Ceza Hukuku

İnşaat Veya Yıkımla İlgili Emniyet Kurallarına Uymama Suçu (TCK m. 176)

İnşaat Veya Yıkımla İlgili Emniyet Kurallarına Uymama Suçu - tahanci.av.tr

İnşaat veya yıkımla ilgili emniyet kurallarına uymama suçu (TCK m. 176), şantiye, tadilat, güçlendirme ya da yıkım süreçlerinde insan hayatı ve beden bütünlüğü için zorunlu güvenlik tedbirlerinin alınmaması halinde gündeme gelen, genel tehlike yaratan nitelikte bir düzenlemedir. TCK 176 madde, sorumluların (işveren, yüklenici, alt yüklenici, şantiye şefi vb.) faaliyet sırasında korkuluk, ağ, iskele, bariyer, uyarı levhası, kişisel koruyucu donanım gibi önlemleri almaması durumunda üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası öngörür. Bu suç, çoğu olayda zarar doğmasını beklemeksizin oluşabilir; önemli olan somut tehlike yaratılmasıdır.

Yıkım faaliyetleri de benzer şekilde riskler taşımaktadır. Yıkım sırasında kullanılan iş makineleri, patlama ve yangın riskleri, çevre kirliliği, ses ve toz kirliliği gibi faktörler, emniyet kurallarına uyulmadığı takdirde çevreye ve insan sağlığına zarar verebilir.

Türk Ceza Kanunu’nun 176. maddesi, inşaat ve yıkım faaliyetleri sırasında emniyet kurallarına uymamanın suç olarak kabul edildiği hükümleri içermektedir. Bu maddeye göre;

“İnşaat veya yıkım faaliyeti sırasında, insan hayatı veya beden bütünlüğü açısından gerekli olan tedbirleri almayan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.”

İnşaat veya Yıkımla İlgili Emniyet Kurallarına Uymama Suçu Nedir? (TCK 176)

TCK 176 madde kapsamında bu suç; inşaat ya da yıkım faaliyeti sırasında, insan hayatı ve beden bütünlüğü için zorunlu kabul edilen güvenlik tedbirlerinin alınmamasıyla oluşur. Düzenleme, “Genel Tehlike Yaratan Suçlar” bölümünde yer alır ve somut tehlike suçu niteliğindedir; yani bir zararın fiilen gerçekleşmesi şart değildir, tehlikenin ortaya çıkması yeterlidir.

Fail; işveren, yüklenici, alt yüklenici, şantiye şefi, teknik uygulama sorumlusu gibi faaliyeti sevk ve idare eden veya güvenlik önlemlerini almakla yükümlü kişidir. Korkuluk, ağ, iskele güvenliği, bariyer, uyarı levhaları, kişisel koruyucu donanım gibi tedbirlerin ihmal edilmesi suçun tipikliğini doğurur. Yaptırım üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasıdır.

Uygulamada; yayaya açık alanlarda bariyer çekilmemesi, yüksekten düşmeye karşı korkuluk bulunmaması, enkaz alanlarının çevrilmemesi, yazın inşaat yasağı döneminde gürültü ve tehlike yaratan faaliyetlerin sürdürülmesi gibi haller sıkça değerlendirilir. Özellikle yazlık yerlerde inşaat yasağı uygulamalarına aykırı davranışlar, idari yaptırımların yanında ceza sorumluluğunu da gündeme getirebilir. Sektörde “sucu inşaat” gibi dar alan tadilatlarında dahi kamuya açık risk yaratılıyorsa hüküm işletilir.

SUÇLA KORUNAN HUKUKİ DEĞER

TCK’nın 176. Maddesinde düzenlenen suçla korunan hukuki değer, kişilerin hayatını ve fiziksel sağlığını korumak için alınması gereken önlemlerdir. İnşaat veya yıkım faaliyetleri sırasında emniyet kurallarına uyulmaması durumunda, işçiler veya çevrede bulunan kişilerin hayatı tehlikeye girebilir veya zarar görebilir. Bu nedenle, TCK’nın 176. maddesi, emniyet kurallarına uyulmamasının, kişilerin hayatını ve fiziksel sağlığını tehlikeye atmaktan dolayı suç olarak kabul edilmesini sağlar.

SUÇUN MADDİ UNSURLARI

Korunan hukukî değer: İnsan hayatı ve beden bütünlüğü ile kamusal güvenliktir.

Fail: İnşaat veya yıkım faaliyetini yürüten, sevk ve idare eden ya da güvenlik önlemlerini almakla yükümlü kişi/kişilerdir (işveren, yüklenici, alt yüklenici, şantiye şefi, teknik uygulama sorumlusu vb.). Görevin devri, cezai sorumluluğu ortadan kaldırmaz; gözetim ve denetim yükümlülüğü devam eder.

Mağdur: Toplumun tamamı veya faaliyetten etkilenebilecek herkes (çalışanlar, ziyaretçiler, yoldan geçenler, komşular).

Maddi unsur (hareket): İnşaat/yıkım sırasında zorunlu kabul edilen emniyet tedbirlerinin alınmaması veya eksik alınmasıdır. Örnek: düşmeye karşı korkuluk ve ağ bulunmaması, iskele kurallarına aykırılık, bariyer ve uyarı levhası yokluğu, kişisel koruyucu donanım sağlamama, enkaz alanını çevirmeme, trafiğe açık yerde çalışma için yönlendirme yapmama.

Netice ve illiyet: Suç somut tehlike suçudur; bir zararın fiilen gerçekleşmesi aranmaz. Ancak ihlâl ile tehlike arasında uygun illiyet bağı bulunmalıdır. Eğer fiil sonucu yaralama/ölüm meydana gelirse, oluşan neticeye göre taksirle yaralama/öldürme hükümleri uygulanır.

Manevî unsur: En azından taksir yeterli olabilir; failin öngörülebilir tehlikeyi öngörmemesi ya da öngördüğü hâlde gerekli önlemleri almaması söz konusudur. Bilerek ve isteyerek önlem almama durumunda olası kast tartışılabilir.

Hukuka aykırılık: İlgili iş sağlığı ve güvenliği mevzuatı, yapı işleri yönetmelikleri ve belediye/il idaresi düzenlemelerinin ihlâliyle ortaya çıkar. Özel izinler, mücbir sebep veya kaçınılmazlık ispat edilmedikçe hukuka uygunluk nedeni oluşturmaz.

Teşebbüs–İştirak–İçtima:

  • Teşebbüs: Tehlike doğurucu hareketler başlamış ancak tehlike somutlaşmadan engellenmişse teşebbüs tartışılabilir.
  • İştirak: Birden fazla sorumlu (ör. işveren–şantiye şefi) müşterek fail veya ihmalî davranışla yardım konumunda sorumlu tutulabilir.
  • İçtima: Aynı fiil hem idari yaptırım gerektirip hem de TCK m. 176 kapsamına girebilir; cezai sorumluluk idari para cezasından bağımsızdır. Zarar gerçekleşirse taksirle yaralama/öldürme ile gerçek içtima gündeme gelir.

Yaptırım: Üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası. İlk kez işlenen ve şartları bulunan olaylarda HAGB, erteleme ve kısa süreli hapsin paraya çevrilmesi gündeme gelebilir.

Adlî Para Cezası, Erteleme ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB)

TCK 176 madde kapsamında hükmolunan kısa süreli hapis cezaları, şartları varsa adlî para cezasına çevrilebilir. Hakim, failin kişisel ve sosyal özelliklerini, suçun işleniş biçimini ve tehlikenin ağırlığını dikkate alarak gün birimi üzerinden para cezası belirleyebilir. İlk defa işlenen, zararın doğmadığı veya hızlıca giderildiği olaylarda bu seçenek daha çok gündeme gelir.

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB): 2 yıl ve altındaki hapis cezalarında, suçtan doğan zarar giderilmişse ve sanığın kişiliği ile duruşmadaki tutum ve davranışları olumlu ise HAGB kararı verilebilir. HAGB’de belirlenen denetim süresi sorunsuz tamamlanırsa mahkûmiyet hiç verilmemiş sayılır.

Cezanın ertelenmesi: Yine 2 yıl veya altı hapis cezalarında; failin daha önce kasıtlı suçtan mahkûmiyeti yoksa, yeniden suç işleme ihtimali düşük görülüyorsa ve pişmanlık gösteriyorsa, cezanın ertelenmesi mümkündür. Ertelemede, denetimli serbestlik yükümlülükleri (ör. meslekî eğitim, belirli yerlere gitmeme) uygulanabilir.

Suçun Şikâyet Süresi ve Zamanaşımı

Şikâyet şartı yoktur. TCK m. 176 kapsamındaki fiiller, kamu davası niteliği gereği resen soruşturulur; şikâyetten vazgeçme davayı düşürmez. Olay iş sağlığı ve güvenliği veya belediye-idari denetimleri sırasında fark edilirse, ihbar olmasa dahi soruşturma başlatılabilir.

Dava zamanaşımı: Üst sınırı bir yıl hapis olan bu suçta olağan dava zamanaşımı süresi 8 yıldır. Süre, fiilin işlendiği tarihte işlemeye başlar; kesilme ve durma nedenleri (ör. iddianame düzenlenmesi, sanığın yakalanamaması) genel hükümlere tabidir.

İdari yaptırım–cezai süreç ilişkisi: Turistik bölgelerdeki yazlık yerlerde inşaat yasağı dönemlerinde yapılan çalışmalar için uygulanan mühürleme veya idari para cezası (ör. “inşaat yasağına uymama cezası”) cezai zamanaşımı hesabını etkilemez; idari süreç ayrı yürür. Eğer yasak dönemdeki faaliyet somut tehlike yaratıyorsa, idari yaptırıma ek olarak TCK m. 176 kapsamında ceza sorumluluğu doğabilir.

SUÇUN MANEVİ UNSURU

Kast, bir eylemi bilerek ve isteyerek gerçekleştirmektir. TCK 176. madde kapsamında, inşaat veya yıkım faaliyetleri sırasında emniyet kurallarına uymama sonucu insan hayatı veya sağlığı tehlikeye atıldığında, failin bu sonucu öngördüğü ve bu sonucu göze alarak hareket ettiği kabul edilir. Bu nedenle, suçun işlenmesinde failin kastının bulunması gerekmektedir. Yani TCK’nın 176. maddesi kapsamında suçun manevi unsuru kasttır. Failin emniyet kurallarına uyulmaması sonucu insan hayatını veya sağlığını tehlikeye atan bir fiil işlediği ve bu fiili kasten yaptığı kabul edilir.

HUKUKA AYKIRILIK UNSURU

TCK 176. madde kapsamında suç işlemek için, emniyet kurallarına uyulmaması gerekmektedir. Bu nedenle, suçun hukuka aykırılık unsuru, emniyet kurallarına uyulmamasıdır. İnşaat veya yıkım faaliyetleri sırasında emniyet kurallarına uyulmaması sonucu insan hayatı veya sağlığı tehlikeye atıldığında, suç işlenmiş sayılır.

SUÇUN ÖZEL GÖRÜNÜŞ BİÇİMLERİ

  1. Teşebbüs: TCK 176 kapsamında suça teşebbüs, failin emniyet kurallarına uymamak amacıyla girişimde bulunması ancak bu girişimin tamamlanmaması durumunda gerçekleşir. Yani, fail henüz emniyet kurallarına uymamış olsa da, insan hayatı veya sağlığı tehlikeye atılmamıştır. Örneğin, bir inşaat sahasında iş güvenliği için gerekli olan koruyucu korkulukların yapılmaması gerektiğini bilen ve bu kurallara uymayan bir kişi, korkulukların yapımı için gerekli malzemeleri taşıdığı sırada fark edilerek durdurulursa, suça teşebbüs etmiş olur. Çünkü, emniyet kurallarına uymamak amacıyla hareket etmiştir ancak bu hareketi tamamlamadan engellenmiştir.
  2. İçtima: Kanunda düzenlenen söz konusu suçla ilgili özel bir düzenleme bulunmadığı için genel içtima kuralları uygulama alanı bulacaktır.
  3. İştirak: TCK 176 kapsamında suça iştirak, suçun işlenmesine yardım veya destek sağlamak, suçun işlenmesi için aracılık etmek veya suçu bilerek ve isteyerek yardım etmek anlamına gelir. Örneğin, bir inşaat sahasında çalışan işçilerin güvenliği için gerekli olan ekipmanların sağlanması konusunda sorumlu olan bir kişi, emniyet kurallarına uyulmadan çalışmanın sürdüğünü bilerek veya fark ederek sessiz kalırsa, suça iştirak etmiş olur. Çünkü, suçun işlenmesine yardım etmiş veya suçu engellememiştir. Benzer şekilde, bir kişi inşaat sahasında çalışan işçilere güvenli çalışma konusunda tavsiyelerde bulunarak, emniyet kurallarına uymamaları için cesaret verirse, suça iştirak etmiş olur.

SUÇTA MUHAKEME USULÜ

TCK 176. maddeye göre işlenen suç, şikayete bağlı suçlardan değildir. Yani, suç mağduru suçun işlenmesine ilişkin şikayette bulunmasa bile, bu suçla ilgili RESEN soruşturma yapılır ve kamu davası açılabilir.

Soruşturma, Kovuşturma ve Görevli Mahkeme

Soruşturma: Suç resen soruşturulur. Savcılık; olay yeri inceleme, keşif, foto–video kayıtları, iş güvenliği evrakı (risk değerlendirmesi, eğitim kayıtları, KEP yazışmaları), belediye/il idaresi tutanakları ve tanık beyanlarını toplar. Kusurun ve somut tehlikenin varlığı çoğu dosyada inşaat mühendisi/iş güvenliği uzmanı bilirkişilerle belirlenir. Şikâyetten vazgeçme süreci etkilemez. Koşulları varsa kamu davasının açılmasının ertelenmesi (CMK m. 171) uygulanabilir.

Kovuşturma: Görevli mahkeme asliye ceza mahkemesidir; yetki kural olarak suç yerindedir. Üst sınırı 1 yıl hapis olan bu suçta, şartları varsa basit yargılama usulü (CMK m. 251) ile dosya üzerinden karar verilebilir. Delil serbestisi geçerli olup; keşif, bilirkişi ve illiyet tartışması esastır. Zarar gerçekleşmişse ayrıca taksirle yaralama/öldürme yönünden gerçek içtima gündeme gelir.

Yargılama stratejisi:

  • Savunma açısından: Mevzuata uygun korkuluk–iskele–bariyer planları, KKE teslim tutanakları, eğitim/denetim kayıtları ve iş akış prosedürleri ibraz edilmelidir. Riskin ortadan kaldırılması ve zarar doğmadığı hallerde lehe bireyselleştirme (HAGB/erteleme/para cezasına çevirme) talep edilebilir.
  • Katılan açısından: Kamuya açık alanda çalışma, uyarı levhası/bariyer yokluğu ve tehlikenin somutlaşması özellikle vurgulanır. Gürültü–toz–enkazın trafik/yaya güvenliği üzerindeki etkileri keşifle ortaya konur.

İdari süreçten ayrım: Mühürleme ve idari para cezaları belediye/il idaresinin alanıdır; ancak idari yaptırım, TCK m. 176 yönünden cezai sorumluluğu ortadan kaldırmaz. Yerel düzenlemelerdeki yazın inşaat yasağı veya yazlık yerlerde inşaat yasağı ihlali tespit tutanakları, cezai dosyada önemli delil başlangıcı sayılır.

SUÇTA UZLAŞMA HÜKÜMLERİ

Uzlaşma kapsamı dışındadır. TCK m. 176 kapsamında inşaat veya yıkımla ilgili emniyet kurallarına uymama suçu uzlaştırma prosedürüne tabi değildir. Bu nedenle soruşturma aşamasında uzlaştırmacı görevlendirilmez; Cumhuriyet savcısı delilleri toplayarak kamu davası açıp açmamaya karar verir.

Uygulamada taraflar arasında maddi zarar (ör. kırılan cam, hasarlı araç vb.) doğmuşsa bu zararların giderilmesi, etkin pişmanlık benzeri bir indirim nedeni oluşturmaz; ancak cezanın bireyselleştirilmesi (takdiri indirim, HAGB, erteleme, kısa sürenin adlî para cezasına çevrilmesi) bakımından lehe değerlendirilir. Özellikle turizm sezonlarında yazın inşaat yasağı dönemlerinde yapılan çalışmalar nedeniyle ortaya çıkan rahatsızlıklar giderilse dahi, somut tehlike yaratılmışsa uzlaşma yolunun kapalı olması nedeniyle süreç cezai yönden devam eder.

İLGİLİ YARGITAY KARARLARI

YARGITAY 8.Ceza Dairesi Esas: 2019/ 14489 Karar: 2020 / 15066 “Sanıklar …, …, … hakkında inşaat veya yıkımla ilgili emniyet kurallarına uymama suçu yönünden yapılan temyiz incelemesinde;
Sanıklar tarafından gerçekleştirilen inşaatın yıkım faaliyeti sırasında, bitişik nizamda bulunan katılanın konutunda bir kısım yerlerin zarar gördüğü sabit ise de TCK’nın 176/1. maddesi kapsamında yıkım faaliyeti sırasında insan hayatı ve beden bütünlüğü açısından tedbir alınıp almadığı, tedbir alınmaması halinde bunun insan hayatı ve beden bütünlüğü açısından tehlike yaratıp yaratmadığı hususunda bilirkişiden rapor alınarak sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Yasaya aykırı, katılanın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten BOZULMASINA,”

YARGITAY 8.Ceza Dairesi Esas: 2018/ 4558 Karar: 2018 / 13831 “Somut olayda; şüphelilerin yetkilisi bulunduğu firmanın inşaat faaliyeti sırasında, insan hayatı veya beden bütünlüğü açısından gerekli olan tedbirleri alıp alınmadığı, müştekiye ait binada oluşan hasar nedeniyle kusurlarının bulunup bulunmadığı hususlarının tespiti bakımından, mahallinde tarafsızlıklarında şüphe oluşturmayacak inşaat mühendisi ve iş güvenliği uzmanı marifetiyle keşif yapılıp, oluşan hasarın insan hayatı ve beden bütünlüğü açısından tehlike oluşturup oluşturmayacağı da belirlendikten ve şüphelilerin savunmalarının alındıktan sonra şüphelilerin hukuki durumlarının değerlendirilmesi gerekirken eksik soruşturma ile verilen kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karara yönelik itirazın kabulü yerine yazılı şekilde karar verilmesi, Yasaya aykırı ve Adalet Bakanlığı’nın kanun yararına bozma istemine dayalı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ihbarname içeriği bu itibarla yerinde görüldüğünden, … 1. Sulh Ceza Hakimliği’nin 24.11.2017 gün, 2017/5526 değişik iş sayılı itirazın reddine ilişkin kararının CMK.nun 309. maddesi gereğince BOZULMASINA, 

Genel çerçeve: Yüksek mahkeme, TCK 176 madde kapsamında değerlendirmelerde somut tehlikenin varlığı, illiyet bağı, alınması gereken asgari güvenlik önlemleri ve zarar gerçekleşmişse farklı suç tiplerine kayış (ör. taksirle yaralama/öldürme) konularını öne çıkarır. Aşağıdaki özet ilkeler, uygulamanın yönünü gösterir:

  • İlliyet bağı aranır: İnşaata izinsiz giren üçüncü kişinin yüksekten düşmesi olayında, sanığın önlem almamasına rağmen ölüm olayıyla uygun illiyet bağı kurulamadığında TCK m. 176 yerine farklı bir değerlendirme gerekir. Somut tehlike varlığı ayrı, neticeyle bağ ayrı tartışılır.
  • Bilirkişi ve keşif esastır: Metro hattı, temel kazısı veya ağır titreşim içeren işlerde komşu yapıdaki çatlaklar nedeniyle dosyada; bağımsız, uzman bilirkişilerle yerinde inceleme ve kusur oranı tespiti zorunludur. Tehlikenin insan hayatı/beden bütünlüğü açısından gerçekliği ve ağırlığı somutlaştırılmalıdır.
  • Zarar doğmuşsa tip değişebilir: İnşaat alanındaki ihlal yaralanma doğurduğunda, eylem çoğu kez taksirle yaralama hükümleri kapsamında cezalandırılır; TCK 176nın tehlike suçu niteliği zarar suçuna yer açar.
  • Kamuya açık alan–bariyer ilkesi: Yaya veya araç trafiğine açık sahada bariyer/uyarı levhası olmaması tipik bir ihlal sayılır ve mahkûmiyet gerekçesi olabilir.
  • Mühürleme ve yasağa rağmen faaliyet: Mühürlü işyerinde veya idari yasak döneminde (ör. turizm sezonunda yazın inşaat yasağı, yazlık yerlerde inşaat yasağı) fiilî üretim sürdürülürse, idari yaptırım yanında ceza sorumluluğu doğabilir.
  • Keşifsiz hüküm kurulmaz: Pencere sökümü, cephe tadilatı gibi yüksekten düşme riski barındıran işlerde, olayın insan hayatı açısından tehlike yaratıp yaratmadığı yerinde keşif ve foto/video delilleriyle tartışılmadan hüküm kurulamaz.
  • Dar alan tadilatları da kapsamdadır: Sık karşılaşılan küçük ölçekli işler (ör. tesisat değişikliği, “sucu inşaat” diye anılan tadilatlar) dahi kamuya açık risk yaratıyorsa hüküm kapsamına girer.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir