Ceza Hukuku

Banka veya Kredi Kartlarının Kötüye Kullanılması Suçu TCK 245

Banka veya Kredi Kartlarının Kötüye Kullanılması Suçu TCK 245 - tahanci.av.tr

Banka veya Kredi Kartlarının Kötüye Kullanılması Suçu kapsamında bu makalemizde 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 245. maddesinde düzenlenmiş olan Banka veya Kredi Kartlarının Kötüye Kullanılması Suçu özel olarak incelenecektir.

Banka veya Kredi Kartlarının Kötüye Kullanılması suçu 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun Bilişim Alanında Suçlar başlıklı onuncu kısmında düzenlenmiştir. Kredi ve banka kartlarının kullanımının fazlasıyla yaygınlaşması sebebiyle banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçunun önemi de artmıştır. Bugünkü yazımızda hayatımızın vazgeçilmez unsurlarından biri haline gelen kredi ve banka kartlarının kötüye kullanılması suçunu ele alacağız. 

BANKA VEYA KREDİ KARTLARININ KÖTÜYE KULLANILMASI SUÇU NEDİR?

Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması 245. maddede düzenlenmektedir.

  • Başkasına ait bir banka veya kredi kartını, her ne suretle olursa olsun ele geçiren veya elinde bulunduran kimse, kart sahibinin veya kartın kendisine verilmesi gereken kişinin rızası olmaksızın bunu kullanarak veya kullandırtarak kendisine veya başkasına yarar sağlarsa, üç yıldan altı yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. 
  • Başkalarına ait banka hesaplarıyla ilişkilendirilerek sahte banka veya kredi kartı üreten, satan, devreden, satın alan veya kabul eden kişi üç yıldan yedi yıla kadar hapis ve onbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. 
  • Sahte oluşturulan veya üzerinde sahtecilik yapılan bir banka veya kredi kartını kullanmak suretiyle kendisine veya başkasına yarar sağlayan kişi, fiil daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde, dört yıldan sekiz yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. 
  • Birinci fıkrada yer alan suçun; a) Haklarında ayrılık kararı verilmemiş eşlerden birinin, b) Üstsoy veya altsoyunun veya bu derecede kayın hısımlarından birinin veya evlat edinen veya evlâtlığın, c) Aynı konutta beraber yaşayan kardeşlerden birinin, zararına olarak işlenmesi hâlinde, ilgili akraba hakkında cezaya hükmolunmaz. 
  • (Ek: 6/12/2006 – 5560/11 md.) Birinci fıkra kapsamına giren fiillerle ilgili olarak bu Kanunun malvarlığına karşı suçlara ilişkin etkin pişmanlık hükümleri uygulanır

BANKA VE KREDİ KARTI KAVRAMI 

Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’na göre banka kartı mevduat hesabı veya özel carî hesapların kullanımı dâhil bankacılık hizmetlerinden yararlanmayı sağlayan kart olarak tanımlanmıştır. 

Kredi kartı ise nakit kullanımı gerekmeksizin mal ve hizmet alımı veya nakit çekme olanağı sağlayan basılı kartı veya fizikî varlığı bulunmayan kart numarasını ifade eder.

Kanunun gerekçesinde ‘’banka kartı, bankanın kurduğu sisteme hukuka uygun olarak girmeyi sağlamaktadır. Bu kart, saptanan ve kart sahibince bilinen bir numara marifetiyle, banka görevlisinin yardımı olmadan, kart sahibinin kendi hesabından para çekmesini sağlamaktadır.

Kredi kartları ise, banka ile kendisine kart verilen kişi arasında yapılmış bir sözleşme gereğince, kişinin bankanın belirli koşullarla sağladığı kredi olanağını kullanmasını sağlayan araçtır.’’ denmiştir. 

Banka veya Kredi Kartlarının Kötüye Kullanılması Suçu Soruşturma ve Kovuşturma Usulü

Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçu soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olmayan suçlardandır. Bu sebeple soruşturulması ve kovuşturulması re’sen takip edilecektir. Şikâyete tabi olmadığından bu suçta yapılması gereken işlem ihbardır.  Suça ilişkin ihbar, Cumhuriyet Başsavcılığına veya kolluk makamlarına yapılacaktır.

Bu suçların davasına, suçtan zarar gören kişilerin katılması mümkündür. Mağdur, suçtan zarar gören gerçek veya tüzel kişiler kamu davasına katılabilirler (CMK m. 237).

UZLAŞTIRMA

Uzlaştırma, ceza hukukunda suçun mağduru ve failinin tarafsız bir uzlaştırmacı gözetiminde iletişim kurmasıdır. Tarafların sürecin sonunda bir anlaşmaya varmaları uzlaşma olarak ifade edilirken, uzlaştırma sürecin bütününe verilen isimdir. Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete tabi suçlar uzlaştırma kapsamındadır. (CMK md.253/1-a). Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete tabi olmayıp uzlaşma kapsamında olan katalog suçlar da bulunmaktadır. Hem re’sen araştırılıyor oluşu hem de katalogta sayılmamış olması sebebiyle uzlaştırmaya tabi değildir. 

ÖNÖDEME

Önödeme belirli şartlar dâhilinde kişi hakkında soruşturma aşamasında kamu davası açılmayarak kovuşturmaya yer olmadığı kararı(takipsizlik),kovuşturma aşamasında ise mahkeme tarafından kamu davasının düşmesi kararı verilmesine olanak sağlayan bir ceza hukuku mekanizmasıdır. Önödeme için gereken şartlar suçun yalnızca adli para cezasını gerektiren bir suç olması veya hapis cezasının üst sınırının altı ayı aşmaması. Anılan suç iki şartı da karşılamadığı için önödemeye tabi değildir. 

KORUNAN HUKUKİ DEĞER 

Korunan hukuki değer kanun ile korunan ve ayrıca ihlal edilebilen hak veya menfaattir. Bu suçta birden çok hukuki yarar bulunmaktadır. Suçla korunan hukuki değer karma niteliktedir. Genel olarak bakılırsa suç topluma karşı işlenen suçlar kısmının, bilişim alanına karşı suçlar alt bölümünde düzenlenmiştir. Dolayısıyla korunan hukuki değerin, kamu güvenliği ve kişilerin güven içinde bilişim sistemini kullanmasıdır. Ayrıca maddedeki suçlar çalışmaları bilişim sistemlerine bağlı olan banka ve kredi kartları ile ilgili olduğu için korunan hukuki değerin büyük ölçüde bilişim sistemiyle alakalı olduğu söylenebilir.

Banka veya kredi kartlarını kötüye kullanmak suçunu düzenleyen madde gerekçesinde, bu suçun aslında hırsızlık, dolandırıcılık, güveni kötüye kullanma ve sahtecilik suçlarının özelliklerini de barındırdığı söylenmektedir. Korunan hukuki değerler aynı zamanda gerekçede sayılan suçların da korudukları değerlerdir. Bu anlayışa paralel olarak korunan hukuki değerlerin içinde kişilerin malvarlığı değerlerinin de olduğu söylenebilir. Kanunun gerekçesine göre de kredi ve banka kartlarının kötüye kullanılması suçu, hırsızlık, dolandırıcılık, güveni kötüye kullanma ve sahtecilik suçlarının kredi ve banka kartlarıyla işlenmiş halidir. 

Banka veya Kredi Kartlarının Kötüye Kullanılması Suçu Unsurları

Maddi Unsur

Fail

Bir suçun faili kanunda sayılmış olan fiilleri gerçekleştiren kişidir. Türk Ceza Kanunu’nun 37. maddesinde suçun kanuni tanımında yer alan fiili gerçekleştiren kişiler fail olarak sorumlu olur. Bazı suçlar niteliği itibariyle herkes tarafından işlenebilirken bazı suçlar belirli bir sıfat ve niteliğe sahip kişiler tarafından işlenebilir. Yalnızca suçun hukuki tanımında yer alan özelliğe ya da yükümlülüğe sahip kişi tarafından işlenebilen suçlara özgü suç denir. Özgü suçlarda fiilin başkası tarafından gerçekleştirilmesi durumda suç başka bir haksızlığa sebebiyet verebilecek olsa da özgü suç oluşmamaktadır.

Kanun maddesinde ‘’başkasına ait bir banka veya kredi kartını, her ne suretle olursa olsun ele geçiren veya elinde bulunduran kimse’’ denerek suçun özgü bir suç olmadığı, herkes tarafından işlenebileceği açıkça görülmektedir. 

245. maddenin birinci fıkrasına göre fail başkasına ait bir banka veya kredi kartını, her ne suretle olursa olsun ele geçiren veya elinde bulunduran kimse, kart sahibinin veya kartın kendisine verilmesi gereken kişinin rızası olmaksızın bunu kullanan veya kullandırtan kendisine veya başkasına yarar sağlayan kişidir. 

Maddenin ikinci fıkrasına göre, fail başkalarına ait banka hesaplarıyla ilişkilendirilerek sahte banka veya kredi kartı üreten, satan, devreden, satın alan veya kabul eden kişidir.

Üçüncü fıkrada, sahte oluşturulan veya üzerinde sahtecilik yapılan bir banka veya kredi kartını kullanmak suretiyle kendisine veya başkasına yarar sağlayan kişi fail olabilecektir. 

Türk Ceza Kanunu’nun 20. maddesinin gerekçesinde belirtildiği üzere suç ve ceza politikası gereği ancak gerçek kişiler suçun faili olabilir ve sadece gerçek kişiler hakkında ceza yaptırımına hükmedilebilir. Bu anlayış Anayasada güvence altına alınan ceza sorumluluğunun kişiselliği kuralının sonucudur. Görüldüğü üzere tüzel kişiler hakkında ceza yaptırımı uygulanmamaktadır. Bu sebeple tüzel kişiler suçun faili olamazlar.  TCK 246. madde fıkrasında  “Bu bölümde yer alan suçların işlenmesi suretiyle yararına haksız menfaat sağlanan tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur” denildiğinden, tüzel kişiler aracılığıyla bu suçun işlenmesi durumunda TCK’nın 60. madde fıkrasında belirtilen tüzel kişilere özgü güvenlik tedbiri uygulanabilecektir.

Mağdur

Suçun mağduru yukarıda belirtilen suç olarak sayılan fiillerden dolayı doğrudan zarar gören, haksızlığa uğrayan, ekonomik kaybına sebep olunan kişidir. Bu suçta mağdur herkes olabilmektedir. Mağdur açısından bir özellik aranmamıştır.

Suçun mağduru haksız olarak kredi veya banka kartı kötüye kullanılan, mal varlığında azalma meydana gelen kart hamili olacaktır. Suçun işlenebilmesi için banka ve kredi kurumlarının bilişim sistemleri kullanılarak suç işleniyor olsa da banka bu suçun mağduru haline gelmeyecek, suçun mağduru kartı kötüye kullanılan kişi olacaktır.

Doktrindeki kabule göre bankaların sistemlerine girilmiş olması sebebiyle bankaların ticari itibarları ve güvenilirliklerinin sarsılıyor oluşu onları mağdur konumuna getirmemekle birlikte suçtan zarar gören olarak davaya katılmalarında bir engel bulunmamaktadır. Açıklanan sebeplerle bu kurumlar davaya katılma talebinde bulunabilecek, kabul edilmesi durumunda katılan sıfatına sahip olarak yargılamaya katılabileceklerdir.

Failin eylemi ile birden fazla kişi de mağdur olabilir. Hak sahibinin birden fazla olması da mümkün olduğu için anılan seçimlik hareketlerden birinin varlığı halinde hak sahiplerinin tamamı bu suçun mağduru olacaktır.  Maddede suçun mağduru ‘’ kart sahibinin veya kartın kendisine verilmesi gereken kişi’’ olarak belirtilmiştir.

Banka ve Kredi Kartları Kanunu’nun 3. Maddesinde kart hamili tanımlanmıştır. Buna göre kart hamili ‘’ : Banka kartı veya kredi kartı hizmetlerinden yararlanan gerçek veya tüzel kişi’’ olarak açıklanmıştır. Yargıtay kararlarında kart hamili kavramını kullanmaktadır.

Suçun Konusu 

Suçun konusu, üzerinde suçun meydana geldiği (gerçekleştiği) insan veya şeydir. Bu suçun konusunu kredi ve banka kartları oluşturmaktadır. Bu kartlar bir kişiye ait olmalıdır. Maddenin gerekçesinde de suçun sadece kredi ve banka kartlarının kullanılmasıyla oluşacağı belirtilmektedir. ‘’ banka veya kredi kartlarının hukuka aykırı  olarak kullanılması ‘’ denilerek telefon kartları ve abonelik kartlarının kullanılarak suç işlenmesi durumunda bu suç oluşmayacaktır. 

Fiil

Hükümde 3 ayrı suç bulunmaktadır.

  • Bir banka veya kredi kartının kötüye kullanılması 
  • Başkalarına ait banka hesaplarıyla ilişkilendirilerek sahte banka veya kredi kartı üretilmesi, satılması, devredilmesi, satın alınması veya kabul edilmesi
  • Sahte oluşturulan veya üzerinde sahtecilik yapılan bir banka veya kredi kartını kullanmak suretiyle kendisine veya başkasına yarar sağlanması 

Hükümde ‘’başkasına ait bir banka veya kredi kartını, her ne suretle olursa olsun ele geçirmek veya elinde bulundurmak’’ yazmaktadır. ‘’Her ne suretle’’ ifadesi failin banka kartını nasıl ele geçirdiğinin öneminin olmadığını göstermektedir. Kartın hileyle, hırsızlıkla, ATM’ye kurulan düzenekle ele geçirilmesi ya da kartın sahibine ulaşmadan kartın ele geçirilmiş olması önemsizdir. Bu sebeple suç serbest hareketli suç niteliğindedir. Suçun nasıl işleneceği konusunda bir tanımlama içermediği için serbest hareketli suçlardandır. Sonucu doğuracak hareketlerin nitelikleri belirtilmemiştir.

Önemli noktalardan biri de kartın başkasına ait olması gerekmektedir. Kişinin kendisine ait kartı kullanarak yarar sağlaması bu suçu oluşturmaz. Kart hamilinin kartını çaldırdığı veya kaybettiği yönünde gerçeğe aykırı beyanda bulunup kartı kullanması veya bir başkasına kullandırtması Banka veya Kredi Kartları Kanunu’nun 37. Maddesine göre suç teşkil etmektedir.

’Banka kartı veya kredi kartını kaybettiği ya da çaldırdığı yolunda gerçeğe aykırı beyanda bulunarak kartı bizzat kullanan veya başkasına kullandıran kart hamilleri ile bunları bilerek kullananlar bir yıldan üç yıla kadar hapis ve ikibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılırlar.’’ denerek kanun koyucu kişinin kendisine ait kartı kullanarak yarar sağlaması suçunu cezalandırma yoluna gitmiştir. 

 Kanun suçları tanımlarken bazen yalnız sonucu göstermekle yetinir. Yasal tanımda, bu sonucu doğuracak hareketlerin neler olduğunu ve niteliklerini belirtilmez. Bu çeşit suçlara serbest hareketli suçlar denir. Bu suçlar bakımından sonucu doğurmaya elverişli herhangi bir hareketin yapılması ve sonucun, bu hareket tarafından meydana gelmesiyle suç oluşmuş olur.

Hükümde de yazdığı üzere suçun oluşması için ele geçirmek tek başına yeterli olmamaktadır. Ayrıca kart sahibinin ya da kartın kendisine verilmesi gereken kişinin rızası olmaksızın kullanmalıdır. Yine aynı şekilde kartın kullanılmasıyla bir yarar elde edilmesi gereklidir.” Elde edilen bu yararın ekonomik olması şarttır. Suçun oluşması için failin kendisine veya bir başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. 

Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçu bir zarar suçudur. Zarar suçunda fiilin işlenmesiyle suçun konusu üzerinde zarar meydana gelir. Yapılan eylem sonucunda ortaya zarar çıkmazsa yapılan eylem haksızlık oluşturmaya devam etse de banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçuna vücut vermeyecektir. Örneğin hırsızlık sonucu ele geçirilen kart kötüye kullanılmamış ve yarar sağlanmamış ise, banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçu oluşmayacak, eylem hırsızlık suçuna sebebiyet verecektir. 

Sahte banka veya kredi kartı üretmek, satmak, devretmek, satın almak veya kabul etmek 

Üretmek Türk Dil Kurumu’na göre oluşturmak, yaratmak, meydana getirmek 

Satmak Bir değer karşılığında malı alıcıya vermek

Devretmek, bir malın mülkiyetini, bir mal üzerindeki hakkı başkasına geçirmek

Satın Almak, bir nesneyi belirlenen fiyatını ödeyerek kendine mal etmek

Kabul etmek, bir şeyi isteyerek ya da istemeyerek uygun bulmak, bir şeye rıza göstermek, razı olmak.

Maddede suçun hangi hareketlerle işlenebileceğinin bizzat gösterildiği suçlar bağlı hareketli suçtur. Sahte olarak üretilen, satılan, devredilen, satın alınan, kabul edilen kartın başkalarına ait banka hesaplarıyla ilişkilendirilmiş olması da gerekir. Suç seçimlik hareketlidir. Maddede sayılan hareketlerden birinin yapılması suçun oluşumu için yeterlidir. Kartın üretilip satılmasıyla birden fazla suç oluşmayacak olup tek bir suç oluşacaktır. 

Sahte oluşturulan veya üzerinde sahtecilik yapılan bir banka veya kredi kartını kullanmak suretiyle kendisine veya başkasına yarar sağlamak

Suç sahte oluşturulan veya üzerinde sahtecilik yapılan bir banka veya kredi kartını kullanmak suretiyle kendisine veya başkasına yarar sağlanmasıyla işlenebilir. Yine ilk fıkrada olduğu gibi bu fıkrada da yarar sağlanması gereklidir. 2. Fıkra bu fıkranın hazırlık hareketlerini cezalandırmaktadır. Yine ilk fıkrada olduğu gibi zarar suçudur. Yani suçun oluşması için maddi bir zarar oluşmalı, fail ya da bir başkasına yarar sağlanmalıdır. 

Manevi Unsur

Kredi veya banka kartlarının kötüye kullanılması suçu kasten işlenebilir. Kast, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir. Fail elde ettiği banka veya kredi kartının bir başkasına ait olduğunu ve hamilin rızasının bulunmadığını bilmelidir. Ayrıca bilerek ve isteyerek kendisine veya bir başkasına yarar sağlamalı ya da kanunun dediği şekliyle kötüye kullanmayı bilmeli ve istemelidir.(TCK m. 21) Failin bu suçu işleyebilmesi için kusura sahip olması gerekmektedir. Kusurun olmaması durumunda failin cezalandırılması mümkün değildir.

Ceza hukukunda ‘’kusursuz ceza olmaz’’ ilkesi geçerlidir. Kişinin kusuru bulunmamakla birlikte hukuka aykırı fiilli haksızlık teşkil edebilir fakat bahsedildiği üzere cezalandırılması mümkün değildir. Kusurun bulunmadığı hallerde Ceza Muhakemesi Kanunu madde 223/3’e göre ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilmektedir. Failin kastı bilerek ve isteyerek hukuka aykırı olarak suçun kanuni tanımındaki fiilleri gerçekleştirmek olmalıdır. 

SUÇUN ÖZEL GÖRÜNÜŞ HALLERİ 

TEŞEBBÜS

Türk Ceza Kanununda teşebbüs 35. maddede düzenlenmiştir. ‘’Kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur.’’ denilerek açıklanmıştır. 

Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçunda suç başkasının kartının kullanılması ve yarar sağlanmasıyla tamamlanır. Suç yararın sağlanmasıyla tamamlandığı için bu aşamadan önce fail elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise bu suça teşebbüs söz konusu olacaktır. Yani fail elinde olmayan sebeplerle başkasına veya kendine yarar sağlayamazsa suça teşebbüs söz konusu olacaktır. Örneğin fail ATM’ye kurduğu düzenekle kartı ele geçirmiş fakat parayı çekemeden yakalanmış ise yani yarar sağlayamamış ise teşebbüsten cezalandırılacaktır. 

İŞTİRAK

Suça iştirak, bir suç işleme kararının icrası kapsamında birden fazla kişi tarafından fikir ve eylem birliği içinde birlikte suç işlenmesini ifade eder (TCK m.37).İştirak konusunda özellik arz eden bir durum bulunmamaktadır. Türk Ceza Kanunundaki özel hükümlere gidilecektir.

Suça iştirak, 5237 sayılı TCK’nın 37’nci maddesinde “Faillik”, 38’inci maddesinde “Azmettirme”, 39’uncu maddesinde “Yardım etme” ve 40’ıncı maddesinde “Bağlılık kuralı” başlığı altında düzenlenmiştir.

TCK’nın 37’nci maddesinde, “Suçun kanuni tanımında yer alan fiili birlikte gerçekleştiren kişilerden her biri fail olarak sorumlu tutulur” şeklinde bir düzenleme ile müşterek faillik açıklanmıştır.

Dolaylı faillik ise maddenin 2. fıkrasında ‘’Suçun işlenmesinde bir başkasını araç olarak kullanan kişi de fail olarak sorumlu tutulur’’ denilerek açıklanmıştır.

İÇTİMA

İçtima kelime anlamı olarak toplanma anlamına gelmektedir. Ceza hukukundaki karşılığı ise birden fazla suç işleyen failin çeşitli sebeplerden dolayı tek ceza alması durumudur. Bu suçta zincirleme suç hali mümkündür. Zincirleme suç kanunda ‘’bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir.

Ancak bu ceza, dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır. Bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekilleri, aynı suç sayılır’’ denilerek açıklanmıştır. Anılan suç zincirleme olarak işlenebilir. Aynı hamilin kartının birden fazla kullanılması durumunda zincirleme suç oluşacaktır. Aynı bankanın farklı müşterilerine ait kartların kullanılması halinde kart hamili sayısınca farklı suç oluştuğu kabul edilmelidir. 

TEKERRÜR 

Suçta tekerrür ve özel tehlikeli suçlular, 5237 sayılı TCK’nın 58’inci maddesinde düzenlenmiştir. Tekerrür kelime anlamı olarak bir daha vuku bulma, tekrar, tekrarlanma anlamlarına gelir. Ceza hukukunda ise kişinin herhangi bir cezaya mahkûm edildikten sonra yeniden suç işlemesini ifade etmek için kullanılmaktadır. Bu bağlamda kesinleşmiş bir hükümle mahkûm olan bir kimsenin, cezası infaz edilmemiş olsa dahi bu kesinleşmeden sonra kanunda öngörülen süreler geçmeden yeni bir suç işlemesi haline tekerrür adı verilir. Madde 58- (1) Önceden işlenen suçtan dolayı verilen hüküm kesinleştikten sonra yeni bir suçun işlenmesi halinde, tekerrür hükümleri uygulanır. Bunun için cezanın infaz edilmiş olması gerekmez.

GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME

Görevli mahkeme, Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 11. ve 12. maddeleri gereğince asliye ceza mahkemesidir. Yetkili mahkeme ise Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 12. Maddesine göre suçun işlendiği yer mahkemesine aittir. 

Suçun işlenmesinde bilişim sistemleri, banka veya kredi kurumları ya da banka veya kredi kartlarının araç olarak kullanılması halinde CMK’nın 12. maddesi uyarınca mağdurun yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir. 

Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçunun cezası nedir, kaç yıl?

1.  Başkasına ait bir banka veya kredi kartını, her ne suretle olursa olsun ele geçiren veya elinde bulunduran kimse, kart sahibinin veya kartın kendisine verilmesi gereken kişinin rızası olmaksızın bunu kullanarak veya kullandırtarak kendisine veya başkasına yarar sağlaması halinde üç yıldan altı yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. 

2. Başkalarına ait banka hesaplarıyla ilişkilendirilerek sahte banka veya kredi kartı üretilmesi, satılması, devredilmesi, satın alınması veya kabul edilmesi halinde üç yıldan yedi yıla kadar hapis ve onbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. 

3. Sahte oluşturulan veya üzerinde sahtecilik yapılan bir banka veya kredi kartını kullanmak suretiyle kendisine veya başkasına yarar sağlayan kişi, ‘’ fiilin daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmaması halinde ‘’ dört yıldan sekiz yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. 

ŞAHSİ CEZASIZLIK SEBEBİ

Maddenin 4. fıkrasında’Birinci fıkradaki suçun a) Haklarında ayrılık kararı verilmemiş eşlerden birinin, b) Üstsoy veya altsoyunun veya bu derecede kayın hısımlarından birinin veya evlat edinen veya evlâtlığın, c) Aynı konutta beraber yaşayan kardeşlerden birinin, zararına olarak işlenmesi hâlinde, ilgili akraba hakkında cezaya hükmolunmaz.’’ denerek kanun koyucu bu suç tipinde belirli akrabalık ilişkilerinin bulunması halinde cezalandırılmanın gerekli olmadığını düşünerek şahsi cezasızlık sebebini maddeye eklemiştir.

Suçun iştirak halinde işlenmesi durumunda şahsi bir sebep olduğu için sadece akrabalık ilişkisi bulunan kişi bu hükümden faydalanabilecektir. 

ETKİN PİŞMANLIK 

Maddenin 5inci fıkrasında ‘’Birinci fıkra kapsamına giren fiillerle ilgili olarak bu Kanunun malvarlığına karşı suçlara ilişkin etkin pişmanlık hükümleri uygulanır.’’ denerek anılan suç tipinde etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabileceğini belirtmiştir.

Etkin pişmanlık Türk Ceza Kanunu’nun 168. Maddesinde düzenlenmiştir. ‘’suç tamamlandıktan sonra ve fakat bu nedenle hakkında kovuşturma başlamadan önce, failin, azmettirenin veya yardım edenin bizzat pişmanlık göstererek mağdurun uğradığı zararı aynen geri verme veya tazmin suretiyle tamamen gidermesi halinde, verilecek cezanın üçte ikisine kadarı indirilir.’’ Denmiştir. Görüldüğü üzere etkin pişmanlık sadece 245. maddenin birinci fıkrası için uygulanabilirken, uygulanabilmesi için de kovuşturmanın başlamamış olması gerekmektedir.

DAVA ZAMANAŞIMI SÜRESİ

Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçunda dava zamanaşımı 8 yıldır. Dava zamanaşımı suçun üzerinden belirli bir süre geçmekle devletin cezalandırma hakkını kaybettiği ve davayı düşüren, soruşturma ve kovuşturma işlemlerine engel olan bir ceza hukuku müessesesidir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir