Ceza Hukuku, Hukuki Makaleler

Şantaj Suçu TCK 107, Cezası, Unsurları

Şantaj Suçu TCK 107 - tahanci.av.tr

Şantaj Suçu TCK 107, Cezası, Unsurları ile ilgili detaylı bilgiler hazırladığımız içeriğimizle sizlerleyiz.

Şantaj Suçu TCK 107 Nedir?

Şantaj suçu, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK 107) düzenlediği, mağdurun şeref, saygınlık veya hukuki konumunu tehdit yoluyla etkileyerek, failin haksız bir yarar elde etmesini amaçlayan bir suç türüdür. Bu suç, genellikle tehdit suçu ile karıştırılmakla birlikte, TCK 107 ile açıkça ayrı bir başlık altında düzenlenmiş ve mağdurun korunması amaçlanmıştır.

Şantaj suçu, iki temel şekilde işlenebilir:

  1. Mağdurun kanuna aykırı veya yükümlü olmadığı bir şeyi yapmaya veya yapmamaya zorlanması yoluyla haksız çıkar sağlama.
  2. Mağdurun şeref veya saygınlığına zarar verecek hususların açıklanacağı tehdidiyle yarar sağlama.

Günümüzde resimli şantaj cezası, dijital ortamda sosyal medya veya mesajlaşma uygulamaları üzerinden işlenen vakalarda sıkça görülmektedir. Kadına şantaj cezası da özellikle cinsel içerikli görüntüler ve tehditler söz konusu olduğunda gündeme gelmektedir.

Şantaj Suçunun Cezası (TCK 107)

Şantaj suçu cezası her iki fıkra için aynıdır: 1 yıldan 3 yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası. Kanun koyucu, sadece hapis veya sadece para cezası değil, her ikisine birlikte hükmedilmesini öngörmüştür (tck 107). Bu nedenle uygulamada mahkeme, temel hapis cezasını belirledikten sonra ayrıca adlî para cezasını gün üzerinden takdir eder (şantaj cezası).

  • Fıkra ayrımı: TCK 107/1 ile TCK 107/2 arasında ceza miktarı bakımından fark yoktur; her ikisinde de aynı aralık uygulanır (nitelikli şantaj suçu terimi, çoğu zaman 107/2’deki onur–saygınlık tehdidine gönderme için kullanılır).
  • Zincirleme suç (TCK 43): Eylem aynı mağdura değişik zamanlarda veya birden çok kişiye karşı tek fiil iradesiyle işlenmişse ceza, zincirleme hükümleriyle artırılabilir.
  • Teşebbüs–içtima: Yarar elde edilememiş olsa dahi tehdidin mağdura ulaşmasıyla suç tamamlanır; başka bir suçun (ör. yağma) unsuru hâline gelmişse ayrıca şantajdan ceza verilmez.
  • Nitelendirme hataları: Yarar sağlama amacı yoksa eylem çoğunlukla tehdit (TCK 106) kapsamındadır; doğru nitelendirme cezanın belirlenmesinde belirleyicidir.
  • Uygulama pratiği: Dijital vakalarda (özel fotoğraf/video ile baskı gibi resimli şantaj cezası) delil sağlama biçimi ceza tayininde etkili olabilir; tehdit içeriklerinin iradeyi etkilemeye elverişliliği ayrıca değerlendirilir.

Şantaj Suçu Özellikleri

Soruşturma Usulü

Şantaj suçunu düzenleyen TCK’nın 107. maddesinde suçun soruşturması şikayete bağlı tutulmamıştır. Bu nedenle suçun işlendiğini ihbar, şikayet ve sair yollarla herhangi bir şekilde öğrenen Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından re’sen soruşturma başlatılır.

Kovuşturma Usulü

Suçun işlendiğini herhangi bir şekilde öğrenen Cumhuriyet Başsavcılığının yürütmüş olduğu soruşturma sonucunda iddianame düzenlenmesi ve iddianamenin ilgili mahkemesi tarafından kabul edilmesi halinde kovuşturma aşamasına geçilir. Tıpkı soruşturma aşamasında olduğu gibi suçun kovuşturması da şikayete bağlı değildir. Yani suçun mağduru herhangi bir şikayette bulunmasa dahi suçun kovuşturma aşamasına geçilmesi halinde dava düşmeyecektir. Aynı şekilde başta şikayetçi olan mağdurun kovuşturma aşamasında şikayetten vazgeçmesi halinde de dava düşmeyecek ve kovuşturmaya devam edilecektir.

Tutuklama Tedbiri

5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 100. maddesi tutuklama tedbirine ilişkin hususları düzenlemiştir. Bu maddeye göre, kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin bir tutuklama nedeniyle birlikte olması halinde şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir. Şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olguların bulunması, şüpheli veya sanığın davranışları, delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme, tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı girişiminde bulunma hususlarında kuvvetli bir şüphe varsa tutuklama nedeninin bulunduğu varsayılabilmektedir. Bunun yanında, gerçekleştirilen eylem maddede sayılan katalog suçlardan biri ise tutuklama nedeni doğrudan varsayılmakta ve tutuklama kararı verilebilmektedir. Ancak; işin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde tutuklama kararı verilemez. Yine 100/4. maddesine göre, “Sadece adlî para cezasını gerektiren suçlarda veya vücut dokunulmazlığına karşı kasten işlenenler hariç olmak üzere hapis cezasının üst sınırı iki yıldan fazla olmayan suçlarda tutuklama kararı verilemez.”

Şantaj suçu üst sınırı üç yıl hapis cezasını gerektiren bir suçtur. Ayrıca şantaj suçu CMK’nın 100. maddesinde katalog suçlardan sayılmamıştır. Bu nedenle doğrudan tutuklama nedeni varsayılarak tutuklama kararı verilemez. Bununla birlikte kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin bulunması ve bir tutuklama nedeninin varlığı halinde şantaj suçu nedeniyle tutuklama kararı verilebilir.

Uzlaştırma Kurumu

CMK’nın 253. maddesine göre, soruşturması ve kovuşturması şikâyete bağlı suçlar ile şikayete bağlı olmaksızın maddede sayılan katalog suçların varlığı halinde şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar gören gerçek veya özel hukuk tüzel kişisinin uzlaştırma girişiminde bulunulur.

Ancak şantaj suçu soruşturması ve kovuşturması şikâyete bağlı olan bir suç olmadığı gibi CMK’nın 253. maddesinde sayılan katalog suçlardan biri de değildir. Bu nedenle şantaj suçu uzlaştırma kurumu kapsamında değildir.

Korunan Hukuki Değer

TCK’nın Hürriyete Karşı Suçlar bölümünde yer bulan şantaj suçu failin özel bir tehdit görünümüyle bireyin özgür iradesinin oluşumuna ve oluşmuş iradesinin belli bir yöne hareketini kapsayan haksız bir etkidir. Şantaj suçunun cezalandırılmasında korunan hukuki değer, bireylerin özgür iradeleri ve özgürce hareket edebilme özellikleridir.

Şantaj suçunun şeref ve saygınlığa yönelik icra edilmesi halinde ise özgür iradeye yönelik bir saldırının yanında malvarlığına karşı da bir saldırının varlığından söz edilmesi mümkündür. Bu nedenle şeref ve saygınlığa yönelik şantaj suçunda bireyin hem özgür iradesinin hem de malvarlığının korunma amacı olduğu söylenebilir.

Şantaj Suçunun Unsurları

Şantaj suçu (şantaj TCK, TCK 107) seçimlik hareketlerle işlenebilen bir suç tipidir ve iki farklı fıkra altında düzenlenir. Suçun oluşması için maddi unsur, manevi unsur (kast), hukuka aykırılık ve fail–mağdur ilişkisi birlikte değerlendirilir:

  • Maddi unsur (fiil):
    • TCK 107/1: Fail, hakkı olan veya yükümlü olduğu bir şeyi yapacağını/yapmayacağını söyleyerek mağduru kanuna aykırı ya da yükümlü olmadığı bir şeyi yapmaya veya yapmamaya zorlar; ayrıca haksız çıkar sağlamayı hedefler.
    • TCK 107/2 (nitelikli şantaj suçu): Fail, kendisine ya da başkasına yarar sağlamak amacıyla mağdurun şeref ve saygınlığına zarar verecek hususları açıklayacağını veya isnat edeceğini bildirir. Tehdidin mağdura ulaşması yeterlidir; yararın fiilen elde edilmesi şart değildir.
  • Manevi unsur: Her iki fıkrada da kast aranır. 107/2’de ayrıca yarar sağlama amacı (özel kast) bulunmalıdır. Bu amaç maddi (para, mal, hizmet) olabileceği gibi manevi nitelikte de olabilir.
  • Hukuka aykırılık: Failin kullandığı baskı aracı hukuka aykırıdır. Kişinin meşru hakkını kullanacağını belirtmesi tek başına şantaj oluşturmaz; olayın haksız çıkar doğuracak şekilde kullanılması gerekir.
  • Mağdura yönelme ve elverişlilik: Tehdit/baskı mağdurun iradesini etkilemeye elverişli olmalı; soyut ve etkisiz beyanlar suçu oluşturmaz. Dijital ortamda görüntü, mesaj veya resim üzerinden yapılan eylemler de unsurları taşıyorsa şantaj suçu kapsamına girer.
  • Netice: Suç, zorlayıcı eylemin gerçekleşmesiyle tamamlanır; mağdurun gerçekten istenen şeyi yapması ya da yararın gerçekleşmesi gerekmez.

Bu çerçeve, ileride ayrıntılandıracağımız TCK 107/1 ve TCK 107/2 ayrımının doğru yapılması, “tehdit–şantaj” farkının belirlenmesi ve şantaj suçu cezasının tayininde yol göstericidir.

1) Failin Hak Sahibi/Yükümlü Olduğu Bir Şeyle İlgili Şantaj Suçu (TCK 107/1)

TCK 107/1 kapsamında şantaj suçu, failin hakkı olan ya da yükümlü olduğu bir işlemi yapacağını veya yapmayacağını söyleyip bunu baskı aracına dönüştürerek mağduru kanuna aykırı ya da yükümlü olmadığı bir şeyi yapmaya/yapmamaya zorlamasıyla oluşur. Amaç, mağdur üzerinde haksız çıkar baskısı kurmaktır. Bu nedenle, sırf “yasal hakkın hatırlatılması” değil; hakkın, haksız menfaat için tehdit unsuru yapılması gerekir (tck şantaj).

a) Mağduru Kanuna Aykırı Bir Şeyi Yapmaya Zorlama

Fail, meşru bir hakkını kalkan yaparak mağduru hukuka aykırı davranışa itiyorsa şantaj tck kapsamında sorumluluk doğar.
Örnek: “İstediğimi yapmazsan hakkında icra başlatırım; karşılığında … sahte evrakı imzalayacaksın.”
Bu durumda kullanılan hak (icra takibi) haksız çıkar için şantaj aracına çevrilmiştir.

b) Mağduru Yükümlü Olmadığı Bir Şeyi Yapmaya Zorlama

Mağdurun hukuken yükümlü olmadığı bir davranış dayatılıyorsa suç oluşur.
Örnek: “Benim işimi görmene yardım etmezsen eski mesajlarını ortaya çıkarırım.”
Mağdurun böyle bir yardımı yapma yükümlülüğü yoktur; zorlayıcı beyan şantaj suçu doğurur.

c) Haksız Çıkar Sağlama Amacıyla Zorlama

Fail, “hakkı/yükümlülüğü”nü ileri sürerek para, mal, hizmet, ilişki vb. bir haksız yarar talep ediyorsa suç tamamlanır.
Örnek: “Kira artırımı talebime razı olmazsan özel yazışmalarını eşine söyleyeceğim.”
Talep edilen yarar haksızdır; eylem şantaj suçu cezası kapsamında değerlendirilir.

Dikkat: Tehdit–Şantaj Ayrımı

Sadece “seni öldürürüm, zarar veririm” gibi vücut dokunulmazlığına yönelen beyanlar, failin bir hak veya yükümlülüğü kötüye kullanmasına dayanmıyorsa tehdit (TCK 106) olarak nitelendirilir; tck 107 kapsamına girmez. Şantajda temel ayırt edici unsur, meşru bir hakkın/yükümlülüğün haksız çıkar için baskı aracına çevrilmesi ve mağdurun hukuka aykırı ya da yükümlü olmadığı bir davranışa zorlanmasıdır.

2) Şeref ve Saygınlığa Zarar Verecek Hususların Açıklanacağı/İsnat Edileceği Tehdidi ile Şantaj (TCK 107/2)

TCK 107/2, uygulamada sıkça “nitelikli şantaj suçu” olarak anılır. Bu hâlde fail, kendisine veya bir başkasına yarar sağlamak amacıyla, mağdurun şeref ve saygınlığına zarar verecek nitelikte bir hususu açıklayacağını ya da isnat edeceğini bildirerek baskı kurar.

  • Amacın niteliği (özel kast): Failin yarar sağlama amacı bulunmalıdır. Yarar; para, mal, hizmet, cinsel ilişki gibi maddi veya manevi olabilir.
  • Tehdidin ulaşması yeterlidir: İstenen yararın gerçekten elde edilmesi şart değildir; tehdidin mağdura ulaşmasıyla suç tamamlanır.
  • Konu edilen hususun mahiyeti: Açıklanacağı/ isnat edileceği söylenen husus, mağdurun onurunu zedelemeye elverişli olmalı ve herkesçe bilinmeyen bir olgu niteliği taşımalıdır. Zaten alenî olan bir olayı açıklamakla tehdit etmek genellikle şantaj oluşturmaz.
  • Sınır çizgisi – tehdit ile ayrım: Fail yarar sağlama hedefi olmaksızın yalnızca “itibar zedeleyici” bir açıklama tehdidinde bulunuyorsa, eylem çoğu kez tehdit (TCK 106) kapsamında kalır; şantaj tck tipine girmez.
  • Dijital ve görsel içerik: Mesaj, e-posta, sosyal medya veya mesajlaşma uygulamaları üzerinden özel fotoğraf/video paylaşma tehdidiyle yarar talep edilmesi, özellikle resimli şantaj cezası bağlamında bu fıkraya tipiktir.

Şantaj Suçu Özel Görünüş Şekilleri

Teşebbüs

Bir suçun oluşumunda; suç işleme tasavvuru, buna yönelik hazırlık hareketleri, icra hareketleri, suçun tamamlanması ve sona ermesi aşamaları bulunmaktadır. Teşebbüs ise failin işlemek istediği suçun hazırlık hareketlerini geçmesiyle birlikte icrasına doğrudan doğruya başlamasına rağmen elinde olmayan dış nedenlerle bu suçu tamamlayamamasını ifade etmektedir. TCK’nın 35. maddesine göre, “Kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur. Suça teşebbüs halinde fail, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığına göre, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine onüç yıldan yirmi yıla kadar, müebbet hapis cezası yerine dokuz yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Diğer hallerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir.”

Şantaj suçu sırf hareket suçudur. Sırf hareket suçlarında hareket bölünememektedir. Yani şantaj suçunda failin mağdurun iradesini etkilemeye yönelik icra hareketlerini gerçekleştirmesiyle suç tamamlanmış olur. Mağdurun bir zarara uğramış olup olmamasının bir önemi bulunmamaktadır. Bu anlamda şantaj suçunda teşebbüs çoğu zaman mümkün olmasa da bazı durumlarda şantaj suçuna teşebbüs mümkündür.

Hazırlık hareketleri ile doğrudan doğruya icra hareketleri arasındaki ayrımın belirgin olduğu hallerde ise şantaj suçunda teşebbüs mümkündür. Bunlara yaygın olarak verilebilecek örnekler; şantajın mektupla veya e-posta yoluyla gönderilip mağdura ulaşmadan herhangi bir şekilde yetkililer tarafından öğrenilmesi ve ele geçirilmesi durumunda şantaja teşebbüs mümkündür.

Şantaj suçuna teşebbüs durumunda TCK’nın 35. maddesindeki hüküm gereğince faile verilecek cezalarda indirim yapılmaktadır.

Suça İştirak

Şantaj suçu bakımından iştirak hükümleri farklı bir özellik taşımamaktadır. Çoğu suçta olduğu gibi şantaja iştirak şantaja yardım etme, azmettirme şeklindedir.

Suçların İçtimaı

TCK’nın 43. maddesine göre, “Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Ancak bu ceza, dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır. Bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekilleri, aynı suç sayılır. Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü uygulanır. Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da, birinci fıkra hükmü uygulanır.”

Aynı suç işleme kararı kapsamında tek bir kişiye karşı farklı zamanlarda birden fazla şantaj suçunun işlenmesi mümkündür. Yani şantaj suçunu oluşturacak bir eylemin aynı suç işleme kararı kapsamında farklı bir zamanda tekrarlanması mümkündür. Bu durumda yukarıda belirtilen madde hükmü uyarınca zincirleme suç hükümleri uygulanmakta ve cezada artırım yapılmaktadır.

Aynı şekilde, tek bir fiille aynı anda birden fazla kişiye karşı şantaj suçunun da işlenmesi mümkündür. Bu durumda da zincirleme suç hükümleri uygulanır. Zincirleme suç hükümlerinin uygulanması ile birlikte hükmedilecek ceza artırılır. 

TCK’nın 44. maddesine göre, “İşlediği bir fiil ile birden fazla farklı suçun oluşmasına sebebiyet veren kişi, bunlardan en ağır cezayı gerektiren suçtan dolayı cezalandırılır.”

Şayet failin eylemi birden fazla suçu oluşumuna neden oluyorsa bu fail bu suçlardan en ağır cezayı gerektiren suçtan cezalandırılmaktadır. Örneğin tek bir fiille özel hayatın gizliliğini ihlâl eden bir fail aynı zamanda şantaj suçunu da işlemişse, daha ağır bir cezayı gerektiren suçtan cezalandırılması gerekecektir.

Adlî Para Cezasına Çevirme, Erteleme ve HAGB

Şantaj suçu cezası (TCK 107) kural olarak 1–3 yıl hapis + beşbin güne kadar adlî para cezasıdır. Kanun, iki yaptırımın birlikte uygulanmasını öngörür. Ancak bazı usul/infaz kurumları şartları varsa devreye girebilir:

1) Adlî Para Cezasına Çevirme (TCK 50)

  • Kapsam: Kısa süreli hapis (genelde 1 yıl ve altı) için hâkim, hapis yerine seçenek yaptırımlara (ör. adlı̂ para cezası) çevirebilir.
  • Şantaj özelinde: TCK 107 “hem hapis hem para” dediğinden, hapis yönünden dönüşüm yapılsa bile kanunun öngördüğü adlî para cezası ayrıca gün esasına göre ayrıca hükmolunur.
  • Şartlar: Sanığın kişisel ve sosyal durumu, suçun işleniş biçimi, yeniden suç işlemeyeceği yönünde kanaat; sabıkasızlık/az risk profili gibi ölçütler önemlidir.

2) Cezanın Ertelenmesi (TCK 51)

  • Sınır: 2 yıl ve altı hapis cezaları (bazı hallerde yaşa göre 3 yıla kadar) ertelenebilir.
  • Koşullar: Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan hapis cezası almamış olması, yeniden suç işlemeyeceği kanaati, zararların giderilmesi gibi ölçütler.
  • Sonuç: Hapis infaz edilmez, sanık denetim süresine (1–3 yıl) tabi tutulur; yükümlülüklere uyarsa ceza infaz edilmeksizin sona erer.

3) Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması – HAGB (CMK 231)

  • Eşik: 2 yıl ve altı hapis veya adlî para cezası.
  • Şartlar:
    • Sanığın kasıtlı bir suçtan mahkûmiyetinin olmaması,
    • Mahkemenin, sanığın yeniden suç işlemeyeceği kanaatine varması,
    • Zararın giderilmesi/mağduriyetin telafisi,
    • Sanığın rızası (HAGB kararı için sanığın kabulü aranır).
  • Etki: Karar 5 yıl (çocuklarda 3 yıl) denetime bırakılır. Bu sürede kasıtlı suç işlenmez ve yükümlülüklere uyulursa hüküm hiç açıklanmaz ve dava düşer.

Şantaj Suçu Şikayet Süresi, Zamanaşımı, Uzlaşma ve Görevli Mahkeme

Şantaj suçu (TCK 107), takibi şikayete bağlı olmayan suçlardandır. Bu nedenle “şantaj şikayete tabi mi?” sorusunun cevabı hayırdır; savcılık suçu herhangi bir yolla öğrendiğinde resen soruşturma başlatabilir. Bu özellik gereği ayrıca bir şikayet süresi aranmamaktadır.

Ceza yargılamasında dava zamanaşımı süresi 8 yıldır. Suçun işlendiği tarihten itibaren sekiz yıl içinde soruşturma/kovuşturma yapılabilir; bu sürenin geçmesi halinde zaman aşımı nedeniyle kamu davası yürütülemez.

Uzlaşma kurumuna gelince: şantaj suçu uzlaşma kapsamında değildir. Dolayısıyla tarafların uzlaştırmacı aracılığıyla anlaşması hukuken öngörülmemiştir.

Görev bakımından ise asliye ceza mahkemeleri yetkilidir. Dosyanın niteliği, eylemin tck şantaj tipine (107/1 veya 107/2) girip girmediği, delillerin niteliği ve failin amacı (haksız yarar/menfaat sağlama gibi) mahkeme tarafından değerlendirilir. Dijital mecralarda işlenen resimli şantaj vakalarında da görevli mahkeme değişmez; yine asliye ceza mahkemesi yargılama yapar.

Tehdit Suçu ile Şantaj Suçu Arasındaki Farklar

Tehdit (TCK 106) ile şantaj suçu (TCK 107) sıkça karıştırılır. Ayrımın merkezi, yarar sağlama amacı ve/veya meşru bir hak/yükümlülüğün haksız çıkar için baskı aracına çevrilmesidir.

  • Amaç farkı:
    • Tehdit: Fail, mağdura kötülük bildiriminde bulunur (ör. “zarar veririm”, “öldürürüm”). Yarar sağlama amacı zorunlu değildir.
    • Şantaj (tck şantaj): Fail, mağdurdan haksız yarar (para, mal, hizmet, ilişki vb.) ister veya meşru hak/yükümlülüğünü ileri sürerek mağduru kanuna aykırı ya da yükümlü olmadığı bir davranışa zorlar.
  • Araç farkı:
    • Tehdit: Zarar bildirimi çoğunlukla vücut dokunulmazlığı, malvarlığı, özgürlük üzerinde yoğunlaşır.
    • Şantaj: Özellikle şeref ve saygınlığa zarar verici hususları açıklama/ isnat etme tehdidiyle yarar dayatılır; dijital içerikler (mesaj, fotoğraf, video) baskı aracına dönüştürülebilir (resimli şantaj cezası bağlamı).
  • Tipiklik ve elverişlilik:
    • Tehdit: Soyut zarar bildirimleri yeterli olabilir.
    • Şantaj: Tehdit/baskı iradeyi etkilemeye elverişli olmalı; yarar sağlama hedefi (107/2’de özel kast) veya haksız çıkar yönelimi (107/1) bulunmalıdır.

Kısa örneklerle ayrım:

  • “Benimle görüşmezsen seni öldürürüm.” → Tehdit (TCK 106)
  • “Özel mesajlarını ailene açıklarım, bana para gönder.” → Şantaj (TCK 107/2)
  • “Bu davayı geri çek, yoksa elimdeki görselleri yayınlarım.” → Şantaj (TCK 107/2)
  • “Hakkındaki suçu savcılığa bildirmem, ama şu işi benim için yapacaksın.” → Şantaj (TCK 107/1)

Şantaj Suçu Nasıl İspatlanır?

Şantaj suçunun ispatında amaç, failin zorlayıcı tehdit beyanlarını ve yarar sağlama amacını hukuka uygun delillerle ortaya koymaktır. Aşağıdaki delil türleri, somut olayın yapısına göre birlikte değerlendirilir:

  • Tanık beyanı: Olay anına veya tehdidin iletildiği konuşmalara tanık olan kişilerin anlatımları, iradeyi etkilemeye elverişli baskının varlığını gösterebilir.
  • HTS (arama–aranma) kayıtları: Telefon trafiği zaman çizelgesini destekler; mesaj/aramaların varlığını ve sıklığını ortaya koyar.
  • Cihaz ve hat incelemesi (CMK m.134): Hâkim kararı veya usulüne uygun savcılık emriyle; telefondaki SMS, anlık mesajlar, medya dosyaları ve uygulama kayıtları incelenebilir. Usulsüz elde edilen içerikler kural olarak hukuka aykırı delildir.
  • Anlık mesajlaşma kayıtları (WhatsApp, Telegram vb.): Mesajların tarih–saat–içerik bütünlüğü, mümkünse ekran görüntüsü ve teknik tutanakla tespit edilmelidir.
  • Gizli ses/görüntü kaydı istisnası: Başka türlü ispat imkânının bulunmadığı ani gelişen durumlarda, mağdurun o anda aldığı kısa süreli kayıt delil değeri taşıyabilir; planlı ve sistematik kayıtlar ise çoğu kez hukuka aykırıdır.
  • Sosyal medya içerikleri: Profil mesajları, DM yazışmaları, paylaşımlar ve yorumlar tutanak altına alınarak dosyaya kazandırılabilir.
  • E-tespit (Noterler Birliği): İnternetteki bir URL içeriğinin zaman damgasıyla tespiti, özellikle resimli şantaj cezası bağlamında görsel ve metinlerin değiştirilemez şekilde kayıt altına alınmasını sağlar.
  • Dijital adli inceleme raporları: Dosyaya giren cihaz/medya üzerinde uzmanlarca hazırlanan adli bilişim raporları, içeriklerin orijinalliği ve manipülasyon olup olmadığına ilişkin teknik kanaat verir.

İspatta kritik nokta, tehdidin mağdura ulaştığını ve talep edilen yararın haksız olduğunu göstermektir. Bu çerçevede delillerin zincirleme ve birbirini doğrulayıcı şekilde sunulması, TCK 107 kapsamında şantaj tck tipikliğinin isabetle kurulmasını kolaylaştırır. Ayrıca mağdurun şikâyetine bağlı olmaksızın soruşturma yürütüldüğü için, deliller gecikmeden muhafaza altına alınmalıdır.

Şantaj Suçu Yargıtay Kararları

Şantaj Suçu Kapsamı

“Şantajın, ikinci fıkrasında düzenlenen şeklinde, fail kendisine veya bir başkasına menfaat temin etmek için, bir başkasına şeref ve saygınlığına zarar verecek nitelikteki hususların açıklanacağı veya isnat edileceği tehdidinde bulunmaktadır. Eğer fail herhangi bir fayda elde etmeye çalışmadan yalnızca şeref ve saygınlığına zarar verecek nitelikteki hususların açıklanacağı tehdidinde bulunursa, eylem şantaj deil, sair tehdit suçunu oluştururacaktır.

İkinci fıkrada yer alan suçun öğelerinden olan “yarar” kavramı sadece maddi çıkarları değil, fail veya üçüncü kişinin yararına olan her durumu kapsamaktadır.

Bu açıklamalar ışığında somut olay irdelendiğinde; sanığın, kendisinin Sinekçiler köyüne sokulmaması şeklindeki söylentinin aslını öğrenmek için katılana telefonla ulaşamaması üzerine ona gönderdiği hakaret ve tehdit içeren mesajlarına cevap verilmemesi üzerine bu kez yeniden gönderdiği “Bu iş büyüyecek, o koltuğu kaybedeceksin, bizimde elimizde birşeyler var, o seçim zamanı dağıtılmayan gazete tarayıcıdan tarandı herkese yollanacak, herkes bilsin” biçimindeki mesajda şantaj suçunun “yarar sağlama “öğesinin ne şekilde gerçekleştiği açıkça gösterilip yeterince tartışılmadan ve bozmaya uyulmasına karar verilmesine rağmen bozma doğrultusunda yeterli değerlendirme ve irdeleme yapılmadan, soyut açıklamalara yer verilerek suçun oluştuğu kabul edilip yetersiz gerekçeyle mahkumiyet kararı verilmesi…” (Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 09/03/2017 tarihli 2017/11 Esas ve 2017/7254 Karar sayılı kararı)

“Sanıklardan …’in internet üzerinden tanıştığı yakınanla olay günü yanında diğer sanık … olduğu halde …’da buluşarak, yakınanın sanıkların aracına bindiği, sanıklardan …’un yakınanla, Sanık … aracılığıyla çektirdiğini düşündüğü samimi içerikli resimlerin, sanıklar tarafından çevreye yayılacağı hususundaki tehditleri üzerine yakınandan bono imzalamasını istemeleri üzerine yakınanın kendini araçtan atarak bonoyu imzalamadan sanıklardan uzaklaştığı şeklinde gelişen olayda, sanıkların kendilerine maddi yarar sağlamak maksadıyla yakınanın şeref veya saygınlığına zarar vereceklerini düşündükleri nitelikteki hususların açıklanacağı veya isnat edileceği tehdidinde bulunarak şantaj suçunu işledikleri gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi…” (Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 03/03/2016 tarihli 2013/29676 Esas ve 2016/1547 Karar sayılı kararı)

“Sanığın cep telefonu ve bilgisayarında katılana ait cinsel içerikli görüntülerin tespit edilmesi ve tanık B. Y.’ın, sanığın, telefonla katılanı aradığında katılanın hoparlörü açarak kendisine görüşmeyi dinlettiğini, telefonda katılana küfürler edip eşini kastederek “o adamı bırakacaksın, istediğim zaman bana geleceksin” dediğini belirtmesi karşısında, ele geçen görüntü içerikleri denetime olanak verecek şekilde dosya içeriğine yansıtılmadan, tanık B. Y.’ın beyanına neden itibar edilmediği açıklanıp tartışılmadan, rızayla çekilmiş olsa dahi cinsel içerikli görüntülerin sonradan rıza dışı olarak internette yayılacağı ve eşine gösterilerek şeref ve saygınlığına zarar verecek nitelikteki bu hususun açıklanacağı yolunda tehditte bulunulması halinde eylemin 5237 Sayılı T.C.K.nın 107/2 maddesinde tanımlanan şantaj suçunu oluşturacağı gözetilmeden, yetersiz gerekçeyle beraat kararı verilmesi…” (Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 16/02/2015 tarihli 2014/1050 Esas ve 2015/17575 Karar sayılı karar)

Şantaj Suçunda Zincirleme Suç Hükümleri Uygulaması

“Oluşa ve dosya kapsamına göre, sanık …’ın, eşi Esra ile evlendikten bir müddet sonra tanıştığı ve oğlu Kuzey’in doğumundan sonra da görüşmeye devam ettiği mağdur … ile aralarındaki cinsel ilişki düzeyine varan arkadaşlığı sona erdirmek istemeyip, mağdurun ise sanığın buluşma tekliflerini reddederek, sanıkla olan ilişkisini bitirdiği dönemde, sanığın kullanıcısı olduğu GSM hattından mağdurun cep telefonuna, 12.11.2015, 17.11.2015, 24.11.2015 tarihlerinde; “Seni g… si… iyi yaptım, a… soktum, çok daha iyi yaptım, şimdi daha beterini yapçam bu videyoyu yarın uyandığımda seni tanıyan herkese yollamayan en adi şerefsiz olsun neden biliyon mu”, “Dünya küçük kaçabilirsin ama saklanamazsın, tek isteğim bir özel gün, ben istediğimi alana kadar durmayacağım, hiç ummadığın anda karşına çıkcam, istediğin kadar yok ol, elbet seni bulurum sen inat ile böyle yapmaya devam edersen ailen üzülür”, “Kuzey’i de Esra’yı da üzmeye hakkım yok, sen de aileni arkadaşlarını üzme, herkes bizim yüzümüzden perişan olmasın, beni şikayet etseniz bile bir süre beni belki durdurur, ama ben bunun altında kalmam, çok doldum, ölümle sonuçlanacak kadar gözüm karardı, SADECE TEK BİR GÜN”, “Videoyu al izle diycem inanmaz çünkü bana” biçiminde mesajlar göndererek, mağdura, tekrar görüşme ve birlikte olma taleplerine olumlu yanıt vermemesi halinde, beraber oldukları dönemde çektiği cinsel içerikli çıplak görüntülerini ifşa edeceği tehditleriyle şantajda bulunduğu olayda;

Sanığın, bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda, mağdura karşı şantaj suçunu birden fazla işlemesine rağmen hakkında TCK’nın 43/1. madde ve fıkrasındaki zincirleme suç hükmünün uygulanmaması suretiyle sanığa eksik ceza hükmedilmesi…” (Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 06/10/2021 tarihli 2023/1558 Esas ve 2023/6595 Karar sayılı Kararı)

“Somut olayda; sanıklar…’un, kendilerine yarar sağlamak maksadıyla katılan ..oğlu olan şeref ve saygınlığına zarar verecek nitelikteki hususları açıklayacakları tehdidi ile bakkal dükkanından çeşitli tarihlerde mal alıp götürmeleri şeklinde gerçekleşen eylemin, TCK’nın 107/2, 43/1. maddeleri kapsamında zincirleme şantaj suçunu oluşturup oluşturmayacağı tartışılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması…” (Yargıtay 22. Ceza Dairesinin 23/12/2009 tarihli 2015/4895 Esas ve 2015/7025 Karar sayılı kararı)

“Suça sürüklenen çocuğun 12/12/2013 tarihinde on üç dakika arayla gönderdiği “Bak bu son uyarım, o mesajlar duruyo, S.. beni 5 dakika konuşturmazsan veya görüştürmezsen o mesajlari gösteririm bütün sülalenize, Bafradaki F.. konuştum ilişki yaşadığımızı beraber yattığımızı S.. da biliyo, dayına heran söyleyebilir insan içine çıkamazsınız burdada bitmez Balıklıda dışarı çıkamazsınız, şimdi hemen cevap ver arıyım yarın görüşelim mi” ve “Siz istediniz yarın 19 daki dayını indircem göstercem mesajlari” biçimindeki iki mesajın bir bütün halinde tek şantaj suçunu oluşturduğu ve değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunu doğuracak bir kesintinin de mevcut olmadığının anlaşılması karşısında, TCK’nın 43. maddesinin uygulanamayacağının gözetilmemesi…” (Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 23/11/2015 tarihli 2015/23985 Esas ve 2015/38349 Karar sayılı kararı)

Şantaj Suçu ve Özel Hayatın Gizliliğini İhlal

“Sanık …’ın, aralarındaki arkadaşlık ilişkisini sona erdirmek isteyen mağdur …’e, talep ettiği miktardaki parayı ve altını göndermediği takdirde, birlikte oldukları dönemde çekilmiş çıplak fotoğraflarını ifşa edeceği tehdidiyle şantajda bulunduğu ve istediği maddi menfaati temin edemeyip, mağdurla tekrar iletişim kurma çabalarına olumlu yanıt alamayınca, mağdurun müstehcen fotoğraflarını ağabeyi ve akrabaları olan tanıkların cep telefonlarına gönderdiği iddialarına konu olayda;

Sanığın, mağdurun kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden ya da malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından bahisle mağduru tehdit ederek veya ona cebir kullanarak mağdurdan para talebinde bulunması söz konusu olmadığından, sanığa isnat edilen şantaj eyleminin TCK’nın 148. maddesinde tanımlanan yağma suçunu oluşturmayacağının anlaşılması ve mağdurun cinsel mahremiyetine ilişkin görüntülerinin rızası olmaksızın yakınlarına ifşa edilmesi karşısında, sanığın üzerine atılı TCK’nın 107/2. madde ve fıkrasındaki şantaj ile aynı Kanunun 134/2-1. madde, fıkra ve cümlesindeki görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarının sübut bulduğuna ve eylemlerin hukuki nitelendirmesine yönelik yerel mahkemenin kabulünde dosya kapsamına göre bir isabetsizlik görülmemiştir.” (Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 06/10/2021 tarihli 2023/2364 Esas ve 2023/6593 Karar sayılı kararı)

“Sanığın mağdureyle ilişkisine devam edebilmek ve bu amaçla onunla yeniden görüşebilmek için mağdurenin daha önceden kendisine göndermiş olduğu çıplak fotoğraflarını yayacağı yönünde şantajda bulunması ile TCK’nın 107. maddesindeki suçun oluştuğu olayda, anılan şantaj suçu ile mağdurenin kendisiyle görüşmemesi nedeniyle sanığın bu fotoğrafları mağdurenin arkadaşı tanık Buse’ye göndermesi sonucunda oluşan özel hayatının gizliliğini ihlal suçu arasında içtima ilişkisi bulunmadığının gözetilmemesi…” (Yargıtay 14. Ceza Dairesinin 30/12/2014 tarihli 2015/3642 Esas ve 2015/7593 Karar sayılı kararı)

Şantaj Suçunda Teşebbüs

“Şantaj, yarar sağlamak maksadıyla kişinin şeref veya saygınlığına zarar verecek nitelikteki bir hususun açıklanacağı veya isnat edileceği beyanında bulunmakla tamamlanan bir suçtur. Kısacası zorlama teşkil eden hareketlerin gerçekleştirilmesiyle şantaj tamamlanır, ayrıca bir neticenin gerçekleşmesi gerekli değildir. Suçun tamamlanabilmesi için failin amacına ulaşmış olması şart değildir. Mağdurun iradesinin gerçekten etkilenip etkilenmediği araştırılmaksızın zorlamaya elverişli hareketlerin gerçekleştirilmesiyle suç tamamlanacaktır. Kural olarak şantaj, teşebbüse elverişli bir suç değildir. Ancak icra hareketlerinin bölünebildiği hallerde suçun teşebbüse elverişli olduğunu kabul etmek gerekir. Buna göre örneğin, hakkı olan veya yükümlü olduğu bir şeyi yapacağından ya da yapmayacağından bahsetme veyahut şeref veya saygınlığa zarar verebilecek bir hususu açıklama veya isnat etme yönündeki tehdidin mektupla gerçekleştirilmesi durumunda mektubun muhatabına ulaşmadan ele geçirilmesi halinde teşebbüs mümkün olacaktır… Ancak somut olayda, şantaj suçunun tamamlandığından söz edilebilmesi için, şantaj içeren sözlerin muhatabına ulaşmasının gerektiği, aksi takdirde suçun teşebbüs aşamasında kalacağı, katılanların ise sanığın şantaj içeren sözlerini tanık …’tan ve sanığın bu konuda … ile yaptığı telefon konuşmalarının basında yer alması üzerine öğrendiklerini beyan ettikleri göz önünde bulundurulduğunda, tanık …’ın; … ve … isimli polise memurlarının, ablası olan …’u telefonla arayıp işkence suçundan açılan davadaki şikâyetlerinden vazgeçmelerini, yoksa küçük çocuklara tecavüz ettiklerine dair ellerinde bulunan belgeleri basına ve yargıya intikal ettireceklerini söylediklerinin … tarafından kendisine aktarıldığını ve bunun üzerine şikâyetçi olduğunu beyan etmesine karşın, …’un; … ve …’ın kendisini telefonla arayarak katılanların şikâyetlerinden vazgeçmeleri için kardeşi …’ın yardımcı olmasını ve bu konuda katılanlarla görüşmek istediklerini söylediklerini anlatması karşısında; her iki tanığın beyanları arasındaki çelişkinin giderilmesi, tanık …’ın şikayetçisi olduğu Şişli Cumhuriyet Başsavcılığının 23.09.2008 tarih ve 37743-20296 Sayılı kovuşturmaya yer olmadığı kararına dair soruşturma dosyası ile … ve …’nun şantaj ve yargı görevini yapanı etkileme suçlarından yargılandıkları İstanbul 47. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2013/206 esas sayılı dava dosyasının getirtilip incelenerek aslı ya da onaylı örneğinin dosya arasına alınması, yerel mahkemece yargılama aşamasında beyanı alınmayan …’nın ve adı geçenin savcılıkta verdiği ifadesinde ismi geçen …’ın dinlenmesi ve sonucuna göre tüm deliller birlikte değerlendirilerek; tanık …’ın beyanının doğru olduğunun ve tanık …’u telefonla aratan kişinin de sanık olduğunun kabulü, bu bağlamda sanık tarafından katılanlara iletilmek üzere söylenen şantaj içerikli sözlerin, katılanlarca şikâyet tarihinden önce yasak delil niteliğindeki iletişimin tespiti kayıtları dışında başka yollarla öğrenildiğinin belirlenmesi halinde tamamlanmış şantaj suçundan, aksi takdirde teşebbüs aşamasında kalan şantaj suçundan mahkûmiyetine karar verilmesi gerekirken, sanığın eksik araştırma ile beraatine karar verilmesinin isabetsiz olduğu kabul edilmelidir.” (Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 19/12/2017 tarihli 2017/4-291 Esas ve 2017/558 Karar sayılı kararı)

“Katılanın arkadaşının yanında çalışan tanık H.. K..’ı arayarak katılan ile ilgili bilgi ve uygunsuz resim isteyen ve tanığın katılana haber vermesi üzerine de, resim süsü verilmiş zarfın teslimi sırasında yakalanan sanığın eyleminin, katılanla irtibata geçilmemesi ve ona yöneltilmiş herhangi bir hareketin olmaması nedeniyle şantaj suçunun icrai hareketleri başlamadığından, anılan suça teşebbüs niteliğinde sayılamayacağı, ancak TCK’nın 136. maddesinde düzenlenen kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmeye teşebbüs suçunu oluşturabileceği gözetilmeden, yerinde olmayan gerekçeyle şantaj suçuna teşebbüsten hüküm kurulması…” (Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 18/02/2014 tarihli, 2012/35440 Esas ve 2014/5147 Karar sayılı kararı)

“Şantaj suçunun oluşabilmesi için mağdurun kanuna aykırı veya yükümlü olmadığı birşeyi yapmaya veya yapmamaya ya da haksız çıkar sağlamaya zorlanması gerekmektedir. Eylemin teşebbüs aşamasına gelip gelmediğinin belirlenmesi hususunda ise “doğrudan doğruya fiilin icrasına başlanması” şeklindeki objektif ölçüt esas alınarak, icra hareketi ile hazırlık hareketi ayrımı yapılmalıdır.

Somut olayda, sanığın şikayetten vazgeçme karşılığında katılan T. G.’den haksız menfaat temin etmek amacıyla, T. B. ve G. B.’u, katılan T. G. hakkında cinsel saldırı suçundan Cumhuriyet savcılığına şikayetçi olmaları hususunda yönlendirmesi şeklinde gerçekleşen eyleminde, sanığın katılanla irtibata geçmemesi ve ona yöneltilmiş herhangi bir hareketinin olmaması nedeniyle şantaj suçunun icrai hareketlerine başlamadığından, anılan suça teşebbüsün oluşmayacağı, ancak eyleminin T. B. ve G. B.’u iftiraya azmettirme suçunu oluşturup oluşturmayacağı tartışılmadan yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması…” (Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 12/10/2015 tarihli 2015/2294 Esas ve 2015/2981 Karar sayılı kararı)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir