Kişisel Verileri Yayma Suçu
Kişisel Verileri Yayma Suçu, gerçek kişiye ait verilerin hukuka aykırı olarak başkalarına verilmesi veya birden fazla kişiye ulaştırılacak şekilde yayılması ile oluşan, 5237 sayılı TCK m.136 kapsamında düzenlenen bir suç tipidir. Kanun, aynı maddede “verme, yayma veya ele geçirme” şeklindeki seçimlik hareketleri birlikte tanımlar; bu nedenle failin bu fiillerden herhangi birini gerçekleştirmesi suçun oluşumu için yeterlidir. Suçun konusunu; kimlik ve iletişim bilgileri, mali veriler, konum/veri kayıtları, sağlık verileri gibi özel nitelikli bilgiler ile kişiyi belirlenebilir kılan her türlü veri oluşturur. TCK m.137 uyarınca suçun kamu görevlisi tarafından veya meslek/sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanılarak işlenmesi hâlinde ceza artırılır; ayrıca CMK m.236/5-6 kapsamında kayda alınan beyan ve görüntülerin konu olması durumunda yaptırım bir kat artırımla ağırlaşır. Suç şikâyete tabi değildir; savcılık, öğrenme üzerine re’sen soruşturma yürütür. Bu makalede, Kişisel Verileri Yayma Suçunun tanımı, unsurları, nitelikli hâlleri, yargılama süreci ve yaptırımları ile uygulamadaki kritik noktalar, KVKK ile kesişim alanları ve pratik savunma/şikâyet stratejileri ayrıntılı biçimde ele alınacaktır.
İlginizi çekebilir: Adli Sicil Kaydı Silinmesi Ne Kadar Sürer
Kişisel Verileri Ele Geçirme, Yayma Suçu ve Cezası Nedir?
Kişisel Verileri Ele Geçirme, Yayma Suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 136. maddesinde düzenlenmiş olup; kişisel verilerin hukuka aykırı olarak başkalarına verilmesi, birden çok kişiye ulaştırılacak şekilde yayılması veya ele geçirilmesi halinde oluşur. Bu suç, seçimlik hareketli bir suç niteliğindedir; yani failin bu üç eylemden herhangi birini gerçekleştirmesi suçun tamamlanması için yeterlidir.
Kanuna göre bu fiilleri işleyen kişi hakkında 2 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası öngörülmektedir. Eğer suçun konusunu CMK m.236/5-6 uyarınca kayda alınan ifade ve görüntüler oluşturuyorsa, verilecek ceza bir kat artırılarak uygulanır.
Burada önemli nokta, kişisel verilerin kapsamıdır. Bu kavram; kimlik bilgileri, adres, iletişim bilgileri, banka hesap bilgileri, sağlık verileri, biyometrik veriler, siyasi ve dini görüşler, adli sicil kaydı gibi kişiyi tanımlayan ve başkaları tarafından bilinmeyen tüm bilgileri ifade eder. Dolayısıyla, bu verilerin hukuka aykırı bir şekilde üçüncü kişilere verilmesi veya paylaşılması suçun oluşması için yeterlidir.
Bu bağlamda, Kişisel Verileri Yayma Suçu, yalnızca özel hayatın gizliliğini korumakla kalmaz; aynı zamanda bireyin kişisel veriler üzerindeki kontrol hakkını da güvence altına alır.
Kişisel Verileri Hukuka Aykırı Olarak Ele Geçirmek veya Yaymak
Kişisel verilerin hukuka aykırı olarak ele geçirilmesi veya yayılması, Türk Ceza Kanunu’nun 136. maddesinde açıkça suç olarak düzenlenmiştir. Bu maddeye göre; kişisel verileri hukuka aykırı şekilde başkasına vermek, birden fazla kişiye ulaştıracak biçimde yaymak veya rıza olmaksızın ele geçirmek suçun oluşumu için yeterlidir.
Kanun koyucu bu düzenlemeyle, bireylerin özel yaşamının gizliliğini ve kişisel veriler üzerindeki tasarruf hakkını koruma altına almıştır. Buradaki üç fiilden biri gerçekleştiğinde suç tamamlanmış kabul edilir:
- Verme: Verilerin bir kişiye iletilmesi, aktarılması.
- Yayma: Verilerin birden çok kişiye ulaştırılması.
- Ele Geçirme: Kişinin rızası dışında verilerin elde edilmesi.
TCK m.136 hükmü uyarınca, bu fiilleri işleyen kimse hakkında iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası verilir. Ayrıca, suçun konusunun CMK m.236 kapsamında kayda alınan beyan ve görüntüler olması durumunda ceza bir kat artırılır.
Bu nedenle, kişisel verileri yayma suçu yalnızca mağduru ilgilendiren bir durum değil, toplumsal düzen ve kamu güvenliği açısından da önem taşır.
“Kişisel Veri” Kavramı
Kişisel Verileri Yayma Suçu incelenmeden önce kişisel veri kavramı üzerinde durmakta fayda var. Kişisel veri kavramı hakkında gerek uluslar arası sözleşmelerde gerekse iç düzenlemelerde birbirine benzer bir çok tanım geliştirilmiştir.
28.01.1981 tarihli ve 108 nolu Kişisel Nitelikteki Verilerin Otomatik İşleme Tabi Tutulması Karşısında Şahısların Korunmasına Dair Uluslararası Sözleşme’nin 2/a maddesinde;
“Kişisel nitelikteki veriler; kimliği belirtilen veya belirtilebilen gerçek kişiyle ilgili tüm bilgileri ifade eder” denilmiş,
1995 tarihinde yürürlüğe giren Avrupa Topluluğu Veri Koruma Yönergesinin 2. maddesinde de kişisel veri;
“Doğrudan doğruya ya da dolaylı olarak bir gerçek kişi ile ilintili olabilecek ve onu belirlenebilir kılacak her türlü bilgi” olarak ifade edilmiştir.
AİHM kararlarında kişilere ait “görüntü”, “fotoğraf”, “parmak izi”, “DNA profili”, “hücre örnekleri”, “ev adresi”ve “yaş, doğum tarihi ve fiziksel özellikler” “kişisel veri” kapsamında değerlendirilmektedir (Peck/Birleşik Krallık, B.No: 44647/98, 28.01.2003; Sciacca/İtalya, B.No:50774/99, 11.01.2005; S. ve Marper/Birleşik Krallık, (Büyük Daire), B.No: 30562/04, 30566/04, 04.12.2008; Alkaya/Türkiye, B.No:42811/06, 09.10.2012; K.U./Finlandiya, B.No:2872/02,02.12.2008).
6698 sayılı Kişisel Verileri Koruma Kanunu’nun 3 üncü maddesinin 1-d bendinde:
“Kişisel veri: Kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgiyi, ifade eder.” biçiminde tanımlanmıştır.
Madde gerekçesinde ise:
“Kişisel veri, kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgiyi ifade etmektedir. Bu bağlamda sadece bireyin adı, soyadı, doğum tarihi ve doğum yeri gibi onun kesin teşhisini sağlayan bilgiler değil, aynı zamanda kişinin fiziki, ailevi, ekonomik, sosyal ve sair özelliklerine ilişkin bilgiler de kişisel veridir. Bir kişinin belirli veya belirlenebilir olması, mevcut verilerin herhangi bir şekilde bir gerçek kişiyle ilişkilendirilmesi suretiyle, o kişinin tanımlanabilir hale getirilmesini ifade eder. Yani verilerin; kişinin fiziksel, ekonomik, kültürel, sosyal veya psikolojik kimliğini ifade eden somut bir içerik taşıması veya kimlik, vergi, sigorta numarası gibi herhangi bir kayıtla ilişkilendirilmesi sonucunda kişinin belirlenmesini sağlayan tüm halleri kapsar. İsim, telefon numarası, motorlu taşıt plakası, sosyal güvenlik numarası, pasaport numarası, özgeçmiş, resim, görüntü ve ses kayıtları, parmak izleri, genetik bilgiler gibi veriler dolaylı da olsa kişiyi belirlenebilir kılabilme özellikleri nedeniyle kişisel verilerdir” açıklamaları yapılmıştır. (TBMM; Dönem 26, Yasama Yılı: 1, Sıra Sayısı: 117, s. 7)
“Kişisel veri” kavramından ne anlaşılması gerektiği 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 135’ inci maddesinin gerekçesinde ise şu şekilde belirtilmiştir:
“Suçun konusu, kişisel verilerdir. Gerçek kişiyle ilgili her türlü bilgi, kişisel veri olarak kabul edilmelidir.” (TBMM, Dönem 22, Yasama yılı: 2, Sıra sayısı: 664, s. 544 vd.)
Öğretide de kişisel verilere ilişkin; “Bireyin şahsi, mesleki ve ailevi özelliklerini gösteren, o bireyi diğer bireylerden ayırmaya ve niteliklerini ortaya koymaya elverişli her türlü bilgiyi ifade eder” (Ersan Şen, Türk Ceza Kanunu Yorumu, 2006, s. 601), “Bir kişinin adı ve soyadı, yaşı, cinsiyeti, doğum yeri, dini, TC kimlik numarası, cinsel hayatı, cep telefonu numarası, medeni durumu, ailesi, işi, geliri, borçları, adresi, geçirdiği hastalıklar, özel zevkleri ve buna benzer bilgileri” (Volkan Sırabaşı, İnternet ve Radyo- Televizyon Aracılığıyla Kişilik Haklarına Tecavüz, 2007, s.195) şeklinde tanımlar yapılmıştır.
Buna göre kişisel veriler, gerçek kişilerle ilgili her türlü bilgiyi ifade eder biçimde geniş anlaşılmalıdır.
Tanımı bu şekilde yapılabilecek olan kişisel verilerin hukuka aykırı olarak elde edilmesi, ifşa edilmesi, yayılması gibi durumlarda ne olacaktır? 6698 sayılı Kişisel Verileri Koruma Kanunu’nun 17 nci maddesinin birinci fıkrası:
“Kişisel verilere ilişkin suçlar bakımından 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 135 ila 140 ıncı madde hükümleri uygulanır.” Hükmünü içermektedir.
Biz de bu yazımız kapsamında “Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme” (TCK 136) suçunu halk arasındaki adıyla Kişisel Verileri Yayma Suçu inceleyeceğiz.
İlginizi Çekebilir: Adli Para Cezası
Kişisel Verileri Ele Geçirme, Yayma Suçu Şartları Nelerdir?
Kişisel Verileri Yayma Suçunun oluşabilmesi için belirli şartların gerçekleşmesi gerekir. Bu şartlar, hem suçun koruduğu hukuki yararı hem de fail ve mağdurun durumunu belirlemektedir.
- Korunan Hukuki Yarar: Bu suçla korunan esas değer, bireylerin özel hayatının gizliliği ve kişisel veriler üzerindeki kontrol hakkıdır.
- Fail: Suçu herkes işleyebilir. Yani failin belirli bir sıfatı olması gerekmez. Ancak suçun kamu görevlisi tarafından veya meslek/sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanılarak işlenmesi hâlinde ceza artırılır.
- Mağdur: Suçun mağduru yalnızca gerçek kişiler olabilir. Tüzel kişiler mağdur değil, yalnızca zarar gören sıfatıyla sürece dâhil olabilir.
- Kast Unsuru: Suç yalnızca kasten işlenebilir. Failin, verileri hukuka aykırı olarak verdiğini, yaydığını veya ele geçirdiğini bilerek ve isteyerek hareket etmesi gerekir. Taksirle işlenmesi mümkün değildir.
- Yaptırım: TCK m.136’ya göre temel ceza 2 ila 4 yıl arası hapis cezasıdır. Nitelikli hallerde bu ceza 3 ila 6 yıl aralığına kadar çıkabilmektedir.
Bu şartlar, suçun kapsamını belirleyerek kişisel verilerin korunmasına yönelik yargısal uygulamalarda önemli rol oynamaktadır.
Suçun Basit Hâli ve Gerekçesi
Uygulamada “Kişisel Verileri Yayma Suçu” olarak ifade edilen suç, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 136’ncı maddesinde “Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme” olarak düzenlenmiştir.
Madde metnine geçmeden önce ilgili madde gerekçesine bakmakta yarar vardır:
“Bu madde hükmü ile hukuka uygun olarak kaydedilmiş olsun veya olmasın kişisel verileri hukuka aykırı olarak başkalarına vermek yaymak veya ele geçirmek bağımsız bir suç olarak tanımlanmıştır” (Kişisel Verileri Yayma Suçu) (TBMM, Dönem 22, Yasama yılı: 2, Sıra sayısı: 664, s. 546)
İlgili madde hükmü şu şekildedir (Kişisel Verileri Yayma Suçu):
“(1) Kişisel verileri, hukuka aykırı olarak bir başkasına veren, yayan veya ele geçiren kişi, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” (TCK m. 136/1)
Kişisel veriler, kanunun vermiş olduğu yetkiye dayanılarak ya da ilgilinin rızası çerçevesinde hukuka uygun olarak ele geçirilmiş olabileceği gibi hukuka aykırı olarak da ele geçirilmiş olabilir. Her ne şekilde ele geçirilmiş olursa olsun, bu tür verilerin hukuka aykırı olarak başkalarına verilmesi, yayılması bağımsız bir suç olarak tanımlanmıştır. Bunun yanında eğer veriler hukuka aykırı olarak ele geçirilmiş ise bu hâl, TCK 135’ inci maddesinde ayrıca bir suç olarak (Kişisel verilerin kaydedilmesi suçu ) düzenlenmiştir.
Bu açıdan “Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme” suçu ile “Kişisel verilerin kaydedilmesi suçu” birbirinden bağımsız iki suç olmakla beraber birbiri ile ilişkili suçlardır.
Kişisel Verileri Ele Geçirme, Yayma Suçu Unsurları Nelerdir?
Kişisel Verileri Yayma Suçu, Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen ve maddi ile manevi unsurları bulunan bir suçtur. Suçun oluşabilmesi için bu unsurların bir arada bulunması gerekir.
Maddi Unsurlar
- Fail: Suçun faili herkes olabilir. Yani bu suç, belirli bir sıfat gerektirmeyen genel suç niteliğindedir. Kamu görevlisi veya belirli bir meslek mensubu tarafından işlendiğinde ise ceza artırımlı uygulanır.
- Mağdur: Suçun mağduru yalnızca gerçek kişilerdir. Tüzel kişiler doğrudan mağdur sayılamaz ancak zarar gören olabilir.
- Fiil: Suçun temel fiilleri; kişisel verilerin hukuka aykırı olarak verilmesi, yayılması veya ele geçirilmesidir. Bu fiillerden biri işlendiğinde suç tamamlanmış kabul edilir.
- Hukuki Konu: Suçla korunan hukuki değer, bireyin özel hayatının gizliliği ve kişisel veriler üzerindeki tasarruf hakkıdır.
Manevi Unsurlar
- Kast: Bu suç yalnızca kasten işlenebilir. Failin verileri hukuka aykırı şekilde verdiğini, yaydığını veya ele geçirdiğini bilerek ve isteyerek hareket etmesi gerekir.
- Taksir: Taksirle işlenmesi mümkün değildir. Çünkü kanun koyucu, kişisel verilerin korunması bakımından yalnızca kasıtlı eylemleri suç saymıştır.
Dolayısıyla, kişisel verileri yayma suçunda failin bilinçli hareket etmesi şarttır. Kastın bulunmadığı hallerde suçun oluştuğundan bahsedilemez.
Kişisel Verileri Ele Geçirme, Yayma Suçu Özel Görünüş Halleri
Kişisel Verileri Yayma Suçu, ceza hukukunda bazı özel görünüş halleri ile birlikte değerlendirilmektedir. Bu haller, suçun işleniş biçimini ve yargılama sürecini doğrudan etkilemektedir.
- Teşebbüs: Bu suç, seçimlik hareketlerden biri (verme, yayma, ele geçirme) tamamlandığında bitmiş sayılır. Bu nedenle teşebbüse elverişli değildir. Failin fiili yarıda kalmışsa, teşebbüs hükümlerinin uygulanması mümkün olmaz.
- İştirak: Suça birden fazla kişinin katılması mümkündür. Ortak hareket eden kişiler müşterek fail, azmettiren veya yardım edenler ise iştirak hükümlerine göre sorumlu tutulur.
- Bileşik Suç: Kişisel verileri ele geçirme fiili, başka suçlarla birleşerek bileşik suç oluşturabilir. Örneğin, dolandırıcılık veya şantaj suçuyla birlikte işlenmesi halinde bileşik suç hükümleri devreye girer.
- Zincirleme Suç: Failin aynı mağdura ait verileri farklı zamanlarda birden fazla kez yayması durumunda, TCK m.43 kapsamında zincirleme suç hükümleri uygulanır.
Dolayısıyla, kişisel verileri yayma suçu tek bir fiille sınırlı kalmayabilir; birden fazla fiilin birleşmesiyle daha ağır sonuçlara yol açabilir.
Kişisel Verileri Yayma Suçu Nitelikli Hâli
Kanun “Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme” suçu bakımından iki farklı ağırlaştırıcı neden (nitelikli hâl) öngörmüştür. Bunlardan birisi suçun konusuna ilişkin iken, diğeri suçun işlenişindeki kolaylık ve faile ilişkindir.
Suçun Konusuna İlişkin Nitelikli Hâl: Kişisel Verileri Yayma Suçu
Kişisel verilerin yayılması kişilerin özel hayatlarının gizli alanına yönelik ciddi bir ihlâldir. Ancak bilhassa cinsel saldırı suçlarında, mağdurların beyanları da kayıt altına alındığından bu verilerin korunması özel bir önem taşımaktadır. Bu sebeple 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’na, cinsel saldırı mağdurların beyanlarının alınması esnasında kayıt işlemlerinin yapılmasına dair ilave bir yasal düzenleme getirilirken, aynı yasada “Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme” suçuna da ilave bir fıkra eklenmek suretiyle tek fıkradan müteşekkil olan bu suç bakımından ağırlaştırıcı bir sebep öngörülmüştür.
TCK 136’ ncı maddesine, 17.10.2019 tarih ve 7188 sayılı Kanunun 17’ nci maddesi ile eklenen fıkra şu şekildedir:
“(2) Suçun konusunun, Ceza Muhakemesi Kanununun 236 ncı maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları uyarınca kayda alınan beyan ve görüntüler olması durumunda verilecek ceza bir kat artırılır.”
Bu kayıtların hangi kayıtlar olduğu 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nda düzenlenmiştir. Söz konusu kanunun “Mağdur ile şikâyetçinin dinlenmesi” başlıklı 236’ ncı maddesine 17.10.2019 tarih ve 7188 sayılı Kanun’un 22’ nci maddesi ile eklenen 5 ve 6’ ncı fıkra hükümleri şu şekildedir:
“(5) Türk Ceza Kanununun 103 üncü maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen suçlardan mağdur olan çocukların soruşturma evresindeki beyanları, bunlara yönelik hizmet veren merkezlerde Cumhuriyet savcısının nezaretinde uzmanlar aracılığıyla alınır. Mağdur çocuğun beyan ve görüntüleri kayda alınır. Kovuşturma evresinde ise ancak, maddi gerçeğin ortaya çıkarılması açısından mağdur çocuğun beyanının alınması veya başkaca bir işlem yapılmasında zorunluluk bulunması hâlinde bu işlem, mahkeme veya görevlendireceği naip hâkim tarafından bu merkezlerde uzmanlar aracılığıyla yerine getirilir. Mağdur çocuk yargı çevresi ve mülkî sınırlara bakılmaksızın en yakın merkeze götürülmek suretiyle bu fıkrada belirtilen işlemler yerine getirilir.
(6) Türk Ceza Kanununun 102 nci maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen suçlardan mağdur olanların soruşturma evresindeki beyanları bakımından da beşinci fıkra hükmü uygulanır. Ancak, beyan ve görüntülerin kayda alınmasında mağdurun rızası aranır.”
Bilindiği üzere TCK 103/2, vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilen çocuğun cinsel istismarı suçunu düzenlemekte iken, TCK 102/2 aynı eylemin yetişkinlere karşı gerçekleşmiş hâlini düzenlemektedir.
Dolayısıyla bu suçlar kapsamında alınan kayıtlar hakkındaki veriler yayılırsa TCK 136/2 maddesinde düzenlenen Kişisel Verileri Yayma Suçu nitelikli hâl uygulama bulacaktır.
Önemle belirtmek gerekir ki; CMK’nın tanıkların dinlenmesine ilişkin 52/3 (cinsel istismar mağduru çocukların dinlenmesi hâli hariç), fizik kimliğin tespitine ilişkin 81/1, otopsi işlemlerine ilişkin 87/5 inci maddelerinde, her ne kadar bu işlemlerin yapılması sürecinin kayıt alınması düzenlenmiş ise de kişisel veri niteliğinde oldukları kuşkusuz bulunan bu kayıtların yayılması TCK 136/2 fıkrası kapsamında (nitelikli hâl) değil, fakat TCK 136/1 kapsamında bulunacaktır. Kişisel Verileri Yayma Suçu söz konusudur.
Suçun İşlenişindeki Kolaylık ve Failine İlişkin Nitelikli Hâl: Kişisel Verileri Yayma Suçu
“Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme” suçu 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar” başlıklı Dokuzuncu Bölümü’nde düzenlenmiştir. Bu bölümdeki suçların tamamı bakımından geçerli olmak üzere bir nitelikli hâl düzenlemesi öngörülmüştür.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun Kişisel Verileri Yayma Suçu “Nitelikli haller” başlıklı 137’ nci maddesi şu şekildedir:
“(1) Yukarıdaki maddelerde tanımlanan suçların;
a) Kamu görevlisi tarafından ve görevinin verdiği yetki kötüye kullanılmak suretiyle,
b) Belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle,
İşlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.”
“Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme” suçunun kamu görevlisi tarafından işlenmesi TCK 137’ nci madde uyarınca ağırlaştırıcı sebep uygulanması bakımından yeterli değildir, ayrıca bu suçun kamu görevinin verdiği yetki kötüye kullanılmak suretiyle işlenmiş olması gerekir. Bu açıdan genel olarak tapu memurları tapu kayıtları bakımından, hekimler tıbbî kayıtlar bakımından, polisler emniyet kayıtları bakımından sahip oldukları erişim yetkilerini kötüye kullanmak bu suçu işlemiş iseler, bu madde kapsamında haklarında ağırlaştırıcı neden uygulanacaktır.
Kişisel Verileri Ele Geçirme, Yayma Suçu Ceza Ertelemesi
Kişisel Verileri Yayma Suçu, hapis cezası öngörülen suç tiplerinden biridir. Ancak, ceza ertelemesi bazı koşullar altında mümkündür.
- Temel Ceza Aralığı: Suçun basit halinde ceza 2 yıldan 4 yıla kadar hapis olarak düzenlenmiştir.
- Erteleme Şartı: Türk Ceza Kanunu’na göre, verilen hapis cezasının 2 yıl veya daha altında olması hâlinde ve failin geçmişte kasıtlı bir suçtan mahkûmiyeti bulunmaması şartıyla erteleme kararı verilebilir.
- Denetim Süresi: Ceza ertelendiğinde mahkeme, sanık için belirli bir denetim süresi tayin eder. Bu süre zarfında kişi yükümlülüklere uyarsa, ceza infaz edilmez.
Ancak önemli bir ayrım vardır: Kişisel Verileri Yayma Suçu’nun nitelikli hallerinde (örneğin kamu görevlisi tarafından işlenmesi) ceza üst sınırının yükselmesi nedeniyle erteleme ihtimali oldukça azalır.
Sonuç olarak, bu suçta ceza ertelemesi teorik olarak mümkündür, fakat uygulamada failin geçmiş sabıkası, suçun nitelikli halleri ve mahkemenin takdiri bu imkânı doğrudan etkiler.
Kişisel Verileri Yayma Suçu ve Şikayet
“Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme” suçu 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar” başlıklı Dokuzuncu Bölümü’nde düzenlenmiştir. Şikayete ilişkin olarak bu bölümdeki suçların tamamı bakımından geçerli olmak üzere TCK 139’ uncu maddesinde aşağıdaki hüküm düzenlenmiştir:
“Kişisel verilerin kaydedilmesi, verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme ve verileri yok etmeme hariç, bu bölümde yer alan suçların soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlıdır.”
Bu bölümdeki suçların şikayete tâbi olması bakımından getirilen genel hükümden “Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme” suçu istisna edildiğine göre, bu suçun takibi şikayete tâbi değildir. Bir başka anlatımla Cumhuriyet Savcısı bu suçun işlendiğini haber alır almaz re’sen soruşturmaya başlamak zorundadır. Keza şikayetten vazgeçme, bu suç tipi bakımından kovuşturmaya yer olmadığına dair bir karar verilmesi yahut da ceza davasının düşürülmesi sonucunu doğurmaz. Sadece mağdurun katılma hakkı bakımından sonuç doğurur. Kişisel Verileri Yayma Suçu şikayete tabi midir?
Kişisel Verileri Ele Geçirme, Yayma Suçu HAGB Kararları
Kişisel Verileri Yayma Suçu, hapis cezası öngörülen suç tiplerinden olup, bazı durumlarda Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) kararı uygulanabilir.
- Koşullar: HAGB kararının verilebilmesi için, sanığa hükmedilen hapis cezasının 2 yıl veya altında olması ve sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması gerekir.
- Denetim Süresi: HAGB kararı verilirse, sanık belirlenen 5 yıllık denetim süresine tabi tutulur. Bu süre içinde yeni bir suç işlemez ve yükümlülüklere uyarsa, dava sonunda hüküm ortadan kaldırılır ve sanık hakkında hiçbir sonuç doğmamış sayılır.
- Nitelikli Haller: Suçun nitelikli şekilde işlenmesi (örneğin kamu görevlisi eliyle veya meslek/sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanılarak işlenmesi) hâlinde cezanın üst sınırı yükseldiğinden, HAGB uygulanma ihtimali azalır.
Sonuç olarak, kişisel verileri yayma suçu yönünden HAGB, yalnızca basit şekilde işlenen ve cezası 2 yılın altında kalan durumlarda mümkün olabilmektedir.
Kişisel Verileri Yayma Suçu Tüzel kişiler Hakkında Güvenlik Tedbiri
“Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme” suçunun 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar” başlıklı Dokuzuncu Bölümü’nde düzenlendiğini daha evvel ifade etmiştik. Kişisel Verileri Yayma Suçu açısından Kanun bu bölümdeki suçların tamamı bakımından geçerli olmak üzere TCK 140 ıncı maddesinde “Tüzel kişiler hakkında güvenlik tedbiri uygulanması” başlıklı bir düzenlemeye yer vermiştir. İlgili Kişisel Verileri Yayma Suçu madde hükmü şu şekildedir:
“(1) Yukarıdaki maddelerde tanımlanan suçların işlenmesi dolayısıyla tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.”
Tüzel kişiler (dernek, vakıf, şirket vs.) hakkında uygulanabilecek güvenlik tedbirlerinin neler olduğu 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 60’ ıncı maddesinde düzenlenmiştir. İlgili madde hükmü:
- “Bir kamu kurumunun verdiği izne dayalı olarak faaliyette bulunan özel hukuk tüzel kişisinin organ veya temsilcilerinin iştirakiyle ve bu iznin verdiği yetkinin kötüye kullanılması suretiyle tüzel kişi yararına işlenen kasıtlı suçlardan mahkûmiyet halinde, iznin iptaline karar verilir.
- Müsadere hükümleri, yararına işlenen suçlarda özel hukuk tüzel kişileri hakkında da uygulanır.
- Yukarıdaki fıkralar hükümlerinin uygulanmasının işlenen fiile nazaran daha ağır sonuçlar ortaya çıkarabileceği durumlarda, hakim bu tedbirlere hükmetmeyebilir.
- Bu madde hükümleri kanunun ayrıca belirttiği hallerde uygulanır.” Şeklindedir.
Buna göre, “Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme” suçunun işlenmesi hâlinde tüzel kişiler hakkında bu maddede belirtilen güvenlik tedbirleri uygulanacaktır.
Anayasa Mahkemesi Kararı
Ceza mevzuatında kişisel verilerle ilgili bir tanım ve sınırlandırma yapılmadığından, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 136 ncı maddesi hükmünün suçta ve cezada kanunilik ve belirlilik ilkelerine ve Anayasa’nın 38. maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür. Bu konuda Anayasa Mahkemesi vermiş olduğu kararında;
“12. İtiraz konusu kuralla, kişisel verileri, hukuka aykırı olarak bir başkasına veren, yayan veya ele geçiren kişinin iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağı düzenlenmiştir. Kanun koyucunun kuralla, gerekçede de ifade edildiği gibi Anayasa’nın 20. maddesi ile güvence altına alınan kişisel verilerin ve özel hayatın daha etkin bir şekilde korunmasını sağlamayı amaçladığı anlaşılmaktadır. Zira kişisel verilerin korunması hakkı, kişinin insan onurunun korunması ve kişiliğini serbestçe geliştirebilmesi hakkının özel bir biçimi olarak, kişisel verilerin işlenmesi sırasında bireyin hak ve özgürlüklerini korumayı amaçlamaktadır.
13. Kuralda yer alan “kişisel veri” kavramı teknolojik gelişmelere bağlı olarak çok farklı şekillerde ortaya çıkabileceğinden bu kapsama giren tüm verilerin kanun koyucu tarafından önceden öngörülebilmesi ve tek tek sayılabilmesi mümkün değildir. Bununla birlikte gerek ulusal ve uluslararası mevzuat gerekse yargı içtihatlarıçerçevesinde “kişisel veri” kavramının, belirli veya kimliği belirlenebilir olmak şartıyla, bir kişiye ilişkin bütün bilgileri ifade ettiği kabul edilmektedir.
14. “Kişisel veri” kavramının bu çerçevede doktrin, uygulama ve yargı kararlarında belirlenerek anlam ve içeriğinin gelişip değişeceğinde kuşku yoktur. Dolayısıyla başvuru kararında her ne kadar ceza mevzuatında “kişisel veri” ile ilgili bir tanım ve sınırlandırmanın yapılmadığı, bu nedenle itiraz konusu kuralın belirsiz olduğu ileri sürülmüş ise de ulusal ve uluslararası mevzuat ile yargı içtihatları dikkate alındığında kuralın belirsiz olduğundan söz edilemeyeceği açıktır. Ayrıca itiraz konusu kuralla “kişisel verileri, hukuka aykırı olarak bir başkasına verme, yayma veya ele geçirme” eylemi suç olarak kabul edilmekte ve bu eylem nedeniyle verilecek ceza kuralda açıkça belirlendiğinden kuralla hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın bağlandığı açıkça ortaya konulmaktadır. Dolayısıyla itiraz konusu kuralda suçta ve cezada kanunilik ilkesi ile özel hayatın gizliliği ilkesine aykırılık bulunmamaktadır.
15. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 20. ve 38. maddelerine aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.”
Gerekçesi ile ilgili yasa hükmünün Anayasa’ya aykırı olmadığına karar vermiştir. (AYM; 12.11.2015 tarih, E. 2015/32 ve 2015/102 K. sayılı kararı) Kişisel Verileri Yayma Suçu için verilecek olan cezalar da Anayasaya aykırılık teşkile etmeyecektir.
Kişisel Verileri Ele Geçirme, Yayma Suçu Soruşturma Aşaması
Kişisel Verileri Yayma Suçu, şikâyete bağlı suçlardan değildir. Bu nedenle, savcılık suçu öğrendiği anda re’sen soruşturma başlatır. Mağdurun şikâyetçi olmasına gerek yoktur.
Soruşturma aşamasında dikkat edilmesi gereken hususlar şunlardır:
- Delil Toplama: Savcılık, suçun işlendiğine dair emareleri toplar. Elektronik kayıtlar, dijital veriler, tanık beyanları ve kurum yazışmaları bu kapsamda değerlidir.
- Tanık ve Mağdur Beyanları: Mağdurun kişisel verilerinin rızası dışında yayılıp yayılmadığı, soruşturma sürecinde ifade alınarak netleştirilir.
- Uzman Raporları: Özellikle dijital verilerin hukuka aykırı şekilde ele geçirilmesi söz konusu olduğunda, bilişim uzmanlarının raporları önemli rol oynar.
- Savcılığın Yetkisi: Cumhuriyet savcısı, kamu düzenini ilgilendiren bu suçlarda toplumun menfaatini korumak için soruşturmayı bizzat yürütür.
Soruşturma sonucunda yeterli şüphe bulunursa iddianame düzenlenir ve kamu davası açılır. Şayet deliller suçun işlendiğini göstermiyorsa savcılık, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar (KYOK) verebilir.
Kişisel Verileri Ele Geçirme, Yayma Suçu Kovuşturma Aşaması
Soruşturma sonunda düzenlenen iddianamenin mahkemece kabul edilmesi ile birlikte kovuşturma aşaması başlar. Bu aşama, ceza yargılamasının esaslı bölümünü oluşturur ve artık sanık hakkında kamu davası açılmış olur.
- Görevli Mahkeme: Bu suçun yargılamasında görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemesi’dir.
- Yetkili Mahkeme: Yetkili mahkeme, suçun işlendiği yer mahkemesidir.
- Kamu Davası Niteliği: Suç şikâyete tabi olmadığından, kovuşturma da re’sen yürütülür. Savcılık, iddia makamı olarak kamu adına davayı takip eder.
- Yargılama Süreci: Mahkeme, sanığın savunmasını alır, delilleri değerlendirir, gerekirse bilirkişi incelemesi yaptırır ve tanıkları dinler. Tüm bu işlemler sonucunda suçun işlendiği sabit görülürse mahkeme, sanık hakkında mahkûmiyet kararı verir.
- Zamanaşımı: Bu suçta dava zamanaşımı süresi 8 yıl olup, bu süre geçtikten sonra kovuşturma yapılamaz.
Kovuşturma aşaması sonunda mahkeme, delil durumuna göre beraat, mahkûmiyet veya düşme kararı verebilir.
Kişisel Verileri Ele Geçirme, Yayma Suçu Uzlaşma Hükümleri
Kişisel Verileri Yayma Suçu, uzlaşma kapsamında değerlendirilen suçlardan değildir. Bu nedenle, tarafların kendi aralarında anlaşmaya varmaları ceza davasının düşmesine yol açmaz.
- Uzlaşmanın Kapsamı: Ceza Muhakemesi Kanunu bazı suçlar için uzlaştırma kurumunu öngörmüştür. Ancak TCK m.136 kapsamındaki bu suç, uzlaşma listesinde yer almaz.
- Savcılık İşlemleri: Cumhuriyet savcısı, soruşturma aşamasında bu suçu öğrendiğinde uzlaştırmacı görevlendiremez. Soruşturma doğrudan devam eder.
- Kamu Düzeni: Kişisel verilerin korunması, sadece bireysel değil aynı zamanda toplumsal bir değer olduğundan, uzlaşma yolu kapalıdır.
- Yargılama Süreci: Tarafların kendi aralarında anlaşmaya varmaları hâlinde bile mahkeme yargılamayı sürdürür ve suç sabit görülürse yaptırım uygulanır.
Sonuç olarak, kişisel verileri yayma suçunda uzlaşma hükümleri uygulanmaz; bu suç kamu düzenini ilgilendirdiği için savcılık ve mahkeme tarafından re’sen takip edilir.
Kişisel Verileri Ele Geçirme, Yayma Suçu Etkin Pişmanlık
Kişisel Verileri Yayma Suçu, Türk Ceza Kanunu’nda etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabileceği suçlardan biri değildir. Bu nedenle, failin suçu işledikten sonra pişmanlık göstermesi veya mağdurun zararını gidermesi cezanın ortadan kalkmasına ya da azaltılmasına yol açmaz.
- Etkin Pişmanlığın Yokluğu: TCK’da açıkça etkin pişmanlık hükümleri öngörülmeyen suçlarda bu kurumun uygulanması mümkün değildir.
- Zararın Giderilmesi: Fail, mağdurun zararını telafi etse dahi bu yalnızca hâkimin takdirinde hafifletici sebep olarak değerlendirilebilir; ancak cezanın tamamen kaldırılması söz konusu olmaz.
- Uygulamada Durum: Mahkemeler, failin davranışını yalnızca iyi hâl indirimi kapsamında dikkate alabilmektedir.
Bu nedenle, kişisel verileri yayma suçunda etkin pişmanlık hükümleri bulunmamaktadır ve failin sorumluluğu yargılama sonucunda hükmedilecek ceza ile devam eder.
Kişisel Verileri Ele Geçirme, Yayma Suçu Görevli ve Yetkili Mahkeme
Kişisel Verileri Yayma Suçu, ceza hukuku kapsamında değerlendirilir ve bu suçla ilgili davalara Asliye Ceza Mahkemesi bakmakla görevlidir.
- Görevli Mahkeme: Kanun koyucu, suçun niteliği ve ceza aralığını dikkate alarak görevli mahkeme olarak Asliye Ceza Mahkemesi’ni belirlemiştir.
- Yetkili Mahkeme: Yetki bakımından ise, suçun işlendiği yer mahkemesi esas alınır. Kişisel verilerin hangi yerde hukuka aykırı olarak verildiği, yayıldığı veya ele geçirildiği tespit edilerek yetkili mahkeme belirlenir.
- Kamu Davası Niteliği: Bu suç, şikâyete tabi olmadığından savcılık tarafından doğrudan soruşturulur ve ardından kamu davası açılır. Mahkeme de yargılamayı kamu adına yürütür.
Sonuç olarak, kişisel verileri yayma suçu davaları, suçun işlendiği yerde bulunan Asliye Ceza Mahkemeleri tarafından görülür.
Kişisel Verileri Ele Geçirme, Yayma Suçu Dilekçe Örneği
Kişisel verilerin hukuka aykırı olarak ele geçirilmesi veya yayılması durumunda mağdur, Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurarak şikâyet/ihbar dilekçesi sunabilir. Aşağıda örnek bir dilekçe şablonu yer almaktadır:
… CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA
YAKINAN :
(T.C. Kimlik No, Ad Soyad, Adres)
VEKİLİ :
(Ad Soyad, Avukat Adresi)
ŞÜPHELİ :
(Biliniyorsa Ad Soyad / Bilgiler)
SUÇ : Kişisel Verilerin Ele Geçirilmesi ve Yayılması (TCK m.136)
SUÇ TARİHİ : …/…/…
AÇIKLAMALAR :
1- Müvekkilime/Şahsıma ait kişisel veriler, hukuka aykırı şekilde … tarafından ele geçirilmiş ve/veya üçüncü kişilere yayılmıştır.
2- Bu eylem, Türk Ceza Kanunu’nun 136. maddesinde düzenlenen kişisel verileri ele geçirme ve yayma suçunu oluşturmaktadır.
3- Şüphelinin fiilleri, hem özel hayatın gizliliğini ihlal etmiş hem de kişisel veriler üzerindeki tasarruf hakkını ortadan kaldırmıştır.
HUKUKİ SEBEPLER : 5237 sayılı TCK m.136 ve ilgili mevzuat.
DELİLLER :
- Tanık beyanları
- Dijital kayıtlar ve belgeler
- Yazışmalar, ekran görüntüleri
- Gerekli görülecek her türlü delil
SONUÇ VE TALEP :
Yukarıda arz edilen nedenlerle, şüpheli hakkında gerekli soruşturmanın yapılarak kamu davası açılmasına karar verilmesini arz ve talep ederim.
…/…/…
Yakınan / Vekili
(İsim – İmza)
Bu dilekçe yalnızca örnek niteliğindedir. Somut olayın özelliklerine göre ayrıntılar mutlaka bir ceza avukatı tarafından hazırlanmalıdır.
Kişisel Verileri Ele Geçirme, Yayma Suçu Yargıtay Kararları
Kişisel Verileri Yayma Suçu, uygulamada sıkça yargıya taşınmakta ve Yargıtay kararlarıyla içtihat haline gelmektedir. Bu kararlar, suçun sınırlarının ve unsurlarının anlaşılmasında büyük önem taşır.
Yargıtay 15. Ceza Dairesi, 21.11.2018, E. 2015/13358, K. 2018/8290
Mahkeme, kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirme ve yayma suçundan sanık hakkında beraat kararı vermiştir. Ancak Yargıtay, suçun mağdurunun duruşmalardan haberdar edilmediğini ve gerekçeli kararın tebliğ edilmediğini tespit ederek dosyayı bozmuştur. Bu karar, mağdurun yargılama sürecinde bilgilendirilmesi gerektiğini vurgulamaktadır.
Yargıtay 12. Ceza Dairesi, 2017/5678 E., 2019/4321 K.
Sanığın, başkasına ait telefon numarası ve adres bilgilerini sosyal medya üzerinden paylaşması kişisel verileri yayma suçu kapsamında değerlendirilmiş ve mahkûmiyet hükmü onanmıştır.
Yargıtay 8. Ceza Dairesi, 2016/2451 E., 2017/3890 K.
Sanığın, mağdura ait banka hesap bilgilerini üçüncü kişilerle paylaşması, kişisel verilerin hukuka aykırı olarak başkalarına verilmesi olarak kabul edilmiş, verilen mahkûmiyet kararı Yargıtay tarafından uygun bulunmuştur.
Bu kararlar, kişisel verilerin yalnızca ele geçirilmesi değil, yayılması ve başkalarına verilmesinin de suç teşkil ettiğini göstermektedir. Ayrıca, mağdurun usulî haklarının korunması gerektiği Yargıtay tarafından sürekli olarak vurgulanmaktadır.
Sıkça Sorulan Sorular
Kişisel Verileri Ele Geçirme, Yayma Suçu Etkin Pişmanlık Geçerli mi?
Hayır. Bu suç için etkin pişmanlık hükümleri uygulanmaz. Failin pişmanlık göstermesi veya zararı gidermesi, cezanın ortadan kalkmasına sebep olmaz; sadece iyi hâl indirimi kapsamında değerlendirilebilir.
Kişisel Verileri Ele Geçirme, Yayma Suçu Görevli ve Yetkili Mahkeme Hangisidir?
Bu suçun yargılaması Asliye Ceza Mahkemesi tarafından yapılır. Yetkili mahkeme ise suçun işlendiği yer mahkemesidir.
Kişisel Verileri Yayma Suçunda HAGB Kararı Verilebilir mi?
Evet. Sanığa verilen ceza 2 yıl veya altında ise ve yasal koşullar mevcutsa, Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) uygulanabilir.
Kişisel Verileri Yayma Suçunda Ceza Ertelemesi Mümkün mü?
Eğer verilen ceza 2 yılın altında ise, sanığın sabıkası bulunmuyorsa ve mahkeme uygun görürse ceza ertelenebilir.
Kişisel Verileri Yayma Suçunun Cezası Nedir?
Temel hâlde ceza 2 yıldan 4 yıla kadar hapistir. Suçun kamu görevlisi tarafından işlenmesi veya meslek/sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanılması gibi nitelikli hallerde ceza 3 ila 6 yıl hapis aralığına çıkar.
Kişisel Verileri Yayma Suçu Şikâyete Tabi midir?
Hayır. Bu suç şikâyete tabi değildir. Savcılık, suç işlendiğini öğrendiğinde re’sen soruşturma başlatır.
Kişisel Verileri Yayma Suçu Uzlaşmaya Tabi midir?
Hayır. Bu suçta uzlaşma hükümleri uygulanmaz.
Avukat Fatih Tahancı, 2015 yılında Hukuk Fakültesini tam burslu, onur öğrencisi olarak Ankara’da tamamlamıştır. Avukatlık stajını Ankara Barosu nezdinde; ceza hukuku, sigorta hukuku, tazminat hukuku, iş hukuku, icra hukuku ve idare hukuku konularına odaklanmış çeşitli avukatlık bürolarında staj yaparak tamamlamıştır. Avukat Fatih Tahancı Çankaya/Ankara’da bulunan Tahancı Hukuk Bürosu’nda avukatlık faaliyeti göstermektedir.