Emsal Kararlar - İçtihatlar, Hukuk Davaları

Yargıtay: Sigorta Tahkim Komisyonu – Temyiz Sınırı

Yargitay Sigorta Tahkim Komisyonu Temyiz Siniri tahanci.av .tr Yargıtay: Sigorta Tahkim Komisyonu - Temyiz Sınırı

Sigorta Tahkim Komisyonu, sigortacılık alanında yaşanan uyuşmazlıkların daha hızlı, etkin ve düşük maliyetli bir şekilde çözümlenebilmesi amacıyla, Sigortacılık Kanunu’nun 30. maddesi uyarınca kurulmuştur. Komisyon, sigortalılar ile sigorta şirketleri arasında ortaya çıkan anlaşmazlıkların, mahkemeye gitmeden çözümlenebilmesine imkân tanıyan özel bir yargılama mekanizmasıdır.

Komisyona yapılacak başvurular belirli usul ve şartlara tabidir. Öncelikle uyuşmazlığa taraf olan kişinin, ilgili sigorta şirketine başvuruda bulunması ve talebin reddedilmesi ya da 15 gün içinde cevap verilmemesi gerekir. Bazı özel durumlarda, örneğin trafik kazası kaynaklı uyuşmazlıklarda, bu süre 8 gün olarak belirlenmiştir. Şartların gerçekleşmesi halinde, başvuru sahibi Sigorta Tahkim Komisyonu’na müracaat edebilir.

Komisyon tarafından yapılan inceleme sonucunda verilen kararların, kesin nitelikte olup olmadığı ve bu kararlara karşı hangi kanun yollarına başvurulabileceği, uygulamada sıkça tartışılan konular arasındadır. Bu noktada özellikle temyiz sınırı, hem sigortalılar hem de sigorta şirketleri açısından büyük önem taşımaktadır.

Sigorta Tahkim Komisyonu’nun kararlarına karşı itiraz, istinaf veya temyiz yolları belirli koşullarda mümkün olmakla birlikte, Yargıtay içtihatları bu konuda yol gösterici niteliktedir. Ayrıca, parasal sınırların altında kalan uyuşmazlıklarda verilen kararların kesin olduğu kanunla açıkça düzenlenmiştir.

Bu yazıda, Yargıtay: Sigorta Tahkim Komisyonu – Temyiz Sınırı başlığı çerçevesinde, Komisyon kararlarına karşı başvurulabilecek kanun yolları, parasal sınırlar, istisnai haller ve yargılamanın iadesi konuları ayrıntılı biçimde incelenecektir.

Sigorta Tahkim Komisyonu’nun Kesin Kararları

Sigorta Tahkim Komisyonu kararlarının kesinliği, uyuşmazlığın parasal değerine göre değişiklik göstermektedir. Sigortacılık Kanunu’nun 30. maddesi uyarınca belirlenen parasal sınırların altında kalan kararlar kesin hüküm niteliğindedir ve bu kararlara karşı herhangi bir kanun yoluna gidilemez.

Mevzuata göre;

  • 5.000 TL’nin altındaki uyuşmazlıklarda verilen kararlar için itiraz imkânı bulunmamaktadır.
  • 40.000 TL’nin altındaki uyuşmazlıklarda verilen kararlar için ise temyiz mümkün değildir.

Dolayısıyla, bu sınırların altında kalan kararlar, tarafların hak arama özgürlüğünü ortadan kaldıracak şekilde değil, uyuşmazlıkların hızlı ve pratik biçimde çözümlenmesini sağlamak amacıyla kesin kabul edilmiştir.

Yargıtay da bu hususu içtihatlarıyla teyit etmiş ve parasal sınırların altında kalan uyuşmazlıklarda, kanun yolu teorik olarak açık olsa dahi, kararların kesin nitelikte olduğunu vurgulamıştır. Ayrıca, kanun yoluna başvurulabilecek durumda iken süresi içerisinde itiraz veya temyiz başvurusu yapılmaması hâlinde de hakem kararları kesinleşmektedir.

Bununla birlikte, bazı istisnai hallerde, karar parasal sınırların altında olsa dahi, temyiz yolu açık kabul edilmektedir. Örneğin;

  • Hakemlerin yetkileri dışında karar vermesi,
  • Talep edilmemiş bir hususta hüküm kurulması,
  • Tahkim süresinin dolmasına rağmen karar verilmesi,
  • Tarafların iddiaları hakkında hiç değerlendirme yapılmaması,

gibi durumlarda kararın kesinliği tartışmalı hale gelir ve temyiz incelemesine konu olabilir.

Sigorta Kanunu’nda Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na Yapılan Atıf

Sigortacılık Kanunu’nun 30. maddesinin 23. fıkrası, tahkim sürecinde uygulanacak usul hükümlerine açıklık getirmektedir. İlgili hükme göre, sigortacılık tahkiminde Kanunda özel bir düzenleme bulunmayan hallerde, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK) hükümleri kıyasen uygulanır. Ancak 2011 yılında yürürlüğe giren Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) ile birlikte, HUMK’a yapılan tüm atıflar artık HMK’ya yapılmış sayılmaktadır (HMK m.447).

Bu nedenle, sigorta tahkiminde temel mevzuat olan Sigortacılık Kanunu ve ilgili yönetmelik yanında, usul yönünden HMK hükümleri de dikkate alınır. HMK’da tahkim, 407 ila 444. maddeler arasında düzenlenmiştir. Burada yer alan hükümler, tahkim yargılamasının usulüne dair ayrıntılı kuralları ortaya koyar.

Örneğin;

  • Tahkim süresi,
  • Hakemlerin seçimi,
  • Hakem kararlarının bağlayıcılığı,
  • Hakem kararlarına karşı başvurulabilecek kanun yolları,

HMK’nın tahkim bölümünde ayrıntılı şekilde düzenlenmiş olup, bu hükümler sigortacılık tahkimine de kıyasen uygulanır.

Dolayısıyla, Sigorta Tahkim Komisyonu kararlarına karşı başvurulacak yolların ve sürecin değerlendirilmesinde sadece Sigortacılık Kanunu değil, aynı zamanda HMK hükümleri de büyük önem taşır.

Yargılamanın İadesi

Kural olarak, Sigorta Tahkim Komisyonu’nun kesin kararlarına karşı olağan kanun yollarına başvurmak mümkün değildir. Ancak bu durumun bir istisnası bulunmaktadır: yargılamanın iadesi. Yargılamanın iadesi, kesinleşmiş ya da kesin olarak verilen kararlara karşı başvurulabilen olağanüstü bir kanun yoludur.

HMK m.443’te, tahkim yargılamasına ilişkin olarak da yargılamanın iadesi müessesesinin uygulanacağı belirtilmiştir. Buna göre, tahkim kararlarına karşı yargılamanın iadesi davası açılabilir ve bu dava mahkemede görülür. Eğer mahkeme, yargılamanın iadesi talebini haklı bulursa, hakem kararı iptal edilir ve uyuşmazlık yeniden karara bağlanmak üzere yeni bir hakem veya hakem heyetine gönderilir.

Bu yolun amacı, kesinleşmiş kararların adalet duygusunu zedeleyecek hatalarla sürdürülmesini önlemektir. Özellikle hile, sahtecilik, yalan tanıklık veya usule aykırı yargılama gibi ciddi ihlallerin bulunduğu durumlarda, kesin kararların dahi tekrar gözden geçirilmesi mümkündür.

Yargıtay da içtihatlarında, Komisyon’un kararlarına karşı yargılamanın iadesi yoluna ancak kanunda açıkça sayılan sınırlı hallerde gidilebileceğini vurgulamaktadır. Böylelikle olağanüstü kanun yolları, tahkim kararlarının istikrarını bozmayacak şekilde, sadece gerçekten gerekli olan durumlarda işletilmektedir.

Yargılamanın İadesi Tanımı

Yargılamanın iadesi, olağan kanun yolları tüketilmiş veya başvurulması mümkün olmayan kesinleşmiş kararlara karşı başvurulabilen olağanüstü bir kanun yoludur. Bu yol, hakem heyetinin ya da mahkemenin verdiği kararın ciddi usul veya esas hataları içermesi halinde devreye girer.

Tahkim yargılamasında da bu kurum uygulanmaktadır. HMK m.443 uyarınca, tahkime ilişkin yargılamada da yargılamanın iadesi müessesesi, niteliğine uygun düştüğü ölçüde uygulanır. Burada temel amaç, kesinleşmiş kararların hukuka aykırı şekilde doğurduğu ağır sonuçların ortadan kaldırılmasıdır.

Yargılamanın iadesi, yalnızca kesin hüküm niteliğindeki kararlara karşı mümkündür. Henüz kesinleşmemiş, yani olağan kanun yollarına götürülebilecek kararlar için yargılamanın iadesi talebi söz konusu olamaz. Bu yönüyle, yargılamanın iadesi ile istinaf ve temyiz gibi olağan kanun yolları birbirinden ayrılır.

Dolayısıyla, Sigorta Tahkim Komisyonu kararlarına karşı da yargılamanın iadesi, ancak karar kesinleştikten sonra ve kanunda sınırlı olarak belirlenen sebepler çerçevesinde gündeme gelebilir.

Yargılamanın İadesi Şartları

Yargılamanın iadesi, her durumda başvurulabilecek bir yol değildir. HMK m.374 ve 375 hükümleri, hangi şartlarda bu olağanüstü kanun yoluna gidilebileceğini açıkça düzenlemiştir.

İlk şart, ortada kesinleşmiş bir kararın bulunmasıdır. Yani henüz istinaf veya temyiz aşamasında olan, kesin hüküm haline gelmemiş kararlara karşı yargılamanın iadesi talep edilemez.

Bunun yanında, tahkim yargılaması bakımından uygulanacak HMK m.375’teki sınırlı sebepler şunlardır:

  • Yetkisiz hâkim veya reddi kesinleşmiş bir hâkimin karara katılması (m.375/1-b),
  • Vekil veya temsilci sıfatı bulunmayan bir kişi huzurunda davanın görülmüş olması (m.375/1-c),
  • Karara esas alınan tanığın yalan beyanda bulunduğunun sabit olması (m.375/1-e),
  • Bilirkişi veya tercümanın gerçeğe aykırı rapor verdiğinin anlaşılması (m.375/1-f),
  • Kararın dayanağı olan yeminin yalan yere edildiğinin ortaya çıkması (m.375/1-g),
  • Karara tesir eden hileli davranışların bulunması (m.375/1-h),
  • Aynı taraflar arasında aynı konuya ilişkin daha sonra verilmiş ve kesinleşmiş çelişkili bir hüküm bulunması (m.375/1-ı),
  • Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kesinleşmiş kararında, verilen hükmün sözleşme veya protokolleri ihlal ettiğinin tespit edilmesi (m.375/1-i).

Bu sebepler dışında kalan durumlar, yargılamanın iadesi için gerekçe yapılamaz. Yargıtay da kararlarında, sadece kanunda öngörülen bu sebeplerin varlığı halinde Sigorta Tahkim Komisyonu kararlarına karşı yargılamanın iadesine gidilebileceğini belirtmektedir.

Yargılamanın İadesi Sonucu

Yargılamanın iadesi talebinin kabul edilmesi, tahkim kararının iptal edilmesi sonucunu doğurur. Bu durumda, uyuşmazlık yeniden karara bağlanmak üzere HMK m.421 hükümlerine göre yeni bir hakem veya hakem kurulu seçilir. Böylece, hatalı veya hukuka aykırı bulunan kararın yerine, yeniden yargılama yapılması sağlanır.

Yargılamanın iadesine başvurulabilmesi için farklı hak düşürücü süreler öngörülmüştür. Genel kural olarak, sebebin öğrenilmesinden itibaren 3 ay, her hâlükârda kararın kesinleşmesinden itibaren 10 yıl içerisinde dava açılması gerekir.

Sürelerin başlangıcı, ileri sürülen sebebe göre değişir:

  • Yetkisiz hâkim veya temsilci olmadan yürütülen yargılama hallerinde süre, kararın taraflara tebliğiyle başlar.
  • Yalan tanıklık, sahte bilirkişi raporu veya yalan yemin gibi durumlarda, bu fiillerin kesinleşmiş mahkeme kararıyla sabit hale gelmesinden itibaren süre işlemeye başlar.
  • AİHM kararı söz konusu ise, ilgili kararın taraflara tebliğiyle süre başlar.

Yargılamanın iadesi talebinin kabul edilmesi halinde, eski hakem kararı tamamen ortadan kalkar ve yerine yeni hakem veya hakem kurulu tarafından yeniden hüküm tesis edilir. Bu sayede, hem hukuka aykırılıklar giderilmiş olur hem de tarafların adil yargılanma hakkı korunur.

Yargıtay

17. Hukuk Dairesi 2017/2 E.  ,  2018/50 K.
(Yargıtay: Sigorta Tahkim Komisyonu – Temyiz Sınırı)
  •  

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki tahkim davası hakkında Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından verilen 21/03/2016 tarih, 2016/7828 sayılı karara karşı yapılan itiraz üzerine Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti tarafından verilen 25/05/2016 tarih, 2016/1207 sayılı itirazın reddine dair kararın, süresi içinde davalı …. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Başvuran (Davacı) vekili Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurusunda; 07/02/2015 tarihinde davalı …Ş.’ye ZMMS ve … Sigorta A.Ş.’ye Kasko ile sigortalı …. plakalı aracın müvekkiline ait …. plaka sayılı araca; çarparak hasarlanmasına sebebiyet verdiğini; sigorta eksperi tarafından tanzim edilen ekspertiz raporunda aracın 2.el rayiç değerinin 14.000,00 TL düşeceğinin tespit edildiğini, ZMMS sigortası olan davalı … Sigortanın teminatının 29.000,00,TL olduğunu ve hasar miktarı olarak 24.610,00 TL ödediğini, bu nedenle araçta meydana gelen 14.000,00 TL değer kaybı ve 500,00 TL ekspertiz ücreti toplamda 14.500,00 TL’den; Fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; 4.390,00 TL’nin…. Sigorta A.Ş.’den; geriye kalan 10.110,00 TL’nin de karşı aracın Kasko poliçesini tanzim eden ve bu poliçe kapsamında ihtiyari mali mesuliyet teminatı veren … Sigorta A.Ş.’den temerrüt tarihi yani 09/07/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi, yargılama giderleri ve vekalet ücretiyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı … vekili ve davalı … vekili, talebin reddi gerektiğini savunmuştur.

5684 sayılı Sigortacılık Yasasının 30/12.maddesi gereği sigorta tahkim komisyonlarının 40.000,00 TL’yi geçmeyen kararları kesindir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 1.6.1990 gün 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay’ca da temyiz isteminin reddine karar verilebilir. Uyuşmazlık Hakem Heyeti; Başvuru sahibi talebinin; Başvurunun kısmen kabulü ile; 4.390,00 TL’nin 4.390,00 TL’sinin 09/07/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte…. SigortaA.Ş’den tahsiline, 9.110,00 TL’sinin 09/07/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte … SigortaA.Ş’den tahsiline, karar verdiğine göre; anılan madde uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı …. vekilinin temyiz isteminin (dilekçesinin) REDDİNE, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ….’ye geri verilmesine, 15/01/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir