DMK 125/E-F Amirlerine Maiyetindekilere ve İş Sahiplerine Fiili Tecavüzde Bulunmak Eylemi
DMK 125/E-F Amirlerine Maiyetindekilere ve İş Sahiplerine Fiili Tecavüzde Bulunmak Eylemi 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125. maddesi “Disiplin cezalarının çeşitleri ile ceza uygulanacak fiil ve haller” tek tek sayılmak suretiyle düzenlenmiştir. Disiplin cezalarının en ağırı olan “Devlet memurluğundan çıkarma” cezasını gerektiren eylemlerden biri de 125/E-(f) maddesinde “Amirlerine, maiyetindekilere ve iş sahiplerine fiili tecavüzde bulunmak” şeklinde düzenlenmiştir.
“Amirlerine, maiyetindekilere ve iş sahiplerine fiili tecavüzde bulunmak” eyleminin tanımı şu şekilde yapılabilir: Kamu görevlisi; üstlerine, astlarına, mevkidaşlarına yahut bir vatandaşa karşı herhangi bir saldırı ve darp gibi bir fiziki müdahalede bulunmak suretiyle şiddet uygulamışsa bu suçu işlemiştir.
DMK 125/E-F Amirlerine Maiyetindekilere ve İş Sahiplerine Fiili Tecavüzde Bulunmak Eylemi
Bu disiplin suçunun işlenmesi hâlinde öncelikle kamu görevlisinin çalıştığı kamu kurumu tarafından disiplin soruşturması başlatılır. Hakkında fiili tecavüz iddiasıyla disiplin soruşturması başlatılan devlet memuruna, iddialar hakkında savunma hakkı tanınmadan disiplin cezası verilemez. Tebliğ edilecek savunma davet yazısında, hakkında disiplin soruşturması açılmasına sebep olan fiilin neden ibaret olduğu, savunmasını yapacağı tarihten en az 7 (yedi) gün önce yazılı olarak açık ve net şekilde bildirilir.
Bu yazıda; belirtilen gün, saat ve yerde savunmasını yapmak üzere hazır bulunması istenilir. Memur, avukat aracılığıyla savunma yapabilir. Savunma süresi 7 (yedi) günden az olamaz. Danıştay kararlarına göre, 7 (yedi) günlük savunma süresinin tanınmaması, savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurur ve işlemi usûl açısından sakatlar. Savunma, soruşturmacı tarafından değil; disiplin amiri veya kurulu tarafından alınmalıdır. Soruşturmacı tarafından alınmış savunma, sadece ifade yerine geçer. Disiplin soruşturması sonucunda disiplin soruşturma raporu hazırlanır ve bu raporda kamu görevlisinin devlet memurluğundan çıkarılmasına karar verilmesi teklif edilir.
Hakkında kamu görevinden çıkarma cezası teklif edilenler soruşturma evrakını inceleme, tanık dinletme, disiplin kurulunda sözlü veya yazılı olarak kendisi veya vekili vasıtasıyla savunma yapma hakkına sahiptir. Bu cezanın atamaya yetkili amirce teklif edilmesi hâlinde memurun bağlı bulunduğu kurumun Yüksek Disiplin Kurulu tarafından nihai karar verilir. Yüksek Disiplin Kurulunun ayrı bir ceza tayinine yetkisi yoktur, cezayı kabul veya reddeder. Ret halinde atamaya yetkili amirler, 15 gün içinde başka bir disiplin cezası vermekte serbesttirler.
Geçmiş hizmetleri sırasındaki çalışmaları olumlu olan, ödül veya başarı belgesi alanlar için verilecek cezalarda bir derece alt ceza uygulanabilir. Danıştay, başarılı ve sicili temiz olan görevlilere, bir alt derece ceza uygulanmamasını haklı kılacak nedenin gerekçeli olarak açıklanması gerektiğini belirterek buna uyulmadan verilen ceza kararını iptal etmektedir.
Verilen devlet memurluğundan çıkarma cezası sonucunda başka bir kamu kurumunda çalışılması imkânsız hâle gelmektedir. “Memur teminatı” gereğince, disiplin cezasına konu eylem ile yaptırım arasında adil bir dengenin gözetilmesi de hukuk devleti ilkesinin bir gereğidir. Eylem ile yaptırım arasında bulunması gereken adil denge, “ölçülülük ilkesi” olarak da adlandırılmakta ve bu ilkenin alt ilkelerini de elverişlilik, zorunluluk ve orantılılık ilkeleri oluşturmaktadır. “Elverişlilik ilkesi”, öngörülen yaptırımın ulaşılmak istenen amaç için elverişli olmasını, “zorunluluk ilkesi” öngörülen yaptırımın ulaşılmak istenen amaç bakımından zorunlu olmasını ve “orantılılık ilkesi” ise öngörülen yaptırım ile ulaşılmak istenen amaç arasında olması gereken orantıyı ifade etmektedir.
Ölçülülük ilkesi çerçevesinde bir karar verilebilmesi için ilgiliye isnat edilen fiili tecavüz eyleminin belli bir dereceye kadar ağır ve vahim bir nitelik arz etmesi gerekmektedir. Örneğin ceza sorumluluğunu azaltan bir ceza indirimi olan haksız tahrik sonucunda bu suç işlendiyse devlet memurluğundan çıkarma cezası verilmesi hukuka aykırıdır. Nitekim Danıştay, haksız tahrikin disiplin cezaları bakımından da uygulama alanı bulunduğuna karar vermektedir. Yahut meşru müdafaa gibi bir hukuka uygunluk nedenleri de dikkate alınmalıdır.
Önem arz eden bir diğer husus ise zamanaşımı süresi içerisinde gerekli işlemlerin tamamlanmasıdır. Örneğin disiplin cezası verilmesini gerektiren fiil ve hallerin işlendiğinin Kurum tarafından öğrenildiği tarihten itibaren; 6 (altı) ay içinde disiplin soruşturmasına başlanmadığı takdirde disiplin soruşturması açılamaz. Disiplin cezası verilmesini gerektiren fiilin işlendiği tarihten itibaren 2 (iki) yıl geçmiş ise artık disiplin cezası verilemez. Kurum tarafından bu süreler göz ardı edilerek karar verildiyse idare mahkemesince cezanın iptaline karar verilmektedir.
Fiili Tecavüz Nedeniyle Devlet Memurluğundan Çıkarma Cezasına Karşı İtiraz – İptal Davası
Herhangi bir nedenle Devlet Memurları Kanunu’nun 125/E-(f) maddesi uyarınca devlet memurluğundan çıkarılanlar, işlemin kendilerine tebliğ tarihinden itibaren 60 gün içerisinde bu idari işlemin iptali istemi ile idari dava açmalıdır. Zira kişinin sonsuza dek devlet memurluğundan men edilmesi sonucunu doğuran bir konuda mevzuata uygun bir karar verilmemiş ise memurluktan çıkarılmaya ilişkin işlem idare mahkemesi tarafından hukuka aykırı bulunarak verilen disiplin cezası iptal edilecektir.
Açılacak olan iptal davasında görevli mahkeme idare mahkemesidir. Yetkili mahkeme ise memurun son görev yaptığı yer idare mahkemesi olacaktır. Başka bir ifade ile fiili tecavüz iddiasıyla hakkında disiplin cezası verilen memur iptal davasını Samsun İdare Mahkemesi nezdinde açacaktır. Fiili tecavüz nedeniyle 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 125/E(f) maddesi gereğince devlet memurluğundan çıkarılan kişiler açacakları iptal davalarında yürütmeyi durdurma talebinde bulunabilir.
Öyle ki yürütmeyi durdurma kararı verilebilmesi için telafisi mümkün olmayan zararla birlikte açıkça hukuka aykırılığın tespit edilmiş olması gerekmektedir. Bu çerçevede incelendiğinde devlet memurluğundan çıkarma kararı sonucunda memurun işsiz kalmış olması, iaşesine sağlayamayacak olması telafisi mümkün olmayan zararın varlığına bir karinedir. Bununla birlikte açıkça hukuka aykırılık durumunun tespiti ise somut vaka üzerinden incelenmesi gerekmektedir.
Somut olayda idare, idari soruşturma sürecini usulüne uygun mu yürütmüş? Şüpheliye savunma hakkı verilmiş mi? Devlet memurluğundan çıkarılacak olan kişi yüksek disiplin kurulu önünde savunmasını yapabilmiş mi? İdare zamanaşımını dikkate almış mı? Soruşturma, fiilin öğrenildiği tarihten itibaren süresi içinde mi açılmış? Ceza zamanaşımı söz konusu olmuş mu? Deliller eksiksiz olarak toplanmış mı? Tüm tanıklar dinlenmiş mi? Şüpheye yer vermeyecek şekilde olay ortaya konulmuş mu?
Şüphelinin işlemiş olduğu iddia olunan eylemi gerçekleştirmesinde meşru müdafaa veya zorunluluk hali gibi hukuka uygunluk gerekçelerinin varlığı tartışılmış mı? Şüpheli her ne kadar fiili tecavüz eyleminde bulunmuş olsa da fiili tecavüz eyleminde bulunmasında haksız tahrik söz konusu mu? bunların araştırılmış olması ve eksiksiz yerine getirilmiş olması oldukça önemlidir. Bu sayılan hususlarda bir eksikliğin var olması halinde davalı idare tarafından ortaya konan ilgili kamu görevlisini devlet memurluğundan çıkarma cezası hukuka aykırı olacaktır.
Yetki, şekil, sebep, konu ve amaç unsurları bakımından hukuka uygunluk denetimi yapan idare mahkemesi yukarıda sayılan hususlardan birinin dahi eksik olması halinde idari işlem sakat olacağından başka bir ifade ile hukuka aykırılığı sabit olacağından önce yürütmeyi durdurma kararı verecek nihayetinde ise iptal kararı verecektir.
DMK 125/E-F Nedir ?
Amirlerine Maiyetindekilere ve İş Sahiplerine Fiili Tecavüzde Bulunmak Eylemidir.
Amirlerine Maiyetindekilere ve İş Sahiplerine Fiili Tecavüzde Bulunmak Eylemi Nedir ?
657 sayılı devlet memurları kanunu çerçevesinde çalışan kişi böyle bir eylem gerçekleştirirse kamu görevinden çıkartılır.
Avukat Fatih Tahancı, 2015 yılında Hukuk Fakültesini tam burslu, onur öğrencisi olarak Ankara’da tamamlamıştır. Avukatlık stajını Ankara Barosu nezdinde; sigorta hukuku, tazminat hukuku, iş hukuku, icra hukuku ve idare hukuku konularına odaklanmış çeşitli avukatlık bürolarında staj yaparak tamamlamıştır. Avukat Fatih Tahancı Çankaya/Ankara’da bulunan Tahancı Hukuk Bürosu’nda avukatlık faaliyeti göstermektedir.
Çok teşekkür ederim.
Öz ve bilgilendirici bir yazı. Teşekkür ederim.