Ceza Hukuku, Emsal Kararlar - İçtihatlar

Yargıtay: Alacağın Tahsili Amacıyla Tehdit veya Cebir – Yağma – Tehdit Suçu Görevli Mahkeme

yargitay alacagin tahsili amaciyla tehdit veya cebir yagma tehdit sucu gorevli mahkeme 2585 Yargıtay: Alacağın Tahsili Amacıyla Tehdit veya Cebir - Yağma - Tehdit Suçu Görevli Mahkeme

Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2019/2199 E. , 2019/4576 K.
(Yargıtay: Alacağın Tahsili Amacıyla Tehdit veya Cebir – Yağma – Tehdit Suçu Görevli Mahkeme)

“İçtihat Metni”

Tehdit suçundan sanık …’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 106/1-2 cümle, 62, 52. maddeleri gereğince 3.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına dair Aliağa 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 24/05/2017 tarihli ve 2016/88 Esas, 2017/469 sayılı kararının, temyiz edilmeksizin kesinleşerek infaz edildiği, sözkonusu hükümde sanık hakkında daha önce verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarını veren mahkemelere ihbarda bulunmasına karar verilmiş olması nedeniyle sanık savunmanı tarafından yargılamanın yenilenmesinin talep edildiği, yerel mahkemece yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine karar verilerek kanun yararına bozma hususunda takdiri için dosyanın Aliağa Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesi üzerine, Aliağa Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 12.12.2018 tarihli yazısı ile kanun yararına bozma talebinin gereği için Adalet Bakanlığının 30/01/2018 gün ve 94660652- 105-35-17434-2018-KYB sayılı kanun yararına bozma istemine dayalı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 11/02/2019 gün ve KYB/2019/13269 sayılı ihbar yazısı ile;

“…Dosya kapsamına göre, sanığın 28/06/2014 tarihli ve 29044 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 72. maddesi ile 5271 sayılı Kanunun 231/8. maddesine eklenen “Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez.” biçimindeki düzenlemeden önce, Aydın (Kapatılan) 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 13/02/2013 tarihli ve 2012/1316 Esas, 2013/223 sayılı kararına konu suçu işlediği ve anılan mahkeme kararının 02/04/2013 tarihinde kesinleştiği, yine sanığın işlemiş olduğu Aliağa 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 24/05/2017 tarihli kararına konu yeni suçun ise 21/12/2015 tarihinde işlendiği anlaşılmakla, sonradan yapılan yasal değişikliğin sanık aleyhine yorumlanamayacağı gözetilmeksizin, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir. 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 30/01/2019 gün ve 94660652-105-35-17434-2018- Kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak tebliğ olunur.” denilerek kanun yararına bozma talebi üzerine, Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 17.06.2109 tarih, 2019/1528 Esas, 2019/3526 sayılı kararı ile;

“…13.01.2016 tarihli iddianame anlatımında; suç tarihinden önce müştekinin … Mühendislik adlı şirketinde demirci kalfası olarak çalışan sanığın, maaşını alamadığı gerekçesiyle ihtilaflı olduğu müştekinin iş yerine giderek alacağını istediği, alacağı olmadığını söyleyen müştekiye hitaben, “…ben yapacağımı bilirim, benim adamlarım bak nasıl alacak alacağını…” dediği ve akabinde de cep telefonu ile bir yeri arayıp, “…adamları topla, gelin alacağınızı alın” diyerek tehdit ettiğinin ileri sürülmesi karşısında, eylemin yağma ve/veya yağmada “daha az cezayı gerektiren hal” başlıklı 5237 sayılı TCK’nin 150/1. maddesindeki suçu oluşturup oluşturmayacağına ilişkin delillerin takdir ve tartışmasının üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğunun gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerektiği ile ilgili olarak 5271 sayılı CMK’nin 309 ve 310. maddeleri uyarınca kanun yararına bozma yoluna gidilip gidilmeyeceği hususunda bir değerlendirme yapılıp yapılmayacağının takdiri ve bunun sonucuna göre inceleme yapılmak üzere Dairemize iadesi için dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine..”karar verildiği,

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 11/09/2019 gün ve 2019/86855 sayılı ihbar yazısı ile;

“Tehdit suçundan sanık …’ın 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 106/1-2. cümle, 62/2 ve 52. maddeleri gereğince 3.000,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına, sanık hakkında 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 231/5. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına dair Aliağa 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 24/05/2017 tarihli ve 2016/88 Esas, 2017/469 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi. Dosya kapsamına göre,

1- Sanığın 28/06/2014 tarihli ve 29044 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 72. maddesi ile 5271 sayılı Kanunun 231/8. maddesine eklenen “Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez.” biçimindeki düzenlemeden önce, Aydın (Kapatılan) 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 13/02/2013 tarihli ve 2012/1316 Esas, 2013/223 sayılı kararına konu suçu işlediği ve anılan Mahkeme kararının 02/04/2013 tarihinde kesinleştiği, yine sanığın işlemiş olduğu Aliağa 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 24/05/2017 tarihli kararına konu yeni suçun ise 21/12/2015 tarihinde işlendiği anlaşılmakla, sonradan yapılan yasal değişikliğin sanık aleyhine yorumlanamayacağı gözetilmeksizin, yazılı şekilde karar verilmesinde,

2- 13/01/2016 tarihli iddianame anlatımında suç tarihinden önce müştekinin … Mühendislik adlı şirketinde demirci kalfası olarak çalışan sanığın, maaşını alamadığı gerekçesiyle ihtilaflı olduğu müştekinin iş yerine giderek alacağını istediği, alacağı olmadığını söyleyen müştekiye hitaben, “…ben yapacağımı bilirim, benim adamlarım bak nasıl alacak alacağını..” dediği ve akabinde de cep telefonu ile bir yeri arayıp, “…adamları topla, gelin alacağınızı alın” diyerek tehdit ettiğinin ileri sürülmesi karşısında, eylemin 5237 sayılı Kanunun 150/1. maddesindeki suçu oluşturup oluşturmayacağına ilişkin delillerin takdir ve tartışmasının üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerektiğinin gözetilmemesinde isabet görülmemiştir. 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 04/09/2019 gün ve 94660652- 105-35-17434-2018-Kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak tebliğ olunur.” denilerek 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması ” Dairemizden istenilmiştir.

TÜ R K M İ L L E T İ A D I N A

Kanun yararına bozma istemine dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ihbar yazısı ve incelenen dosya içeriğine göre;

1-) 5271 sayılı TCK‘nin 231. maddesinde yer alan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, hukukumuzda ilk kez 15.07.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5395 sayılı Çocuk Koruma Yasasının 23. maddesi ile çocuklar hakkında, 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Yasanın 23. maddesiyle 5271 sayılı Yasanın 231. maddesine eklenen 5-14. fıkralar ile de yetişkinler için kabul edilmiş, aynı Yasanın 40. maddesiyle 5395 sayılı Yasanın 23. maddesi değiştirilmek suretiyle denetim süresindeki farklılık hariç olmak koşuluyla, çocuklar ile yetişkinler hükmün açıklanmasının geri bırakılması açısından aynı koşullara tabi kılınmıştır.

Yetişkin sanıklar yönünden başlangıçta şikayete bağlı suçlarla sınırlı olarak, hükmolunan bir yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası için kabul edilen bu müessese, 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 23.01.2008 gün ve 5728 sayılı Yasanın 562. maddesiyle 5271 sayılı Yasanın 231. maddesinin 5 ve 14. fıkralarında yapılan değişiklik ile hükmolunan iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezaları için uygulanabilir hale getirilmiş, böylece başlangıçta yetişkin sanıklar hakkında şikâyete bağlı suçlarla sınırlı olarak uygulanan bu kurum Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan İnkılâp Yasalarında yer alan suçlar ayrık olmak üzere tüm suçları kapsayacak şekle dönüştürülmüş, 25.07.2010 gün ve 27650 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 22.07.2010 gün ve 6008 sayılı Yasanın 7. maddesi ile 231. maddenin 6. fıkrasına eklenen cümle ile, sanığın kabul etmemesi halinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemeyeceği esası getirilmiş, 28.06.2014 gün ve 29044 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 6545 sayılı Yasanın 72. maddesi ile de 231. maddenin 8. fıkrasına birinci cümleden sonra gelmek üzere eklenen cümle ile, denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemeyeceği düzenlenmiştir.

Sanık hakkında kurulan mahkumiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması halinde, geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının 5271 sayılı CYY’nin 223. maddesi uyarınca düşürülmesi sonucu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır.

Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının koşulları; 1-Suça ilişkin koşullar,

a)- Yargılama sonunda mahkumiyet hükmü tesis edilmesi ve 2 yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası,

b)-Suç Anayasanın 174. maddesinde güvenceye alınan suçlardan bulunmaması,

2- Sanığa ilişkin koşullar,

a)-Sanığın daha önceden kasıtlı bir suçtan mahkum olmamış olması,

b)-Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, önceki hale getirme veya tamamen giderilmesi,

c)-Mahkemece sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak sanığın yeniden suç işlemeyeceği kanaatine ulaşılması gerekmektedir. Bu koşulların bulunması halinde mahkeme hükmün açıklanmasını geri bırakmaya karar verebilir.

Somut dosyamıza gelince;

Sanık … hakkında kasten yaralama suçundan Aydın (Kapatılan) 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 13/02/2013 tarihli ve 2012/1316 Esas, 2013/223 sayılı Kararı ile verilen 2.000 TL doğrudan adli para cezasına dair mahkumiyetiyle ilgili olarak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilerek, 5 yıl süre ile denetim süresi öngörüldüğü, sözkonusu bu hükmün 02/04/2013 tarihinde kesinleştiği; 28/06/2014 tarihli ve 29044 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 72. Maddesi ile 5271 sayılı Kanunun 231/8. maddesine eklenen “Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez.” biçimindeki düzenlemeden sonra sanığın 21.12.2015 tarihinde işlediği ileri sürülen basit tehdit suçuyla ilgili olarak Aliağa 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 24/05/2017 tarihli ve 2016/88 Esas, 2017/469 sayılı kararı ile; “…sanığın 3.000,00 TL adli para cezası ile mahkumiyetine, sanığın bu suçu hakkında verilmiş olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının denetim süresi içerisinde suç işlediği anlaşıldığından, 5271 sayılı CMK’nin 231/8-2 maddesinin uygulanmasına yer olmadığı..” şeklinde hüküm kurulduğu; denetim süresi içerisinde suç işleyen sanık hakkında, yasal şartları oluşmadığından hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının uygulanmasına yer olmadığına hüküm bu yönden usul ve yasaya uygun olduğu, velev ki bir anlık gerekçenin yerinde ve yeterli olmadığı düşünülse bile, bu durum genel yargılamada temyiz davasının konusu olup, bu haliyle de sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu uygulanmamasına yönelik kararda takdir yetkisinin kullanımı yasa yararına bozmaya konu yapılamayacağından, bu yönden, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ihbar yazısının 1 nolu maddesinde yer alan kanun yararına bozma talebinin REDDİNE,

2- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının söz konusu ihbar yazısının 2 nolu maddesinde yer alan diğer bozma talebine gelince;

Üst dereceli mahkemenin görev alanında bulunan bir suçtan alt dereceli görevsiz mahkemenin kendisini görevli sayarak hüküm vermesi, sözkonusu hükmün hem davanın easasını çözmeyen yönüne, hem de savunma hakkı ile ilgili usule aykırılığa ilişkin olup, 5271 sayılı Yasanın 309/4-b maddesi kapsamında bulunup, yasa yararına bozma nedenine göre yargılamanın tekrarı yasağı olmadığından, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 2 nolu maddesinde yer alan yasa yararına bozma talebinin KABULÜNE,

Aliağa 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilip kesinleşen 24/05/2017 tarihli ve 2016/88 Esas, 2017/469 sayılı kararın, 5271 sayılı CMK’nin 309/4-b maddesi gereğince BOZULMASINA, işlemlerin yerinde tamamlanmasına, sanığın ceza süresi bakımından kazanılmış hakkının korunmasına, 07.10.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

alacağın tahsili amacıyla tehdit veya cebir
alacağın tahsili amacıyla tehdit veya cebir

Yargıtay: Alacağın Tahsili Amacıyla Tehdit veya Cebir – Yağma – Tehdit Suçu Görevli Mahkeme” Makalemize 2 Yorum Yapıldı:

  1. bilal yucacı dedi ki:

    Aynı olay benim de başıma geldi. Ben şimdi ne yapacağım. Asliye ceza mahkemesi benim dosyamı ağır cezaya göndermiş. Avukat bey ağır ceza çok mu ceza verir? Ne olacak? Bana yardımcı olur musunuz?

    1. Merhaba Bilal Bey,
      Somut vakayı, mahkeme dosyasının fotokopisini almadan ve eksiksiz bir şekilde incelemeden mütalaa vermek doğru olmayacaktır. Bu çerçevede avukatlık büromuzdan danışmanlık ve avukatlık hizmeti alabilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir