Emsal Kararlar - İçtihatlar, Hukuk Davaları

Yargıtay: Trafik Kazası – Sigorta Rücu Davası – Alkolün Etkisi – Bilirkişi

Yargıtay Trafik Kazası - Sigorta Rücu Davası - Alkolün Etkisi - tahanci.av.tr

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi         2016/12186 E.  ,  2019/5678 K.
(Yargıtay: Trafik Kazası – Sigorta Rücu Davası – Alkolün Etkisi – Bilirkişi)

  •  

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki ZMSS poliçesinden kaynaklanan rücuen tazminat alacağına dayalı itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili ve ihbar olunan tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

– K A R A R –

Davacı vekili; 28.07.2011 tarihinde davacı … şirketine zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı ve davalının maliki olduğu aracın (ihbar olunan) sürücüsünün alkollü ve tam kusurlu olması nedeniyle meydana gelen kaza neticesinde, davacı tarafından zarar gören araç malikine 5.500,00 TL hasar tazminatının ödendiğini ve bu tazminatın rücuen tahsili amacıyla sigortalı araç maliki davalı aleyhine icra takibinin başlatıldığını belirterek icra takibine yapılan haksız itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı vekili; görev itirazında bulunduklarını, davacının dava dışı sürücünün alkollü olmasına dayanarak kazanın gerçekleştiğine dair iddiasının gerçek dışı olup rizikonun teminat dışında kalması için sürücünün alkollü olmasının yeterli olmayıp kazanın münhasıran alkolün etkisinde oluştuğunun da ispatı gerektiğini ve davanın dava dışı sürücüye ihbar edilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemece, davacının davalıdan toplam 6.447,62 TL alacaklı olduğunun tespiti ile davalının … İcra Müdürlüğü’nün 2013/3151 sayılı takip dosyasına yaptığı vaki itirazın iptali ile takibin 6.447,62 TL  üzerinden devamına, 5.500,00 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlar göz önünde tutularak avans faizi uygulanmasına, davacı lehine davalı aleyhine toplam alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmiş; hüküm davalı vekili ve ihbar olunan tarafından temyiz edilmiştir.

1-… ihbar olunan sıfatı ile davada yer almış olup, dava ihbar olunan …, davanın tarafı olmadığı gibi aleyhine hüküm de kurulmadığından, kararı temyizde hukuki menfaati yoktur. Bu nedenle, ihbar olunan …’ın temyiz dilekçesinin reddi gerekmiştir.
2-Dava, ZMSS poliçesinden kaynaklanan rücuen tazminat alacağına dayalı itirazın iptali istemine ilişkindir.

Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında sigortacının rücu hakkı, 2918 sayılı KTK’nın 95/2 maddesi ile Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında düzenlemeye tabi tutulmuştur. ZMSS Poliçe Genel Şartlarının 4. maddesinde düzenlenen ağır kusur veya kasıt hali, oto yarışına katılma, ehliyetnamesiz motorlu araç kullanmak, uyuşturucu veya alkollü olarak araç kullanmak, istiap haddinin aşılması, aracın çalınması veya gasp edilmesinde işleteninin kusuru gibi haller sigortacının sigortalısına rücu sebeplerindendir.

Somut olayda,  trafik kazası sonrası tutulan kaza tespit tutanağında sürücünün alkollü olduğuna veya oranına ilişkin bir belirleme bulunmamakta olup dosya kapsamında sadece Zara Devlet Hastanesi’nin 28/07/2011 tarih ve 28519 numaralı … adına düzenlenmiş haricen koklamakla alkol(+) olduğunun belirtildiğine ilişkin adli rapor mevcuttur.

Mahkemece aldırılan Adli Tıp Kurumu Beşinci Adli Tıp İhtisas Kurulu’nca düzenlenen 10.08.2015 tarihli raporda da hekim raporundaki koklamakla alkollü olduğu ifadesinin alkol ölçümü ile desteklenmediğinden cihetle …’ın olay anında alkollü olup olmadığı, alkollü ise alkolün düzeyi ve kişi üzerindeki etkilerinin neler olduğu hususlarında yorum yapılamadığı bildirilmiş; yine ceza dosyasında sürücü …’ın alkollü iken trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunu işlediğine dair somut ve her türlü şüpheden uzak delillerin bulunamadığından hakkında beraat kararı verilmiş ve bu karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

Mahkeme ise alınan kusur raporlarına dayanarak sürücü …’ın kazanın oluşumunda tam kusurlu olduğu belirlemeleri doğrultusunda sürücünün alkollü olsa da olmasa da kusurlu hareketiyle kazaya sebep olduğu, KTK’na muhalefet ettiği, dava dışı sürücünün tamamen kusurlu olduğu, davalının da maliki bulunduğu aracın verdiği zarardan sürücünün kusuru oranında sorumlu olacağından dava konusu olayda rücuen tazminat şartları oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığını ispat yükü, 6762 sayılı TTK’nun 1281. maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir.

Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurların da olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin belirlenmesi durumunda, oluşan hasarın poliçe teminatı dışında kalacağından davanın kabulüne, aksi halinde reddine karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir.

Bu durumda mahkemece tüm bu hususlar göz önünde tutularak alkolün tespitine yönelik tetkikin yapılmadığı, alkolün düzeyine bağlı olarak şahıstaki etkilerini değerlendirilebilecek bir raporun da dosya içerisinde mevcut olmadığının anlaşıldığı ve ceza mahkemesinin, olayın oluş biçimine ilişkin tespiti ve TBK’nun 74. maddesi gereğince bu tespitteki maddi olgunun hukuk hakimini bağlayacağı hususları gözetilerek İTÜ veya Karayolları Genel Müdürlüğü gibi kuruluşlardan seçilecek iki trafik uzmanı ve bir nörolog bilirkişiden oluşan bilirkişi kurulundan, tüm dosya kapsamı dikkate alınmak suretiyle, kazanın münhasıran alkolün etkisi altında gerçekleşip gerçekleşmediğinin, başka unsurların da kazada etkili olup olmadığının tespiti hususlarında ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınarak sonucuna göre değerlendirme yapılması gerekirken yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle ihbar olunan …’ın temyiz dilekçesinin REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ve ihbar olunan …’a geri verilmesine 08/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.

 

Alkol Raporu Eksikliği

Alkol raporu eksikliği, özellikle trafik kazalarına ilişkin tazminat ve rücu davalarında davanın sonucunu doğrudan etkileyen önemli bir unsurdur. Yargı uygulamalarına göre, sigorta şirketi, ödemeyi yapan taraf sıfatıyla kazanın münhasıran alkol etkisiyle meydana geldiğini ispat etmekle yükümlüdür. Bu ispatın sağlanabilmesi için resmî alkol tespit tutanağı, promil ölçüm raporu veya kan tahlili sonuçları gibi objektif ve bilimsel belgelerin dosyada bulunması gerekir.

Alkol raporunun eksik olması durumunda, mahkeme yalnızca tanık beyanları veya tahmine dayalı değerlendirmelerle sonuca gidemez. Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere, somut delil bulunmadığı sürece sürücünün alkollü olduğu varsayılamaz. Dolayısıyla, alkol raporu eksikliğinde sigorta şirketinin rücu talebi reddedilebilir veya tazminat miktarı farklı şekilde değerlendirilebilir.

Bu nedenle, kazaya ilişkin tüm yasal işlemlerde alkol tespit tutanağının eksiksiz düzenlenmesi ve dosyaya eklenmesi büyük önem taşımaktadır.

Alkollü Trafik Kazası Yargıtay Kararları

Yargıtay’ın yerleşik içtihadı, sürücünün yalnızca alkollü olmasının tek başına teminatı dışlamaya yetmeyeceği; kaza ile alkol arasında illiyet bağının somut delillerle ortaya konması gerektiği yönündedir. Bu nedenle, sigortacının rücu edebilmesi veya teminatı daraltabilmesi için olayın münhasıran alkol etkisiyle gerçekleştiğinin ispatı aranır. 

İspat bakımından alkol tespit tutanağı, nefes/kan ölçümü gibi objektif veriler esastır; illiyet bağı kanıtlanamazsa rücu talepleri reddedilebilir. İspat yükü çoğu durumda sigortacıdadır. 

Ceza yargılamasında Yargıtay, 1,00 promil ve üzeri alkollü araç kullanımının güvenli sürüş yeteneğini ortadan kaldırabileceğini; bu hâllerde bilinçli taksir hükümlerinin uygulanabileceğini kabul etmektedir. (Örn. Yargıtay 12. CD, E.2021/4178) 

Ayrıca, alkollü olduğunu bilerek sürücünün aracına binen zarar görenin müterafik kusuru gündeme gelebilir ve tazminatta indirim yapılabilir.

Alkollü Araç Kullanma Sigorta Rücu

Zorunlu Trafik Sigortası kapsamında sigortacı, zarar görene ödediği tazminatı; kaza ilgili mevzuatta izin verilen sınırın üzerinde alkollü sürüş sırasında meydana gelmiş ve kaza ile alkol arasında illiyet bağı somut delillerle ispatlanmışsa sigorta ettirene rücu edebilir. Yargıtay’ın yerleşik içtihadına göre, sırf alkollü olmak tek başına rücu için yeterli değildir; alkolün kazayı münhasıran etkilediği bilimsel/objektif verilerle (alkol tespit tutanağı, nefes/kan ölçümü, bilirkişi analizi) ortaya konmalıdır. İspat yükü kural olarak sigortacıya aittir ve husumet, kural olarak sigorta ettirene yöneltilir.

Alkollü Ölümlü Trafik Kazası Yargıtay Kararları

Yargıtay’ın yerleşik yaklaşımı, sürücünün alkollü olmasının tek başına yeterli olmadığını; tazminat ve rücu bakımından kaza ile alkol arasında illiyet bağının objektif delillerle (nefes/kan ölçümü, tutanak, bilirkişi) ispatlanmasını arar. Bu nedenle, rücu iddiasında ispat yükü kural olarak sigortacıdadır.

Ceza yargılamasında yüksek promil ve ağır kural ihlalleri (aşırı hız, kırmızı ışık) varsa bilinçli taksir uygulanır; ceza alt sınırdan uzaklaştırılarak artırılır. (Örn. 3,07 promil olayında bilinçli taksir kabulü; 12. CD kriter kararı.)

Ölümlü kazalarda kusur dağılımı yapılırken; sürücünün aşırı alkol düzeyi, ihlal sayısı ve olayın oluş şekli dikkate alınır. Yolcunun alkollü sürüşü bilerek araca binmesi durumunda müterafik kusur indirimi de gündeme gelebilir. 

Sigorta hukuku yönüyle, alkollü sürüş saptansa dahi illiyet bağının yokluğu hâlinde teminat devam eder; bağ kanıtlanırsa sigortacı rücu edebilir

Alkollü Tek Taraflı Trafik Kazası

Alkollü tek taraflı trafik kazalarında temel hukuki tartışma, kaza ile alkol arasında illiyet bağının bulunup bulunmadığıdır. Yalnızca sürücünün alkollü olması tek başına teminat dışılık için yeterli görülmez; kazanın münhasıran alkol etkisiyle meydana geldiği objektif delillerle (alkol tespit tutanağı, nefes/kan ölçümü, olay yeri incelemesi, bilirkişi raporu) ispatlanmalıdır.

Zorunlu Trafik Sigortası yönünden sigortacı, zarar görene ödeme yaptıktan sonra, illiyet bağı ispatlanırsa rücu edebilir. İlliyet kanıtlanamazsa teminat devam eder ve rücu imkânı doğmaz. Tek taraflı olaylarda hasarın oluş şekli (yol, hava, hız, sürüş manevraları, fren izi analizleri) bilirkişilikle ayrıntılı incelenir.

Ceza boyutunda, yüksek promil düzeyleri ve ağır kural ihlalleri bir aradaysa bilinçli taksir değerlendirmesi yapılabilir. Ayrıca sürücünün ehliyet durumu, kaçma/kaçmama, yardım yükümlülüğü gibi hususlar cezanın belirlenmesinde dikkate alınır.

Uygulamada, eksik alkol delili veya yöntemine uygun alınmamış ölçüm kayıtları varsa, illiyet bağı kurulamadığı için rücu talepleri reddedilebilmekte; buna karşılık, usulüne uygun yüksek promil + teknik kusur birlikteliğinde rücu kabul edilebilmektedir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir