevi, kamu kurumlarının mali faaliyetlerini ve harcamalarını denetlemektir. Devletin bütçe gelir ve giderleri, kamu kaynaklarının kullanımı Sayıştay tarafından incelenir. Sayıştay, yolsuzluk veya usulsüzlük tespit ettiğinde rapor düzenler ve ilgili kamu görevlileri hakkında mali sorumluluk kararı verebilir.
Bu üç yüksek mahkemenin farkı, şu şekilde özetlenebilir:
- Yargıtay: Özel hukuk ve ceza davalarının temyiz mercii,
- Danıştay: İdari işlemlerden doğan uyuşmazlıkların temyiz ve ilk derece mahkemesi,
- Sayıştay: Kamu harcamalarının ve mali yönetimin denetim organı.
Bu kurumlar, Türkiye’de hukuk devleti ilkesinin üç temel dayanağıdır. Her biri, yargı bağımsızlığını ve hukukun üstünlüğünü kendi alanında koruyarak adaletin bütüncül şekilde uygulanmasını sağlar. Danıştay ise bu sistem içinde, idarenin eylem ve işlemlerinin hukuka uygunluğunu güvence altına alan ana sütunlardan biridir.
Avukat Fatih Tahancı, 2015 yılında Hukuk Fakültesini tam burslu, onur öğrencisi olarak Ankara’da tamamlamıştır. Avukatlık stajını Ankara Barosu nezdinde; ceza hukuku, sigorta hukuku, tazminat hukuku, iş hukuku, icra hukuku ve idare hukuku konularına odaklanmış çeşitli avukatlık bürolarında staj yaparak tamamlamıştır. Avukat Fatih Tahancı Çankaya/Ankara’da bulunan Tahancı Hukuk Bürosu’nda avukatlık faaliyeti göstermektedir.