Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçu TCK 116

Konut dokunulmazlığının ihlali suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Kişilere Karşı Suçlar” kısmının “Hürriyete Karşı Suçlar” başlıklı yedinci bölümünde 116. maddede düzenlenmiştir.

Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçu TCK 116

Hüküm şu şekildedir:

  • (1) Bir kimsenin konutuna, konutunun eklentilerine rızasına aykırı olarak giren veya rıza ile girdikten sonra buradan çıkmayan kişi, mağdurun şikayeti üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. 
  • (2) Birinci fıkra kapsamına giren fiillerin, açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi mutat olan yerler dışında kalan işyerleri ve eklentileri hakkında işlenmesi hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine altı aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur. 
  • (3) Evlilik birliğinde aile bireylerinden ya da konutun veya işyerinin birden fazla kişi tarafından ortak kullanılması durumunda, bu kişilerden birinin rızası varsa, yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz. Ancak bunun için rıza açıklamasının meşru bir amaca yönelik olması gerekir. 
  • (4) Fiilin, cebir veya tehdit kullanılmak suretiyle ya da gece vakti işlenmesi halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

Bireylere karşı işlenen ve aynı zamanda bireyin güvenlik ve sükununu ihlal eden fiiller, hürriyete karşı işlenen suçlar arasında yer almaktadır. Bu suçlardan biri de bu yazımızda incelenecek olan konut dokunulmazlığının ihlalidir. Bu suçun düzenleniş amacı, bireyin en temel haklarından olan, Anayasa ve uluslararası düzenlemelerle güvence altına alınan “Özgürlük hakkı”nı korumaktadır. Madde gerekçesinde belirtildiği üzere; konut dokunulmazlığının ihlali, kişinin kendisine özgü barış ve sükununu ve konutundaki yaşamının güvenlik duygusu içinde sürmesinin korunması hedeflenmiştir. 

Suçla Korunan Hukuki Değer

Konut dokunulmazlığının ihlali suçu bakımından korunan hukuki değer ceza hukukunda hakim olan görüşe göre, söz konusu fiilin hürriyet aleyhine işlenen bir suç olduğu yönündedir. Bununla birlikte, suç teşkil eden fiil ile kişinin özel yaşam alanına girecek veya giremeyecek olanı özgür iradesiyle belirleme hakkı elinden alındığından kişinin özgürlük hakkı hukuki bir değer olarak korunmaktadır. Diğer bir ifadeyle, bu suç ile korunan hukuki değer, kişinin konutunda huzurlu, güvenli ve sakin bir şekilde, özgür iradesiyle hareket ederek yaşama hak ve özgürlüğüdür.

Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçu Unsurları

Maddi Unsur

Fiil

Konut dokunulmazlığını ihlal suçunu oluşturan fiil, konut veya eklentisi sahibinin rızasına aykırı olarak konuta/işyerine veya eklentisine giren yahut rıza ile girdikten sonra çıkmaması şeklinde gerçekleşir. Madde metninde yer alan fiillerden birinin gerçekleştirilmesi konut dokunulmazlığının ihlali suçuna vücut vereceğinden seçimlik hareketli bir suçtur. Suç, failin konuta girmesi veya konuttan çıkmamasıyla tamamlanmış olur. 

Girmek fiili, hak sahibinin rızasına aykırı olarak konuta veya eklentisine girilmesi olup suç bu haliyle icrai nitelik taşımaktadır. Suçun tamamlanması bakımından failin tüm vücudu ile konut veya eklentisi içine girmesi gerekmektedir. Konuta girilmesi için cebir, tehdit veya hile kullanılması suçun unsuru olmayıp konuta nasıl ve nereden girildiğinin de önemi yoktur. 

Çıkmamak fiili ise, konut veya eklentisine konut sahibinin rızasına uygun girildikten sonra, hak sahibinin rızasına aykırı olarak çıkılmaması olup bu eylem genellikle ihmali, nadiren icrai nitelik taşımaktadır. Burada çıkmama eyleminin bir süre devam etmesi gerekmekle birlikte failin konutta bir süre kalmasının zorunlu olduğu hallerde (giyinmek, eşyalarını toplamak vb.) suç oluşmaz. 

Kanun’un gerekçesi uyarınca, TCK 116/2. maddesi bakımından birinci fıkrada söz konusu olan koşullar aranacaktır. Niteliği itibarıyla açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi alışılmış (mutat) olan yerler dışında kalan yerlere rıza olmaksızın girilmesi bu suçu oluşturacaktır.

Avukatlık bürosu ve özel muayenehane, bu gibi izinle girilmesi gereken yerlere örnek olarak gösterilebilir. Keza, herkesin herhangi bir koşulu yerine getirmeksizin girebileceği yerlere, söz gelimi süper marketlere, dükkânlara, mağazalara halka açık olmadıkları zamanlarda, meselâ mesai saatleri dışında rıza hilafına girilmesi hâlinde de bu suç oluşacaktır. Ancak, halka açık oldukları sırada girildiği takdirde suç oluşmayacaktır. Zira hak sahipleri bu gibi yerlere isteyenin girmesi hususunda daha başlangıçta rızalarını örtülü olarak açıklamış sayılırlar.

Fail ve Mağdur

Konut dokunulmazlığının ihlali suçunun mağduru ise, konut/işyeri bakımından hak sahibi ve rızasını açıklamaya yetkili olan kişidir. Bu suçun faili bakımından madde metninde herhangi bir nitelikten bahsedilmediğinden bu suç herkes tarafından işlenebilmektedir. Ancak bu suç herkes tarafından işlenebilmekle birlikte aynı konutta yaşayan aile birliği içinde olmayan kişilerin, aile bireylerinin, karı kocaların birbirlerine karşı konut dokunulmazlığı ihlal suçunun faili olup olmaları bakımından önem arz etmektedir. 

TCK’nın 116. maddesinin 3. fıkrası şu şekildedir:

“Evlilik birliğinde aile bireylerinden ya da konutun veya işyerinin birden fazla kişi tarafından ortak kullanılması durumunda, bu kişilerden birinin rızası varsa, yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz. Ancak bunun için rıza açıklamasının meşru bir amaca yönelik olması gerekir.”

Hükme göre, evlilik birliğinde aile bireyleri aynı konutta yaşıyorsa bu kişilerden birinin rızasını meşru amaca yönelik olması şartıyla açıklamış olması halinde bu suça vücut vermeyecektir. Bununla birlikte aile bireylerinin bu konut dahilinde birbirlerine karşı bu suçu işlemeleri de mümkün olmayacaktır. Zira bu hüküm konutu bir bütün olarak aynı yerde yaşayan tüm aile bireyleri bakımından korumaktadır. 

Eşler bakımından ise, hakim tarafından ayrılık kararı verilmesi veya birlikte yaşamaya ara verilmesi halinde birbirlerine karşı bu suçun mağduru ve faili olabileceklerdir. Hakim tarafından verilen ayrılık kararı olmamasına rağmen eşlerin farklı konutlarda yaşaması halinde, birinin diğerinin rızasına aykırı olarak konutuna girmesi veya çıkmaması suç teşkil etmeyecektir. 

Bu bakımdan örneğin, konuttaki teknik bir arızanın tamiri için, diğerinin bilgisi olmaksızın, eşlerden birinin tamircinin konuta girmesine rıza göstermesi hâlinde, bu rıza geçerli bir rıza olarak kabul edilmelidir. Buna karşılık, eşlerden birinin bir başkasını zina yapmak üzere konuta kabul etmesi durumunda, bu kişinin konuta girmesine gösterilen rızanın, geçerli bir rıza olarak kabul edilmesi imkânsızdır ve bu durumda diğer eşe karşı işlenmiş konut dokunulmazlığını ihlâl suçu söz konusudur.

Aynı konutta yaşayan yabancı kişiler bakımından ise, ortak kullanım alanları bakımından bu suçun faili ve mağduru olmayacaklardır. Ancak ortak kullanılan alanlar dışındaki kişisel alanlar bakımından hak sahibinin rızasına aykırı davranılması konut dokunulmazlığının ihlali suçunu oluşturur. 

Aynı odayı paylaşan yabancı kişiler ise, birbirlerine karşı bu suçun faili veya mağduru olamazlar. 

Hukuka Ayrılık Unsuru

Konut dokunulmazlığının ihlali suçunun hukuk aykırılık unsuru, hak sahibinin “rızasına aykırı olarak” konut/işyerine ve eklentisine girme veya çıkmama eyleminin gerçekleştirilmesidir. Burada önem arz eden husus eylemin, hak sahibinin rızasına aykırı olarak gerçekleştirilmiş olmasıdır. 

Bu suçun oluşabilmesi için, rıza açıklamaya yetkili kişinin konuta girme veya konuttan çıkmama konusunda rızasının olmaması gerekir.  Konut sahibinin konuta girildiğinden veya çıkılmadığından haberdar olmaması rızasının da olmadığı anlamına gelir.

Dolayısıyla konuta gizlice veya hileyle girilmesi halinde bu suç oluşur. Hak sahibinin rızası alınarak konuta girildikten sonra, bu rızanın geri alınması halinde konutun terk edilmemesi, konut dokunulmazlığının ihlali teşkil etmektedir. Sonuç olarak hak sahibinin rızasının olmaması bu suçun bir unsurunu oluşturmaktadır. 

Suçun oluşmasını engelleyecek rızanın, konuta girme veya çıkmama konusunda rızasını açıklamaya yetkili kişi tarafından verilmiş olması ve bu rızanın irade sakatlığına uğramamış olması gerekir. 

Manevi Unsur

Konut dokunulmazlığının ihlali suçunun Kanun’da taksirli hali düzenlenmediğinden, bu suç bilerek ve isteyerek yani kasten işlenebilir. Dolayısıyla suçun taksirli hali cezalandırılmaz. Suçun gerçekleşmesi bakımından failin belirli bir saikle hareket etmesi aranmadığından genel kast yeterlidir. 

Suçun Konusu

Konut dokunulmazlığının ihlali suçunun maddi konusunun, girilen veya çıkılmayan yerin bir konut veya eklentisi yahut açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi mutat olan yerler dışında kalan işyerleri ve eklentisi olması gerekmektedir. 

Bir yerin konut sayılabilmesi için o yerin kişi tarafından geçici veya sürekli olarak barınma için meşru bir şekilde tahsis edilmiş olması ve bu tahsis iradesinin devamı gerekmektedir. 

Suçun Nitelikli Halleri

Suçun Cebir veya Tehdit Kullanılmak Suretiyle İşlenmesi Hali 

Kanun’un 116. maddesinin 4. fıkrasında cezayı ağırlaştırıcı nedenlere yer verilmiştir: 

Fiilin, cebir veya tehdit kullanılmak suretiyle ya da gece vakti işlenmesi halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.”

Bu fıkrada, madde kapsamında tanımlanan suçların cebir veya tehdit kullanılarak ya da gece vakti işlenmesi, cezanın artırılmasını gerektiren nitelikli haller olarak belirlenmiştir. Maddi cebir şiddet kullanmayı, manevi cebir ise tehditi oluşturmaktadır. 

Madde gerekçesinde “Burada söz konusu olan cebir, kasten yaralama suçunun daha az cezayı gerektiren hâli olarak düşünülmelidir. Bu nedenle, kullanılan cebir kişide basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçünün ötesinde bir etki meydana getirmiş ise, hem konut dokunulmazlığını ihlâl suçundan hem de kasten yaralama suçundan dolayı ayrı ayrı cezaya hükmolunur.” şeklinde belirtilmiştir.

Suçun Gece Vakti İşlenmesi Hali

Gece vakti, TCK’nın 6/1-e maddesinde “güneşin batmasından bir saat sonra başlayan ve doğmasından bir saat evvele kadar devam eden zaman süresi” olarak tanımlanmıştır. Suçun gece vakti işlenmesi, failin fark edilmesini güçleştirici, suçun işlenmesini kolaylaştırıcı ve hak sahibi açısından huzur ve sükunu daha fazla bozucu nitelikte olduğundan ağırlaştırıcı hal olarak düzenlenmiştir.

Kanun’un 119. maddesi, hürriyete karşı işlenen bazı suçlar bakımından ortak hüküm niteliğinde olup konut dokunulmazlığının ihlali suçu bakımından uygulanacak cezayı ağırlaştırıcı haller belirtilmiştir.  

Suçun Silahla İşlenmesi Hali

Konut dokunulmazlığını ihlal suçunun silahla işlenmesi hali Kanun’un 119/1-a maddesinde ağırlaştırıcı neden olarak düzenlenmiştir. Kanun’un 6. Maddesinde silah sözcüğünden ne anlaşılacağı “ateşli silahlar, patlayıcı maddeler, saldırı ve savunmada kullanılmak üzere yapılmış her türlü kesici, delici veya bereleyici alet, saldırı ve savunma amacıyla yapılmış olmasa bile fiilen saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişli diğer şeyler, yakıcı, aşındırıcı, yaralayıcı, boğucu, zehirleyici, sürekli hastalığa yol açıcı nükleer, radyoaktif, kimyasal, biyolojik maddeler” şeklinde gösterilmiştir.

Ancak suçun işlenmesi bakımından silah sayılabilecek obje yalnızca bu maddede sayılanlarla sınırlı olmayıp somut olayın özelliklerine göre, suçun işlenmesi amacıyla kullanılan aracın yarattığı tehlike, silah olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceğinde dikkate alınmalıdır. Suçu işlerken kullanılan silahın, failin üstünde olması yeterli olmayıp fiilin işlenmesi sırasında kullanılması gerekmektedir. 

Suçun Kişinin Kendisini Tanınmayacak Bir Hale Koyması Suretiyle, İmzasız Mektupla Veya Özel İşaretlerle İşlenmesi Hali

Konut dokunulmazlığını ihlal suçunun suçunun birden fazla kişi ile birlikte işlenmesi hali Kanun’un 119/1-b bendinde ağırlaştırıcı neden olarak düzenlenmiştir. Bu ağırlaştırıcı halde, failin maske takmak, makyaj veya çeşitli yöntemlerle kılık değiştirerek kendisini tanınmayacak hale sokması durumunda bu nitelikli hal kapsamında cezası artırılır. Failin kendisini tanınmayacak hale sokmasına rağmen mağdurun bir şekilde tanınmış olması hali cezanın ağırlaştırılmasını engellemez.

Suçun Birden Fazla Kişi Tarafından Birlikte İşlenmesi Hali

Konut dokunulmazlığını ihlal suçunun birden fazla kişi ile birlikte işlenmesi hali Kanun’un 119/1-c bendinde ağırlaştırıcı neden olarak düzenlenmiştir. Hükümde, birden fazla kişiden bahsedildiğinden, suçun en az iki kişi tarafından müşterek fail sıfatıyla işlenmesi gerekmektedir. 

Suçun Var Olan veya Var Sayılan Suç Örgütlerinin Oluşturdukları Korkutucu Güçten Yararlanılarak İşlenmesi Hali

Konut dokunulmazlığını ihlal suçunun birden fazla kişi ile birlikte işlenmesi hali Kanun’un 119/1-d bendinde ağırlaştırıcı neden olarak düzenlenmiştir. Bu ağırlaştırıcı halde önemli olan failin örgütün oluşturduğu korkutucu etkiden yararlanarak suçun daha kolay işlenmesi sağlamasıdır. Söz konusu örgütün var olması, gizli olması veya failin örgütün üyesi olması gerekmez. 

Suçun Kamu Görevinin Sağladığı Nüfuz Kötüye Kullanılmak Suretiyle İşlenmesi Hali

Konut dokunulmazlığını ihlal suçunun birden fazla kişi ile birlikte işlenmesi hali Kanun’un 119/1-e bendinde ağırlaştırıcı neden olarak düzenlenmiştir. Bu ağırlaştırıcı nedenin somut olayda uygulanabilmesi için failin fiili işlerken kamu görevlisi olması ve bu görevin sağladığı nüfuzu kötüye kullanması gerekmektedir. Başka bir deyişle, kamu görevlisi suç konusu eylemi icra ederken görevi gereği sahip olduğu otoriteden ve gücünden yararlanmalıdır.

Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçunun Cezası

TCK’nın 166/1 ve 116/2. maddelerinde bu suçun temel şekline yer verilmiş olup öngörülen cezalar her iki fıkra bakımından da farklı şekildedir. 116/1’de “Bir kimsenin konutuna, konutunun eklentilerine rızasına aykırı olarak giren veya rıza ile girdikten sonra buradan çıkmayan kişi” mağdurun şikayeti üzerine altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. 116/2’de ise, aynı fiili“açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi mutat olan yerler dışında kalan işyerleri ve eklentileri hakkında” gerçekleştiren fail mağdurun şikâyeti üzerine altı aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. 

TCK’nın 116/4 ve 119. Maddelerinde ise suçun nitelikli hallerinin işlenmesi halinde hükmedilecek cezalara yer verilmiştir. 116/4’de “Fiilin, cebir veya tehdit kullanılmak suretiyle ya da gece vakti işlenmesi halinde” fail, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. 119’da yer alan nitelikli hallerin varlığı halinde ise fail hakkında suçun temel şekli bakımından verilen ceza bir kat artırılır. 

Hukuka uygunluk hallerinin varlığı halinde, örneğin; hak sahibinin açık rızasının bulunması, evlilik birliğinde aile bireylerinden ya da konutun veya işyerinin birden fazla kişi tarafından ortak kullanılması durumunda bu kişilerden birinin meşru bir amaca yönelik rızasının olması, zorunluluk hali gibi durumlarda konut dokunulmazlığını ihlal eden kişi hakkında cezaya hükmolunmaz.

Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçunda Şikayet ve Zamanaşımı

Türk Ceza Hukuku’nda bazı suçlar hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılması mağdurun şikayetine bağlı tutulmuştur. Konut dokunulmazlığının ihlali suçunun işleniş şekillerinin tamamı da TCK’da şikayete bağlı kılınan suçlardan biridir. TCK’nın 73. maddesi uyarınca, “Soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olan suç hakkında yetkili kimse altı ay içinde şikayette bulunmadığı takdirde soruşturma ve kovuşturma yapılamaz.” Mağdurun şikayet süresi zamanaşımı süresini geçmemek koşuluyla, fail ve fiili öğrendiği veya bildiği tarihten itibaren başlar. Dava zamanaşımı ise, TCK’nın 66. maddesi uyarınca, sekiz yıl olup bu sürenin dolmasıyla dava düşer.

Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçunda Uzlaştırma

Konut dokunulmazlığının ihlali suçu uzlaştırma hükümleri kapsamına giren suçlardan olup uzlaştırma süreci tamamlanmadan kovuşturma aşamasına geçilemez. Müşteki ve şüphelinin uzlaştırma sürecinde uzlaşmaları halinde, şüpheli hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilir. 

Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçu Yargıtay Kararları

Failin Tüm Vücudu Konut yahut Eklentisine Dahil Olmalıdır

“Konut dokunulmazlığının ihlâli suçunun maddi unsuru, bireyin konutuna, iş yerine ya da eklentisine rızasına aykırı olarak “girmek” veya rıza ile girdikten sonra rızaya aykırı olarak “çıkmamak” şeklinde seçimlik olarak belirtilmiş olup girmek hâlinde icrai, çıkmamak hâlinde ise ihmali bir hareket söz konusudur.

Girmek, Türk Dil Kurumu Sözlüğünde; “içeri dâhil olmak” şeklinde tanımlanmış olup suç tipi ile korunan mahallere hak sahibinin iradesine rağmen sokulmak, dâhil olmak anlamına gelmektedir. Öğretide bir kısım yazarlarca vücudun, koruma altındaki mahallere tamamen girmesi gerektiği savunulmaktadır. ( Nevzat Toroslu, Ceza Hukuku Özel Kısım, Ankara, 2018, s. 100, Artuk, Gökcen, Ceza Hukuku Özel Hükümler, Ankara, 2017, s. 297 )

Bu görüşe göre suçun tamamlanması için failin konut, iş yeri veya eklentiye tüm vücudu ile girmesi gerekir. Kapı aralığından bir kolun, bacağın ya da başın sokulması suçun tamamlanması için yeterli olmayıp kısmen girme hâlinde teşebbüs hükümlerinin uygulanması söz konusu olabilecektir.

Diğer bir kısım yazarlar ise suçla korunan hukuki değer gözetildiğinde bu değerleri ihlâl etmeye yetebilecek, hak sahibinin konutuna veya eklentisine başkasının girmesini istemediğine dair iradesine karşı yapılan girme hareketlerinin suçun oluşması için yeterli olduğunu savunmaktadır. ( Veli Özer Özbek, Koray Doğan, Pınar Bacaksız, İlker Tepe, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, İzmir, 2017, s. 439; Durmuş Tezcan, Mustafa Ruhan Erdem, R. Murat Önok, Teorik ve Pratik Ceza Özel Hukuku, İzmir-İstanbul, 2017, s. 533 )

Girmek hareketinin konut, iş yeri veya eklentisine yönelik olması gerektiğinden bir kimsenin konut ve eklentisine girilmeden dışarıdan yapılan çeşitli hareketler ( örneğin, konutun penceresinden içeriye bakma, cama taş atma ya da dış kapı zilini çalma ) konut dokunulmazlığının ihlâli suçunu oluşturmaz. Suça konu konuta, iş yerine ya da eklentisine nereden girildiğinin ise suçun oluşumu bakımından bir önemi bulunmamaktadır.

Kanun’un, bu suç tipinde aradığı diğer bir seçimlik hareket “çıkmamak” fiilidir. Konuta, iş yerine veya eklentisine, rıza dâhilinde girildikten sonra, hak sahibinin, çıkma yönünde irade açıklamasına rağmen failin mahalden çıkmaması ile suç oluşur. Çıkmamak, mütemadi bir suç niteliğinde olduğundan, çıkmamanın konut veya iş yeri dokunulmazlığının ihlâli suçuna vücut verebilmesi için mahalde hukuka aykırı kalmanın belli bir süre devam etmesi gerekmektedir.

Konut dokunulmazlığının ihlâli suçu, hak sahibinin rızası hilafına konut, iş yeri veya eklentilerine girilmesi veya rıza ile bu mahallere girildikten sonra rıza hilafına çıkılmaması ile tamamlanır. Bu suç sırf hareket suçudur. “girmek” seçimlik hareketi bakımından bu hareket parçalara ayrılabildiği için teşebbüs mümkün iken, “çıkmamak” seçimlik hareketi bakımından Kanun’da çıkmamanın ne kadar sürmesi gerektiği konusunda bir açıklık bulunmadığından teşebbüs mümkün değildir. ( Tezcan, Erdem, Önok, s.548 )

Diğer taraftan suç genel kastla işlenebilen bir suç olduğundan failde içeriye girme kastının olup olmadığına bakılması gerektiği, suç işleme kastı bulunmakla birlikte herhangi bir engel sebebiyle içeriye girilemeyen hâllerde suçun teşebbüs aşamasında kalacağı da gözden uzak tutulmamalıdır.

Gelinen aşamada “iş yeri” ve “eklenti” kavramları üzerinde de durulmalıdır.

Türk Ceza Kanunu’nda iş yeri ve eklenti kavramlarının tanımı yapılmamış, bu kavramlardan ne anlaşılması gerektiği öğreti ve uygulamaya bırakılmıştır.

4857 Sayılı İş Kanunu’nun ikinci maddesine göre iş yeri; işveren tarafından mal veya hizmet üretmek amacıyla maddi olan ve olmayan unsurlar ile işçinin birlikte örgütlendiği birim olarak tanımlanmış; aynı maddenin ikinci fıkrasında işverenin iş yerinde ürettiği mal veya hizmet ile nitelik yönünden bağlılığı bulunan ve aynı yönetim altında örgütlenen yerler ile dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku, yıkanma, muayene ve bakım, beden ve meslekî eğitim ve avlu gibi diğer eklentiler ve araçların da iş yerinden sayılacağı; üçüncü fıkrada da iş yerinin, iş yerine bağlı yerler, eklentiler ve araçlar ile oluşturulan iş organizasyonu kapsamında bir bütün olduğu belirtilmiştir.

Türk Dil Kurumu Sözlüğünde iş yeri; “bir görevin yapıldığı yer, işçinin iş sözleşmesine göre çalıştığı yer” olarak tanımlanmış, öğretide; “esas olarak belirli bir zaman dilimi içinde ya da sürekli, sınaî, sanatsal, bilimsel ve benzeri amaçlara hizmet eden, sabit ya da sabit olmayan kapalı işletme veya satış yerleri” şeklinde açıklanmıştır. ( Serap Keskin Kiziroğlu, Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçu, Birinci Baskı, Adalet Yayınevi, Ankara 2010, s. 68 )

Eklenti, Türk Dil Kurumu sözlüğünde; “herhangi bir yapıya göre ayrı bir işlevi bulunan bölümler veya yapılar, bir bütünü tamamlayan diğer küçük bölümler” şeklinde tanımlanmış olup öğretide de; “doğrudan doğruya veya dolaylı olarak konuta bağlı olup fiilen konutun kullanılmasına özgülenen veya onu tamamlayan, o yerin başkasına aidiyetini simgeleyen, engellerle dış dünyadan ayrı tutulmuş yer” ( Tezcan- Erdem- Önok, s. 528 ); “binaya doğrudan veya dolayısıyla bağlı olan ve binanın hizmetine tahsis edilen, onu tamamlayan mahaller” ( Nur Centel, Hamide Zafer, Ö. Yenerer Çakmut, Kişilere Karşı İşlenen Suçlar, Cilt 1, 3. Baskı, İstanbul, 2016, s. 321 ) şeklinde tanımlamalara yer verilmiştir.

Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;

Sanığın, hırsızlık amacıyla şikâyetçinin cadde üzerinde bulunan iş yerine gelerek iş yerinin vitrin camını kırdığı, vitrin camının hemen gerisinde bulunan cam bölmeli buzdolabının da camını kırarak elini uzatmak suretiyle buzdolabından et çaldığı olayda; sanığın, vitrin camını tekmeleyip kırarak camın arkasında bulunan etleri aldıktan sonra yakalandığını beyan etmesi ve olay yeri inceleme tutanağında suça konu etlerin alındığı buzdolabının iş yeri vitrin camının hemen gerisinde bulunduğunun tespit edilmesi karşısında, sanığın iş yeri içerisine girmediği, sadece kırık olan vitrin ve buzdolabı camlarından elini uzatmak suretiyle et çaldığı, etlerin bulunduğu buzdolabının sanığın elini uzatıp alabilecek mesafede olduğu, sanığın iş yeri içine girme kastı olmadığı gibi içeriye girmesini engelleyen bir neden de bulunmadığı ve etleri çaldıktan sonra kendiliğinden olay yerinden ayrıldığının anlaşılması karşısında iş yeri dokunulmazlığının ihlâli suçunun yasal unsurları itibarıyla oluşmadığı kabul edilmelidir.” (YCGK, 18/10/2018 T. , 2015/13-332 E. , 2018/451 K.)

Hak Sahibinin Rızası Suçun Maddi Unsurudur

“… Somut olayda tarafların beyanlarına göre sanığın, yaralama suçunun sanıkları olan ev sahipleri …, … ve …’un evinde misafir olarak kaldığı, sanık evden ayrıldıktan sonra ev sahiplerinden …’un kimliğinin cüzdanında olmadığını fark ettiği, sanığın konuta rızayla girdiği, rıza ile girdikten sonra buradan çıkmama durumunun da söz konusu olmadığının anlaşılması karşısında konut dokunulmazlığını ihlal etme suçunun maddi unsurunun gerçekleşmediği gözetilmeden sanığın beraati yerine hükümlülük kararı verilmesi…” (Y18CD, 05/12/2018 T. , 2018/4938 E. , 2018/16460 K.)

Konutta Birden Fazla Kişinin Oturması Halinde  Rızanın Meşru Amaca Yönelik Olması Gerekir

“Konutun aile bireylerinden ya da birden fazla kişi tarafından birlikte kullanılması durumunda, birlikte oturanlardan birinin konuta girme konusunda geçerli rızasından söz edebilmek için bu kişinin rızasına dayanarak giren failin konutta oturan diğerlerinin haklarını ihlal etmemesi gerekir. Başka bir anlatımla, konutu birlikte kullananların failin konuta girmesine dair rızasının geçerli olması için, rıza açıklamasının meşru bir amaca yönelik, hukuka uygun olması yanında eylemin konutu kullanan diğer kişilerin haklarını ihlal edici nitelikte olmaması gerekir.” (Y18CD, 06/04/2016 T., 2015/29125 E ; 2016/7044 K.)

Eşini Aldatma Maksadıyla Üçüncü Bir Kişinin Konuta Alınması Halinde Üçüncü Kişi Bakımından Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçu Gerçekleşmiş Olur

“Sanığın, müştekinin karısıyla ilişkisi nedeniyle, gayrı meşru maksatla meskene girmesi, müştekinin rızası dışında olduğundan konut dokunulmazlığını bozmak suçunu oluşturur.” (Y2CD, 10/04/2000 T., 2000/3523 E., 2000/3913 K.)

Eşlerden Birinin Rızası Hilafına Konuta Girmesi Halinde Konutta Yaşayan Diğer Kişilere Karşı Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçu Gerçekleşmiş Olur“Dosya içeriğine göre, sanığın kendisini terk ederek kayınpederine giden eşini geri getirmek amacıyla, kayınpederine ait evin kapısının açılmaması üzerine, suça konu eve balkondan girmesinden ibaret olayda, konut dokunulmazlığını ihlal suçunun yasal unsurlarının oluştuğu…”(Y2CD, 03/03/2011 T., 2009/37642 E., 2011/4276)

“Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçu TCK 116” üzerine 3 yorum

  1. Konut dokunulmazlığı ihlali suçu işleyen kişi.. Davalar görülmüş infaz verilmişse yinede uzlasmadan faydalanabilirmi. Teşekkürler

    Yanıtla

Yorum yapın

Call Now Button