Kişisel Verilerin Kaydedilmesi Suçu

1) GİRİŞ

Kişisel Verilerin Kaydedilmesi suçu, TCK’nın 135.maddesinde, Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı suçlar başlığı altında düzenlenmiştir. Söz konusu suçun kanuni düzenlemesi;

‘’(1) Hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydeden kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir.

 (2) Kişisel verinin, kişilerin siyasi, felsefi veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlarına, sağlık durumlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin olması durumunda birinci fıkra uyarınca verilecek ceza yarı oranında artırılır.’’

Şeklindedir.

TCK madde 135/1 hükmünde, kişisel verilerin hukuka aykırı olarak kaydedilmesi suçunun temel hali düzenlenmiştir. 135.maddenin 2.fıkrasında ise söz konusu suçun nitelikli hali düzenlenmiştir. TCK madde 137’de de ortak hüküm şeklinde ayrıca bir nitelikli hal öngörülmüştür. Buna göre suçun; kamu görevlisi tarafından ve görevinin verdiği yetki kötüye kullanılmak suretiyle veya belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle, işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.

2) Kişisel Verilerin Kaydedilmesi Suçunun Maddi Unsurları 

A. Fail ve Mağdur

Kişisel Verilerin Kaydedilmesi suçunun işlenebilmesi açısından herhangi bir özgü suç hali düzenlenmemiştir. Buna göre suçun kanuni düzenlemesine uygun icrai hareketi gerçekleştiren herkes fail olabilecektir. Suçun herkes tarafından işlenebilir olmasının yanında bazı hallerde verilecek cezanın artırılacağı öngörülmüştür. Buna göre suçun; kamu görevlisi tarafından ve görevinin verdiği yetki kötüye kullanılmak suretiyle veya belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle, işlenmesi halinde nitelikli hal söz konusu olacaktır. 

Kişisel Verilerin Kaydedilmesi suçunun mağduru, suç konusu verilerin sahibidir. Kişisel verileri, hukuka aykırı olarak kaydedilen kişiler bu suçun mağduru olacaktır. 

B. Fiil ve Netice

Kişisel Verilerin Kaydedilmesi suçu, serbest hareketli bir suçtur. Serbest hareketli suçlar, kanunda gösterilen suçun herhangi bir suretle işlenebileceğini, suçun meydana gelmesi için özel olarak icra edilmesi gereken bir eylemin bulunmadığını ifade etmektedir. 

Kişisel Verilerin Kaydedilmesi suçunun işlenebilmesi için kişisel verilerin hukuka aykırı olarak kaydedilmesi gerekmektedir. İlgili suçun serbest hareketli düzenlenmiş olması sebebiyle de kişisel verilerin hukuka aykırı herhangi bir surette kaydedilmesi yeterli olacaktır. 

Kişisel Verilerin Kaydedilmesi suçu, sırf hareket suçudur. Sırf hareket suçları, icrai hareketin gerçekleştirilmesiyle meydana gelen, ayrıca bir neticenin bulunmasına gerek olmayan suçlardır. Dolayısıyla kanuni tanımda yer alan kaydetme eyleminin herhangi bir surette gerçekleştirilmesi ile suç meydana gelecektir. 

3) Kişisel Verilerin Kaydedilmesi Suçunun Manevi Unsurları

Hukukumuzda, düzenlenen suçlar bakımından kast ile sorumluluk hali esastır. Kanun koyucu bir suçun taksirle sorumluluk halini düzenlememişse o suçtan ancak kast ile sorumlu olmak mümkündür. Kişisel verilerin kaydedilmesi suçu bakımından TCK’da taksirli sorumluluk hali düzenlenmemiştir. Dolayısıyla ilgili suç ancak kasten işlenebilecektir. 

Kast, Türk Ceza Kanunu’nun 21.maddesinde, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesi olarak ifade edilmiştir. Bir diğer ifadeyle kast, öngörülebilir bir neticenin öngörülmesi ve istenmesi yahut en azından kabul edilmesi halinde söz konusu olacaktır. Bu tanımlamadan da anlaşılacağı üzere kastın gündeme gelebilmesi için öngörülebilirlik, öngörme ve isteme yahut kabul etme unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir. 

A. Öngörülebilirlik ve Öngörme 

Herhangi bir suçun değerlendirilmesinde ilk kıstas, herkesçe öngörülebilir olup olmadığıdır. Buna göre TCK kapsamında bir suçtan bahsedebilmek için öncelikle dış dünyaya yansıyacak hareketin veya neticenin aynı durumda bulunan, ortalama zekâya sahip, makul kişiler için öngörülebilir olması gerekmektedir. Bu kişiler için öngörülebilir olmayan durumların varlığı halinde ise kasttan söz edilemeyecektir. 

Kanun koyucu, kast unsuruyla işlenen suçlarda failin iç dünyasındaki kötülüğü, bu kötülüğün yoğunluğunu, suç işleme konusundaki kararlılığını, neticeyi bilmesini ve istemesini cezalandırmaktadır. Fail, kast unsuruyla suç işlerken neticeyi öngörmektedir. Dolayısıyla suçun bilerek işlenmesi halinde artık kast unsuru devreye girecektir.

B. Neticeyi İsteme

Türk Ceza Kanunu’nun 21.maddesi, kast unsurunun varlığı için suça ilişkin neticenin istenmesini yahut en azından kabul edilmesini aramıştır. Buna göre fail, suçu öngörmesinin yanında gerçekleşmesini istemekte en azından gerçekleşeceğini kabul etmektedir.

4) Suçun Özel Görünüş Biçimleri

A. Teşebbüs

Teşebbüs kurumu, TCK’nın 35.maddesinde, failin, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamamasından sorumlu tutulması olarak ifade edilmiştir. Bu maddeye göre fail, teşebbüs aşamasında kalan bir suçtan meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığına göre, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine on üç yıldan yirmi yıla kadar, müebbet hapis cezası yerine dokuz yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacak olup, diğer hallerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilecektir.

Kişisel Verilerin Kaydedilmesi suçu, her ne kadar sırf hareket suçu olarak düzenlenmiş olsa da icrai hareketlerin bölünebilir olduğu hallerde teşebbüs hükümleri uygulama alanı bulacaktır. 

B. İştirak

İştirak, bir suçun birden fazla fail tarafından birlikte işlenme iradesini ifade etmektedir. İştirakten bahsedebilmek için suça birden fazla kişinin katılımı olması ve bu kişilerde suç işlemeye ilişkin ortak bir irade olması gerekmektedir. Bu sebeple iştirak, yalnızca kasten işlenebilen suçlarda gündeme gelebilecektir.

Kişisel Verilerin Kaydedilmesi suçu birden fazla fail ile işlenmeye uygun bir suçtur. İlgili suçun tipikliğe uygun hareketlerinin birden fazla kişi ile birlikte yapılması halinde suçun işlenişine katılan herkes fail olarak sorumlu olacaktır.

C. İçtimaı

TCK, Kişisel Verilerin Kaydedilmesi suçu bakımından ayrıca bir içtima hali düzenlememiştir. Dolayısıyla Kişisel Verilerin Kaydedilmesi suçunun içtimaı halinde TCK madde 42 vd. hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.

5) Muhakeme

Kişisel Verilerin Kaydedilmesi suçu şikâyete tabi olmayıp, soruşturma ve kovuşturması re’sen yapılabilmektedir. Söz konusu suç için öngörülen ceza 10 yıl ve daha aşağısı olması ve 5235 sayılı kanunda belirtilen suçlardan da olmaması sebebiyle görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemesi’dir.

6) Kişisel Verilerin Kaydedilmesi Suçu Önödemeye Tabi Midir?

Önödeme TCK’nın 75.maddesinde düzenlenmiştir. İlgili madde düzenlemesine göre yalnız adli para cezasını gerektiren yahut üst sınırı 6 ayı geçmeyen suçlar önödemeye tabidir. Bahsedilen şartları taşımaması sebebiyle Kişisel Verilerin Kaydedilmesi Suçu önödeme kapsamında değildir.

7) Kişisel Verilerin Kaydedilmesi Suçu Uzlaştırmaya Tabi Midir?

CMK madde 253 hükmü uzlaştırma kurumunu düzenlemiştir. İlgili düzenlemeye göre soruşturma ve kovuşturması şikâyete bağlı suçlar ile CMK madde 253’te katalog olarak sayılan suçlar uzlaştırmaya tabidir. Buna göre Kişisel Verilerin Kaydedilmesi suçu ilgili şartları taşımaması ve CMK 253’te sayılan katalog suçlardan olmaması sebebiyle uzlaştırmaya tabi değildir. 

8) Kişisel Verilerin Kaydedilmesi Suçu Hakkında Yargıtay Kararı

Kişisel verilerin ne olduğuna dair Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2019/14037 E., 2023/2232 K numaralı kararı:

‘’Kişisel verilerin kaydedilmesi ve verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunun maddi konusunu oluşturan “kişisel veri” kavramından, kişinin, yetkisiz üçüncü kişilerin bilgisine sunmadığı, istediğinde başka kişilere açıklayarak ancak sınırlı bir çevre ile paylaştığı nüfus bilgileri (T.C. kimlik numarası, adı, soyadı, doğum yeri ve tarihi, anne ve baba adı gibi), adli sicil kaydı, yerleşim yeri, eğitim durumu, mesleği, banka hesap bilgileri, telefon numarası, elektronik posta adresi, kan grubu, medeni hali, parmak izi, DNA’sı, saç, tükürük, tırnak gibi biyolojik örnekleri, cinsel ve ahlaki eğilimi, sağlık bilgileri, etnik kökeni, siyasi, felsefi ve dini görüşü, sendikal bağlantıları gibi kişinin kimliğini belirleyen veya belirlenebilir kılan, kişiyi toplumda yer alan diğer bireylerden ayıran ve onun niteliklerini ortaya koymaya elverişli, gerçek kişiye ait her türlü bilginin anlaşılması gerekir.’’

Kişisel Verilerin Kaydedilmesi suçu ile Özel Hayatın Gizliliğini İhlal suçlarının ayrımına ilişkin Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 2019/973 E. , 2020/218 K. numaralı kararı:

‘’Ayrıca, bir özel hayat görüntüsünün ya da sesinin, “kişisel veri” olduğunda kuşku bulunmamakta ise de, kişinin özel hayatına ilişkin görüntüsünün ya da sesinin, bilgisi dışında, resim çekme veya kaydetme özelliğine sahip aletle belli bir elektronik, dijital, manyetik yere sabitlenmesi TCK’nın 134/1. madde ve fıkrasının 2. cümlesinde; rızası dışında ifşa edilmesi, yani; yayılması, açığa vurulması, afişe edilmesi, ilan edilmesi, kamuoyuna duyurulması, aleniyet kazandırılması, özetle; içeriğini öğrenme yetkisi bulunmayan kişi veya kişilerin bilgisine sunulması TCK’nın 134/2. madde ve fıkrasında özel hayatın gizliliğini ihlal suçu kapsamında düzenlendiğinden, kişinin özel hayatına ilişkin görüntüsü ya da sesi, yasal anlamda, TCK’nın 135/1 ve aynı Kanun’un 136/1. madde ve fıkraları kapsamında kişisel veri olarak değerlendirilemez.’’

Yorum yapın

Call Now Button