Yargıtay: Hakaret – HAGB – Manevi Tazminat
Hakaret eylemi, Türk Ceza Kanunu kapsamında suç olarak düzenlenmiş olup aynı zamanda kişilik haklarına saldırı niteliği taşıdığı için manevi tazminat davasına da konu olabilmektedir. Ancak uygulamada özellikle ceza mahkemelerinde verilen Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) kararlarının, hukuk mahkemeleri açısından bağlayıcılığı tartışma konusu olmaktadır.
Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, HAGB kararı kesinleşmiş bir mahkûmiyet hükmü niteliğinde değildir. Bu nedenle, Türk Borçlar Kanunu’nun 74. maddesi uyarınca hukuk hâkimini bağlamaz. Hakaret fiiline dayalı olarak açılan manevi tazminat davalarında, ceza mahkemesinin vermiş olduğu HAGB kararı tek başına delil olarak kabul edilmez. Hukuk hakimi, olayın somut delillerini değerlendirerek bağımsız bir şekilde karar vermek zorundadır.
Bu noktada, Yargıtay’ın farklı kararlarında vurgulandığı üzere, kişilik haklarının ihlali sebebiyle açılacak manevi tazminat davalarında davacının iddialarını somut delillerle desteklemesi büyük önem taşır. Ceza mahkemesindeki hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesin bir mahkûmiyet sonucunu doğurmaması, tazminat davasının kabul edilmesi için tek başına yeterli görülmemektedir.
HAGB Kararının Hukuk Hakimi Açısından Bağlayıcılığı
Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) kararı, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. maddesinde düzenlenmiştir. Kanunun 231/5. fıkrasına göre, HAGB kararı verilmesi halinde sanık hakkında kurulan hüküm herhangi bir hukuki sonuç doğurmaz. Yani bu karar, sanığın adli siciline işlenmez ve kesinleşmiş bir mahkûmiyet hükmü gibi değerlendirilemez.
Türk Borçlar Kanunu’nun 74. maddesi uyarınca ise, ceza mahkemesinde verilen kararların hukuk hâkimini bağlaması için hükmün kesinleşmiş olması gerekir. Ancak HAGB kararları, kesinleşmiş bir mahkûmiyet hükmü niteliğinde olmadığından, hukuk hâkimi bakımından bağlayıcı değildir. Bu sebeple, ceza mahkemesinde hakaret suçundan HAGB kararı verilmiş olsa bile, hukuk hâkimi tazminat davasında bu karara bağlı kalmak zorunda değildir.
Yargıtay kararlarında da açıkça vurgulandığı üzere, HAGB kararı hukuk hâkiminin serbest delil takdir yetkisini ortadan kaldırmaz. Hakim, tanık ifadeleri, olayın gerçekleştiği şartlar, taraf beyanları ve diğer delilleri değerlendirerek, davacının kişilik haklarının ihlal edilip edilmediğine bağımsız olarak karar vermelidir.
Hakaret Eylemine Dayalı Manevi Tazminat
Hakaret, Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesinde düzenlenen ve bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldırı niteliği taşıyan eylemdir. Ceza hukuku bakımından suç teşkil eden bu fiil, aynı zamanda kişilik haklarının ihlali anlamına geldiğinden, mağdura manevi tazminat talep etme hakkı verir.
Manevi tazminatın amacı, mağdurun kişilik haklarına yapılan saldırı nedeniyle duyduğu elem ve üzüntünün kısmen de olsa giderilmesini sağlamaktır. Hakaret eylemi nedeniyle açılan tazminat davalarında mahkemeler; tarafların sosyal konumunu, hakaretin niteliğini, işlendiği ortamı, olayın mağdur üzerindeki etkilerini dikkate alarak hakkaniyete uygun bir tazminat miktarı belirler.
Bu noktada, HAGB kararının hukuk hakimini bağlamaması özel bir önem taşır. Çünkü ceza mahkemesinde sanığa hakaret suçundan HAGB kararı verilmiş olması, tazminat davasında mağdur lehine doğrudan bir sonuç doğurmaz. Hukuk mahkemesi, somut olayda gerçekten bir hakaret eylemi bulunup bulunmadığını kendi değerlendirmesiyle belirler.
Ceza Yargılamasında HAGB ve Hukuk Davasına Etkisi
Ceza yargılamasında sanık hakkında verilen Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) kararı, sanığın suç işlediğine dair hüküm kurulmuş olsa da bu hükmün hukuki sonuç doğurmadığı anlamına gelir. Bu nedenle, HAGB kararı kesinleşmiş bir mahkûmiyet olarak kabul edilmez.
Hukuk davalarında ise, özellikle hakaret eylemine dayalı manevi tazminat davalarında, HAGB kararı hukuk hakimini bağlamaz. Yargıtay’ın istikrar kazanmış kararlarında belirtildiği üzere, hukuk hâkimi HAGB kararına dayanarak doğrudan tazminata hükmedemez. Bunun yerine, dosyadaki tanık beyanlarını, tarafların anlatımlarını ve diğer delilleri değerlendirerek bağımsız bir karar vermelidir.
Örneğin, ceza mahkemesinde hakaret suçundan HAGB kararı verilmişse, hukuk hâkimi bu karara bağlı kalmaksızın delilleri yeniden inceleyerek gerçekten bir hakaret fiilinin işlenip işlenmediğini araştırmalıdır. Eğer deliller hakaretin varlığını ispatlamıyorsa, tazminat davası reddedilebilir.
Yargıtay’ın Hakaret – HAGB – Manevi Tazminat Konusundaki Görüşü
Yargıtay kararlarında açıkça belirtildiği üzere, HAGB kararı ceza hukukunda sanığın suç işlediğine dair mahkeme kararı olsa da, bu kararın kesinleşmiş bir mahkûmiyet hükmü sayılmaması nedeniyle hukuk hakimini bağlamaz.
Özellikle hakaret eylemine dayalı manevi tazminat davalarında, Yargıtay şu hususların altını çizmektedir:
- HAGB kararları, TBK m. 74 anlamında hukuk hâkimi açısından bağlayıcı değildir.
- Hukuk hakimi, ceza dosyasındaki tanık ifadelerini ve delilleri bizzat değerlendirerek, kişilik haklarına saldırı olup olmadığını kendisi tespit etmelidir.
- Ceza yargılamasında verilen karar, hukuki açıdan tek başına tazminat sorumluluğu doğurmaz.
- Eğer deliller hakaret eyleminin varlığını ortaya koymazsa, manevi tazminat davası reddedilmelidir.
Yargıtay’ın bu yaklaşımı, ceza ve özel hukuk arasındaki ilişkiyi netleştirmekte; kişilik haklarına saldırı iddialarında hukuk hâkiminin bağımsız takdir yetkisinin ön planda olduğunu göstermektedir.
Hakaret Manevi Tazminat Yargıtay Kararları
Yargıtay içtihatları, hakaret eylemine dayalı manevi tazminat davalarının hangi şartlarda kabul edileceğini ve hangi durumlarda reddedileceğini açıklığa kavuşturmaktadır. Özellikle HAGB kararlarının hukuk hakimini bağlamaması, bu davalarda dikkat edilmesi gereken önemli bir noktadır. Aşağıda öne çıkan bazı Yargıtay kararları özetlenmiştir:
1-) Zamanaşımı Süresi
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi kararlarına göre, hakaret fiilinden doğan manevi tazminat davalarında sekiz yıllık zamanaşımı süresi uygulanmaktadır. Çünkü hakaret suçu, Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen bir suç olduğundan, Türk Borçlar Kanunu m. 72 gereği ceza hukuku zamanaşımı süresi dikkate alınmaktadır.
2-) Yetkili Mahkeme
Hakaret fiiline dayalı manevi tazminat davaları, zararın meydana geldiği yer mahkemesinde, davalının yerleşim yeri mahkemesinde veya davacının yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. Yargıtay, bu noktada davacının seçimlik hakkının bulunduğunu açıkça vurgulamaktadır.
3-) Ceza ve Hukuk Mahkemesi İlişkisi
Her ne kadar ceza mahkemesindeki beraat kararları hukuk hâkimini bağlamasa da, Yargıtay kararlarında ceza mahkemesinde belirlenen maddi olgunun çoğu zaman hukuk hâkimi bakımından da dikkate alınması gerektiği ifade edilmektedir. Ancak HAGB kararları, bağlayıcı bir kesin hüküm teşkil etmediğinden hukuk hâkiminin bağımsız değerlendirmesi esastır.
Örnek Yargıtay Kararları
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2017/2801 E., 2017/4714 K., 18.09.2017 T.
Hakaret fiiline dayalı manevi tazminat davasında, ceza yargılamasında sanık hakkında verilen HAGB kararının kesinleşmiş bir mahkûmiyet hükmü niteliğinde olmadığı, bu nedenle Türk Borçlar Kanunu’nun 74. maddesi kapsamında hukuk hâkimini bağlamayacağı belirtilmiştir. Mahkemenin, yalnızca HAGB kararına dayanarak tazminata hükmetmesi hatalı bulunmuş ve karar bozulmuştur.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2016/12827 E., 2016/12073 K.
Hakaret eylemine dayalı manevi tazminat davalarında zamanaşımı süresinin sekiz yıl olduğu vurgulanmıştır. Ceza hukukundaki hakaret suçunun zamanaşımı süresi dikkate alınarak, davacının davasını sekiz yıl içerisinde açabileceği kabul edilmiştir.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2016/3335 E., 2016/6146 K.
Haksız fiilden doğan davalarda, davacının yerleşim yeri mahkemesinde veya fiilin işlendiği yerde dava açabileceği belirtilmiştir. Bu bağlamda hakaret sebebiyle açılan manevi tazminat davalarında davacının seçimlik hakkı bulunduğu kabul edilmiştir.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2016/10596 E., 2016/6968 K.
Ceza mahkemesindeki beraat kararlarının hukuk hâkimini bağlamadığı, ancak maddi olgunun çoğu zaman hukuk hâkimi açısından da dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir. Hukuk hâkiminin, ceza mahkemesi kararındaki olguları göz ardı etmeden, kendi delil değerlendirmesi ile karar vermesi gerektiği vurgulanmıştır.
Avukat Fatih Tahancı, 2015 yılında Hukuk Fakültesini tam burslu, onur öğrencisi olarak Ankara’da tamamlamıştır. Avukatlık stajını Ankara Barosu nezdinde; ceza hukuku, sigorta hukuku, tazminat hukuku, iş hukuku, icra hukuku ve idare hukuku konularına odaklanmış çeşitli avukatlık bürolarında staj yaparak tamamlamıştır. Avukat Fatih Tahancı Çankaya/Ankara’da bulunan Tahancı Hukuk Bürosu’nda avukatlık faaliyeti göstermektedir.
Hagb verilen davada 5yillik süre bitince ,olay tarihinden 6 yıl geçmesine rağmen karsi taraf tazminat davasi açabilir mi?