Aile Hukuku

Nafaka Kaç Yıl Ödenir? Nafaka Ödemesi Ne Zaman Biter?

Nafaka Kaç Yıl Ödenir - tahanci.av.tr

Nafaka Kaç Yıl Ödenir? Boşanan eşlerden maddi olarak güçlü taraf, boşanmakla yoksulluğa düşecek tarafa o kişinin talebi koşuluyla yoksulluk nafakası öder. Bunun dışında tedbir nafakası da boşanma davasının açılmasıyla yoksulluk nafakasına benzer şekilde eşlerden yoksulluk çekene ödenir. Davanın sonuçlanıp kesinleşmesiyle sona erer. Hakim kendiliğinden tedbir nafakasına hükmedebilir. Müşterek çocuklara verilecek nafaka ise iştirak nafakasıdır. Velayet hakkını elde edemeyen taraf çocukların bakım, eğitim gibi masraflarını karşılamak zorundadır. Hakim, iştirak nafakasına da kendiliğinde hükmedebilir, miktarını belirleyebilir. 

Tedbir nafakasının ödenmesi boşanma davasının başlamasıyla başlar, davanın sonuçlanmasıyla biter. İştirak ve yoksulluk nafakasıysa davanın sonuçlanmasıyla ödenecektir. İştirak nafakası, çocuğun yaşının erginlik yaşına ulaşmasıyla sona erecektir. Ancak çocuk 18 yaşını doldurmasına rağmen eğitimine devam ediyor ve ebeveynlerine muhtaçsa iştirak nafakası kesilmez. 

Nafaka Ödemesi Ne Zaman Biter?

Yoksulluk nafakası kanunda süresiz olarak düzenlenmiştir. Toplumdaki tartışmalar nedeniyle Adalet Bakanlığı süresiz nafakalar hakkında çalışma yapmakta ve mecliste bu konu gündeme getirilmektedir. Önümüzdeki günlerde hazırlanan yargı paketinde ve araştırma komisyonlarının araştırma sonuçlarında süresiz nafakanın evlilik süresine göre bir süreye tabii olacağına dair taslaklar mevcuttur. Ancak bu taslaklar Türk Medeni Kanunu’nun süresiz nafakayı düzenleme amacıyla ve özünde evlenme ve boşanma ilişkilerinde tarafların mağduriyetini önleyici kanunlarıyla uyumlu değildir. Yakın tarihte 

Kanunda da belirtildiği üzere boşanan eşlerden yoksulluğa düşen taraf süresiz olarak nafaka talep edebilir. Eşlerden yoksulluğa düşenin yoksulluk durumu devam ettikçe devam edecektir. Bu durum

  • Nafaka alanın evlenmesi
  • Yoksulluk durumunun sona ermesi veya 
  • İki eşten birinin vefatıyla 

sona erecektir.  Kanunda düzenlenen durumlarla sona erecek yoksulluk nafakasının bitmesine sebep bir durum varsa ve resmi olarak bu durum belirlenememişse dava yoluyla bu durumun tespiti de istenebilir. 

İştirak nafakasının çocuğun reşit olması veya reşit olduktan sonra eğitimini tamamlamasıyla sonlanacağından bahsetmiştik. Tedbir nafakası ise boşanma davasıyla ödemeye başlanır ve boşanma davasının sona ermesiyle biter. 

Süresiz Nafaka Ne Zaman Bitecek?

Türk Medeni Kanunu 175. Maddesinde yoksulluk nafakasının süresiz olabileceğini düzenlemiştir. Yoksulluk nafakası bir süreye bağlı değildir. Boşanmayla yoksulluğa düşecek eşe, maddi olarak güçlü taraf maddi gücü oranında nafaka öder. 

Yoksulluk nafakası 

Madde 175- Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. 

Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.

Bu nafakanın sona erme sebepleri de kanunda sayılmıştır. 

  • Nafaka alacaklısının evlenmesi 
  • Nafaka alacaklısının resmi olarak evlenmeden bir başkasıyla birlikte evlilik hayatı yaşaması 
  • Nafaka alacaklısının haysiyetsiz hayat sürmesi 
  • Nafaka alan tarafın veya nafaka ödeyen tarafın ölümü 
  • Yoksulluğun ortadan kalkması

durumlarında süresiz nafaka ödenmeyecektir. Resmi olarak kanunda düzenlenen sebeplerin dışında nafaka alan tarafın resmi evlilik gerçekleştirmeden evlilik hayatı yaşaması, haysiyetsiz hayat sürmesi veya yoksulluğunun ortadan kalkması gibi sebeplerin varlığı durumunda dava açılarak süresiz nafakanın iptal edilmesi hakimden istenebilir. 

Nafaka Kaç Yıl Ödenir Yargıtay Kararları

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2023/266 E. 2023/3762 K. sayılı 05.07.2023 tarihli kararında nafaka borçlusu erkeğin nafaka alacaklısı kadının kendisini affetmiş olması nedeniyle kusursuz olduğunu ve süresiz nafaka ve maddi ve manevi tazminatların iptali istemiyle açtığı davada, kadının açtığı boşanma davası nedeniyle fiili ayrılığa sebep olması iddiasını ve kadının erkekten daha kusurlu olduğu iddiasını kabul etmemiş ve kadının lehine süresiz nafakanın ödenmeye devam etmesine hükmetmiştir. 

YARGITAY KARARI
MAHKEMESİ: Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi



HÜKÜM/KARAR: İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.


C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; taraflar arasında fiili ayrılık nedeniyle boşanma kararı verilmesinin yasal koşullarının oluştuğu, kısa karar ve hüküm sonucunda 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmaya karar verilmesinin mahallinde düzeltilebilir maddî hata niteliğinde olduğu, kadının önceden açmış olduğu boşanma davasından feragat ederek varsa da erkeğin kusurlarını affetmiş olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda reddedilen ilk davayı açarak fiili ayrılığa sebep olan kadının tam kusurlu olduğu ve kadın lehine boşanmanın fer’îlerine hükmedilebilmesinin yasal koşullarının bulunmadığı gerekçesi ile; erkeğin kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar ve yoksulluk nafakasına ilişkin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının ilgili hükümlerinin kaldırılmasına, kadının tam kusurlu olduğunun tespitine, tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca boşanmalarına, kadının maddî tazminat, manevî tazminat ve yoksulluk nafakası talebinin reddine; erkeğin sair, kadının ise tüm istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.


V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.


B. Temyiz Sebepleri

Davacı-davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde; tazminat ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddedilmesinin doğru olmadığını, tanık beyanlarının kadının erkeği affettikten sonraki dönemde olan vakıalara ilişkin olduğunu, erkeğin kusurlarının ispatlandığını, kusur belirlemesinin doğru olmadığını, çocuklar için hükmedilen nafaka miktarının az olduğunu ve çocukların beyanlarının dikkate alınmayarak yatılı kişisel ilişki tesis edilmesinin doğru olmadığını belirterek kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası, reddedilen tazminatlar, iştirak nafakasının miktarı ve kişisel ilişki yönlerinden temyize başvurmuştur.


C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, çocuklar yararına hükmedilen iştirak nafakalarının miktarı konusunda erkek lehine usuli kazanılmış hak oluşup oluşmadığı, kusur belirlemesinin doğru yapılıp yapılmadığı, kadın lehine maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesinin yasal koşullarının bulunup bulunmadığı ve kişisel ilişki hükmünün çocukların üstün yararına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.


2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci, ikinci ve dördüncü fıkrası, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci, 182 nci, 323 üncü ve 324 üncü maddeleri.


3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle kadın tarafından İlk Derece Mahkemesinin birinci kararına karşı istinafa başvurulmaması nedeniyle ortak çocuklar yararına hükmedilen nafakaların miktarının erkek yararına usuli kazanılmış hak oluşturduğunun ve ortak çocuklar yararına hükmedilen nafakaların dava tarihinden hükmün kesinleşmesine kadar tedbir, hükmün kesinleşmesinden sonra iştirak nafakası olduğunun anlaşılmasına göre, davacı-davalı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.



2.Velâyeti anneye verilen çocuklar ile baba arasında tarafların sadece aynı şehirde olmaları hali için kişisel ilişki tesis edilmiş, kararda yazın ve yarıyıl tatilinde kurulacak kişisel ilişkinin saatleri belirtilmemiş ve ikinci günü bulunmayan milli bayramların ikinci günü için de kişisel ilişki hükmü kurulmuştur. Bölge Adliye Mahkemesince, tarafların aynı şehir veya farklı şehirde yaşamaları hali konusunda bir ayrıma gidilmeksizin, süreleri ve saatleri belirli ve infazı kabil kişisel ilişki hükmü kurulmamış olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.



3.Bölge Adliye Mahkemesi kararında, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda taraflar arasındaki ilk davayı açarak fiili ayrılığa neden olan davacı-davalı kadının tam kusurlu olduğuna hükmedilmiş ise de dosyanın tetkikinden, taraflar arasında görülen ve reddedilen ilk boşanma davasından sonra ortak yaşamın kurulduğu anlaşılmaktadır. Bu itibarla, davacı-davalı kadın tarafından fiili ayrılık nedenine dayalı olarak açılan işbu davanın reddine karar verilmesi gerekirdi. Ne var ki, İlk Derece Mahkemesinin birinci kararı ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer’îlerine karar verilmiş ve bu karara karşı erkek tarafından kusur belirlemesi, velâyet, iştirak nafakaları ve yargılama giderleri ile vekâlet ücreti yönlerinden istinaf başvurusunda bulunulmuş, istinaf dilekçesinde boşanma yönünden başvurunun olmadığı açık olarak belirtilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesinin 13.02.2019 tarih ve 2018/309 Esas, 2019/169 Karar sayılı gönderme kararında da davalı-davacı erkeğin boşanma yönünden istinafının bulunmadığı belirtilerek talebe uygun istinaf sınırlaması yapılmıştır. Hüküm, boşanma yönünden İlk Derece Mahkemesinin birinci kararına karşı istinafa başvurulmamak suretiyle kesinleşmiştir. Hüküm davalı-davacı erkek tarafından boşanma yönünden istinafa başvurulmamak suretiyle kesinleşmiş olduğundan, davanın kabulüne karar verilmesi bozma nedeni yapılmamış ve yanlışlığa değinilmekle yetinilmiştir. İlk boşanma davasının reddedilmesinden sonra taraflar arasında ortak hayat yeniden kurulmuş olduğuna göre, davacı-davalı kadına \”ilk davayı açarak fiili ayrılığa neden olma\” kusurunun yüklenmiş olması doğru değildir. Ortak yaşamın kurulmasından sonra her iki tarafın da boşanmaya sebebiyet verecek kusurlu bir davranışı ispat edilememiştir. Bu itibarla, davacı-davalı kadının boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tam kusurlu olduğuna hükmedilmiş olması doğru bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir.



4.Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olan taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz. Yukarıda açıklandığı üzere, her iki taraf da kusursuz olup kadın yararına yoksulluk nafakasının koşulları oluşmuştur. Bu nedenle, kadının yoksulluk nafakası talebinin kabulü gerekirken, yazılı şekilde reddi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.


VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kişisel ilişki, kusur belirlemesi ve yoksulluk nafakası yönlerinden davacı-davalı kadın yararına BOZULMASINA,


2. Davacı-davalı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,



05.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir