Miras Hukuku

MİRASTAN MAL KAÇIRMA (MURİS MUVAZAASI): TAPU İPTAL VE TESCİL DAVASI

Tapu İptal ve Tescil Davası - tahanci.av.tr

MİRASTAN MAL KAÇIRMA (muris muvazaası), mirasbırakanın gerçekte bağışlamak istediği taşınmazı tapuda satış veya benzeri bir işlem gibi göstererek bir ya da birkaç mirasçının miras hakkını bertaraf etmeye yöneldiği danışıklı işlemleri ifade eder. Bu tür işlemlerin varlığı halinde tapu iptali ve tescil davası açılarak, yolsuz tescilin ortadan kaldırılması ve taşınmazın gerçek hak sahipleri adına yeniden tescili talep edilir. Uygulamada bu dava, mirasbırakanın iradesinin gizli amacını (mal kaçırma) ortaya koyan karineler, deliller ve yerleşik Yargıtay içtihatları ışığında değerlendirilir.

Tapu iptali ve tescil davası, tapu sicilinde yer alan kaydın gerçek hak durumunu yansıtmadığı iddiasına dayanır. Muris muvazaasında görünürdeki işlem (ör. satış) tarafların gerçek iradesine uymadığı için geçersiz; gizli işlem olan bağış ise resmî şekil şartı taşımadığı için hükümsüz kabul edilir. Bu nedenle, saklı pay sahibi olsun ya da olmasın tüm mirasçılar, mirasbırakanın ölümünden sonra mirastan mal kaçırma sebebine dayanarak tapu kaydının iptalini ve payları oranında tescili isteyebilir. Bu süreçte TMK m. 2, 3, 706, TBK’nın şekle ilişkin hükümleri ve tapu siciline güven ilkesi birlikte ele alınır; ayrıca ihtiyati tedbir talebiyle taşınmazın üçüncü kişilere devrinin dava sonuna kadar engellenmesi de mümkündür.

Sayfa İçeriği

Tapu İptali ve Tescil Davası Nedir?

Tapu iptali ve tescil davası, tapu sicilinde yapılan bir tescil işleminin gerçek hak durumuna aykırı olduğu iddiasıyla açılan ve mevcut kaydın iptali ile taşınmazın gerçek malik adına yeniden kaydedilmesini amaçlayan bir dava türüdür.

Türk Medeni Kanunu’na göre taşınmaz mülkiyetinin kazanılması kural olarak tapuya tescil ile gerçekleşir. Ancak miras, mahkeme kararı, zamanaşımı ya da cebri icra gibi hallerde mülkiyet hakkı tescilden önce doğabilir. Bu nedenle tapu kaydı, her zaman hakikati yansıtmayabilir. Yanlış ya da hileli işlemler sonucunda ortaya çıkan bu tür kayıtlar yolsuz tescil olarak adlandırılır.

Örneğin, kadastro hataları ya da en çok karşılaşılan şekliyle muris muvazaası (mirastan mal kaçırma) durumunda tapu kaydı, gerçek hak sahipliğini göstermeyebilir. İşte bu hallerde mirasçılar veya ilgili kişiler, tapu iptali ve tescil davası açarak, yolsuz tescili ortadan kaldırabilir ve taşınmazı kendi adlarına tescil ettirebilir.

Bu dava; muris muvazaası, vekalet görevinin kötüye kullanılması, ölünceye kadar bakma sözleşmesi, olağanüstü zamanaşımı veya kadastro öncesi hak sahipliği gibi farklı nedenlere dayanarak açılabilir. Ancak bu makalede özellikle muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescil davaları üzerinde durulacaktır.

Muris Muvazaası Ne Demektir?

Muvazaa, kelime anlamı olarak danışıklılık demektir. Hukukta ise tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacıyla, gerçek iradelerine uymayan görünüşte işlemler yapmalarını ifade eder.

Muris muvazaası, miras bırakan kişinin gerçekte bağışlamak istediği taşınmazı, tapuda satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi gibi farklı bir işlemle göstermesidir. Buradaki amaç, bazı mirasçıların mirastan alacağı payı ortadan kaldırmak ya da azaltmaktır. Halk arasında bu durum, mirastan mal kaçırma olarak bilinir.

Muris muvazaasında iki işlem vardır:

  • Görünürdeki işlem → Tapuda satış gibi resmi olarak yapılmış işlem.
  • Gizli işlem → Gerçekte yapılmak istenen bağıştır.

Ancak bağış sözleşmeleri resmî şekle tabi olduğu için, tapuda satış olarak gösterilen işlem hem tarafların gerçek iradesini yansıtmadığı için hem de gizli bağış işlemi şekil şartına uymadığı için geçersiz sayılır.

Yargıtay’ın 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile bu tür işlemlerin muris muvazaası oluşturduğu ve mirasçıların dava açarak tapu kaydının iptalini talep edebilecekleri kabul edilmiştir.

Dolayısıyla, muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescil davası, miras hakkı zedelenen tüm mirasçılar tarafından açılabilir. Bu dava, yalnızca saklı pay sahibi olanlar için değil, tüm yasal mirasçılar için geçerlidir.

Muris Muvazaası Nedeniyle Tapu İptali ve Tescil Davası

Muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescil davası, miras bırakanın (muris) gerçekte bağışlamak istediği taşınmazı tapuda satış gibi göstererek devretmesi durumunda açılan davadır. Bu dava, miras hakkı ihlal edilen mirasçılar tarafından, söz konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ve kendi miras payları oranında adlarına tescili amacıyla açılır.

Mirasbırakanın ölümüyle birlikte mirasçılar, miras hakkı kazanır. Eğer muris, mirastan mal kaçırma amacıyla taşınmazını üçüncü kişilere veya diğer mirasçılardan birine devretmişse, bu işlem muvazaalı sayılır. Çünkü görünürdeki satış işlemi, gerçekte murisin mal kaçırma iradesini gizlemektedir.

Yargıtay içtihatlarında bu davaların temel dayanağı olarak özellikle 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gösterilmektedir. Bu karara göre:

  • Görünürdeki satış işlemi, tarafların gerçek iradesine uymadığı için geçersizdir.
  • Gizli bağış işlemi ise resmî şekil şartına uyulmadığından dolayı hükümsüzdür.
  • Dolayısıyla muris muvazaası halinde yapılan işlem baştan itibaren geçersiz kabul edilir ve mirasçılar tarafından iptal davası açılabilir.

Bu davanın en önemli özelliklerinden biri, saklı pay sahibi olmayan mirasçıların dahi dava açabilmesidir. Yani, muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescil davası, yalnızca saklı payın korunmasına yönelik bir dava değildir; tüm mirasçıların yasal miras hakkını korur.

Dava Şartları, Yargıtay Uygulamaları ve Karineler

Muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescil davası açılabilmesi için bazı temel şartların bulunması gerekir. Yargıtay uygulamaları da bu şartların somut olaylarda nasıl değerlendirileceğini göstermektedir.

Davanın Şartları

Bu dava için gerekli koşullar şu şekilde özetlenebilir:

  • Taşınmaz devri: Mirasbırakan, sağlığında bir taşınmazını devretmiş olmalıdır.
  • Görünürde satış işlemi: Devir işlemi, tapuda resmi şekilde satış sözleşmesi olarak yapılmış olmalıdır.
  • Gerçek irade bağış: Mirasbırakanın asıl amacı satış değil, taşınmazı karşılıksız olarak devretmek (bağışlamak) olmalıdır.
  • Mal kaçırma amacı: Devir işlemi, mirasçıların haklarını bertaraf etmek veya azaltmak amacıyla yapılmış olmalıdır.

Yargıtay Uygulamaları

Yargıtay kararlarına göre davacı mirasçının en önemli görevi, muris iradesinin mirastan mal kaçırmaya yönelik olduğunu ispatlamaktır. Ancak, murisin gerçek amacının ortaya çıkarılması kolay değildir. Bu nedenle Yargıtay, uygulamada çeşitli karineler geliştirmiştir.

Muvazaanın Varlığına İlişkin Karineler

Aşağıdaki olguların varlığı, muris muvazaası iddiasını güçlendiren karineler olarak değerlendirilir:

  • Satış bedeli ile taşınmazın gerçek değeri arasındaki bariz fark,
  • Satış tarihinde alıcı tarafın taşınmazı alabilecek mali güce sahip olmaması,
  • Mirasbırakanın satış için makul ve haklı bir nedeninin bulunmaması,
  • Satış tarihinde murisin ekonomik durumu,
  • Mirasçılar ile mirasbırakan arasında husumet olup olmaması,
  • Yöresel gelenek ve toplumsal eğilimler,
  • Hayatın olağan akışı ile somut olayın karşılaştırılması.

Önemli Nokta

Satış işlemi karşılığında gerçek bir bedel ödenmişse ya da murisin makul bir ihtiyacını karşılamaya yönelikse (örneğin borcun ödenmesi, tedavi masraflarının karşılanması), bu durumda muris muvazaasından söz edilemez. Çünkü bu halde devir işlemi bir ivazlı işlem niteliği taşır.

Davanın Tarafları

Muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescil davası, miras hakkı ihlal edilen tüm mirasçılar tarafından açılabilir. Burada önemli nokta, davanın ancak mirasbırakanın ölümünden sonra açılabilmesidir. Çünkü mirasbırakan hayattayken mirasçılık sıfatı doğmaz ve bu davanın açılması mümkün olmaz.

Davacı Taraf

  • Saklı pay sahibi olsun veya olmasın tüm yasal mirasçılar bu davayı açabilir.
  • Miras hakkı ihlal edilen mirasçılar, mirasbırakanın muvazaalı satışını ileri sürerek tapu kaydının iptalini ve kendi miras payları oranında tescili talep edebilir.

Davalı Taraf

  • Muvazaalı işlemle taşınmazı devralan kişi davalı olur.
  • Eğer taşınmaz üçüncü kişilere devredilmişse, dava hem ilk devralana hem de sonradan devralan kişilere yöneltilebilir.
  • Sonradan edinen üçüncü kişinin iyiniyetli olup olmadığı özellikle araştırılır. İyiniyetli alıcı TMK m. 1023 kapsamında korunabilir; ancak muvazaalı işlemin farkında olan ya da bilmesi gereken kişi iyiniyet iddiasında bulunamaz.

Önemli Nokta

Mirasbırakan sağken açılan davalar reddedilir. Çünkü muris muvazaası davası, mirasçılık hakkının doğmasıyla birlikte ileri sürülebilecek bir taleptir.

Deliller ve İspat

Muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescil davasında en kritik nokta, mirasbırakanın taşınmazı devrederken gerçek iradesinin mal kaçırma olduğunun ortaya konulmasıdır. Bu nedenle davada ispat yükü davacı mirasçılara aittir.

İspat Araçları

Yargıtay içtihatlarına göre muris muvazaası, her türlü hukuka uygun delil ile ispat edilebilir. Bu kapsamda kullanılabilecek araçlar şunlardır:

  • Tanık beyanları (mirasbırakanın gerçek iradesini gösteren ifadeler),
  • Tapu kayıtları ve işlem belgeleri,
  • Banka dekontları ve ödeme belgeleri,
  • Mektup, mesaj, yazışmalar ve diğer yazılı deliller,
  • Elektrik, su, doğalgaz abonelikleri gibi fiili kullanım kayıtları,
  • Ses ve görüntü kayıtları (yalnızca hukuka uygun şekilde elde edilmişse),
  • Yerel örf ve adetler, toplumsal eğilimler,
  • Taşınmazın satış bedeli ile gerçek değeri arasındaki fark.

Yargıtay’ın Yaklaşımı

Yargıtay, murisin gerçek iradesinin belirlenebilmesi için sadece resmi satış işlemini değil, taraflar arasındaki ilişkileri, mali durumları ve hayatın olağan akışını da dikkate alır.
Örneğin:

  • Satış bedelinin ödenmediği ya da çok düşük gösterildiği,
  • Alıcının ödeme gücünün bulunmadığı,
  • Murisin satış için makul bir ihtiyacının olmadığı hallerde, muris muvazaası karinesine ulaşılabilir.

Önemli Nokta

Muris muvazaasının ispatı, yalnızca belgelerle değil, aynı zamanda tanık ve karinelerle de yapılabilir. Bu nedenle davacılar, davayı destekleyecek tüm delilleri mahkemeye sunmalı ve usul kurallarını titizlikle takip etmelidir.

Yetkili ve Görevli Mahkeme

Muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescil davalarında hangi mahkemede dava açılacağı büyük önem taşır. Aksi halde dava, görev veya yetki yönünden reddedilebilir.

Görevli Mahkeme

  • Bu tür davalarda Asliye Hukuk Mahkemesi görevlidir.
  • Çünkü tapu iptali ve tescil davaları, taşınmazın aynına ilişkin davalar kapsamında değerlendirilir ve sulh hukuk mahkemelerinin görev alanına girmez.

Yetkili Mahkeme

  • Yetkili mahkeme, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesidir (HMK m. 12).
  • Eğer dava konusu birden fazla taşınmazsa, bunlardan herhangi birinin bulunduğu yer mahkemesinde dava açılabilir.

Önemli Nokta

Yetki ve görev kamu düzenine ilişkin olduğundan, mahkeme bu hususu tarafların itirazı olmasa dahi kendiliğinden (resen) dikkate alır. Bu nedenle davanın doğru yerde açılması hak kayıplarını önler.

Zamanaşımı veya Hak Düşürücü Süreler

Muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescil davalarında en çok merak edilen konulardan biri, bu davaların belirli bir süreye tabi olup olmadığıdır.

Zamanaşımı Süresi Var mı?

  • Bu davalarda talep edilen hak mülkiyet hakkıdır.
  • Mülkiyet hakkı mutlak bir hak olduğundan, zamanaşımı veya hak düşürücü süreyle sınırlı değildir.
  • Dolayısıyla mirasçılar, mirasbırakanın ölümünden sonra her zaman bu davayı açabilir.

Neden Süre Sınırı Yoktur?

  • Görünürdeki satış işlemi geçersizdir çünkü tarafların gerçek iradesine uymamaktadır.
  • Gizli bağış işlemi de resmî şekil şartına uymadığı için hükümsüzdür.
  • Geçersiz işlemler, zamanaşımıyla geçerli hale gelmez.

Yargıtay Uygulaması

Yargıtay kararlarına göre, 10 yıllık kazandırıcı zamanaşımı ile mülkiyet hakkı kazanılamaz. Çünkü muris muvazaasına dayalı devirde iyiniyet şartı bulunmamaktadır. Muvazaalı işleme taraf olan kişi, iyiniyetli malik sayılamaz.

İstisna

Her ne kadar tapu iptali ve tescil davasında süre sınırlaması bulunmasa da, ecrimisil (haksız işgal tazminatı) ve fiili elatmalar için 5 yıllık zamanaşımı uygulanır.

Zorunlu veya İhtiyari Arabuluculuk

Muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescil davaları, dava açmadan önce zorunlu arabuluculuk şartına tabi değildir. Yani, mirasçılar bu davayı açmadan önce arabulucuya başvurmak zorunda değildir.

Zorunlu Arabuluculuk

  • Türk hukukunda bazı uyuşmazlıklar için dava açmadan önce arabulucuya başvuru zorunludur (örneğin işçi–işveren alacakları, ticari davalar).
  • Ancak muris muvazaası davaları bu kapsamda yer almaz.

İhtiyari Arabuluculuk

  • Taraflar isterlerse dava açmadan önce veya dava sürecinde ihtiyari arabuluculuk yoluna başvurabilir.
  • Bu yöntemle, mirasçılar kendi aralarında uzlaşarak taşınmazın paylaşımı veya tazminat gibi konularda anlaşmaya varabilirler.
  • Anlaşmaya varılırsa, bu anlaşma tutanağı ilam niteliğinde belge sayılır ve mahkeme kararı gibi icra edilebilir.

Önemli Nokta

Her ne kadar arabuluculuk zorunlu olmasa da, tarafların aile içi uyuşmazlıkları mahkemeye taşımadan çözmeleri zaman, masraf ve duygusal açıdan daha avantajlı olabilir. Ancak çoğu durumda muris muvazaası iddiaları çelişkili delillere dayandığından, uyuşmazlıklar genellikle mahkeme yoluyla çözümlenir.

Muris Muvazaası Halinde İleri Sürülebilecek Diğer Talepler Nelerdir?

Muris muvazaasının tespit edilmesi halinde yalnızca tapu iptali ve tescil davası açılmasıyla yetinilmez; davayla birlikte veya sonrasında farklı talepler de ileri sürülebilir.

Başlıca Talepler

  • Tazminat Talebi: Taşınmaz muvazaalı şekilde üçüncü bir kişiye devredilmiş ve geri alınması mümkün olmamışsa, davacı mirasçılar taşınmazın bedeli kadar tazminat talep edebilir.
  • Tenkis Talebi: Muris muvazaası davasıyla birlikte veya alternatif olarak tenkis davası açılabilir. Böylece saklı payı zedelenen mirasçılar haklarını koruyabilir.
  • Ecrimisil (Haksız İşgal Tazminatı): Muvazaalı devirden sonra taşınmazı kullanan kişiden geriye dönük kira veya kullanım bedeli talep edilebilir.
  • Kira Alacağı: Taşınmazın kullanıldığı döneme göre ayrıca kira bedeli talebi de gündeme gelebilir.
  • Muhdesatın Aidiyeti: Taşınmaz üzerinde yapılan bina, eklenti veya dikili ağaçların kime ait olduğunun tespiti için dava açılabilir.

Yargıtay Uygulaması

Yargıtay’a göre, muris muvazaası nedeniyle açılan davada tapu iptali ve tescile karar verilirse, dava açıldığı tarih ecrimisil davası bakımından “intifadan men” tarihi kabul edilir. Bu tarihten itibaren davacılar, taşınmazın getirisi oranında ecrimisil alacağı talep edebilir.

Önemli Nokta

Her somut olay kendi özelliklerine göre değerlendirilmelidir. Davacı mirasçılar, yalnızca tapu iptaliyle yetinmeyip ek taleplerini de sürece dahil ederse hak kayıpları önlenmiş olur.

İhtiyati Tedbir Uygulaması

Muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescil davası devam ederken dava konusu taşınmazın üçüncü kişilere devredilmesi veya üzerinde tasarrufta bulunulması, davacı mirasçılar açısından ciddi hak kayıplarına yol açabilir. Bu nedenle davacılar, mahkemeden ihtiyati tedbir talebinde bulunabilir.

İhtiyati Tedbirin Amacı

  • Taşınmazın dava süresince satılamaz veya devredilemez hale getirilmesi,
  • Dava sonuçlanıncaya kadar mirasçıların haklarının korunması,
  • Kararın uygulanabilirliğinin güvence altına alınmasıdır.

Hukuki Dayanak

Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 389. maddesine göre ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için:

  1. Davacının iddiasının yaklaşık ispat ile ortaya konulması,
  2. Taşınmazın devredilmesi halinde hakkın elde edilmesinin ciddi biçimde zorlaşacak olması gerekir.

Mahkemenin Değerlendirmesi

  • Mahkeme, dava dilekçesi ve sunulan belgeler ışığında ihtiyati tedbire karar verebilir.
  • Gerekli görürse davacıdan teminat göstermesini isteyebilir.
  • Adli yardım kapsamında olan davacılardan teminat talep edilmeyebilir.

Önemli Noktalar

  • İhtiyati tedbir, taşınmazın satışını, devrini veya ipotek edilmesini engeller.
  • Ancak haciz veya cebri satış gibi icrai işlemleri önlemez.
  • Bu nedenle ihtiyati tedbir talebi, davacının menfaatlerini korumak açısından kritik önemdedir.

Tenkis Davası ile Muris Muvazaası Nedeniyle Tapu İptali ve Tescil Davasının Farkları

Uygulamada en çok karıştırılan konulardan biri, tenkis davası ile muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescil davası arasındaki farklardır. Her iki dava da mirasçının hakkını korumaya yöneliktir, ancak hukuki dayanakları ve sonuçları farklıdır.

1. Dava Sebebi

  • Muris muvazaası davasında, mirasbırakanın görünürde satış yapmış gibi göstererek gerçekte bağış yaptığı ve mirasçılardan mal kaçırdığı ileri sürülür.
  • Tenkis davasında ise, murisin yaptığı tasarrufun saklı payı ihlal ettiği iddiası vardır.

2. Davayı Açabilecek Kişiler

  • Muris muvazaası davasını, saklı pay sahibi olsun olmasın tüm yasal mirasçılar açabilir.
  • Tenkis davasını sadece saklı payı ihlal edilen mirasçılar açabilir.

3. Talep Konusu

  • Muris muvazaasında taşınmazın tapu kaydının iptali ve miras payı oranında davacı adına tescili istenir.
  • Tenkis davasında ise saklı pay oranında tasarrufun azaltılması (indirilmesi) talep edilir.

4. İşlemin Niteliği

  • Muris muvazaasında görünürdeki işlem satış, gerçekte bağıştır; yani tarafların gerçek iradesi gizlenmiştir.
  • Tenkis davasında ise murisin iradesi açıktır, yani gerçekten bağış yapmak istemiş ve bağışlamıştır; sorun yalnızca tasarruf nisabını aşmasıdır.

5. Sonuç

  • Muris muvazaasında işlem baştan itibaren geçersizdir.
  • Tenkis davasında işlem geçerli olmakla birlikte, saklı payı korumak için kısmen hükümsüz hale getirilir.

İlk Muvazaalı İşlemine Taraf Olmayan Üçüncü Kişilerin Durumu

Muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescil davalarında, taşınmazın ilk devri muvazaalı olsa da, daha sonra bu taşınmaz üçüncü kişilere satılmış olabilir. Bu durumda, üçüncü kişilerin hakları ile mirasçıların hakları arasında bir çatışma doğar.

İyiniyetli Üçüncü Kişiler

  • Türk Medeni Kanunu’nun 1023. maddesi uyarınca, tapu kütüğüne güvenerek iyiniyetle taşınmaz edinen üçüncü kişilerin kazanımları korunur.
  • Ancak üçüncü kişi, tapudaki kaydın muvazaalı olduğunu biliyor veya bilmesi gerekiyorsa, iyiniyetli sayılamaz. Bu durumda tapu kaydı korunmaz ve iptal edilebilir.

İyiniyetin Araştırılması

Mahkeme, üçüncü kişinin gerçekten iyiniyetli olup olmadığını titizlikle inceler. Bu incelemede dikkate alınan unsurlar:

  • Satış bedelinin ödenip ödenmediği,
  • Bedelin gerçek piyasa değerine uygunluğu,
  • Alıcı ile muris veya devreden kişi arasındaki yakınlık,
  • Kısa süre içinde yapılan zincirleme satışların varlığı,
  • Hayatın olağan akışına aykırılık teşkil eden hususlar.

Yargıtay Uygulaması

Yargıtay, üçüncü kişinin iyiniyetli olup olmadığını değerlendirirken şekli değil, gerçek iyiniyeti araştırır. Örneğin, bedelin ödenmemesi veya sahte belgelerle devrin yapılması halinde üçüncü kişinin iyiniyetli olduğundan söz edilemez.

Önemli Nokta

Muris muvazaası davasında, sonradan taşınmazı devralan kişinin iyiniyetli olmadığı kanıtlanırsa, onun da tapu kaydı iptal edilebilir. Ancak iyiniyetli olduğu ispatlanırsa, mirasçılar tapu iptali yerine tazminat talebinde bulunmak durumunda kalır.

Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar ve Uygulamada Karşılaşılan Sorunlar

Muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescil davaları, mirasçılar için hayati öneme sahip olmakla birlikte, sürecin karmaşıklığı nedeniyle pek çok hata yapılabilmektedir. Bu hatalar çoğu zaman hak kayıplarına yol açar.

Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar

  • Davanın zamanında açılması: Her ne kadar bu davalarda zamanaşımı olmasa da, uzun yıllar beklenirse delillerin kaybolması veya tanıkların vefatı gibi durumlar ispatı güçleştirebilir.
  • Usul kurallarına uyulması: Cevap dilekçesi verilmemesi veya tanık listesi süresinde sunulmaması gibi usuli hatalar, davanın seyrini olumsuz etkiler.
  • Delillerin doğru sunulması: Banka kayıtları, tanık ifadeleri, yazışmalar ve abonelik belgeleri eksiksiz toplanmalıdır.
  • Avukat desteği: Bu tür davalar uzmanlık gerektirdiğinden, alanında yetkin bir avukatın süreci yürütmesi hak kaybını önleyecektir.

Uygulamada Karşılaşılan Sorunlar

  • İspat zorluğu: Murisin gerçek iradesini ortaya koymak güçtür; çoğu zaman tanık beyanlarına ve karinelerden faydalanmaya ihtiyaç duyulur.
  • Satış bedelinin düşük gösterilmesi: Tapuda rayiç bedel üzerinden satış yapılması, gerçek değerin ispatında zorluk yaratır.
  • Delil yetersizliği: Bankaların evrak saklama yükümlülüğü sınırlı olduğundan, yıllar önceki ödemeler belgelendirilemeyebilir.
  • Tanık bulma güçlüğü: Uzun süre beklenen davalarda olaya tanıklık eden kişiler hayatta olmayabilir veya hatırlamakta zorlanabilir.

Önemli Nokta

Bu davalarda en sık karşılaşılan problem, davanın geç açılmasıdır. Her ne kadar süre sınırlaması olmasa da, zaman geçtikçe delillerin kaybolması ve ispatın zorlaşması, davacılar için büyük bir risk oluşturur.

Uygulamada Satış Bedeli Yerine Geçen İvazlar

Muris muvazaası nedeniyle açılan tapu iptali ve tescil davalarında, yalnızca satış bedelinin ödenip ödenmediği değil, bedel yerine geçen başka değerlerin bulunup bulunmadığı da incelenir. Bu durum, özellikle Yargıtay kararlarında “ivaz” kavramı ile açıklanmaktadır.

İvaz Kavramı

İvaz, satış bedeli yerine geçen karşılık anlamına gelir. Eğer mirasbırakan taşınmazını devrederken bedel yerine geçecek bir menfaat elde etmişse, bu durumda her zaman muris muvazaasından söz edilemez.

Yargıtay’ın Kabul Ettiği İvaz Örnekleri

  • Hac masraflarının karşılanması: Mirasçının murisi hacca götürmesi ve tüm masrafları üstlenmesi, bedel yerine geçen bir ivaz olarak değerlendirilebilir. Ancak taşınmazın gerçek değeri ile masrafların karşılaştırılması gerekir.
  • Borçların ödenmesi: Murisin borcunun mirasçı tarafından ödenmesi karşılığında yapılan devirlerde, mal kaçırma amacı bulunmuyorsa muvazaadan söz edilmez.
  • Bakım hizmetleri: Murisin yaşamı boyunca bakımı üstlenilmişse, bu hizmet de ivaz olarak kabul edilebilir.

Önemli Noktalar

  • İvazın gerçek olup olmadığı somut olayda ayrıntılı şekilde araştırılmalıdır.
  • İvaz ile taşınmazın gerçek değeri arasında açık bir orantısızlık varsa, bu durum muvazaanın varlığına karine teşkil eder.
  • Her olay kendi özelinde değerlendirilir; ivaz iddiası varsa mutlaka delillerle desteklenmelidir.

Muris Muvazaası Nedeniyle Tapu İptali ve Tescil Davasına İlişkin Yargıtay Kararları

Yargıtay içtihatları, muris muvazaası davalarında hem uygulamanın yönünü belirleyen hem de somut olaylarda ispatın nasıl yapılacağını gösteren en önemli kaynaklardandır. Aşağıda öne çıkan bazı karar örnekleri yer almaktadır:

1. Tanıkların Dinlenmemesi Bozma Sebebidir

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin kararında, davacının bildirdiği tanıkların dinlenmeden hüküm kurulması eksik inceleme kabul edilmiş ve karar bozulmuştur. Bu karar, tanık beyanlarının muris muvazaasında ne kadar önemli olduğuna işaret etmektedir.

2. Murisin İradesinin Açıkça Tespiti Gereklidir

Bir başka kararında Yargıtay, murisin gerçekten mal kaçırma amacıyla hareket edip etmediğinin tereddüde yer bırakmayacak şekilde ortaya konulması gerektiğini vurgulamıştır. Somut olayda murisin mirasçılar arasında paylaştırma yaptığı iddiası araştırılmadan hüküm kurulması bozma nedeni sayılmıştır.

3. Üçüncü Kişilerin İyiniyetinin Araştırılması

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi, taşınmazı sonradan devralan üçüncü kişilerin iyiniyetli olup olmadığının detaylı incelenmesi gerektiğini belirtmiştir. Bedelin ödenmemesi, kısa süre içinde yapılan zincirleme satışlar ve olağan akışa aykırı işlemler, iyiniyet iddiasını çürüten deliller olarak değerlendirilmiştir.

4. Hac Masraflarının Satış Bedeli Yerine Geçememesi

Bir kararında Yargıtay, murisin hacca götürülmesi ve masrafların karşılanmasının taşınmazın gerçek değerine denk düşmediğini, bu nedenle muvazaa iddiasının geçerliliğini koruduğunu ifade etmiştir.

5. Makul Neden Araştırması

Yargıtay, murisin taşınmazını satması için haklı ve makul bir nedenin bulunup bulunmadığının araştırılmasını zorunlu görmüştür. Makul neden olmadan yapılan devirlerde muris muvazaası ihtimali güçlenmektedir.

Genel Değerlendirme

Bu kararlar göstermektedir ki:

  • Tanıkların dinlenmesi,
  • Bedel ve gerçek değer farkının incelenmesi,
  • Murisin ekonomik ve sosyal durumunun araştırılması,
  • Üçüncü kişilerin iyiniyetinin titizlikle sorgulanması

muris muvazaası davalarında belirleyici unsurlardır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir