Hukuki Makaleler

Tenkis Davası , Zamanaşımı , Dilekçe Örneği, Yargıtay Kararları

tenkis davasi zamanasimi dilekce ornegi yargitay kararlari 4348 Tenkis Davası , Zamanaşımı , Dilekçe Örneği, Yargıtay Kararları

Tenkis Davası , Zamanaşımı , Dilekçe Örneği, Yargıtay Kararları , bilirkişi raporları , zamanaşımı , dava açma süresi 2023 konuları ile ilgili olarak sıkça gelen soruları yanıtladık.

Türk Miras Hukuku, ölenin iradî tasarrufları ile kanunî miras payları arasındaki ilişki bakımından adına “karma sistem” denilen bir sisteme sahiptir. Bu sistem, kişilerin ölüme bağlı tasarruflarla (vasiyetname, miras sözleşmesi vs.) malvarlığı üzerinde iradî tasarrufta bulunmasını mümkün kılmakta, ancak bu tasarruf hürriyetinin mutlak olduğunu kabul etmemektedir. Bir başka anlatımla bu sistem belli bazı mirasçıların miras haklarını saklı tutup muhafaza altına alarak, kişilerin ölüme bağlı tasarrufta bulunma hürriyetinin sınırlarını çizmektedir. Ölüme bağlı tasarrufların saklı payları ihlal etmesi her zaman için mümkün bulunduğundan bu tasarrufları anılan sınırlara çekmek için tenkis müessesesi öngörülmüştür. Bu müessese ile murisin ölüme bağlı tasarruflarının saklı payları ihlal eden kısımları bir tenkise, yani indirime tabi tutulmaktadır. Biz de bu yazımızda “tenkis” müessesesi üzerinde duracağız.

Tenkis Nedir? Tenkis Ne Demek?

Tenkis, kelime anlamı ile “eksiltmek, azaltmak, indirmek” manalarına gelir. “Noksan”, “nâkıs”, “nâkise” gibi kelimeler aynı kökten türemiş kelimelerdir.

Hukuki bir kavram olarak “tenkis” ise, bir def’i hakkı olarak ya da bir dava türü olarak ortaya çıkmaktadır. Bu ayrımın temelinde, tenkise konu kazandırmanın talep anında kimin elinde olduğu hususu yer almaktadır.

Tenkis Def’i

Tenkis’in def’i yoluyla ileri sürülebileceğini ifade ettik. Bilindiği üzere def’i bir borçlunun bir hakka dayanarak borcunu kısmen veya tamamen yerine getirmeyi reddetmesine olanak tanıyan hukukî yoldur.

Öyleyse, tenkisin def’i olarak ileri sürülebileceğini söylemek saklı paylı mirasçının ifa borçlusu olduğu bir duruma işaret eder. Bu da mirasbırakanın sağlar arası ya da ölüme bağlı tasarrufu neticesinde gerçekleşebilir.

Bir örnekle ifade etmek gerekirse; Mirasbırakan (M) kendisine ait bir evi oğullarından (O)’ya bırakmak istemektedir ve bu yönde bir vasiyetname yazmıştır. Eğer bu ev murisin kızı (K)’nın elinde bulunuyor ve vasiyetname uyarınca (O) bu evi (K)’dan dava yolu ile talep ediyorsa, (K) tenkis def’ini ileri sürerek ifadan kaçınabilir. Bu def’i ile (K) her ne kadar söz konusu vasiyetname uyarınca (O)’ya evi teslim borcu altında ise de evin (O)’ya devredilmesi yönündeki tasarrufun kendi saklı payını ihlâl edeceğini ileri sürmekte ve bu sebeple borcu ifadan kaçınmaktadır. Yasal olarak buna hakkı vardır.

Tenkis iddiası, def’i yoluyla her zaman ileri sürülebilir.” (TMK; m. 571/III)

Tenkis Davası

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun ilgili hükmü şu şekildedir:

Saklı paylarının karşılığını alamayan mirasçılar, mirasbırakanın tasarruf edebileceği kısmı aşan tasarruflarının tenkisini dava edebilirler.” (TMK; m. 560/I)

İşte bu davaya “tenkis davası” denmektedir.

Tenkis davasını yukarıdaki örnek üzerinden somutlaştıralım:

Mirasbırakan (M) kendisine ait bir evi oğullarından (O)’ya bırakmak istemektedir ve bu yönde bir vasiyetname yazmıştır. Ev de (O)’ya devredilmiştir.

Ya da (M) bu evi daha hayatteyken (O)’ya bağışlamıştır.

Dikkat edilirse her iki durumda da ev (O)’ya geçmiştir.

Bu durumda saklı payı bu tasarrufla ihlal edilmiş olan (K), tenkis davası yoluyla tasarrufun saklı payı ihlal eden kısmının tenkisini talep edebilecektir.

Bu dava bakımından görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi (6100 sayılı HMK; m. 2/I), yetkili mahkeme ise miras bırakanın son yerleşim yeri mahkemesidir. (4721 sayılı TMK; 576 ve 6100 sayılı HMK; 11/I)

Tenkis Davası Açma Süresi

Tenkis davası, kanunda bir kısım hak düşürücü sürelere tâbi kılınmıştır. Bu sürelerin geçirilmiş olması –zamanaşımından farklı olarak- ilgili hakkın kaybı sonucunu doğurmaktadır. Hâkim tarafından her aşamada göz önüne alınabileceği gibi, ilgililer tarafından davanın her aşamasında ileri sürülebilecektir. Bu sebeple bu sürenin kaçırılmaması söz derece önemlidir.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun ilgili hükmü şu şekildedir:

Tenkis davası açma hakkı, mirasçıların saklı paylarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde vasiyetnamelerde açılma tarihinin, diğer tasarruflarda mirasın açılması tarihinin üzerinden on yıl geçmekle düşer.

Bir tasarrufun iptali bir öncekinin yürürlüğe girmesini sağlarsa, süreler iptal kararının kesinleşmesi tarihinde işlemeye başlar.

Tenkis iddiası, def’i yoluyla her zaman ileri sürülebilir.” (TMK; m. 571)

Tenkis davası zamanaşımı

Tenkis davasının açılması için belli süreler vardır. Ancak bu süreler zamanaşımı süreleri değil, hak düşürücü sürelerdir. Buna ilişkin açıklamalarımızı bir üst başlık altında yaptığımızdan burada tekrar etmiyoruz.

  1. Vasiyetnamenin iptali ve tenkis

Vasiyetnamenin iptali ve tenkis davaları birbirinden farklı iki dava türüdür. Bununla birlikte bir davada her ikisinin de istenmesi mümkündür. Fakat bilinmelidir ki aralarında önemli farklar bulunmaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu vermiş olduğu bir kararında iki müessese arasındaki farkı çok net bir şekilde anlatmıştır. Kararın ilgili kısmını açıklayıcı ve doyurucu bulduğumuzdan aynen aktarıyoruz:

“Bu noktada ‘vasiyetnamenin iptali’ ve ‘tenkis’ davaları hakkında açıklama yapılmasında yarar vardır.

Vasiyet, bir kimsenin (gerçek kişi) bizzat yapacağı ölüme bağlı bir tasarruf olup, amacı bütün mamelekini veya muayyen bir malını gerçek veya tüzel bir şahsa mülkiyetinin devrinin yapılmasıdır.

TMK’nın 557’nci maddesinde vasiyetnamenin iptali sebepleri sınırlı olarak sayılmış olup, bunlar; 1- Ehliyetsizlik, 2- Vasiyetnamenin yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama sonucunda yapılmış olması, 3- Tasarrufun içeriğinin bağlandığı koşullar veya yüklemelerin hukuka veya ahlâka aykırı olması, 4- Tasarrufun kanunda öngörülen şekillere uyulmadan yapılmış olması hâlleridir.

TMK’nın 557’nci maddesinde sayılan sebeplerin bulunması hâlinde vasiyetnamenin iptali gerekir. Bu sebepler dışında kalan durumlara dayanılarak ölüme bağlı tasarrufun iptali istenilemez ise de, koşullarının varlığı durumunda tenkis talebine konu edilebilir (TMK. m. 560-562).

Tenkis, indirme, azaltma veya eksiltme anlamına gelmektedir. TMK’nın 560’ıncı maddesi ve devamı hükümlerinde düzenleme alanı bulan tenkis davası ise, miras bırakanın, saklı payı ihlâl eden sağlar arası veya ölüme bağlı kazandırmalarının, yasal sınıra indirilmesini sağlayan yenilik doğurucu nitelikte bir davadır (Nar, A.: Türk Miras Hukukunda Tenkis, On İki Levha Yayınları, İstanbul 2016, s.14 vd.). Söz konusu hükümden de anlaşılacağı üzere, tenkis davasının konusu, miras bırakanın, saklı paylı mirasçı/mirasçılarının saklı payını ihlal eden ölüme bağlı ve sağlar arası tasarruflarıdır. Esasında kural olarak miras bırakanın ölüme bağlı tasarrufları tenkise tabidir. Zira kural olarak miras bırakan, sağlığında kendi mal varlığı değerleri üzerinde dilediği gibi tasarrufta bulunma özgürlüğüne sahiptir. Her özgürlükte olduğu gibi, burada da miras bırakanın sınırsız bir özgürlüğü yoktur. Bu nedenle TMK’nın 565’inci maddesinde dört bent hâlinde miras bırakanın tenkise tabi sağlar arası tasarrufları belirlenmiştir. Bir diğer anlatımla, miras bırakan sağlığında kendi mal varlığı değerleri üzerinde dilediği gibi tasarrufta bulunabilir. Ancak bu sağlar arası tasarruflar, TMK’nın 565’inci maddesi kapsamındaki tasarruflar kapsamında ise, bu durumda ölüme bağlı tasarruflar gibi tenkise tabi olacaklardır. Miras bırakanın saklı payı ihlal eden bir tek tasarrufu varsa, ihlal edilen saklı pay miktarı bulunur ve bu oranda tenkis yapılır. Ancak tenkise tabi birden fazla kazandırma varsa, tenkiste sırayı düzenleyen TMK’nın 570’inci maddesi hükmü gereğince tenkis yapılacaktır. Buna göre tenkis, saklı pay tamamlanıncaya kadar önce ölüme bağlı tasarruflardan, bu yetmezse, en yeni tarihlisinden en eski tarihlisine doğru geriye gidilmek suretiyle sağlar arası kazandırmalardan yapılır. Ölüme bağlı kazandırmaların aksine, miras bırakanın yaptığı sağlar arası kazandırıcı hukuki işlemler kayıtsız, koşulsuz tenkise tabi tutulmamıştır. Burada işlemin tenkise tabi tutulabilmesi için ön koşul; saklı paya el atma, tasarruf edilebilirlik sınırının aşılmasıdır. Ancak bu da yeterli değildir. Sağlar arası kazandırmaların tenkise tabi tutulabilmesi için saklı paya el atma yanında TMK’nın 565’inci ve 567’nci maddelerinde açıklanan koşulların da gerçekleşmesi gerekmektedir.” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu; 20.11.2018 tarih E. 2017/3-1017, K. 2018/1750 tarihli kararı)

Buna göre vasiyetnamenin iptali ancak yasada sınırlı sayıda öngörülen sebeplerin varlığı hâlinde mümkünken, tenkis davası saklı payı aşan tüm tasarruflar hakkında kural olarak mümkündür. Bu iki dava birbirlerinden ayrı olarak açılabileceği gibi, birlikte de açılabilir.

Tenkis hesabı bilirkişi raporu

Tenkis davasında davacı, miras bırakanın bazı tasarruflarının kendi saklı payını ihlal ettiğini iddia etmektedir. Bu sebeple;

  • Mirasbırakanın mirasının toplam değerinin
  • Bu miras üzerinden mirasçılara düşen saklı pay değerlerinin ne olduğunun,
  • Tenkis talebine konu edilen kazandırmaların değerinin ne olduğunun,
  • Bu kazandırmaların saklı pay miktarını aşıp aşmadığının

Belirlenmesi gerekir.

Tüm bunların teknik bilgi ve uzmanlık gerektirdiği açıktır. Bu sebeple Yargıtay da muhtelif kararlarında bilirkişi tayinin önemine temas etmektedir.

“Tenkisin gerekip gerekmeyeceği, gerekiyorsa ne oranda ve ne miktarda gerekeceği önceden bilinemez. Bunun için, mahkemece; öncelikle tereke mal varlığı tespit edilmeli, uzman bilirkişi heyetine tenkisle ilgili ayrıntılı bir hesap yaptırılmalı…” (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi; 19.3.2013 tarih, E. 2013/3129, K. 2013/4626 sayılı kararı)

Mesela Yargıtay Hukuk Genel Kurulu taşınmazın değerinin belirlenmesi bakımından terekenin açıldığı zamanki değerin esas alınması gerekliliğini ifade etmiştir:

Mahkemece yapılacak iş, mirasbırakanın taşınmazlar alınırken verdiği bedellerin (paraların) mirasın açıldığı tarihte ulaştığı değerlerinin; paranın satın alma gücündeki değişimlerin usulünce belirli kriterler dikkate alınmak suretiyle hesaplanması, gerektiğinde bu konuda uzman bilirkişi veya bilirkişi kurulundan, taraf, yargıç ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınması, bu yolla belirlenen değerin tenkisine hükmedilmesinden ibarettir” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 30.11.2005 tarih, E. 2005/2-581, K. 2005/672 sayılı karar)

Bu sebeple tenkis davası sürecinde bilirkişi raporları fevkalade önemli bir mevki ihraz etmektedirler.

Tenkis Davası Yargıtay Kararları

Tenkis davasına ilişkin çok sayıda Yargıtay kararı bulunmaktadır. Bunların tamamına burada yer vermek olanağı yoktur. Bununla birlikte önemli birkaç karara yine de değinmek faydalı olacaktır:

  • Miras bırakanın mirasçısını mirastan yoksun kılmak için, gerçek iradesi bağış olduğu halde bu işlemi satış olarak göstermesi muvazaa niteliğindedir ve miras hakkı çiğnenen tüm mirasçıların bu konuda başvuru hakkı bulunmaktadır.

Bir kimsenin; mirasçısını miras hakkından yoksun etmek amacıyla, gerçekte bağışlamak istediği tapu sicillinde kayıtlı taşınmaz malı hakkında tapu sicil memuru önünde iradesini satış doğrultusunda açıklamış olduğunun gerçekleşmiş bulunması halinde, saklı pay sahibi olsun ya da olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılarının, görünürdeki satış sözleşmesinin Borçlar Kanunu`nun 18. maddesine dayanarak muvazaalı olduğunu ve gizli bağış sözleşmesinin de şekil koşulundan yoksun bulunduğunu ileri sürerek dava açabileceklerine ve bu dava hakkının geçerli sözleşmeler için söz konusu olan Medeni Kanun’un 507. ve 603. maddelerinin sağladığı haklara etkili olmayacağı” (Yargıtay İçtihatı Birleştirme Büyük Genel Kurulu; 01.04.1974 tarih ve E. 1974/1, K. 1974/2 sayılı kararı)

  • Tenkise konu malvarlığını devralan kötü niyetli üçüncü kişilere karşı da tenkis davası açılabilir.

DAVA: Mirasbırakanın saklı pay kurallarını gidermek amacı ile yaptığı temliki tasarruf sonucu taşınmaz iktisap eden kişinin, ileride hakkında açılacak tenkis davasının sonuçlarından kurtulmak için, mirasbırakanın bilgisi ve talimatı olmadan, üçüncü kişi ile söz birliği ederek kötü niyetli bu şahsa taşınmazın mülkiyetini bedelli veya bedelsiz olarak geçirdiği takdirde, kötü niyetli üçüncü kişi hakkında tenkis davası açılamayacağına dair Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 8/1/1964 günlü ve 1/15-3 sayılı kararı ile Yargıtay İkinci Hukuk Dairesinin 25/1/1971 günlü ve 3261/3333 sayılı kararı ve açılmasının mümkün olduğuna ilişkin Yargıtay Hukuk Genel kurulunun 9/5/1973 günlü ve 1972/1- 1212-399 sayılı kararı arasındaki içtihat uyuşmazlığının giderilmesi, 22/8/1973 günlü dilekçeye dayanılarak Birinci Başkanlıkça istenilmiş olmakla:

Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu, 13/1/1975 günü, 1730 sayılı Yargıtay Kanununun öngördüğü yeter sayıda üye ile toplandı. Kararlar arasında uyuşmazlık bulunduğu oybirliği ile kabul edildikten sonra uyuşmazlığın esası hakkında görüşmelere başlandı:

KARAR: Bir kısım üyeler; tenkis davasının şahsi hakka dayandığını, bu bakımdan ancak mirasbırakandan taşınmazı alan kişiye karşı açabileceğini, mirasbırakanın da katıldığı muvazaalı bir işlem söz konusu olmadıkça sonradan taşınmazı iktisap eden üçüncü kişi hakkında tenkis davası açılamayacağını açıkladıktan sonra, bu kötü niyetli işlem yüzünden saklı pay sahibi alacağını elde etmek imkânını yitirir, diğer bir deyimle mirasbırakandan taşınmazı alan kişinin aczi gerçekleşirse ancak, üçüncü kişi hakkında tazminat davası açılabileceğini ileri sürmüşler, diğer bir kısım üyeler ise, kanunun kötü niyeti korumayacağını, taşınmazı temellük eden kişi ile onu devralanın, ortak haksız eylemlerinden ötürü saklı pay sahibi mirasçıya karşı müteselsilen sorumlu olduklarını, bu bakımdan saklı pay sahibi mirasçının üçüncü kişi hakkında tenkis davası açabileceğini, aczin gerçekleşmesine gerek olmadığını bildirmişlerdir.

İki taraf da görüşleri çerçevesinde, tamamlayıcı açıklamalarda bulunmuşlar, tartışmalar yapılmış ve sonuçta:

Mirasbırakanın katıldığı muvazaalı işlemlerin eski durumuna getirilmesi hukukta ana kural olup, esasen bu konuda gerek kararlar, gerekse kararları savunanlar arasında uyuşmazlık yoktur. Anlaşmazlık, yukarıda da açıklandığı gibi, mirasbırakanın bilgisi dışında taşınmazı temellük edenin onu başkasına devretmesi ve devir alanın kötü niyetli olması halinde tenkis davasının açılıp açılamayacağı noktasındadır. Haklar iyiniyetle kullanıldığı zaman korunur (MK.m.2). Gerçekten herkes mülk edinebilir. Fakat bu hakkını kullanırken başkalarını zararlandırma amacı taşıyan kişi, iyiniyet kuralına aykırı davrandığı için kanunun teminatından yoksun kalır. Bu yüzden, ayni haklarda iyiniyetli olmayan kişilerin iktisapları geçersiz sayılmıştır (MK.m.931-932). Olayın özelliği gözetilerek ve konu taşınmazı da ilgilendirdiği için, tenkis davası şahsi hak niteliğinde olmasına rağmen, burada da alıcının iyiniyetli olmaması halinde hukuki sorumluluğunun varlığını kabul etmek hem zorunlu, hem de hak ve nesafet kurallarına uygun düşer (MK.m.4). Öte yandan üçüncü kişinin davranışı kanuna karşı hile niteliğinde olup bunlar hakkında da tenkis davası açılması yerinde olur.

Sonuç:

Mirasbırakanın saklı pay kurallarını gidermek amacı ile yaptığı temliki tasarruftan sonra, bundan yararlanan kişinin, mirasbırakanın bilgi ve talimatı dışında sırf saklı pay sahibi mirasçıları bu haklarından yoksun kılmak için, durumu bilen üçüncü kişilere taşınmazları temlik etmesi halinde, kötü niyetli bu kişilere karşı saklı pay sahibi mirasçılar tarafından tenkis davası açılabileceğine üçte ikiyi aşan oyçokluğuyla, 13/1/1975 gününde karar verildi” (Yargıtay İçtihatı Birleştirme Büyük Genel Kurulu; 13.1.1975 tarih, E. 1975/7, K. 1975/1 sayılı kararı)

  • Muris muvazaası nedeniyle iptal-tescil davası, tenkis davası ile birlikte ya da bu davadan ayrı olarak açılabilir.

Miras bırakanın yaptığı temliki tasarruflardan zarar gören mirasçıların tenkis davası ile birlikte kademeli olarak veya tenkis davası açtıktan sonra ayrı bir dilekçe ile Borçlar Kanununun 18. maddesine, dayalı muvazaa nedeniyle iptal-tescil davası da açabileceklerine” (Yargıtay İçtihatı Birleştirme Büyük Genel Kurulu; 22.05.1987 tarih ve E. 1986/4, K. 1987/5 sayılı kararı)

  • Mirastan çıkarılan mirasçı, eğer ilgili ölüme bağlı tasarrufta “çıkarma sebebi gösterilmemiş” ise veya bu sebebin varlığı ispat edilememiş ise veyahut da gösterilen sebep çıkarma için yeterli değilse, itirazını (TMK 512/II) tenkis davası açmak suretiyle ileri sürebilecektir.

Davalı iskat sebebini isbat edememişse davacının alacağının belirlenmesi için davaya tenkis davası gibi devam edilmesi gerekir” (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 3.7.2006 tarih, E. 2006/10380, K. 2006/10626 sayılı karar)

Tenkis Davası Dilekçe Örneği 2023

Aşağıda tenkis davası açılmasına ilişkin bir dilekçe örneği sunulmaktadır:

ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE

DAVACI                                :

VEKİLİ                                  :

DAVALI                                :

DAVA KONUSU                   : Tenkis talebinden ibarettir.

AÇIKLAMALAR                 :

  1. Bu kısımda miras bırakanın terekeye dahil hangi mal/mallar üzerinde kimin lehine yapmış olduğu hangi işlemle davacının saklı payını ihlal ettiği, ayrıntıları ile açıklanacaktır.

2-

3-

HUKUKİ SEBEPLER : TMK, HMK ve sair ilgili mevzuat.

HUKUKİ DELİLLER : Nüfus kayıtları, veraset ilamı, tanık beyanları, tapu kayıtları ve sair yasal deliller. 

NETİCE ve TALEP:

Yukarıda arz ve izah edilen sebepler ve yapılan açıklamalar çerçevesinde;

  1. Murisin …… lehine yapmış olduğu ……..tarihli …. İşlemi müvekkilin saklı payını ihlâl eder nitelikte olduğundan müvekkile ait saklı payın tenkisi ile davalıdan tahsiline,
  1. Yargılama sonunda hükmolunacak yargılama giderleri ile vekalet Fiyatinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesi,

Saygılarımızla bilvekâle arz ve talep olunur. …/…/…

Davacı Vekili

EKLER:

1-

2-

3-

Tenkis Davası , Zamanaşımı , Dilekçe Örneği, Yargıtay Kararları” Makalemize 1 Yorum Yapıldı:

  1. Nuray Eren avatarı Nuray Eren dedi ki:

    Tenkis davasının hak düşürücü süresini geçirince saklı pay sahibi yinede tenkisi def’i yoluyla dava edebilir mi? Teşekkür ederim

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir